“Sen dünyada benim adımı hiç mi duymadın? Ben bir hiçim, hiçim, hiçim! ..”
açık penceremde içeriye
esen sert rüzgarla birlikte
bahçedeki kavak ağaçlarından
yaprakların hışırtısı geliyor
önümde sonsuz karanlık
çok uzaktan bir yıldız
nasıl anlatsam...
hüzün kokan gecenin sessizliğini
ruhumda sahralar var
kurak ve serapsız sahralar
zamana da sırtımı döndüm
Kays'la birlikte sürgündeyim
Sımsıcak bir yağmur gibi
Çiseliyorsun yüreğime Eylül'de
Serin ve hırçın bir rüzgar gibi
Fethediyorsun ruhumun iklimini
Ayak basılmamış ruhumun toprağına
İlk kez sen basıyorsun kocaman bir sevdayla
Ölüm her an başucumuzda
her an sarıp sarmalar bizi
sarmalar bir girdap gibi
ölüm bir yokluk değildir
uzunca bir rüyadır
bizi sevdiklerimize kavuşturur.
Önce gözlerin sarstı yüreğimi yerinden
Sonra gülüşlerin götürdü bambaşka iklimlere
içime damla damla doluyorsun Rabia
Bir okyanus gibi çekici ve tılsımlı
Bir bilmece gibi duruyorsun karşımda
uykudan uyanınca
aklıma gelen ilk şey
sen oluyorsun
yatağa girerken
sensizliğin derin yalnızlığını
ta ruhumda hissediyorum
eskiden senden önce
içimde bir eksiklik vardı
ama ne olduğunu bilmiyordum
hani bazen telaşlanırdım
odaları gezerdim
bir şeyler arar gibi
yalnızlığı dinliyorum...
ne doğan güneşi umursuyorum
ne de her şeyi boğan geceyi
titrek parmaklarımla mısralar diziyorum
geceyi mesken ediyorum tutsak duygularıma
senin saçların güzeldi
saçlarını okşamak, öpmek, koklamak
güzeldi
yüzün ay gibi güzel
sesin, kokun, nefesin, bakışın,
kızışın, ağlayışın,
işte sensizim...
galebe çaldı korkularım
yüreğime saplandı yokluğun
kızgın bir hançer gibi
dudaklarımda acı bir gülümseyiş
sensizim işte, sensiz yapayalnız
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!