Yüreğime sızı çöktü derinden
Ayrılık rüzgarı esti serinden
Canımın yarısı koptu yerinden
Veda bile etme, gidersen eğer
..
“ SİGARAYA VEDA “
Önce tek tek başladık, sonrası paketledik
Elinde sigarayla, adam olduk zannettik
Ciğerlere çekerek, içimize zerk ettik
..
veda ediyorum
yıldız düşmeyen zeytin kokulu gecelere
zifiri karanlık sarılı
yolunu kaybetmiş talihsiz ay dedeye..
acımadan toprağa saplanmış diğren misali
yapışıyorum
..
Bir gülüşe bir ömrü feda edenler;
Yazık! Hayallerine de erken veda ederler.
..
“ ELİMDE DEĞİL “
Bir gün olur size veda edersem
Vakitli vakitsiz çeker gidersem
Nasip olup son kez bir ALLAH dersem
Kınamayın beni elimde değil
..
Bir akşam saatinde
Sararmış bir buğday tarlasında
Yapayalnız bir evin üstünden
Güneş batmaya giderken
Yavaş yavaş sen de çıkıp gittin...
Bir veda kelimesi etmeden
..
Alışkın değilim senin sessiz gitmene
Çünkü daha evvel hiç böyle gitmedin
Ya vakit kalmadı veda etmene
Veyahut bilerek veda etmedin
BİLEREK
Neydi sıkıntın söyle neden bıktın
..
Ne zaman ayrılmıştık? Günler, aylardan kaçtı?
Veda et, demesinler, senden sevdiğin kaçtı!
..
Elliden beri veda ettik diktatörlüğe,
Diktatörlük dönüştü şimdi medyatörlüğe!
..
Bir sonbahar günlüğü. Kuytu bir evde yanlızlığıma eşlik ederken. Odamın penceresinden ağaçla yapraklarının ayrılışını izliyorum. Bir hüzün var yüreklerinde. Ikiside veda ederken bir birlerine göz yaşı eşlik ediyor ayrılışlarına. Tıpkı sen ve ben gibi. Hatırlıyormusun bir sonbahar günü koparmıştık umutlarımızı. Ellerimiz bir birinden ayrıldığı zaman göz damlalarımız gitme dercesine haykırıyordu. Yüreklerimiz pare pare olmuş bedenimize şimşekler çakmıştı. Ama sevgili gitmemiz gerekiyordu ve ikimizde savrulduk bu yalan dünyanın farklı şehirlerine.
..
sana elveda demek
o kadar zor ki
tüm zorluklar gibi yaralar
zamansız tüm acılar gibi kanatır
ama ben diyorum işte
el-veda
hoşçakal
..
Her veda bir sevdayla başlar
Başlangıcın şenliği
Üzerinde düşünülmeden verilmiş sözler
Dokunmakla tükenmeyecek virgüller
Dipsiz kumbarada tek tek birikirler
Her veda bir sevdayla başlar
..
Her veda ayrı bir hüzün bıraktı bende.
Belki de gidenler geriye dönmediğindendir.
Ne zaman birine veda etsem.
Bana hep hasret düştü.
Bırakıp gitti sevdiklerim.
Gelecekmiş gibi.
Babam öldüğünde çocuktum.
..
Düşündüm de; Şunca yıldır yaşadığım şu yalan dünya az kahrımı çekmedi. Ondan ayrılmadan önce, yani henüz vakit varken, elim ayağım tutarken, tabii gözüm görüyor, aklım eriyorken bir veda mektubu yazmalıyım. Tüm insanlar gibi geçip giderken, bir virgül kadar da olsa ona teşekkür babında cümleler bırakmalıyım.
Ben, bir Temmuz ayının 22 sinde akşama ramak kala açmışım gözümü dünyaya. Annemle babam yemek yerken öğle vakti; anneciğim içini çekerek babama:
____Görüyor musun? Ekin biçiyorlar. Kışa hazırlık, erzak edecekler, sıcak umurlarında bile değil. Bu bizim dördüncü çocuğumuz. Tarla yok, bağ bahçe yok. Bu dar gelirimizle şu bozkırda; bu çocuklara nasıl aş, iş, eş bulacağız bilmiyorum.
_____ Allah kerimdir. Demiş babam.
Ve yıllar yılları kovalamış, üstüne üstlük birde hasta olmuş babam. İ şten çıkmış. Ne yapsın annem, kalkıp Samsun’a babasının yanına göçmüş. Tamı tamına beş çocuk ve hasta bir adam. Annem rahmetli işe girmiş. Derken babam da biraz toparlanmış, yine o vazgeçemediği bir türlü de onamadığı bakkallığına dönmüş.
Harıl gürül,var yok derken büyümüşüz işt.
Hepimiz okuduk sonunda çok şükür. Biraz benim ki zor oldu; önden üç kişi okurken dördüncüye yetmiyor. Neyse ki; Benim aklım, zekâm işe yaradı hayatımın yedi yılını yatılı geçirdim. Okuldan okula koştum. Ara mara yok. Doktor olacaktım ama öğretmen oldum. Bilirsin yalan dünya? Bizim branş ta: Biyoloji, kimya, fizik tabii en çok da insan ruhundan anlamak yatar.
..
Veda ettiğin o son günün akşamında
hoşçakal diye haykırırken benim arkamdan....
yaşlı gözlerimi göstermeden sana,
veda edip gittin bana,
seni delicesine severken....
inandırmıştım adeta seni arsız kalpsiz olduğuma,
yaptığın tüm olumsuzlukları sineme çekerken.
..
GÜZELLİK SADECE SENDE DEĞİL Kİ! ...
Merhaba gönlü güzel olan dostlar. Güzellik sadece sende değil ki deyince elbette alınanlar olacaktır. Acaba bu söz bana mı söylendi diye. Sözümün özünü kavradığınız zaman gerçekten haklıymış diyeceksiniz. Her insan sabah kalktığında ellerini, yüzlerini yıkarken elbette aynaya bakar. İnsanoğlu her ne kadar güzelim dese de günden güne solmakta, çöküntüye uğramaktadır.
Dünya genelinde güzellikler uğruna bir çok yarışmalar düzenleniyor. Bu yarışma türlerinin bir çoğu insanlar üzerine odaklanıyor. Örneğin gül güzeli, kaysı güzeli, elma güzeli, kiraz güzeli vs gibi kraliçeler seçilmektedir. İçinde artist olanlar, sanatçı olanlar, sunucu olanlar vardır. Yıldızı parlayanlar benliği muhafaza edebilmek için her türlü fedakarlıklara sa katlanıyorlar.
Güzellik bence Yaradanın canlılara hediyesidir. Bunu muhafaza edenler de yetersiz kalabilir. Her insanın arzusu güzel, sağlıklı, varlıklı, mutlu yaşayabilmektir. Bir kaza sonucu güzelliğine gölge düşenler de mevcuttur. Bence dış güzelliğe ne kadar önem verilse de ruhun, düşüncelerin, gönlün güzel olmadıkça hepsi boştur. Dış güzelliğe aldananlardan pişmanlık duyanlar da az değildir. Güzellik havasına bürünenler de er geç solacak.
..
VEDA BUSESİ
Garip bir sevdaydı, düştü gönlüme
Ben çektim o çekti, sündürdü beni
Sikkesini vurdu, bütün ömrüme
Kurt iken kuzuya, döndürdü beni
..
Son bir tebessüm olmadı, gitmiyor veda zamanı
Masadan kalkarken hissettim yüzündeki hicranı
Aylardan eylüldü...Ona veda ettim bir günbatımında
Amaçsızca yürüdüm ve durdum bir parkın ortasında
Yerlerde sararmış kurumuş yapraklar; aşkı düşündüm
..
ÜŞENDİN….
Bir sigarayı bırakamadım,
Birde sigaram kadar sevdiğim seni…
Uzun yollar tükettim hayatımda,
Kimi zaman acı,kimi zaman güzel…
Yine yola çıkıyorum ya dönülür,ya dönülmez,
Bir tek sen veda etmeye gel istedim
..