Vaiz Şiiri - Uğur Musab Şahin

Uğur Musab Şahin
3202

ŞİİR


22

TAKİPÇİ

Vaiz

Musibettir, bize gerçeği öğreten vaiz.
Yine de nasihatleri seçer, bu kör aciz
Kim demiş ki "dünya öküzün üstünde”
Bence onca öküzler, dünya üstünde.
Kervanda, sıra sıra deve onca hörgüç,
Sürekli damlayan su, o güce denk güç.
Narin kökler büyüdükçe, toprağı yarar.
O kuvvet, mazlumların ahında bile var.
Diktiler de yedin, dikersen yiyecekler.
Yiyenler, “Allah razı olsun” diyecekler.
Toprak yeşil, ağaç yeşil, yaprak yeşil
Şehirler beton yığını, köyler yemyeşil.
2017

Yıldızlar gibi yanardöner dostu, hasmına ver.
Bana ziyası bol, güneş gibi şeffaf dostlar ver..
O kadar düzenbaz var, o kadar düzene basan
Onca cellatları var, vur deyince hemen asan,
"Gereği düşünüldü" der hâkim, hükmünü verir.
"Ya hak yerini buldu, ya kader mahkumu" denir..
2018

Sevgi ve şefkat, ihtiyaca binaen verilen
Akıl imtihan sırrınca, alınınca deliren.
Vermek ve almak, ya mükâfat ya mücazat
Ya Rab! Beni de, aklımın ömrü kadar yaşat.
Hakkın önünde diz çöken, âlemi dize getirir
Kelamını dizer, sözünü süzer küfrü bitirir.
Kainatı okur, adaleti düşünür, hakkı yazar.
Adil olmadıktan sonra, hakimin ne anlamı var?
2018

Hep tarihte aranır onca tekerrür,
Ders alınmadığından, tekerrür eder.
Etle tırnak olmuş , imanla küfür.
Şeytandan geçer yol, Allah’a giden.
1996

Derme çatma obadan geldik gökdelenlere.
Orta Asya’dan, Anadolu’ya akıp sel oldu dere.
Göç öçten evladır dedik, uzaktan baktık ovaya.
Kimi doludizgin, kimi karakucak koştu yaya.
Ezan çan sesini boğdu, göğü deldi minaremiz
Görene göz, duyana söz oldu nağmelerimiz
Kılıç kaynadı elimize, nasırlaştı topuklarımız.
Gel-gitlerle hiç cenksiz olmadı ufuklarımız.
Vurmak değil durmak acıtır, uyursa yüreğimizi
Yalnız cenkte değil, adalette duyuldu sesimiz.
Taş üstünde taşı, baş üstünde başları alırız.
Onursuz baş omuzda yüktür, taşımaz atlarımız
2011

Mevlana'nın davetine, dergâha kim gelmez?
Veysel Karani istese, cübbesini kim vermez?
Yedi kıtaya sor, Evliya Çelebi’yi kim bilmez?
Mecnun olsa, dilber-i Leyla'yı kim sevmez?
Eserlerine bakıp, koca Sinan’ı kim görmez?
Ulubatlı Hasan olup, bayrak için kim ölmez?
Keloğlan’a, Cankız’ın saraydan kim dönmez?
O Nasrettin hocanın, fıkrasına kim gülmez?
İbrahim’e ateş olsa, Hak emirle kim sönmez?
Musa olsa, asasıyla denizleri kim delmez?
Fatih olsan Bizans’ı, tarihlerden kim silmez?
Yusuf olsa Rabbi için, zindana kim girmez?
Derviş Yunus sorsa, hangi çiçek dillenmez?
Şirin gibi yâre, Ferhat gibi dağı kim delmez?
Sanki yedim sabrıyla, o mescide kim girmez ?
Hallacı Mansur olsa “Enel Hak” kim demez?
Lokman gibi hekim olsa, bitkileri kim dermez?
İskip'li Atıf olsa, sarık için o davaya ser vermez?
Nursi olsa, risaleyi talebelere kim vermez?
Hakkın davetine, "haç" deyince kim gelmez?
2014

Önce adam ol, sonra dava adamı
Yoksa, hareme ağa yaparlar hadımı.
Köpek bile üç yıl unutmaz yalla geleni
İnsan üç günde satar, ona bal vereni.
Veren elin kıymetini bilip öpmelisin,
Yoksa alan elin, sonra tokadını yersin.
Keyfini kaçırma hiç, keçileri kaçır da.
Ne yokluktan açıl, ne çokluktan saçıl da..
Düzenin çarkına, çomak sokar durursun
İstedikleri gibi olma, istenmeyen olursun.
Orda burda, yerli yersiz, senlibenli konuşma,
Hırlı hırsız, Arlı arsız, gizli saklı buluşma.
Sizli bizli, denli densiz, ayan beyan yılışma
Ne var ne yok, zarar ziyan, işe güce karışma
Eften püften, hırla gürle, it kopukla yarışma
Yalan dolan, ipsiz sapsız, onla bunla tanışma.
Deli dolu, ufak tefek, zirzopuyla barışma.
Kelli felli, boylu poslu, derli toplu uğraşma.
Gelir gelmez, bilir bilmez, ona buna yanaşma.
Ferli fersiz, hasta sari, yorgun argın dalaşma.
Düzenbaza, hokkabaza, kumarbaza alışma.
Öyle böyle, Falan filan, çere çöpe bulaşma.
2018

Ecdat tarih yazmış, torun okumaktan bihaber.
Tarih yazılmadan, haber vermiş peygamber.
Üç kıtaya adaleti, hakı ve hakikati götürmüş.
Han ve hamamlar, camilerle köprüler örmüş.
Suyun kaldırma gücünü bilmezken Avrupalı
Müslümanlar keşfetmiş, görmeden Amarika’yı
Gâvur içten kırmış, cenkte bükemediği kolu.
Önce iblis, sonra İttihat-ı terakki kesmiş yolu.
Cüceler gölgeyle büyümüş, devler küçülmüş.
Bin yıllık tarihin üstüne, bir kefen örtülmüş.
Tarihçiler; Kalemle kazmış ecdat mezarlarını,
Kökünden silmişler, yazdıkları destanlarını.
2017

Düştüğünü belli etme, çiğneyip ezerler.
Ve ellerinde kadehler, üstünde gezerler.
Şeytana atılan her taş, nefsine bir meze.
Beş yıldızlı oteller, zengin olan herkese
Kudüs feryadı figandadır, bir Fatih bekler.
Müslüman, “Mescid-i harama özerklik" der.
Zafer çelik yelekte değil, çelik yürekte saklı.
Ancak, savaşa hazır olanlar, barışta haklı.
1998

Kapılar vardır, kırılmadan açılmaz.
Kapılar vardır, kırılsa da kaçılmaz.
Kimi ahşap, kimi demir, kimi çelik
Kiminin ardında tuzak, cephanelik
Kiminin ötesinde bir servet saklıdır.
Kimi ardında cinayet, ölen haklıdır.
Ardı çirkinlikler saklıdır her kapının
Olmazsa da olmazıdır, her yapının.
2020

Uğur Musab Şahin
Kayıt Tarihi : 8.9.2018 17:48:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!