Zeki Çelik Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkınd ...

  • Meltem Ege
    Meltem Ege

    28.07.2014 - 01:28

    Unuttuklarınızı hatırlayın,kaybettiyseniz arayın,
    özlediyseniz gidin ve bulun.
    kırdıysanız af dileyin,kırıldısanıız affedin.
    seviyorsanız söyleyin..
    Çünkü bugün bayram..
    BAYRAMINIZ BAYRAM OLSUN.....

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    30.06.2014 - 11:36

    KIRK DÖRT YILLIK AŞKIM SENDE ISPARTA'm...

    Merhaba gönül dostlarım. Saygılar, sevgiler sunarak Gül şehrim Isparta'ya olan aşkımı dile getirip paylaşıyorum. Her seven gönülde güzel anılar yaşar. Benim mazimde genelde vatan, millet, bayrak, memleket aşkı vardır. Tabi ki bu arada gönlümün sultanını da unutmamak gerekiyor. Çünkü mutlu örnek bir yuva oluşmadığı zaman senin diğer aşkların hafife alınabilir.

    Dünyaya teşrif edilişimi hayallerden gerçeğe azmimin zaferi kitapçığında özetlediğim için o konuya fazla değinme gereği duymuyorum. Çocukluk anım genelde köyümde geçti. Yetişkin erkekler olarak kartondan yaptığımız kılıçlarla, kavak dallarından yaptığımız sahte silahlarla askerlik heyecanımızı tadardık. Boy sırasına göre dizilip yere yatarak sahte düşmanı avlıyorduk.

    Okula başlayınca duygular vatan, bayrak için dahada gelişiyor. En azından
    tarihimizi kavrayarak ülkemizin silah arkadaşlarıyla birlikte kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk'ü tanıyoruz, seviyoruz ve izinden yürümeye devam ediyoruz. Her öğrenci bu konuları benimsedikçe her biri küçük kahraman oluveriyor. Öğretmeninden öğrendiklerini anne ve babasına övünerek anlatabiliyor.

    Okuma hevesim olduğu halde maddi ve manevi sebeplerden dolayı diğer yüksek okullarda eğitim almamanın ezikliğini yıllardır yaşamaktayım. Ömrünü bir ömür boyu kültüre, sanata adamış olsan bile okul heyecanı başka oluyor. Orada tanıdığın hocaların seni unutmadığı gibi, sende öğrenci arkadaşlarını, öğretmenlerini unutamıyor sun. O anılar bambaşka oluyor.

    İlk gurbete açılmam yakın yörelerde orman işletmesinde başladı. Henüz yaşım küçük olduğundan çam dikenlere su dağıtıyordum. Yöre olarak bir kaç yer sayabilirim. Gedikli, Yalvaç Sücüllü, Aşağı Kaşıkara gibi. İlçemde Kuran kursu eğitimi aldıktan sonra nişanlanmak zorunda kaldım. Çünkü benim kadrolu bir işimin olmayışından dolayı eş bulmakta da zorlanıyordum.

    Başkent Ankara'ya giderek toplum içine karıştıkça farklı işlerde çalıştıkça
    öğrencilik yıllarımda içimde filizlenen şairlik, yazarlık aşkı büyümeye başladı. Önce tekerlemeler yazarak duygularımı ifade ederken destana dönüşüverdi.
    İlk yazdığım dörtlüğü paylaşıyorum. Yıl 1971: Var benim bir kedim, Çok güzeldir ceketim, Vilayetini sorarsan, Isparta'dır memleketim.

    Konu başlığımda belirttiğim gibi o günden bu güne olan kırk dört yıllık Isparta aşkım devam etmektedir. Süpermarkette tezgahtar olarak çalışırken patronum askerlik dönüşünde de beklerim kapım sana açık dediği halde ben gül şehrimi ilimi tercih ederek sanat hayatımı, Sivas, Malatya, Bingöl de askerliğimin sürecini tamamladıktan sonra burada devam ettiriyorum. O günden bu güne kadar yapmış olduğum hizmetleri anlatmaya çalışıyorum.

    Isparta şiirlerimi ve köşe yazılarımı okudukça kırk dört yıllık aşkım rahatça anlaşılır. Bu şehre beni odaklayan peygamber gül kokusu var. Tüm çiçeklerin kraliçesi olan güller nice sevgilerin oluşmasına, sevgililerin buluşmasına vesile olmadı mı? . Oda koridorlar salonlar halı, Aşkına güç verir bir tek gül dalı, Havası temiz olursun sevdalı, Güzelliğin simgesidir Isparta'm. Allah izin verirse 44. sanat yılımı da gül şehrimde kutlamak istiyorum. Hoşça kalınız.

    ***** 44 YILLIK AŞK *****

    İlçem Şarkikaraağaç, köy Bey köy,
    Birazda ilgini benden yana koy,
    İltifat, şiire hazmederek doy,
    Kırk dört yıllık aşkım sende Isparta'm.

    Yedi yaşa bastım okullu oldum,
    Yirmisine girdim askerin oldum,
    Güller diyarında sevgili buldum,
    Kırk dört yıllık aşkım sende Isparta'm.

    Bir oğlum, bir kızım merkezde doğdu,
    Torunlar çoğaldı sevince boğdu,
    Hısım akrabamdan hediye yağdı,
    Kırk dört yıllık aşkım sende Isparta'm.

    Mecburen yöremden gurbete gittim,
    Hasretlik özlemle eridim bittim,
    Bir kaç mahallede ikamet ettim,
    Kırk dört yıllık aşkım sende Isparta'm.

    Şairler, yazarlar derneği kurdum,
    Camide yaptırdım, sözümde durdum,
    Zekice kafamı gül şehre yordum,
    Kırk dört yıllık aşkım sende Isparta'm.

    ***** DOSTLAR VAR *****

    Her kişinin farklı oluyor zevki,
    Zamanla katılım artacak belki,
    Yinede çok güzel olmuştu ilki,
    Şiir bahçesinde gönül dostlarım.

    Kimi şiir okur, konuşma yapar,
    Dinleyicilerde ibretler kapar,
    Samimi duygular yürekten kopar,
    Şiir bahçesinde gönül dostlarım.

    Otantik alanda hizmetler güzel,
    Ağzınıza layık gözleme özel,
    Çayını yudumla, müzikten haz al,
    Şiir bahçesinde gönül dostlarım.

    İkindi sonrası gelmeye başlar,
    Çoğunluk tanıdık ve arkadaşlar,
    Sahneye çıkanı herkes alkışlar,
    Şiir bahçesinde gönül dostlarım.

    Sazı konuşturur Aşık Gürkani,
    Doğaçlama yapar orada ani,
    Zeki Çelik diye çağırır beni,
    Şiir bahçesinde gönül dostlarım.

    Ispartalı Zeki Çelik TÜRKİYE İLESAM il temsilcisi.

  • Adnan Çatalbaş
    Adnan Çatalbaş

    25.05.2014 - 23:48

    Miraç kandilinin gönlümüze, yuvalarımıza, ülkemize ve tüm aleme hayırlara vesile olması dileği ile hayırlı kandiller sevgi ve saygılarımla.

  • MİRAÇ KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN..

    Allah'ın rahmeti, bereketi sizinle olsun yüzünüz aydın olsun, kalbiniz nur ile dolsun yüreklerimiz ibadetle çarpsın, gönüllerimiz bir olsun paranız bereketli, kararlarınız isabetli, yuvanız muhabbetli, kalbiniz merhametli, bedeniniz sıhhatli, dualarınız kabul olsun Allah sizlere sevdiklerinizle beraber mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamayı nasip etsin Avuçların açıldığı, gözlerin yaşardığı, ilahi esintilerin kalpleri okşadığı anın bir asra bedel olduğu bu gece dualarda birleşmek dileğiyle Miraç kandiliniz mübarek olsun....

  • Allah'ın rahmeti, bereketi sizinle olsun, gönül güneşiniz hiç solmasın, yüzünüz aydın olsun. Ellerin duaya uzandığı, sinelerin dostlara açıldığı, gözlerin masumiyet aradığı bu mübarek günde tüm dualarınız kabul olması dileğiyle iyi kandiller dilerim.Regaip Kandiliniz mübarek olsun..

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    01.04.2014 - 21:30

    TÜRKİYE'M, İLİM, İLÇEM, KÖYÜM BAMBAŞKA...

    Merhaba gönül dostlarım. Saygılar, selamlar ileterek sizlerle duygumu paylaşıyorum. Her insana doğup, doyup, büyüdüğü yerler artı eksileri olsa da yinede güzel gelir. Dünyanın öbür ucuna gurbete açılsanız da, ne kadar çok varlık içinde olsanız da, modern hayatlar sürseniz de Türkiye'ye olan saygınız,sevginizden zerre kadar bir eksilme olabileceğini düşünemiyorum.

    Çünkü mecburen ülkesinden uzaklara gurbete gidip hasretle, özlemle yanıp tutuşan nice vatandaşlarımız var. Bazıları yeter artık deyip ülkesine dönerek çok kazanacağıma az kazanayım yöremde olayım deyip dönüş yapanlar da var. Hatta ölsem bile benim naaşımı yabancı ülkede koymayın deyip vasiyet edenler de var. Ailecek kesin dönüş yapan nice aileler var.

    Dahasını da yazmak mümkün ama her konu başlığımı özetlemem gerek ondan dolayı kısaca özetlemek durumundayım. Açta haritaya bir bak, Görmezsen ışıkları yak, Küçümsemeyi de bırak, Dünyanın kalbi Türkiye'm. diyerek şiirimde belirtmeye çalıştım. Hatta şehrimi de içine katarak renk vermeye çalıştım. Burada güllerin hası, Meşhur meyvesi, halısı, Şirin ili Isparta'sı, Dünyanın kalbi Türkiye'm dedim. Devamı da var şiirimin içinde.

    Bir canlının ana mekanizması kalp olduğuna göre onu korumak da elbet sahibine düşer. Öncelikle sağlığımızı, varlığımızı, birliğimizi, dirliğimizi hiç bozmadan gelecek nesillere de güzel ortamlar hazırlamalıyız. Her vatan evladı elinden geldiğince bu ülkenin kalkınması için temeline bir taş koysa nice binalar yükseldiği gibi fabrikalar, iş sahaları da haddinden fazla artış göstererek bizlerin yabancı ülkelerde rızkın peşinde koştuğumuz gibi, dış ülkelerde ki işsiz yabancılar fabrikalarımızda çalışmak zorunda kalabilir.

    Türkiye'm, İlim, İlçem Köyüm bambaşka diye boşa övünmüyorum. Her vatandaş yatırımını öncelikle ülkemizin sınırları içerisinde değerlendirmeli. Bizim ilerlememizi istemeyen, kalkınmamızı engellemek için üzerimizde gizli oyunlar oynayan nice ülkeler var. Bizler inşallah el ele, gönlümüzce kardeşçe yaşayıp bu oyunları bozmaya çalışacağız. Bağına, bahçene itina ile dikip baktığın fidanlar ileri ki yıllarda ağaç olup olgunlaşıp meyveye nasıl dönüşüyorsa bizlerin yerini alacak nesillerde aynen öyle olacaktır.

    Her hane içinde eğitilmesi gereken mutlaka birileri vardır. Görüş ayrılığı olsa bile vatana, bayrağa sahip çıkma, millete saygı duyma çizgisinden asla sapmamalıdır. Bu gün senin hanene zarar veren öz ve öz evladın yarın ülkeye zarar vermeyeceği ne malum. Ağaç yaş iken eğilir tabiri ata sözünü hatırdan çıkarmamak gerek. En güzel benim ülkem Türkiye'm diyerek Atatürk'ün dediği gibi NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE..

    Gerçekten Türkiye'nin gül bahçesi olan Isparta şehrimde çok güzel. Bu ile yerleşen adete sefa sürmektedir. İklim açısından da çok güzel. Halısı zamanında her mekana serildi, gülünün tüm dünyaya ihraç edilmesi gurur verici. Kiraz üretimi içinde elverişli olan ilimiz ve ilçeleri dünya pazarlarına açılmaktadır. Elma liderliğini de korumaktadır. Davraz kayak merkezi ile de her iklime uygun spor alanlarının olduğunu kanıtlamaktadır.

    Şarkikaraağaç ilçemde bey köyüne bağlı kızıl dağımız dünyada oksijen üreten sedir çamlarıyla üç dağdan biri olma özelliğini, güzelliğini yakalayıp, helvanın her türlü lezzetinin burada imal edildiğini de kanıtlamaktadır. Her vatandaş toprağını,sununu değerlendirdikçe aç kalacağını düşünemiyorum
    . Yeter ki azim ve cesaretiyle, sabırla çalışsın. Hoşça ve dostça kalınız.

    ***** KÖYE GÖTÜRÜN *****

    Çaresiz haldeyim bırakıp gitmen,
    Yabancı devlete emanet etmen,
    Türkiye vatanım uzakta tutman,
    Beni ülkemize alıp götürün.

    Gül şehrim güzeldir mis gibi kokar,
    Havası temizdir huzura sokar,
    Çocuklar özlemle can gibi bakar,
    Beni ilimize alıp götürün.

    Düzenli bir boşluk bulu veriniz,
    Kızıl dağa çadır kuru veriniz,
    Sizlerde oksijen alı veriniz,
    Beni ilçemize alıp götürün.

    Sağlığa şifadır yeşil ormanlar,
    Gıdamızı sunar evcil hayvanlar,
    Midemi temizler sütler, ayranlar,
    Beni yöremize alıp götürün.

    Isparta ilime birazcık ırak,
    Zekinin hayali olmasın kurak,
    Şarkikaraağaç Bey köy son durak,
    Beni köyümüze alıp götürün.

    ***** İKLİM *****

    Sonbahar bitiyor kışa yaklaştık,
    Yağmur, kar yağar mı diye bekleştik,
    Bozarsa üşürüz diye söyleştik,
    Baharı andırır hava iklimi.

    Her sabah ufuktan güneş doğuyor,
    Kuşluğu aşınca alev yağıyor,
    Dalından meyveler yere ağıyor,
    Baharı andırır hava iklimi.

    Bulutlar kaynaştı görünmez oldu,
    Dalında geç açan çiçekler soldu,
    Ağaçların altı yaprakla doldu,
    Baharı andırır hava iklimi.

    Sahiller turistle dolup taşıyor,
    Yeşilliği seven bulup yaşıyor,
    Yerde karıncalar yükle koşuyor,
    Baharı andırır hava iklimi.

    Ovada yayılır sürü, inekler,
    Hala uçuşuyor arı, sinekler,
    Zeki duygusunu şiire yükler,
    Baharı andırır hava iklimi.

    Ispartalı Zeki Çelik TÜRKİYE İLESAM il temsilcisi.

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    18.02.2014 - 00:04

    NAMERDİM DEMEDEN İYİ DÜŞÜNÜN...

    Saygıdeğer gönül dostlarım. Her yazı metnimin başında devamlı saygıdan, sevgiden. selamdan söz ederek başlamayı kendimce prensip edindim. İnsanlık adabı da bunu gerektirmektedir. Çünkü insanoğlu ufkunu açacak sözlerden daima hoşlandığı gibi toplum içinde de kendi varlığının değerini de hissetmiş olur. Hiç kimse hiçe sayılmaktan hoşnut olmaz. İnsanlıktan anlamayan nice kişiler var ama sabretmek gerek.

    Konu başlığımda belirttiğim gibi ben bu şahısla konuşursam namerdim deyip araya mesafe koymaya çalıştığın zaman kendini ne kadar çok riske soktuğunun farkında mısın acaba. Bazen bu iş yerinden alışveriş etmem diyede kararlar alabilirsiniz ama namerdim sözünü kullandığınız zaman mecbur olsanız da uzak durmak zorunda kalırsınız.

    Namerdim sözünü kullanmadan iyi düşünün ve anlamına bir bakın. Allah tarafında meleklerden bile üstün yaratıldığımız halde sabırsız davranarak kendimizi bir hiç uğruna alçaltmaya ne gerek var ki. Mesafe koyduğunuz kurum veya kuruluşlar, veya şahıslar istikbalinizi sağlayacağını düşünün, en yakın akraba olabileceğini düşünün.

    Bugün yabancı olduğunuz kişiler yarın çocuklarınız, veya torunlarınız sayesinde mecburiyetten sevgi uğruna dünürümüz olabilir. Beni bunlarla geçmişte hasımlığı var bu iş olmaz diyerek diyerek evlatların gururlarıyla mı oynayacaksın? . Bu gün senin hiçe saydıkların, namert sözcüğüyle karar aldıkların yarı ilacına yarayabileceğini iyi düşünün.

    Bazı siyasiler de bir kaç oy uğruna konuşmaları sırasında bu cümleyi kullanarak kendilerini risk altına sokuyorlar. Ulusal veya yöresel medya önemli görüntüleri arşivlerinde saklayarak yeri geldiğinde çok iyi kullanmasını bilecektir elbet. Çünkü iyi veya kötü söz sahibine aittir. Beynimizin tasarlayıp dilimizin ucundan aktarılan sözler çıktığı anda geri dönüş yapmaz.

    Ne kadar pişman olup özür dileseniz de halkın hafızasında yer eder. İyilikler ve kötülükler asla unutulmaz. Mutluluğu tadan ve tattıran da insanoğludur, Acıyı çekende, çektiren de insanoğludur. Bazı varlıkların sakarlığı veya bizim dikkatsizliğimiz den oluşan kazalar, Allah tarafında oluşan afetler doğal olarak karşılanabiliyor.

    Zalimlerin er geç adaletin pençesine düştüğü gibi merhametli hayır sever vatandaşların amel defterinin sevap hanesini kabartmaktadır. Ağzımızı pis kokulardan uzak tutmamız gerektiği gibi dilimizi de küfürden, hararetli, kırıcı sözlerden uzak tutalım. Sonuçta kazanan biz olacağız. Toplum içinde kariyerin sarsılmaz, itibarın da artmış olur.

    Ben namerdim sözünü hatalı kişi için kullandım ve çok pişman oldum ama ne çare. Bir başkaları aynı hataya düşmesin diye paylaşım yapma gereği duyuyorum. Namerdim şiirimde de ibretler var, Yok say şiirimde düşündürücüdür. Okuyan, yorumlayan gönül dostlarım için duygu kervanı Allah'ın izniyle hareketine devam etmektedir. Her şey gönlünüzce olsun, Hoşça kalınız, dostça kalınız sağlıcakla kalınız.

    ***** NAMERDİM *****

    Yiğidin şanına yalan yakışmaz,
    Her cümle anlamlı küfür sıkışmaz,
    Sağlığı düşünür kadeh tokuşmaz,
    Verdiğim sözden cayar sam namerdim.

    Tütüne karşıda alerjim çoktur,
    İçen, içmeyene faydası yoktur,
    Nikotin zehirli, pislik mikroptur,
    Duman, kokuyu yayarsan namerdim.

    Soğuk donduruyor, güneş yakıyor,
    Tenimden, alnımdan terler akıyor,
    Nasırlı ellerden helal çıkıyor,
    Ağzıma haram koyarsam namerdim.

    Hayırlı işlere koşar giderim,
    Fitreyi, zekatı peşin öderim,
    Vatana, bayrağa canı adarım,
    Komşum aç iken doyarsan namerdim.

    Doğru, dürüst insan Cennet yoldaşım,
    Zekice düşünen olur sırdaşım,
    Ben Türküm diyenler bacım, kardeşim,
    Zalime ilgi duyarsam namerdim.

    ***** YOK SAY *****

    Ayrılık çanları çaldırdın yine,
    Bağımlı değilsin İslama dine,
    İçki ve kumarın çıkıyor öne,
    Boşuna arama sen beni yok say.

    Zoraki mutluluk hüzne yol açar,
    Saygısızlık artar huzurum kaçar,
    Herkes ektiğini elbette biçer,
    Boşuna arama sen beni yok say.

    Boşanma davamız uzun sürmesin,
    Dostlar muallakta düşman gülmesin,
    Gizemli sırları kimse bilmesin,
    Boşuna arama sen beni yok say.

    Nafaka istersen adalet sağlar,
    Maaşımdan keser çözüme bağlar,
    Kazdığı kuyuya düşende ağlar,
    Boşuna arama sen beni yok say.

    Zekiden son defa sana uyarı,
    Hayalim boş çıktı olmadın karı,
    Seni seçemiyor gözlerin farı,
    Boşuna arama sen beni yok say.

    Ispartalı Zeki Çelik TÜRKİYE İLESAM il temsilcisi.

  • Burhan Şahin
    Burhan Şahin

    01.01.2014 - 21:09

    Değerli ustadım doğum gününü kutlar sağlık ve mutluluk dileklerimle,sevdiklerin ve sevenlerinle nice yıllara..
    Saygılarımla.

  • Işık German Ersoy
    Işık German Ersoy

    01.01.2014 - 19:16

    Şair arkadaşımız Sayın Zeki Çelik

    ** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...**

    * Antoloji Sitesi Yetkili Şairler Grubu * Evrensel Sanatçılar Birliği ESB *
    * Antoloji.Com Gruplar Kurucu Ve Yöneticileri * Pen-Pal Club *
    * Antoloji.Com Çağdaş Şair Yazarlar Birliği *
    * Antoloji Sitesi Üyeler Birliği *

  • Bilal Özcan
    Bilal Özcan

    01.01.2014 - 10:30

    Doğum Gününüzü Can-ı Gönülden Kutlar sağlık,sıhhat, huzur ve mutluluk dolu nice nice yıllar dilerim.
    Sevgi, Saygı ve Muhabbetle

  • Emine Tokgöz
    Emine Tokgöz

    01.01.2014 - 05:35

    Tüm sevdikleriniz ve sevenlerinizle nice mutlu sağlıklı senelere. Doğum Gününüz Kutlu Olsun

  • İnci Germenliler
    İnci Germenliler

    31.12.2013 - 12:07

    Bitmek üzere olan 2013 yılı da payına düşeni aldı ömrümüzden. Uğurlayacağız bu gece….Dilerim tüm elemler, dargınlıklar, pişmanlıklar ve dertleri de götürür heybesinde. Sakın üzülmeyin, mutlaka bir şeyler vermiştir kendince sizlere de...
    Yeni dediğimiz yıl aslında eskiyen hayatımız ve yorgunluğu tescillenen hayallerimiz demektir. Umutla gelir her yenide olduğu gibi yeni yıl. Beklentiler ardı ardına eklenir, temenni ve iyi niyet dilekleri düşer dillere.
    Aslında geçen yıldan bir farkı yoktur gelecek yılın. Yeni bir yıl da olmayacaktır, yenilenen siz değilseniz eğer.
    Söylenen söz, atılan ok, kaçan fırsat, giden gençlik ve geri dönüşü olmayan suyun yolculuğu gibidir her geçen yıl. İçinde taşıdığı acı- tatlı yaşanmışlıklarıyla, hayat okyanusuna dökülen. Hayata dair hırçın dalgaların dalga kıranlarınızda yok olacağı bir yıl ümidiyle sağlık mutluluk, huzur,barış, başarı ve sımsıcak içten sevgilerle dolu yepyeni bir yıl dilerim, tüm dost, arkadaş ve güzel ülkeme.

  • Bilal Özcan
    Bilal Özcan

    31.12.2013 - 11:51

    Yeni yılınızı can-ı gönülden kutlar Sağlık,sıhhat, huzur ve mutluluk dolu nice nice yıllar dilerim.
    Sevgi, Saygı ve Muhabbetle

  • Meltem Ege
    Meltem Ege

    30.12.2013 - 01:04

    2014 yılının size ve sevdiklerinize huzur, başarı, sağlık ve mutluluk getirmesini diliyorum arkadaşım :)

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    12.11.2013 - 21:18

    Not: SİZCE ÖRNEK İNSAN OLABİLDİM Mİ?

    Saygıdeğer gönül dostlarım. Hayat hikayemin özetini Hayallerden gerçeğe azmimin zaferinde anlatmaya çalıştım. Tamamını okuyup değerlendirenlere bu notumda ki soruya cevap almak istiyorum. Çünkü hikayemi başından sona doğru anlatırken tamamen gerçekleri dile getirdim. Bazı yorumcular uydurma veya hayal ürünü gibi düşünebilirler. Yazdıklarımın tamamı gerçek olduğu gibi yazılı, fotoğraf, belgeler, video, kamera, teyp kasetlerle de kanıtlayabilirim.

    Çocukluk hayatımda anneme karşı yapılan haksızlıklar karşısında evladı olarak elimden geldiğince destek olmaya çalıştım. Babamın annemi hiçe sayması beni üzdüğü gibi kararlılığa da sürüklüyordu. Ben okumak istediğim halde beni okutmayıp ona buna göndermesi yanlıştı. Ben evlenirsem eğer eşime ve çocuklarıma sahip çıkacağım, eşime bir tokat dahi vurmam dedim.
    Yaklaşık kırk yıllık beraberliğimiz var verdiğim sözün hala arkasındayım.

    Çocukluğumda bile hep barışçı oldum, kavga edenleri yatıştırıyordum. Okuyamadım, okutulmadım diyerek isyan ederek cahilliğe sürüklenmedim. Hayatta okumak isteyenlere o kadar çok bilgi hazinesi kitaplar var ki! .. Her biri sizin kültür hazinenizi artırdığı gibi bambaşka dünyalara da sürükleyebilir.
    Ben hayat mektebini tüm zorluklara rağmen başarıyla bitirmeye çalıştım.

    Hayat hikayemde özetlediğim örnek davranışları her insanoğlu yaparsa, öğle sanıyorum ki hiç biri çaresizlik içinde kıvranmaz, ekmeğini taştan çıkarır helal kazançlarla da hanesini mutlu eder. Memlekette huzur bozucuların çok artması inancının zayıf olduğundan cahilliğin den, tembelliğinden kaynaklanır.
    Hayatta hiç bir hayırlı işten korkmamak gerek. Şeytana, nefse de uymamalı.

    Özellikle benimsediğim sanat hayatımın karalanmasına göz yummaya razı olmadım. Derneğimizde ki dernek bültenine destek ararken bir esnafımıza reklamını yayınlayalım teklifinde bulununca aldığım cevap karşısında inanın çok şaşırdım. Şairlerin, yazarların bülteninin bana ne faydası olacak diyor. Bende eğer şair ve yazarlar olmasaydı sen cahil kalır esnaflık yapamazdın dedim. Gönül dostlarımı hiçe sayanlar da bir gün hiç olacağını unutmasınlar.

    Yetenekli, başarılı insanların her biri geride unutulmaz eserler bırakmaktadır.
    Saygıyı, sevgiyi, hoşgörüyü benimseyen her insan yaşadıkça aynı hürmetleri görür. Zalimlik yapanlarda karşılığını hain insanlardan er geç görür. Hiç bir kimsenin yaptığı kötülük yanına kar kalmaz. Yapılan her iyiliğin mükafatı da Allah katında başkadır. Yaşadıkça hep örnek insan olabilmeyi hedefliyorum.

    İmkanlarım çerçevesinde vatanım ve milletim için elimden geleni yapmaya çalıştım. Kadın sevmek için alınır, dövmek için değil düşüncesiyle, hareketle hep gönlünü, rızasını almaya çalıştım kırk yıl boyuca bir tokat dahi vurmadım.
    Köşe yazılarımda da sosyal konulara ağırlık vererek bilgilendirmeye çalıştım.
    Kadınına özel ve güzel günlerinde hediye ile yaklaşırsan değerini yüceltirsin.

    Kim diyor ki şeytan diye, Şeytan alır mı hediye, Karalıyorlar ne diye? , Kadın tatlılar tatlısı. Bade akıyor dilinden, Her iş geliyor elinden, Baş tacıdır evvelinden, Kadın tatlılar tatlısı. Diken biziz güldür onlar, Evlenenler bunu anlar, Eşit hak tanır kanunlar, Kadın tatlılar tatlısı. Tatlıyı da onlar açar, İçine lezzeti saçar, İlgisiz sen elbet kaçar, Kadın tatlılar tatlısı. Saygılar, selamlar.

    Paylaştığım şiire benzer binlerce adet, on binlerce kıta şiirlerimin olduğunu
    tekrar hatırlatma gereği duyuyorum. İnsanları başarısız görüp karalamanın da yanlış olduğunu ifade etmek istiyorum. Çünkü çalışkan insanlara fırsat verip yardımcı olursan mutlaka zamanını değerlendirir. Cahilce aklımla her konuda bilgiler vermeyi hedeflerken elbette Yaradana, yaşatana, bu dünyayı doldurup boşaltana, kainatı kuş atana güveniyorum. Onun izni olmadan kalbin çalışmaz, nefes alamazsın, bir adım dahi atamazsın.

    Eğer ben derneklere yaptığım harcamaları şahsım için yapmış olsaydım basıma hazırladığım kitapların çoğu basılır halkıma ulaşmış olurdu. Benim amacım birlik beraberliği sağlamaktan yanadır. Türk dünyası kültürüne destek sağlamak için eğitici, kültürel derneklere, birliklere daha çok ihtiyaç vardır. Bir insan benimsediği, işlerde başarı şansını yakalamaya çalışır.

    Allah'ın verdiği canı hiçe sayanlar sağlığının içinde varlığını da kaybederler. Sanatımın gereği geçmişte kötü alışkanlıklarından vazgeç dediğim halde dinlemeyenlerin halleri nice oldu. Kiminin eti çoktan toprakta çürüdü gitti, Kiminin boğazı delindi, Kiminin enerjici tükendi, kimi,felç, kimi kanserdir. Konferanslar vererek başlatmış olduğum: Sigarayı bırak, Okumaya bak kampanyasına dünya var oldukça uyulması en büyük dileğimdir.

    Zeki Çelik sanat evimde gönül dostlarımın ve benim eserlerim okuyan hayranlarla buluştukça, dualarını aldıkça eminim ruhumda rahatlayacaktır. Sanat hayatım boyunca aldığım ödüller burada sergilenecek, Basında çıkan benimle ilgili haber arşivleri, köşe yazılarımda, kitaplarımda, katıldığım tüm antolojiler de raflarımda dolaplarımda mevcut olacak, merak eden ulaşabilir.

    Hayallerimden gerçeğe azmimin zaferi hikaye özetim de bahsettiğim gibi ömrüm oldukça,sağlık oldukça daha nice hayırlı işlere vesile olmaya devam edeceğim. Çocuklarımında, torunlarımın da başarılı olmalarını istiyorum. Sözümü örnek ya şiirimle bağlayarak her şeyin gönlünüzce olmasını diliyorum. Ömrüm nihayet bulursa dualarınızda beni de unutmayınız.

    Çocukluk hayatım çileli geçti, Şairlik, yazarlık ufkumu açtı, Beynim odaklandı, bilgiler saçtı, Sizce örnek insan olabildim mi? . Göller bölgesinde derneği kurdum, Taahhüt ettikçe sözümde durdum, Gönül dostlarıma hal hatır sordum, Sizce örnek insan olabildim mi? Sigara, içkiyi karalıyorum,
    Zalimle dostluğu aralıyorum, Zararlı maddeyi sıralıyorum, Sizce örnek insan olabildim mi? İlahi nurları doldurdum kalbe, Camim ibadette, sırada türbe,
    Meyveler ürettim yemeye gel be, Sizce örnek insan olabildim mi? Hiç kimse duymadı ağzımdan küfür, İnancı yaşadım, olmadım kafir, Zeki de dünyada kaldı misafir, Sizce örnek insan olabildim mi?

    Ispartalı Zeki Çelik TÜRKİYE İLESAM il temsilcisi.

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    12.11.2013 - 14:15

    HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 17 ve son Bölüm

    Saygıdeğer gönül dostlarım. Kurduğum hayallerin gerçeğe dönüşmesi için azmimin zaferini okuyarak, anlayarak sizlerde şahit olmaya sabırla özen gösterdiniz. Hayat hikayemin sadece özetini yazdığım halde sayfalar almadı. Henüz yazıp paylaşacağım nice özet konular var ama sizlerinde zamanınızı fazla almak istemem. Konuyu biraz daha özetleyerek sona doğru yaklaştım.
    Gelinimin bir kızı oldu, torunum Ceren Cennet evin hükümdarı şimdilik odur.

    Allah'ım sağlıklı ömür verirse özetlediğim anılarımı daha detaylı anlatarak (Benimde hayatım roman) isimli kitabımda toparlamaya çalışacağım. Basım için hazır olan (Köşemdeki inciler) Kitabım şiir yorumlarıyla ciltler halinde inşallah önümüzdeki yıllarda okuyucu hayranlarımla buluşacaktır. Allah ve insan aşkıyla bütünleşen, güncel ve diğer konuları içeren Guinnes rekorlar kitabına girmeyi tasarladığım tamamı 11 heceli, kafiyeli beş kıta şiirlerim var.

    Heceli aynı ölçülerde yazan tanıştığım yüzlerce üstadım var biliyorum. Bu vesileyle tüm gönül dostlarıma muhabbetlerimi iletiyorum. Binlerce adet her konuda yazdığım şiirlerin çoğunluğu sekiz ve on bir hecede yoğunlaşmakta. Gül şehrimden uzakta, Diyarbakır da torunumun okulunda öğrencilerle birlik olmaktan büyük mutluluk duydum. Öğrencilerde benim sohbetimden, şiirden memnun kalınca teneffüse bile çıkmadılar. Çünkü tüm soruları cevaplıyordum.

    Torunum Zeki diğer torunum Dilara'ya övünerek dedem benim okuluma geldi deyince diğer torunum da telefon ederek: Dedeciğim seni okuluma bende bekliyorum dedi. Beni tanıyan bir çok arkadaşım İnternet sitesinden arıyormuş ama bulamıyormuş çünkü kayıtlı değildim. Bilgisayar kullanımı da bilemiyordum. Oğlum ve arkadaşların ısrarıyla bende sayfa açtırmış oldum.

    Bilgisayar kursuna giderek biraz kendimi yetiştirmeye çalıştım. Çünkü kısa
    süre içinde takipçilerim, okuyucu hayranlarım arttı. Torunum Dilara Ankara da okuyordu. Öğretmenine şair dedem gelecek diye bahsetmiş. Öğretmen de bekleriz demiş. Torunla birlikte Yeni Mahalle semtindeki okuluna vardım. Ben okulun kirişindeki yazıları okurken zil çalınca torunum sınıfına gitti. Salon sessizliğe bürününce benim her kirişte ki yazı farklılığı dikkatimi çekmişti.

    Galiba güvenlik kamerasından fark etti arkamda bir beyefendi belirdi. Ben aradığım yere geldim diye kendi kendime konuşuyordum. Çünkü orada yazılanlar sanatımla ilgiliydi. Edebiyat caddesi, yazarlar mahallesi, şairler sokağı yazıyordu. Beni takip eden okul müdürüymüş. Hoş geldiniz dedi. Bende hoş bulduk dedim ve böylesine sanata duyarlı davranışı tebrik ettim.

    Müdüre kendimi tanıtınca çok memnun oldu. Bunun devamı da var diyerek edebiyat dersinin yapıldığı sınıfa götürdü. Çevre duvarlarına bir baktım benim gönül dostlarımın fotoğraflarıyla, şiirleriyle doluydu. Müdür beni tanıttı. Bende öğrencilere şiirler okuyup sohbetimi sürdürdüm. Üstadım Abdurrahim Kara koç ile, sayın Cemal safi ile ve diğerleriyle şölen anılarımız oluyordu.

    Atatürk'ün manevi kızı Merhum Ülkü Ada tepe ile de anım var arşivlerimde saklıyorum. Isparta il kültür turizm müdürlüğüne verdim. Okul müdürü beni odasına götürüp ikramda bulunurken bir bayan öğretmen geldi. Bende kızım Dilara'nın hocası sandım. Müdür beni ona tanıttı ve birlikte çıktık. Meğer o öğretmende edebiyat dersi konusu işliyormuş müdür beni oraya yönlendirdi.

    Öğrenciler mantık sorularıma bilmecelerine şiirlerime hayran kalıyorlardı. Kendimi edebiyat süpermarket olarak yıllar önce ilan etmiştim. Çünkü yenilik peşindeydim. Şiirle masal yazdığım gibi şiirli dörtlük bilmeceler üretiyordum.
    Örnek: Hiç kimse onu kuşanmaz, Ölüm olmadan boşanmaz, Her canlıya ihtiyaçtır, O bulunmadan yaşanmaz. Cevap (Hava) Onun işleyeni çoktur, Ondan tatlı bir şey yoktur, Ücretsiz tedavi eder, Hem şifadır, hemde doktor.
    Cevap (Bal) . Mantık soru örnek: Soba borusunda ne bulunur? . Cevap delik.

    Elliden fazla yazdığım çocuk masalı, yüz bölüm yazdığım dizi, her türde roman, bilim kurgu, dramatik, aşk komedi, hikayeler, fıkralar, skeçler, şarkı, türkü, aranjman, arabesk sözleri, serbest dahil her ölçüde şiirler, binlerce adet manalı sözler vs. Son yıllarda müsvedde tutmadan direk İnternet siteye
    , antolojilere yazıyorum, gruplarda da paylaşıyorum. Beni eleştirenlere, yorum yapanlara,okuyana minnettarım. İnternet edebiyat siteleri benim okulum oldu.

    Toplum içinde protokolde yer alarak sahneye çıkıp duyguları ifade ettikçe, dünyanın bir çok yerinden eserlerim okundukça, yurt içi yurt dışı davetler alıp, Türk dünyası şairler, yazarlar, sanatçılarla birlikte programlar yaptıkça artık hayallerimin azmimle gerçeğe dönüştüğünü hissediyorum. Son yıllarda barış süreci sürerken akil insanların da arasına dahil edilip şiirlerle mesaj verdim.

    Sayın artist Kadir İnanır beyle helalleşilip gönlünü alınca çok şaşırmıştı. Nedenini sordu. Bende geçmiş yıllarda video film, ve kaset pazarlı yordum, gerçi telif hakkı ödeyip bandrol alıyordum ama yine de hakkınız geçmesin dedim. Arkadaşlarına kendimi tanıtırken aldığım cevap şu oldu. Zeki bey bizler seni topluma hizmetlerinden dolayı tanıyoruz, on yönden aramızdasın.

    Zorlu dramatik yaşamım çok şükür geride kaldı. Çok şükür köşe yazarı da olunca sarı basın kartı sahibiydim. Hedeflerimin içinde gönül dostlarımın eserlerini sergilemek, misafirleri ağırlamak için sanat evi yapmak vardı çok şükür yerini satın alıp hazırlıyorum, açılış yapacağım. Ayrıca Bey köyde türbe yaptırmak için gerekli hazırlıklarımı tamamlıyorum. Allah'ın izniyle onuda gerçekleştiriyorum. 44. sanat yılımı kutlama amacıyla şiir şöleni yapacağım.

    Isparta şiirleri antolojisinin devamı için elimden geleni yapmaya devam edeceğim. Sanat evim halka açık olacak. Öğrencileri de bekleyeceğim. Bu sanat evinde maksat gönül dostlarımın bana hediye ettiği kitapları arşivimde sergilemek, almış olduğum ödülleri, eserlerimi sergilemek. Yurt içi yurt dışın dan gelecek misafirleri ağırlamak, şiir ve müzik programlarını yapmaktır. Siz gönül dostlarıma, vatanıma, milletime yaşadıkça hizmetimi sürdüreceğim.

    Not: SİZCE ÖRNEK İNSAN OLABİLDİM Mİ? yazımı okuyup yorumlayınız.

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    12.11.2013 - 12:36

    HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 16 - Bölüm

    Saygıdeğer gönül dostlarım. Cami derneğinin başında olmakla kültür ve sanat etkinliklerinden kopmamıştım. Isparta şehrimizde yapılan Halı gül turizm festivallerini yakından takip ediyordum. Kameramla çektiğim çok arşivlerim var. Türkü imparatoru sayın: İbrahim Tatlıses ile gül bahçesini dolaşırken ben ona bu gördüğün güzellikleri şiir yaptım deyince Gül kokuyor şiirini okumamı istedi. Ulusal basın kanallarından gelenler de çekim yaptı.

    Dikenler içinden sünmüş, Pembe renk yeşili sevmiş, Bu yöreler ne güzelmiş, Yapraklarda gül kokuyor. Neler üretir saçaklar, Yaşı kuruyu kucaklar, Esansı sevdi ocaklar, Topraklarda gül kokuyor. Bahçe duvarı örülmüş, Balkon üstüne bürünmüş, Saksıda bile görülmüş, Sokaklarda gül kokuyor. Aynalar şahittir buna, Hediyem olacak sana, Hak verirsin sende bana, İnsanlarda gül kokuyor. Halıları desen desen, Sevgidir içinde esen,
    Hayran olursun gelirsen, Isparta da gül kokuyor, Tazedir sebze pazarı, Değdirme sakın nazarı, Zekidir şair, yazarı, Türkiye de gül kokuyor.

    İmparatorla birlikte valimiz, belediye başkanımız, diğer misafirler alkışladı.
    Fuar alanında şiir okudum ama henüz kendi stadyumumuzda şiir okumak nasip olmadı ama, burada da sanatçımız sözü bana ait türküyü okudu.Sayın: Esra Ceyhan hanımefendi de Güzellikten bahseden şiirimi okumuş oldu.
    Bu şiir bana Türkiye birinciliğini kazandırdı. On beş kıta ama azı paylaştım.

    Gül suyu ile yüzünü yıkarsın, Gül kremi ile cildine bakarsın, Gül yaprağını dostuna atarsın, Güzelliğin simgesidir Isparta'm. Meyve ağaçları doğayı süsler, Gül reçeli vitamin verir besler, Gül bahçesinde cıvıl cıvıl sesler, Güzelliğin simgesidir Isparta'm. Gül şampuanı saçlarını yıkar, Gülün sabunuyla kirlerin çıkar, Gülün esansı ile vücudun kokar, Güzelliğin simgesidir Isparta'm. Oda, koridorlar salonlar halı, Aşkına güç verir bir tek gül dalı, Havası temiz olursun sevdalı, Güzelliğin simgesidir Isparta'm. Eğirdir can adada gönlün kalır, Gölüne dalsan yorgunluğunu alır, Çevre duvarı gül ile dolanır, Güzelliğin simgesidir Isparta'm. Tüm hastaneler hastalara şifa, Bu ile yerleşen sürüyor sefa, Vazgeçmen imkansız gelsen bir defa, Güzelliğin simgesidir Isparta'm. Şiirini okuyunca Zeki Çelik beye teşekkürler diyordu.

    Caminin projesini geniş çaplı düşünmüştüm. Şarkikaraağaç ta meyve üretimi bol olduğu için kooperatif oluşturup soğuk hava deposu yapacaktım. Cami hafriyatını aldırıp temel atacağım zaman belediye seçimi olunca benim soğuk hava depo hayalim gerçekleşmedi. Çünkü belediye başkanı değişti. Cami arsası da çok küçülmüş oldu başka yere taşındı, sıkıntılar yaşadım.

    İlçe müftümüz sayın: Seyfettin beyin duasıyla temelini atmış olduk. Yapım sırasında usta belediye başkanının adamı olunca projeyi bozup kafasına göre yapmaya çalışıyordu. Başkanda dernek tanımıyorum diye tabelayı söktürüp siyaset sergilemeye kalktı. Beni seven arkadaşlar telefon etti durumu bildirdi. Isparta dan ilçeme gelerek başkanı arıyordum ama telefonunu açmıyordu.

    Çünkü ben siyaset değil sanat adamıyım. Hayırlı bir işinde siyasete alet olmasını istemem. Başkanla diyalog kurup yanlışını hatırlattım. Benim cami projemden vazgeçmeyeceği anlayınca sağ olsun oda destek vermişti. Hacı Musa benim yardımcımdı. Kararlılığıma şaşıyordu. Çünkü ben Allah rızası için başkandım. Camiyi üç yıl içinde ibadete açmış olduk. Eksiklerimiz de vardı.

    Başkanın amcası hacı Ramazan Özdemir'e minnettarım. Çünkü caminin yapımında destekleri büyük oldu. Ben caminin çevresini maaşımla çini yaptırmak isterken bana kefil oldu. Kendisi de hutbe, minber, kür siyi yaptı.
    Taban tahtasının çakılmasına vesile oldu. Beş yılda büyük ölçüde tamamlayıp müftülüğe teslim ettik. Emeği geçenlerden Allah razı olsun diyorum. (Amin)

    Ben ara sıra Bey köyüme uğrayıp bağ, bahçe işlerimle de meşgul oldum. Merhum analığın mirasının bağı bakılmayınca dağ olmuş, tarlası da yol olmuş. Elimden geldiğince yeni fidanlar dikerek yeşertmeye çalışıyorum. İnsanoğlu çocukları büyütüp, dallanıp budaklanınca her karakter de kişilerle karşılaşıyor. Bende öyle bir talihsizlik yaşadım. Kendini dev aynasında sanıp hısımlarına hasım gibi davranıp hediyelerinde en basitini sunup kendini de basitleştirdi. Nasıl mı? Pazarladığı badem, cevizlerin kırıklarını göndererek.

    Ben hediyeleşmenin sevgi bağını artırdığını hadislere dayanarak söylerim ama sunduğun hediyenin de yüz güldürmesi lazım. Eve geldiğimde Eşim... hediye göndermiş dedi ve poşeti açtı. Çocuklar avuçlamaya kalktı ben durun dedim içinde düzgün yenecek bir gıda da yoktu. Ben bunu doğru çöpe atın kurtlar, kuşlar yesin. Çok şükür sizleri besleyip büyütmek için ben bu ilde ham ballık yaptım yinede sizlere artık yedirmedim, çünkü iyilerine layıksınız.

    Osman amcam bir grup arkadaşıyla yapılmasına vesile olduğum camiye bakmaya gitmiş. Arkadaşları da yeğenin köyümüzün camisini unuttu deyince.
    Amcam da bana durumu bildirdi Gerçekten köy camimiz de onarımlar vardı. Bende gittim. Benden ne gibi yardım istiyorsanız söyleyin dedim. Amcam da Görmüyor musun oğlum caminin kapı penceresi yok dedi. Tamam dedim. İmalatçı arkadaşıma telefon ederek kapı pencereleri taktırıp ödeme yaptım.

    Torunlarım büyümüştü oğlum Diyarbakır da çalışıyordu. Ziyaret gidince çocuklar çok sevindiler. Torun okulda Türkçe dersinde dedem şair diyerek öğretmenine övünmüş. Öğretmeni de madem öyle dedene söyle öğretmenle ilgili şiir yazsın demiş. Torun Zeki: Dede öğretmenime senden bahsedince oda benden şiir istiyor dedi. Bende tamam oğlum istediğiniz şiiri yazarım.

    İlkokul tahsilimin dışında hiç öğretmenim olmadı ama! tüm öğretmenleri benim öğretmenim sayarak duygularımı dile getirmeye çalıştım. Torunum şiiri öğretmenine sununca öğretmeni şaşırmış. Oğlum bu şiir heceli, usta şairlerin şirine benziyor dedene söyle okulumuza teşrif etsin bizlere kendini tanıtsın. Torunum sevinç içinde eve geldi durumu bana anlattı tamam oğlum dedim.

    Not: Gerçek hayat hikayemin devamın 17 ve Son bölümdedir.

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    10.11.2013 - 19:12

    HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 15 - Bölüm

    Saygıdeğer gönül dostlarım. Talihsizlik serüvenlerimin olduğu gibi, şansımın yaver gittiği günlerde oldu. İnşallah ömrüm varsa benimde hayatım romandır diyerek artı, eksi tüm anılarımı gönül dostlarımla, okuyan,dinleyen hayranlarımla paylaşmaya çalışacağım. Gerçek hayat hikayemin başında belirttiğim gibi, topluma hizmet için adanmış şahsiyetlerin başından geçenler ibret vericidir.

    TRT den ben müjdeli haberi aldıktan sonra sekretere: Müdürüm geldi mi diye sordum. Oda bana buyurun sizi bekliyor dedi. Sayın Haluk Kılçık beye şiir şölenlerin canlı yayınlanması istiyoruz deyince. Teklifime sıcak baktı ama şöyle dedi. Canlı yayın yapabilmemiz için en az otuz beş personel görev yapacak onları ağırlamak sizin için külfetli olur böyle bir imkanınız var mı dedi.
    Bende düşündüm: Derneğimizin henüz böyle bir imkana sahip değil dedim.

    Kızımın evine gelip akşam radyo programına çıkacağımı bildirdim. Damat bile şaka zannettiler. Ben karnımı doyurup gideyim dedim. Kızım annesini aramış köyde babamı radyodan dinle deyince o kanalı açıp yayını beklemiş. Oğlumda Kıbrıs ta nöbet tutarken tesadüf küçük cep radyosundan haber dinlerken ardından fon müziği çıkıp ben şiir okumaya başlayınca sevinmiş.

    Benim analık o zaman yaşıyordu. Kızıyla birlikte beni radyodan dinleyince oda çok sevinmiş. Kızım hayatın bak kurtuldu damadımın sesi radyolardan, televizyonlardan duyulmaya başladı deyince. Eşim: Anne durum bildiğin gibi değil, bırak para kazanmayı cebinden harcamalar yapmasında demiş.
    Çünkü biliyordu kazancımın yarısından fazlasını derneklere harcadığımı.

    Derneğimizi ve kendimi tanıttıktan sonra verilen süreye göre şiirlerimi okudum ama sadece Türkiye'm şiirimi paylaşıyorum, bu şiirim Türk Dünyası Şairler Antolojisinde yayılandı. Türk Dünyası Çocuk Şiirleri Antolojisinin çıkmasına vesile olmaktan da, Türk Dünyası Şairlerinden Atatürk şiirleri antolojisinde yer almaktan da mutluyum. Ulusal antolojiler ufkumu açıyor.

    TÜRKİYE'M: Aç ta haritaya bir bak, Görmezsen ışıkları yak, Küçümsemeyi de bırak, Dünyanın kalbi Türkiye'm. Asya, Avrupa arası, Güney Afrika sırası, Türk lirasıdır parası, Dünyanın kalbi Türkiye'm. Biraz yüksektir dağları, Çok ünlüdür boğazları, Turist çekiyor yazları, Dünyanın kalbi Türkiye'm. Üç yönümüz de denizdir, Osmanlı tarihimizdir, Ankara başkentimizdir, Dünyanın kalbi Türkiye'm. Fikirlerin odağıdır, Peygamberler durağıdır, Sevgi yumağı, bağıdır, Dünyanın kalbi Türkiye'm. Burada güllerin hası, Meşhur meyvesi, halısı, Şirin ili ISPARTA'sı. Dünyanın kalbi Türkiye'm. Değerlidir toprağımız, Türkçe dili lisanımız, Çok ZEKİ dir insanımız, Dünyanın kalbi Türkiye'm.

    İki ayda bir yayımlanan dernek bültenimizin Kültür Bakanlığı tarafından satın alınması teklifinde bulundum ama şartlar uyum sağlamadı. Bültende, dergide reklam olmaması gerekiyormuş. Oysa biz bülten sayesinde şairin, yazarın esnaflarca eserlerinin tanınmasını, esnaflarında, dershanelerin de reklamlar sayesinde topluma tanınmasını sağlıyorduk. Sponsorumuz yoktu.

    İman hevesiyle çevremde dolaşan Yasin kardeşim benden çok umutlandı.
    Bende üzerime düşen görevi yapmak için çabalıyordum. Şarkikaraağaç da ki hanem mescit görevi yapıyor ama imam olmayınca beş vakit namaz da aksaklıklar oluyormuş. Yasin kardeşi aracıma bindirip doğru mahalle muhtarı Yahya beyin yanına geldim. Muhtarım müftülüğe tahsis ettiğim mescidin ben beş vakit ibadete açık olmasını istiyorum ondan dolayı size imam getirdim.

    Muhtarım şöyle dedi: Zeki bey Allah senden razı olsun haneni mescit yapıp
    mahalle sakinlerinin kullanmasına izin verdin. Müftülük sadece mübarek gün ve geceler için imam görevlendiriyor. Hatim inmek içinde hanımlar toplanıyor
    . Bizim imama maaş verecek gücümüz yok bu konuyu belediye başkanımıza iletelim dedi. Birlikte başkan sayın: Mehmet Güven beyin yanına vardık.

    Hoş muhabbet karşılandıktan sonra muhtarım bazı özet bilgileri aktardı. Bende: Sayın başkanım hanemin bir katını eşyasıyla Yasin hocaya tahsis edeceğim kira almayacağım.Ben nasıl olsa Isparta merkezde kalıyorum, çok şükür ev sorunum yok. Bir katını da mahallemize cami yapılana kadar ibadete açık tutmak için söz veriyorum deyince. Başkan çok duygulandı.

    Başkan: Zeki bey sizin gibi bir hayır sever insan bu mahalleye caminin yapılmasına da vesile olur. Çünkü Kerkük mahallesi çevresiyle beş yüz hane civarında. Ben imamın maaşını karşılayayım. Sizde bu konuyu değerlendirin. Çünkü mahalle sakinlerinden önder olan yok cami arsasını da vereceğim. Deyince benim içimde bambaşka bir değişiklikler oldu, sorumluluğum artı.

    Başkanım biliyorsun ben dernek başkanıyım. Yalvaç ilçesinde yapılacak şiir ve müzik şölenini organize ettikten sonra derneğin olağan genel kurulun da başkan olmayayım, cami derneğinin kurulması için çalışma başlatalım,dernek kurulunca resmi olarak elimizden geleni yaparız dedim. Yasin Veli Doğan geçici de olsa imam olmanın hevesini yaşıyordu, haneme taşındı.

    Eşi de İmam hatip lisesi mezunu olunca çocuklarıyla birlikte mahalle kadınlarına da kuran öğretiyordu. Ben gerekli tüm hazırlıklarımı sürdürdükten sonra genel kurulda Göller Bölgesi Şairler ve Yazarlar Derneği başkanlığına aday olmayacağımı Melahat hocamı başkanlığa layık gördüğümü bildirdim.
    Üyeler içinde üzülenler oldu. Arkadaşlar uhrevi aleme hazırlık gerek dedim.

    Yıldız tepe cami yaptırma ve yaşatma derneğinin kurulmasına vesile oldum. Başkanı olunca tüm sorumluluk bendeydi. Hayalimde dünyada hiç benzeri olmayan yuvarlak, ortasından minareli cami yapmak vardı. Başkan verdiği sözü yerine getirdi cami arsasını belirledi. Bir gece Allah'ıma yalvardım sahura kalktım sabaha kadar camini tasarımını yaptım, oğlumda bilgisayara aktardı çıktı alarak mimar, mühendisler tarafından onaylatmayı başardım.

    Not: Hayat hikayemin devamını 16 - bölümde bulabilirsiniz.

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    09.11.2013 - 23:25

    HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 14 - Bölüm

    Saygıdeğer gönül dostlarım. Isparta tarihinde ilk defa iki yüz civarında ülke genelinden ve yurt dışından gelen şair ve yazar, ozan, sanatçılarla yüzü aşkın Isparta merkez ve ilçelerden katılımlarla üç yüzü aşkın şair yazarımızla öğretmen evinde şiir ve müzik programı gerçekleştirmiş olduk. Bu program belediye kültür sinemasın da devam edince halkın katılımıyla beş yüz aşkın vatandaş izledi.

    Üç gün boyunca Isparta şehrimizi tanıma fırsatı bulan gönül dostlarımdan otel ve yeme içme masraflarını talep etmedim. Altı ay boyunca bu büyük organizenin başarıya ulaşması için geceli gündüzlü gayret sarf ettim. Allah'ım dünya ve ahirette mahcup etmesin. Bu büyük şölende sözü bana ait şarkı ve türküler de bestelenip okunmuş oldu. Konuklarıma ödüller verip uğurladım.

    Faaliyetlerim bunlarla sınırlı kalmadı. Uzun süredir sigaraya karşı alerjim vardı. Çünkü: Dumanından kaçıyorum, Nefretimi saçıyorum, Hakka avuç açıyorum, Ben sigara düşmanıyım. Dumanı perdeyi isler, İzmarit çevreyi pisler, Külleri tablayı besler, İğrenç bir pislik sigara. Diyorum. Bu duygularla ilgili beş yüz civarında şiirlerim var. Sağlığın hiçe sayılmasına üzülüyordum.

    Zaman zaman huzur evinde ve diğer alanlarda da programlar yapıyorduk. Sağlık il müdürlüğünü ziyaret ederek (SİGARAYI BIRAK, OKUMAYA BAK) kampanyasını başlattığımı ifade ettim. Ortaklaşa program yapmamız gerekti. Ben sigarayla savaşanlar vakfı başkanı sayın: Ubeyt Korbey'i Şehrimize davet ettim. Duman avcıları derneği başkanı sanatçımız sayın: Selçuk Alagöz de geleceklerdi ama manileri olunca teşrif edemediler, katılımlar da çoktu.

    Kampanyayı başlattığımda ilkini şair ve yazar, müftülüğün il vaizi ile göğüs doktorun anlatımıyla gerçekleşti. Sigarayı bıraktım diyenlere kitap, dergi hediye ediyorduk. Panel gibi süren programda şiir,müzik dinletileri de vardı.
    Haram,mekruh ve sağlık konularını içeriyordu. İkinci program: Daha geniş katılımla gerçekleşti. Görsel yayınlar, önemli ve değerli misafirler vardı.

    Belediye kültür salonu izleyicilerle doluyordu. Yürek burkan haberler çok acıydı. Ülkemizde sigaradan günde bir uçak dolu yılda yüz otuz bini aşkın insanın ölmesi gerçekten büyük kayıptı. Bu önemli programı gerçekleştirince çok mutluluk duydum. Sigarayı bırakan beyefendilerin eşleri teşekkür ettiler.
    Ankara da Türk dünyası kültür merkezine bir şölene davet edildim. Isparta şehrimin güzelliklerini gittiğim yerlerde şiirlerimle anlatıyordum.

    Hayal ettiğim yerleri de sanatımın sayesinde görüyordum. Bursa Uludağ da katıldığım programda doktor ve öğretim görevlileri çoğunluktaydı. Ben sigaranın vücuda verdiği tahribatları şiirimde anlatınca çok şaşırdılar. Ve bana dediler ki: Zeki bey bu gidişle bizim mesleği de ele alacaksın çok iyi anlattın ama bu kadar nefretin niye dediler. Bende gerçekten böyle güzel bir yerde sohbet etmek istiyorum ama dumansız bir masa bulamıyorum dedim.

    Kütahya da, Simav da, Bodrum da, Antalya da, Burdur da, Aydın da, Nazillide, Söke de, Kuş adasın da İzmir de henüz hatırıma gelmeyen bir çok il ve ilçelerde şiir programlarına katıldım. Ankara da İLESAM da gerçekleşen Rabia Gölbaşı şiir dinletisine katıldığımda anne şiiri okudum. Salonda ki gönül dostlarımın çoğu ağladı. Rabia arkadaşımın annesi de çok ağlayınca. Aşk olsun Zeki bey annemle ilgili kitap yazdım ağlamadı sen ağlattın dedi.

    Bu şiiri ağlayarak yazmıştım. Kısa anısı şöyle: Eğirdir Pınar pazarındayım.
    Annem geldi aklıma bu şiiri yazdım. Annem o zaman yaşıyordu. Gözyaşımı tutamayınca Isparta'ya gelmem gerekirken, Şarkikaraağaç Bey köyüne ani gittim. Annem beni görünce çok şaşırdı. Oğlum hiç habersiz gelmezdin dedi. Bende: Anne beni buraya yazdığım şiir getirdi dedim. Akşam olmuştu.

    Annem: Oku da dinleyelim oğlum seni ansızın getiren şiiri dedi. Göreyim:
    Bir gün yollar ayrılacak, Gülen gözler ağlayacak, Kefen bizi bağlayacak, Yaşarken göreyim anam. Bu gurbet bizi bağlıyor, Parası pulu yağlıyor, Rabbımız imkan sağlıyor, Yaşarken göreyim anam. Yiğidin hakkını yeme, Evladım hayırsız deme, İlenme kötü söyleme, Yaşarken göreyim anam.
    Yanaklara yaşlar aktı, Düşmanlar seyrine baktı, Hasretlik bizleri yaktı, Yaşarken göreyim anam. Sevgi yumağı olalım, Mutluluk aşkla dolalım, Birlik düzenlik bulalım, Yaşarken göreyim anam. Hayatın tadı gitmeden, Zekinin ömrü bitmeden, Bu dünyayı terk etmeden, Yaşarken göreyim anam. Dedim.

    Analığım, babam, dayım da oradaydı hep birlikte ağladık. Aradan bir kaç yıl geçti annem ve analığım, yani halam felçli yaşadıktan sonra rahmetlik oldular. Yaşarken birbirinden değerli insanların kıymetini bilmek gerekiyor. Kızım Ankara da ara sıra ziyarete gidince bu arada dernek başkanı olduğum için resmi ziyaretlerime de devam ediyordum. Bir gün TRT kurumuna gittim.

    Amacım yapacağım programları TRT de canlı yayımlatmaktı. Müdür sayın: Haluk Kılçık beyefendi ile görüşecektim. Yerinde yoktu sekreteri birazdan gelir dedi. Bende sekretere kendimi tanıtmaya çalışıyordum. TRT müdür yardımcısı Ahmet bey bizi dinliyormuş. Sekreterine telefon açıp yanında ki beyefendiyi benim odama gönder deyince bende davete icabet ettim.

    Hoş geldin Zeki bey dedi: Bende hoş bulduk müdürüm dedim. Ahmet bey sözüne devam etti. Sen halk aşığısın galiba senin değerini anlayan konuyla ilgili müdürümüz var seni onunla tanıştırayım deyip telefon açınca o müdür bey geldi. Beni ona tanıttı. O müdür dilimden anlayınca rahatça duygularımı ifade edebiliyordum. Bana bir daha ne zaman gelirsin diye sordular.

    Bende niçin sordunuz deyince: Seni radyo programın da canlı yayına alıp şiir okutacağız dediler. Ben de: Ne zaman geleceğim belli olmaz çok yoğun çalışmalarım var deyince. Madem öyle bu gün seni canlı yayına alalım akşam gel dediler. Ben şaka yapıyorlar herhalde diye düşündüm. Şöyle dedim: Ben akşam geldiğimde siz gitmiş olacaksınız beni TRT kurumuna almazlar ki deyince. Müdür: Biz sana şifre vereceğiz gireceksin seni karşılarlar dedi.

    Not: Gerçek hayat hikayemin devamını 15 - bölümden okuyunuz.

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    08.11.2013 - 20:47

    HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 13 - Bölüm

    Saygıdeğer gönül dostlarım. Ulusal basın önünde KKTC 1. Cumhurbaşkanı ile yan yana olmaktan, duygularımı özgürce ifade edebilmekten mutluluk duyuyordum. Ben süremiz sınırlı diye uzun şiir okumak istemedim. Kıbrıs'la ilgili düşüncelerim yayınlamış olduğum Kıbrıs şiirleri kitabımda yer alıyordu. Kitap kapak resmi olarak da sayın: Rauf Denktaşın imzalı fotoğrafı yer alıyordu.

    Vatan, Millet, Bayrak aşkımı bir dörtlükle özetleyerek: FEDADIR BU VATANA CANIMIZ, HELAL OLSUN AKSA DA KANIMIZ, YETER Kİ GÖKLERDE DALGALANSIN, AY YILDIZLI BAYRAĞIMIZ. Deyince ayağa kalkan Cumhurbaşkanımız alnımdan öptü. Bu benim için en güzel ödüldü. İlk defa sayın: Rauf Denktaşın sanat adamı da olduğunu ben açıkladım. Çünkü altı adet kitabı olduğunu biliyordum. Fotoğraf arşivini de tanıyanlar biliyordu.

    KKTC Cumhurbaşkanımız duygularını bizimle paylaştıktan sonra vedalaştı.
    Bizde grup olarak minibüse binerek geziye başladık. Beşparmak dağları önünden geçerken bir askerin barış harekatında tankı tepeye çıkarması konuşuluyordu. Metin bey bizlere gerçekten güzel rehberlik yapıyordu. Tarihi yerleri, şehitlikleri gezdiriyordu. Binlerce askerin şehit olması çok üzücüydü.

    Ben her şehitliğe varışımızda küçük Yasin kitabını açarak sesli okuyorum, dinleyen arkadaşlarım da dua ediyorlardı. Kamerayla oğlum görüntülüyordu. Beş evladını ve eşini katliamda kaybeden,şehitlikte gece gündüz nöbet tutan, dramatik duygularını şiir kitabına aktaran Kamil Meriç arkadaşımızı orada yaşlı gözleriyle tanımış olduk. Yapacağımız şiir ve müzik şölenine davet ettik.

    Akşam misafirhaneye geri dönüp ertesi salonda ulusal haberleri izledik. Bizim ziyaretimiz birinci haber olarak veriliyordu. Bu vesileyle yurt dışından ikinci defa sesimi duyurmuş oldum. Bayrak televizyonunda ki programımız da yayınlanmış oldu. Ben Kıbrıs şiirlerimi hazırlarken çok yer dolaşmıştım ama grup arkadaşlarımla gezdiğim yerler daha da farklı ve unutulamazdı.

    Boğaz şehitliğinde çok kayıp vermişiz. Şehit askerlerimizin sergilendiği tarihi eve girdiğimde gözyaşlarımı tutamadım. Her biri artist gibi yakışıklıydı.
    Kıbrıs ziyaretlerimizi tamamladıktan sonra ülkemize dönerken oğlumuzda vatani görevini tamamlamak için birliğine döndü. Çok güzel anılarımız oldu.
    Basının bakış açısı derneğimize karşı biraz daha değişti artık ilgileniyorlardı.

    Dernek faaliyetlerimi hızlandırıyorum. Isparta şiirleri antolojisinin birincisini oluşturmak için şiir yarışması düzenledik. Kategoride diğer konular da vardı. Amacım yüzlerce şair ve yazarı Türkiye'min gül bahçesi Isparta şehrimde buluşturmak programlar yapmaktı. Şarkikaraağaç Kızıl dağ helva bayramı programında binlerce hemşehrime şiir okuyunca daha çok tanınıyordum. İlçem, Bey köyüm içinde hayırlı işleri yapmayı düşünüyordum.

    Kerkük mahallesinde cami olmadığından yapımı tamamlanan dubleks evi mahalle mescidi olarak açmıştım. Anahtarını da müftülükte bulunuyordu. İlk defa basın arkadaşlarımı topluca orada ağırlayıp hatıra fotoğrafı çektirdim. Hepsiyle diyaloğum artmıştı. Çünkü bende Duygu Seli bülteninin imtiyaz sahibi ve editörüydüm. Bir çok arkadaşımın duygularını içine aktarıyordum.

    Sayın: Isparta valimiz Halil İbrahim Daşöz Isparta şiirlerinin özel idare müdürlüğünce basılacağının müjdesini verince arkadaşlarım adına sevindim. Ülke geneline yarışma duyurusunu yaydım. Şiir ve hikayeler posta kanalıyla, kargo ile, elden teslimiyetle ulaşıyordu. İzmir'de yapılacak olan Kıbrıs, Irak, Avrasya, Balkanlar şölenine davet edildim. Türk dünyası şair ve yazarlarıyla toplu olarak ilk orada karşılaşmış oldum. Her şive, dilden şiirler okunuyordu.

    Ülke genelinde bir çok derneğin kurulmasına vesile olduğum için, yüzlerce şair ve yazarın da tanınmasına vesile oluyordum. Ülke genelinde yapılan kültürel programlara davet edilsem de maddi güç durumunda yetersizdim. Yurt dışına davet ediliyordum. Lakin ulaşım masraflarının altında eziliyordum.
    Türk dünyasına hizmetlerimden dolayı DGTYB takdirname almakla sevindim.
    Şarkikaraağaç ilçesinde ki mahallemde caminin yokluğu beni çok üzüyordu.

    Niyetimde cami yapılmasına vesile olmak vardı ama imkanlarım zayıftı. Benim yaptığım hizmetler Türk dünyasına katkı sağladığı gibi İslam dünyasına da katkı sağlamalıydı. Birlikte radyo programı sunduğumuz arkadaşım Yasin bir rüya görmüş ve bana anlattı. Birlikte Sav kasabasında ikamet eden Allah dostu İsmail efendiye gittik. Yasin Veli Doğan arkadaşım imam olmak istedi.

    Bunun için İsmail hocanın yardımcı olmasını, duacı olmasını istiyordu. Ben o hocanın adını duymuştum ama henüz tanışmadığım için arkada sessizce oturuyordum. Hoca efendi beni işaret ederek sana o arkadaşın yardımcı olur dedi. Ben şaşırmıştım. Bu sözü ona söyleten şüphesiz yaratan Rabbım idi. Yasin kardeş bana bakarken hoca efendide yüzüme buna yardımcı ol dedi.

    Benim yeterince sorumluluğum vardı ama hoca efendi neden böyle dedi. O andan itibaren nasıl yardımcı olayım diye düşünmeye başladım. Görmüş olduğu rüyada da bazı işaretler vardı. Ailecek gelip gidiyorduk. Bazen sıkıntı yaşadığında yanında kalıyordum. Benim siyah aracıma derneğimizin yazısını sarı harflerle yazdırınca tanınması daha kolay olmuştu. Alay edenlerde vardı.

    Şiir şölenimize yurt içinden ve yurt dışından katılımlar oldu. Program öncesi her türlü hazırlığı tamamlamıştım. Yasin de gelgit işlerinde koşturdu. Bir grup arkadaş valimizi ziyaret edince: Hoş geldiniz deyip hediyeler sundu. Antoloji için şiirler hazırdı ama kitap yetişmemişti. Valilik önünde Atatürk büstüne çelenk koyarak halk oyunlarıyla, şiir ve müzik dinletisiyle açılışımızı gerçekleştirdik. Misafir olan gönül dostlarım benden övgüyle söz ediyorlardı.

    Not: Hikayemin devamını 14 - bölümden takip edebilirsiniz.

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    07.11.2013 - 21:41

    HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 12 - Bölüm

    Saygıdeğer gönül dostlarım. Nereye gidersem gideyim mutlaka küçükte olsa bir hediye alıp davet edilen merciye sunmak isterim. Çünkü Peygamber efendimizin hadisinde hediyeleşmenin sevgi bağını güçlendireceğini yazıyor. İnsanoğlunun hayatta birbirinden beklediği saygı, sevgi, hoşgörü olduğuna göre neden ihmal edelim ki! . Bende böyle düşünerek hazırlık yaptım.

    Isparta'mızın sembolü olan halı, gül mamulleri en başta geliyordu. Kıbrıs'a gidecek arkadaşlarla birlikte o dönemin Isparta valisi sayın: Halil İbrahim Daşöz'ü ziyaret ettik ve dernek adına basın açıklaması yaptım. Valimizinde KKTC 1. Cumhurbaşkanı sayın: Rauf Denktaşa halıya işlenmiş Atatürk resmi hediyesi oldu. Bizim aracılığımızla selamla birlikte iletilmesini istedi.

    Isparta dan otobüsle Taş ucu limanına kadar vardık. Vapura biletlerimizi aldığımız halde binene kadar bazı sıkıntılar yaşadık. Feribot seferi iki saat durmuş oldu. Sorun da şuydu: Oğlum Kıbrıs ta asker olduğu halde oğlunu Kıbrıs'a onun izni olmadan götürmek yasakmış. Annesi, Dedesi, Babaannesi yanında olsa bile yetersiz kalıyormuş. Davetli olduğumuzu dedik anlamadılar.

    Grup arkadaşlarımın içinde gidenlerin çoğu başkan ve değerli şahsiyetler vardı. Sırasıyla sayacak olursam. Göller Bölgesi Yazarlar ve Şairler Derneği Başkanı Zeki çelik ve yardımcısı: Melahat Ecevit, O dönemin Esnaf Odaları Birliği Bşk sayın: Zeki İzci ve Eşi, Mahrukatçılar Derneği Bşk sayın: Nazif Ecevit, Eğitim Gönüllüleri Derneği Bşk sayın: İbrahim Özgüleç, Muharip Gaziler Derneği Başkanı sayın: Hasan Hisarardınlı ve eşi, İş adamı: Sayın Muammer Songür ve eşi, SDÜ öğretim üyesi: Halil Karagöz, Şair: Müjgan Yıldızan, Eşim Cennet, gelinim Gülden, sekiz aylık torunum: Zeki Çelik.

    Ben vapura da, gemiye de daha önce bindiğim için fazla heyecan yoktu. İlk binenlerde ki merak, heyecan belli oluyordu. Kameram daima yanımdaydı. Sanat hayatımın bazı anılarını çekmek nasip oldu. Arşivlerimde saklıyorum. Bazen fotoğraf maki nası ile de çekimler yaptım. Vapurda giderken Nazif hocam şöyle dedi: Oğlum senin öğretmeniniz artı eksileri hoş görüyle karşılarız ama bak grup arkadaşlarının içinde değerli insanlar var...

    Eğer bizi karşılayıp ilgilenmezlerse bizden fazla sen üzülüp, mahcup olun. Deyince içimi bir sıkıntı bastı ama beni davet edenlerden de hiç şüphem yok ki. Merak etme hocam umduğunuzdan fazla ilgi görürsünüz. Çünkü 11 yıl önce Cumhurbaşkanımız beni sarayda ağırladı. Başbakanda ağırlamıştı dedim. Hocam: Tamam oğlum ben hatırlatmak istedim, sorun yak demek ki.

    Vapur Girne limanına yaklaştıkça heyecan dahada artıyordu. Ben kamera ile yolcuları, grup arkadaşlarımı ve yavru vatanımızı çekerken bir yandan da liman duvarı arkasından bakışan vatandaşlar içinde oğlumu ararken fark edip görüntüledim. Allah Razı olsun komutandan Asker oğluma izin vermişti.
    Limana yanaşınca iner inmez gümrük bölümüne geçmeden bizi karşıladılar.

    Karşılayanlar içinde Cumhurbaşkanımızın basın danışmanı sayın: Hilmi Özen bey de vardı. Bize tahsis edilen minibüse oğlumu da alarak bindik. Doğru Girne Öğretmen evine vardık. Hilmi Özen bey: Siz istirahat ediniz görevli arkadaşlar odalarınızı gösterecek ve ne gerekiyorsa yardımcı olacaklar akşam onurunuza verilecek yemekte buluşuruz diyerek gitti.

    Minibüs şoförü yanıma yaklaşarak söylediği sözleri unutamıyorum. Sayın başkanım ben sizi gezdirmek,gezilen yerleri anlatmak için görevlendirildim. Gece geç vakitte bile gel deseniz gelmek zorundayım, şu telefon numaramı alın alo dediğinizde geleyim dedi. Ben çok duygulandım. Çünkü ömrümde ilk defa beni ve arkadaşlarımı memnun etmek için bir şoför ve araç görevlendi.

    Şoför Metin beye git çocuklarınla beraber ol bize yarına kadar araç ihtiyaç değil için rahat olsun deyip uğurladım. Torunum Zeki henüz yeni dileniyordu. Babasının gönderdiği asker fotoğraflarını göstererek bu senin baban dedik. Çocuk da baba babam diye fotoğrafları öpüyordu. Babasını ilk kez görünce çok utandı annesinin kucağında saklanmaya başladı. Oğlumda heyecanlıydı.

    Grup arkadaşlarım odasına çekilip istirahat ettikten sonra akşam olmuştu.
    Yine ilk defa devlet büyüğü tarafından onurumuza akşam yemeği verilecekti. Arkadaşlarım benden önce salonda yerini almış ama başkan Zeki Çelik emir vermeden yemek dağıtamayız demişler. Oğlum yanıma geldi durumu bildirdi. Bende salona indim görevlilere servis yapabilirsiniz diyerek yerime oturdum.

    Basın danışmanı sayın: Hilmi Özen bey bize Cumhurbaşkanımız sizi yarın sabah kahvaltıdan sonra sizi ziyaret gelecek diyerek selamlarını iletti. Bu akşam salonda tanışma programı yapıp sizlerle biraz sohbet edeceğim dedi. Yemekhane salonunda bizim için özel hazırlanmış müzik ekibi sanatçılar da vardı. Bizler istekte bulunmayınca hafif fon müzikleriyle bizi eğlendiriyorlardı.

    Tanışma sohbetinde bizi bilgilendiren Özen bey iyi geceler diye ayrıldı. Arkadaşlarım hizmetten memnundu. Başkanların başında görevli olmakla bende onur duyuyordum. Herkes odasına çekilince sessizlik hakim olmuştu.
    Sabah kahvaltıda buluştuk. Kahvaltıdan sonra KKTC 1.Cumhurbaşkanının geleceği bildirilince bahçe havlusuna çıkıp karşıladık. Makam aracıyla geldi.

    Hoş geldiniz nezaketinden sonra özel salona geçerek hediyeleri sunduk. Torunumu da öptü. Ulusal basında oradaydı. Ziyaret amacımız belliydi. Her arkadaşım kendini tanıttıktan sonra kimi konuşma yaptı, kimi şiirini okudu. Cumhurbaşkanımız tüm arkadaşları dikkatle dinleyerek bazı notlar alıyordu. Melahat hocam Kıbrıs'ım şiirini okuyup sununca şiir sırası bana gelmişti..

    Not: Hikayemin devamını 13- Bölümden takip edebilirsiniz.

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    06.11.2013 - 22:12

    HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 11 - Bölüm

    Saygıdeğer gönül dostlarım. İnsan öğrencilik hayatında ki başarısızlıkların ezikliğini öğretmeni ile yıllar sonra karşılaşsa da yaşıyor. Melahat hocam bu derneğe üye olmakla kendi hayallerinin gerçekleşeceğini ümit ediyordu ve öylede oldu. Hasretlik, ve özlemi sevinç gözyaşlarıyla ağlaşarak noktaladık. İlkokuldaki başarısız bir öğrencisinin şair ve yazar sıfatıyla karşısına çıkması, üstelik Türkiye'nin beşinci büyük derneği olan Göller Bölgesi Yazarlar ve Şairler derneğinin kurucusu ve başkanı olmasıyla hocasını gururlandırıyordu.

    Bende otuz yıl sonra ilkokul öğretmenime karşılaşmanın mutluluğunu yaşıyordum. Eşi Nazif beyde öğretmenimdi. Okul anılarımla ilgili Maziler çiçek açarsa diye hazırladığım yazı metnim hocamın ilk kitabında yayınlandı.
    Dernek başkanı olduğum için bir çok toplantılara davet ediliyordum, Yanımda hocamı da götürüp gönül dostlarımla tanıştırılıyorum. Öğretmenim de kitabını imzalayıp sunuyordu. Belkide öğretmen, öğrencinin diyaloğu ülkemde ilkti.

    Derneğimizin ilk genel kurulunda hocamı başkan yardımcılığına getirdim.
    Birlik beraberlik içinde saygıda kusur etmeden faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
    Benim hayallerimin çoğu gerçekleşmeye başladı ama gerçekleşmeyenler içinde cesaret ve azimle çabamı sürdürüyordum. Bir yerde okul gördüğüm zaman etrafında dolanıyordum. İnşallah okuyamadığım okullara öğretmen olarak giremedim ama, şair ve yazar olarak konferans vereceğim dedim.

    Milli eğitim müdürü ile diyalog kurarak derneğimizin okullarda öğretmen ve öğrencilerin katılımı ile şiir ve müzik dinletileri gerçekleştirmeye çalıştık.
    Duygu seli bültenimiz yöneticilere ulaşınca bizleri de yakından tanıyorlardı. Derneğimizin faaliyetleri basında sık sık yer alınca şair ve yazar üye sayımız artış gösteriyordu. Esnafların reklam desteği ile bültenleri yayımlıyorduk.

    Dernek üye aidatlarını veremeyen arkadaşlarımın kini de bütçemden karşılıyordum. Derneğin maddi açığına da bizzat bütçemi seferber ederdim. Bir gün iki mutluluğu birden yaşadım. Hayallerim gerçekleştikçe başarılarım daha da hız kazanıyordu. Isparta merkezinde mevcut olan Altınbaşak özel eğitim kurumlarından telefonla konferans vermem için bir davetiye aldım.

    Bu benim öğrencilere yönelik ilk konferansım olacaktı. Okullarda yapmış olduğumuz şiir ve müzik dinletilerinde duygularımı yeterince aktaramıyorum. Çünkü süre kısıtlıydı, diğer arkadaşlarıma da fırsat vermeliydim. Bu davete icabet etmek için benim konferans vereceğim salona giderken telefonum çaldı. Arayan Kuzey Kıbrıs Türk cumhuriyetinin 1. Cumhurbaşkanının basın danışmanıydı. Dernek bültenimizi yurt içi ve yurt dışına da gönderiyorduk.

    Alo: Zeki Çelik beyle mi görüşüyorum. Ben: Evet dedim. Ve telefonda ki beyefendi önce kendini tanıttı. Ben sayın: Rauf Denktaşın basın danışmanı Hilmi Özen. Ben memnun oldum buyurun dedim. Arayışının sebebini açıkladı
    . Cumhurbaşkanımız zat alinizi Kıbrıs'a müsait olduğunuz da davet etmek istiyor ve sizden cevap bekliyor. Deyince ben ilkine şaka zannetmiştim.

    Konuşma ciddi olarak bir kaç dakika sürdü ve sizi tekrar arayacağım dedi. Ben çok heyecanlandım. Eğer bu davet gerçekse yaşadım dedim. Çünkü ikinci defa bir devlet adamının karşısına çıkacaktım. İlk ziyaretimi 1990 yılında Kıbrıs şiirlerimi hazırlarken yapmıştım. Daha sonra da kitapları sunmaya gittim. Kitaplarıma bedel ödeyim alan, kütüphanelere dağıtan da o olmuştu.

    Ben telefon konuşmamı tamamladıktan sonra yanıma sınıf öğretmeni geldi ve bana: Salonda öğrencilerimiz konferans vermeniz için sizi bekliyor dedi.
    Bende tamam hocam gidelim dedim. Bayan Ayşe hocamızla sınıfa girerken öğrencilerin tamamı ayağa kalkıp saygı gösterişi alkışı yapıyordu. Bende onlara el sallayarak sahnede yerimi aldım. Sessizlik hakim olunca konuştum.

    Verdiğim mesajlar öğrencilerimizin ufkunun aydınlanmasına yönelikti. Sevgili öğrenciler sizler böyle bir güzel okulda okumaktan çok şanslısınız. Benim okuma şansım olmadı ama kendimi çeşitli kitaplar okuyarak yetişmiş kabul etsem de tahsilin, kültürün yeterli olmadığı zaman eziklik yaşanıyor. Sizler bu zamanı çok iyi değerlendirin. Sevgi konusunda üstadım Yunus Emre'nin yolundan gidin. Vatan, millet bayrak aşkıyla öğreniminizi sürdürün.

    Her sözümün bittiğinde öğrenciler alkışlıyordu. Arada şiirlerimle ibretler sunarak konferansımı tamamladım. Girişte kitaplarımı ücretsiz dağıtılması için bırakmıştım. Kitaplarımı alan öğrenciler imzalatmak için sıraya girdiler. İmza hayalimde gerçekleşti. Bazı öğrencilerle hatıra fotoğrafı çekilerek ayrıldım. Bu gün benim için çok değerliydi. Müjdeli telefonlar amacına ulaşıyordu.

    Kıbrıs'a yalnız gidebilir miyim diye düşündüm, bu mümkün değildi. Çünkü tüzüğe göre bir başkanın şehir dışına gitmek için yönetim kararı gerekiyordu. Bende böyle bir kararı almak isteyince diğer arkadaşlar bizde gidelim diye teklif sunabilirler düşüncesiyle hareket ettim. Bir kaç gün sonra sayın: Hilmi Özen bey tekrar aradı. Kararınız hakkında Zeki bey bilgi istiyorum dedi.

    Bende durumu açıkladım. Dernek başkanı olduğum için yönetimde ki arkadaşlarım da bana nazlanıyor birlikte gidelim diye durumumu bildirdim.
    Gitmek isteyenleri tespit ettim. Üçüncü defa bir telefon daha geldi. Hilmi Özen bey aynen şunları söyledi. Cumhurbaşkanımız ısrarla sizi Kıbrıs'a davet ediyor. Arkadaşlarını da misafir edecek. Gelmek isteyenlerin sayısını bildir. Deyince elimde liste hazırdı. İsimlerini bildirdim. Bu arada hazırlık yapıyorduk.

    Oğlumu mehteran takımı eşliğinde düğün yapıp everdim. Kızımdan bir kız torun, Oğlumdan da bir oğlan torun oldu. Oğlum acemi birliğini Burdur ilinde geçirdi ve usta birliğine Kıbrıs'a gitmişti. Oğlu olmuştu ama asker olduğu için henüz görememişti. Ben komutanına mektup yazıp yolladım. Saygıdeğer... Komutan: Ben Arif Çelik'in babasıyım..Sizden oğluma izin istiyorum dedim.

    Not: Gerçek hayat hikayemin devamını 12 - bölümde bulabilirsiniz.

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    05.11.2013 - 20:15

    HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 10 - Bölüm

    Saygıdeğer gönül dostlarım. Şöhret afettir bunu algıladığım için tanınıp, tanınmama konusunun pek üzerine düşmedim. Çünkü beni yoktan var eden yüce Allah'a öylesine inandım ki.. Bana bunca yeteneği veren Rabbım elbette okuyan hayranlarımla eserlerimi buluşturacak ümidi ile yaşadım. Duyarlı bir şahsiyet olduğum için mi bilmiyorum, bazı olabilecekleri hissettim.

    Kızım lise son sınıfındayken eve gün boyu görücüler geliyormuş. Kızım da okumak istiyor ama bir yandan da hayırlı bir kısmeti çıkarsa evlenip yuvasını kurmaya istekli de. Görücü gelenleri gözü tutmayınca annesi şaka ederek verim kar oluyor. Kızım da babacığım bana kıyamaz onlara vermez diye halini arz ediyor. Bende eşime çocuklarıma şunu söyledim. Sabredelim dedim.

    Gördüğüm rüyaya göre bu güne kadar kızıma talip olanların hiç biri dünür gelse de kızımı alamayacaklar. Bizin tanımadığımız birileri üç ay içerisinde kızıma talip olup düğün edecekler dedim. Eşim ve kızım iyice meraklanmıştı kim bunlar acaba diye. Çünkü bende tanımıyordum ama Allah yazınca böyle oluyor demek ki. Nihayet rüyamda ki gerçek oldu kızımız gelin oldu evlendi.

    Benim hayallerim el sanatlarına da yansıyor. Hiç evim yokken ince kablolu
    tellerden bir ev maketi gece lambası yaptım. İnşallah zamanla böyle evimiz olacak dedim ve oldu. Oğlum kızım dünyaya gelmeden bir çocuk tablosu aldım içinde sarışın kız ve oğlan çocuğu vardı. Allah'ım hayırlısıyla bana buna benzer çocuklar nasip eyle dedim. Çok şükür onlara benzeyen yavrularıma kavuştum. Paylaştığım gerçek hayat hikaye özetinin kanıtları mevcuttur.

    Geçici işlerde çalışarak, esnaflık yaparak Allah'ın izniyle emekli olduktan sonra geçmişteki kurduğum hayalleri gerçekleştirmek için azmimle çalışmayı hızlandırıyorum. İstanbul da ki yayın evi seni kim tanır dediği aklımdan çıkmaz elbette. Taktir edilmeyi düşünürken sanat hayatında rencide edilebiliyordun.
    Benim de yayın evim var ama her şey maddi, manevi güce dayanmaktadır.

    Gönül dostlarımı dernek çatısı altında bir araya getirmeyi hayal ederken bir arkadaşım beni Türkiye yazarlar birliğinin Isparta şubesinde ki toplantıya davet etti. İzleyici olarak katıldığım toplantıda, tartışmalar, usulsüz davranışlar yaşanmıştı. Benim o birliğe üye olmamı istediler. Bende konuşma yaparak Isparta ve bölgemizde yeni bir dernek kuracağımı bildirince alkışladılar.

    Toplantıya katılanlar içinde tanıdık, tanımak değerli şahsiyetler vardı. Ben bir anda onların umudu olmuştum. Çünkü kurulmasına vesile olacağım Göller Bölgesi Yazarlar ve Şairler Derneğinin bürosu ve toplantı salonunu satın alıp hazırlamıştım. Adresi de bildirince gönül dostlarımın uğrak yeri olmuştu. Bir kaç ay istişareler yapıp dernek tüzüğünü de hazırlayıp yetkili kuruma sunduk.

    Derneğe kurucu üye olarak bir eksik kalınca o eksiği de lise mezunu olan on sekiz yaşını dolduran oğluma imzalattım. Valilik onayı ile dernek 8-5-2000 tarihinde kurulmuş oldu. Ben basın açıklaması yaptım ama o dönemdeki bazı muhabir arkadaşlar konuyu ciddiye almamıştı. Çünkü buna benzer bir çok dernek kuruluyor ve uzun ömürlü olmuyordu. Benim azmimi bilmiyorlardı.

    Yöresel televizyonda ve bazı gazetelerde derneğin kuruldu haberi şair ve yazar arkadaşlarımın ziyaretini sıklaştırdı. Derneğin yönetimini oluşturduktan sonra ben kurucu başkanlığa seçildim. Dernek çatısı altında elbette negatif ve pozitif düşünen insanlar mevcuttu. Kurulmasına vesile olduğum Göller Bölgesi Yazarlar ve Şairler Derneğinden asla kira almayacağımı bildirdim.

    Böyle bir derneğin kurulmasına vesile olmamda ki amaç: Türk dünyası kültürüne katkı sağlamaktı. Kalem tutan ellerin, Doğru konuşan dillerin, Şiir seven gönüllerin, Birliğini istiyordum. Kapalı kapılar ardında ki çok değerli şahsiyetleri dernek çatısı altında toplayarak eserleriyle gün yüzüne çıkarmaktı
    . Çevremde ne kadar şair ve yazar varsa her gün araştırmaya başladım.

    Bir köylüm bana benim ev sahibi hocamız da şair deyince. Ben o kimdir tanıyor muyum diye sordum. Ramazan beyde: Tabi ki tanıyorsun çünkü o seninde, benimde ilkokul öğretmenimizdi ismi: Melahat Ecevit. Bu haberi duyunca dünyalar benim oldu. Eşi Nazif hocamla telefon görüşmemiz oldu ama henüz yüz yüze görüşme şansımız olmamıştı. Ben adresini araştırdım.
    Ziyaretine gittim ama her iki hocamda maalesef yerinde yoklardı.

    Sekretere telefonumu ve dernek adresini bıraktım. Bürom şehir merkezi Cumhuriyet caddesi, Gürman pasajı birinci kattaydı. Melahat hocam telefon ederek geleceğini bildirdi. Henüz dernek kurulalı altı ay olmuştu. Dernek bülteni çıkarmak içinde gerekli hazırlıkları tamamlamıştım. Duygu Selinin imtiyaz sahibi idim. Her çıkan sayıda derneğimizi ve üyelerimizi tanıtıyordum.
    Her sayıdan bin adet basarak iş yerlerine, okullara, şairlere dağıtıyordum.

    Derneğimiz bülten sayesinde adını çevreye duyurmuştu. Diğer birlikler ve dernekler yöneticileriyle diyalog içindeydim. Türkiye genelinde ki bir çok derneğin kurucusu Ispartalı olunca elbette gururlandım. Kütahya şiir sevenler derneği ile GBYŞ derneğini kardeş dernek ilan etmiş olduk. Çünkü her iki vilayetinde sunduğu güzellikler birbiriyle örtüşüyordu. Isparta Türkiye'nin gül bahçesi ise, Kütahya da ateşte açan çiçeklerin seramik gül bahçesiydi.

    Melahat hocam büroma yani derneğin yanına kadar gelmiş ama beni bir türlü tanıyamadı. Bende karşımda genç bir hanımefendi görüyorum ama bir türlü benzetemedim. Çünkü birbirimizi otuz yıldır görmüyorduk. O benden için Zeki öğrencim bu kadar iri olamaz derken, Bende Melahat öğretmenim bu kadar genç olamaz dedim. Hocam beni telefon ederek arıyordu. Bende hocam sizi bekliyorum derken: Ben pasajdayım oğlum deyince karşılaştık.

    Not: Hayat hikayemin özetini 11- bölümden takip edebilirsiniz.

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    04.11.2013 - 15:37

    HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 9 - Bölüm

    Saygıdeğer gönül dostlarım. Binlerce dinleyicinin şiirimi nemli gözlerle alkışlaması beni çok onurlandırdı. İlk defa kalabalık bir izleyici karşısında şiir okuyordum. Otobüsün yanına varana kadar beni kucaklayıp tebrik ettiler. En çok unutamadığım bir anı. Tebrik edenler içinde çocukluğumdan bu güne kadar hiç sevgi gösterisinde bulunmayan babam beni ilk defa kucakladı ve öptü. Annemin sevgisi olmasaydı belkide hayatta olamazdım, ada sevindi.

    Eşimin yanına oturdum ve el sallayıp vedalaşarak Isparta dan Antalya hava limanına geç vakitte ulaşmış olduk. Uçağa eşim topal ayağımla nasıl çıkacağım diye üzülüyordu. Ben Kıbrıs dan uçakla geldiğim için merdivenin olduğunu biliyordum. Hava limanında gerekli hazırlıklar tamamlanınca eşimi uçağın cam kenarına bindirdim. Babam,annem,dayım, halam orta kısmına oturdular. Ağabeyim ve yengen de cam kenarındaydı. Ekrandan izliyorduk.

    Benim analığı korkutmuşlar. Aman Kezban yenge senin kilon ağır sakın uçağın kanatlarına falan binme dengeyi bozar uçağı düşürürsün diye. Biz hanımla camdan yeryüzünü seyrederek Medine şehrine vardık. Otellerimizi diyanet önceden kiraladığı için her kafilenin kalacağı daireler belliydi. Eşimi eşyalarla birlikte aynı üstü açık araca koyarak otele gitmesini sağladım. Yerleştikten sonra mübarek mekanları, camileri ziyaretlerimiz başladı.

    Bir hafta Medine şehrinde kalarak kırk vakit namazını tamamlayıp ayrıldık.
    Akşam vaktiydi gözyaşlarımı tutamadım. Çünkü Peygamber efendimizin şehriyle vedalaşmak beni duygulandırıyordu, hislerimi bir bir yazıyordum. Sanatımın hakkını vermeliydim. Uzun bir yolculuktan sonra Mekke şehrine ulaştık. Eşyalarımızı otele taşıdıktan sonra Kabe'ye gitmeye hazırlanıyordum.

    Elinde mikrofonla bir beyefendi hacılara yolculuğun nasıl geçtiğini sorup bilgi almaya çalışıyordu, bir yandan da kamera çekiyordu. Hacılar yorgun olduğu için cevap vermekten kaçınıyordu. Bende kendimi tanıtınca bu sefer bana odaklandılar. Mikrofonda STV yazıyordu. Tahminime göre belgesel hazırlayan da Fehmi Koru idi. Şair olduğumu öğrenince şiir okumamı istedi.

    Bende Ağlayarak yazdığım veda şiirinin tamamını okudum. İki dörtlüğünü paylaşıyorum. Bir haftada doyulur mu? , İnsan bur da yorulur mu? , Böyle şehir bulunur mu? , Elveda ya Resulullah, Son bir defa tövbe edem, Huzurunda secde edem, dua edip öyle giden, Elveda ya Resulullah. dedim. Benim okuduğum şiir hoşuna gidince bunu bayram sabahı yayınlayacağım dedi. Ben çok duygulandım. Çünkü ilk defa bir ulusal kanalda çıkacaktım.

    Haç görevini eşime de yaptırırken elbette çok zorluklar yaşadım. Bazen vasıta kiralıyordum bazende söz verdiğim gibi sırtımda taşıyordum. Arafat meydanında uyunmaması gerekiyordu. Orada da duygularımı satırlara çekip müftümüzün izniyle kurtuluş yeri Arafat şiirimi okuyunca binlerce hacı alkışladı. Artık hacıda da ünlenmeye başlamıştım. Mina'ya gelene kadar çok sıkıntı yaşadık. Yaşlı hacılarımızın Mina'ya kadar yaya yürütülüşü beni çok üzmüştü.

    Bizi de Türk otobüsleri almadı. Eşimi götürmek için her otobüsü durdurup bizi almasını söylüyordum. Nihayet bir Suriye otobüsüyle Mina'ya ulaştık. Haç görevimi tamamlarken yaşadığım artı eksileri inşallah zamanla anlatırım. Hacca gitmeden eve faks cihazı almıştım. Çocuklara önemli bir durumda size faks çekerim demiştim. O tarihte cep telefonu yaygın değildi.

    Arabistan dan çocuklarıma faks çektim. İçeriği bayram sabahı beni Saman yolu televizyonundan izleyin diye. Çocuklar her okul dönüşünde faks cihazına bakarlarmış. Bu müjdeli haberi alınca bayram sabahı televizyondan beni ihramlı elbisem ile izleyince çok sevinmişler, hasretlik gidermişler. Bu benim için milyonda bir şans. Yakınlarım, köylülerim de beni izlemiş oldu.

    Haç dönüşümde çalışmalarımı dahada hızlandırarak dernek ve birlik arayışına koyuldum. Bazı gazetelere, dergilere şiirlerimi göndersem de yayınlamak istemiyorlardı. Kendi çabamla oluşturduğum yayın evim bazen duygularıma yetersiz kalıyordu. O tarihlerde sayın: Uğur Dündar beyin sunduğu Hodri Meydan programı ilgiyle izleniyordu. Beni de etkiliyordu.

    Yıllarca yazıp hazırladığım birikimlerim bir valiz dolusu olunca artık bende hodri meydan demeliydim. İstanbul'a davet edildim. Oraya Ispartalı sanatkar olarak boş gidemezdim. Aklıma hodri meydan halı modeli çizmek geldi. Uğur beye benzeyen de bir resim ayarlamalıydım. Bunu modele işleyerek halıya dönüştürdüm. Basıma uygun şekilde temize geçtiğim defterlerimi valize doldurarak İstanbul da Uğur beyin makamına ulaşmış oldum.

    Yardımcısı beni tanımadığı için pek hoş karşılamasa da Uğur bey valizi tarattıktan sonra beni gayet iyi niyetle karşıladı halı için teşekkür etti ve şöyle dedi: Senin tahsiline göre büyük başarılar sağlamışsın ama biz ülkemizde ki kirli işlerin üzerine gidiyoruz. Eğer böyle bir program yaparsam sizi tekrar davet ederim dedi. Ben hayal kırıklığı yaşasam da ünlü biriyle tanışmış oldum. Oradan yayın evleri ile görüşmeye gittim kitaplarımdan da götürdüm.

    Yayın evi sahibi Kıbrıs şiirlerimi, çocuk şiirlerimi, Doğa şiirlerimi, Dini şiirlerimi, Aşk şiirlerimi inceledikten sonra. Gayet güzel heceli yazmışsın dedi, ekledi Zeki Çelik kim dedi. Bende bir valiz dolusu eserin sahibi olunca gururlanarak, göğsümü kabartarak, sesimin tonunu da açarak benim dedim.
    Patron da bana: Seni kim tanır deyince... Gurur, kibir, havam da soluverdi.

    Bak şairim bu kitaplar satılacaksa Zeki Çelik ismini kaldıralım bunları yeniden basarak buraya bir ünlü isim yazalım senin telif hakkını da ödeyelim dedi. Ben bir anda şok oldum. Çünkü her şiirim, yazım benim öz evladım gibi değerlidir. Beynimde ki duyguları nasıl yok sayabilirim ki. Üstelik vereceği telif hakkı da yol masraflarımı zor karşılıyor. Kabul etmedim şehrime döndüm.

    Not; Gerçek hayat hikayemin devamını 10. bölümden takip ediniz.

Toplam 235 mesaj bulundu