yürüyordu tam karşıdan vuran rüzgara aldırmadan mehmet
bavulun sapını tutan kemikli eli buz kesilmişti
yürüdükçe sert rüzgarın önünde
şeytani bir büyücünün yaptığı karanlık büyülerle
kulaklarında parçalanıyordu sert soğuk
buna rağmen attığı her adımla
alnında ter taneleri çoğalıyordu
öfkeden soludu,homurdandı mehmet
yerde bir toz çemberi
tozlar yanıp kapkara olmuşlardı
birden yanık bir gazel yükseldi
taa yürekten kopup gelen,
kana kana, hıçkıra hıçkıra
ciğeri yanıktı mehmedin
gök bakır rengindeydi, yer kül
yerden bir taş aldı, karanlıklara fırlattı mehmet
kaynaşan simsiyah bulutlar korkunçtular
ürktü töbe estafurullaaaah dedi bir kaç dakika
kaba bir rüzgar ortalığı altüst ediyordu
yukarda öfkeli, kapkara bir gök
az ötede ufacık bir tren istasyonu
tren gelecekti
hele bassaydı bir kere
alamanya toprağına sağlıcakla
basacaktı evvel Allah
ayağı gurbete düştü mü bir insanın
burcu burcu kokar, düşlerine girerdi memleket
ah bir gitsem diye can atarsın,
sonrası iple çekersin sılayı
suyu tatlı, ekmeği arpa taneli
sabah ışığında açılan taç yaprakları gibi kat be kat
gün batımında ölecek bir gül gibi,
gurbet gibi kötü var mı?
gavurdan beter
mavi şimşekler çakan koyu karanlıklardan
sicim gibi bir yağmur yağıyordu
trenin penceresi soğuktan bumbuz kesilmiş
ağız dolusu bir duman üfledi göğe doğru mehmet
bir gariplik çökmüştü uzaklardan ta uzaklara
görünmüyordu koyu karanlıklardan başka şey
mehmet tanıdık olmayan bir korku duygusu içinde
sesinin titreyen duvarlardaki boşluklardan
zıplayarak geri gelen yankısını duydu
sağır edecek derece güçlü bir feryat sesiydi
duvarlar parçalar halinde aktı yere
üçüncü mevki kompartmanlarından birinde
ampulün portakal renkli ışığında oturdu
ceplerinden birtakım fotoğraflar çıkardı
gök yarılır gibi oldu, bir şimşek çaktı
gökyüzünün ateş yağdırmaya başladığını gördü
ortalık mavi mavi ışıdı
bir anlık mavi aydınlıktı
uzaklara düdük öttürerek kalkıyordu tren
gözlerinde bir şeyler uçuştu
gözlerini yumunca arttı kulaklarının uğultusu
adam gözlerini yumdu mu,
kulağı daha iyi işitiyordu ne hikmetse
altındaki toprak bir kez daha başladı titremeye
depremden çok daha tahrip edici bir gürültüyle kalktı tren
başını arkasına yaslayarak kendini karanlığın içine bıraktı mehmet
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 28.2.2018 14:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!