'hösst' diyince kaçmasından korkulan 'özgüven' diye bir şey var..
o kaçmasın diye..
çocukların her türlü terbiyesizliklerine göz yumuluyor..
her zaman, mekân ve olayda hükmetmelerine müsâade ediliyor..
hiç bir anlamı ve kazanımı olmayan istekleri, tekrar ettirilmeden yerine getiriliyor..
vb.. vb.
özenle yetiştirilen bu nur topu gibi potansiyel suç depoları
vatana-millete
hayırlı uğurlu olsun..
“Anlamıyorsan, evden çıkarken neden bakıyorsun aynalara!
Yakan düzgün saçın derli olsa ne olur,
Ey ruhu yüz bin yerden dağınık olan!
Ey çocukluğu bütün akrabalarının yanında hiç büyümemiş öylece onlarda kalan!
Ey aşkı ve kalbi her seferinde ayrılık olan!
Öyle bir toplumda yaşıyoruz ki,
bütün politikası insan vücudunda uyarılmamış tek bir sinir bırakmamak,
yapay bir gerilimi en üst düzeyde tutmak, insanların her türlü arzusunu son noktasına kadar uyandırmak
ve mümkün olabildiği kadar çok yeni arzular ve sentetik tutkular husule getirmekten ibaret.
Tâ ki, fabrikalarımızın, matbaalarımızın, film stüdyolarımızın
ve başka bütün tesislerimizin ürünlerini onlara pazarlayabilsin.
Bize yeni moda blue jean'i, şu saati veya bu arabayı almakla
elde edeceğimiz vaad edilen mutluluk,
az sonra yeni bir ürün tarafından yok edilmekte
ve o ancak yeni ürünü almakla yeniden mutlu olacağımız söylenmektedir.
Tüketim toplumu, arzuları uyandırma, tatmin etme
ve sonra yeniden uyandırmadan oluşan sonuçsuz bir süreci izler.
“Her yıl su kirliliğinden ya da suya bağlı nedenlerden
ölen çocuk sayısı 3 milyondur.
Avrupa’da ev hayvanlarının
mama satışlarının yıllık cirosu 17 milyar dolardır.
Susuzluğu önlemek için dünya genelinde
tüm projelere ayrılan pay ise 8 milyar dolardır.
Avrupalının köpek maması için harcadığı para su yatırımına dönüştürülürse,
suya bağlı nedenlerle
hayatını yitiren 3 milyon çocuğun
hayatı kurtarılacaktır. ”
zamane gençliği
02.09.2010 - 01:22..özgüvenli ve iddiâlı
ama aynı zamanda
depresif ve kaygılı..
kendisi ile kavgalı.. toplumla kavgalı.. sistemle kavgalı
kırıp-döküyor
yakıp-yıkıyor
arta kalan
koca bir enkaz..
ataerkil
02.09.2010 - 01:12...eskidendi o..
şimdi.. 'çocukerkil'
'hösst' diyince kaçmasından korkulan 'özgüven' diye bir şey var..
o kaçmasın diye..
çocukların her türlü terbiyesizliklerine göz yumuluyor..
her zaman, mekân ve olayda hükmetmelerine müsâade ediliyor..
hiç bir anlamı ve kazanımı olmayan istekleri, tekrar ettirilmeden yerine getiriliyor..
vb.. vb.
özenle yetiştirilen bu nur topu gibi potansiyel suç depoları
vatana-millete
hayırlı uğurlu olsun..
............................
30.08.2010 - 04:02...yine de
gelme!
yaralanırsın..
Susarak Özlüyorum
30.08.2010 - 03:59...ve içimde gezerim
ucu sivri bir bıçakla..
Hiç gelmeyecek birini özlemek
30.08.2010 - 03:55- özlemek her gönülde mi acıdır!
- vuslat'ın olmadığı her gönülde daha acıdır özlemek..
Feryad ı isyanım
30.08.2010 - 03:51...benim ümidimi benden alma Allah'ım..
benim özlemiş kalbimi kırma Allah'ım..
Aynadaki ben
30.08.2010 - 02:59“Anlamıyorsan, evden çıkarken neden bakıyorsun aynalara!
Yakan düzgün saçın derli olsa ne olur,
Ey ruhu yüz bin yerden dağınık olan!
Ey çocukluğu bütün akrabalarının yanında hiç büyümemiş öylece onlarda kalan!
Ey aşkı ve kalbi her seferinde ayrılık olan!
Neden bakıyorsun aynalara?
Hangi dünyalar seni avutacak sanırsın? ”
pazar günleri
30.08.2010 - 02:43...annem - “kirlilerinizi çıkarın ortaya” diyor
ellerimi (ve kalbimi) bırakıyorum usulca kirlilerin arasına..
...ve dahi
29.08.2010 - 04:07...yine geldi, aynı kapıya
ölümü taşıyan bir mezardı yüzü
nasıl giderdi başka kapıya..
ardından
27.08.2010 - 01:39...rahlelerde, kırdığın kalbimi okuyorum
“ aminler “
uğulduyor melekler kulaklarıma..
ne yaptın sen?
kırılmak
27.08.2010 - 01:31...biz uzakların değil
yakınların külleriyiz..
sükût
27.08.2010 - 01:19...hayâl kırıklığı ile beslenir..
dil yarası
27.08.2010 - 01:17...ne inat
ne gözü kara
ne dayanıklı yürek..
acıyor aynı yerden
her şeye rağmen..
yeniden başlamak
27.08.2010 - 01:10...gömsem dikenli sözleri
gül biter mi?
kapitalist
24.08.2010 - 02:56ben çalışıyorum
sen çalışıyorsun
o çalışıyor
biz çalışıyoruz
siz çalışıyorsunuz
onlar yiyorlar..
Çağdaş Kölelik Düzeni
24.08.2010 - 02:46...Geçmişteki tüketimi karşılamak için daima geleceği satmak.
Madem ki satın alma gücüm yok,
madem ki zorunlu olarak bazı şeylere muhtaç kılındım ve madem ki param yoktur,
öyleyse ömrümün kalan yıllarını satayım.
İşte modern kölelik ve işte kölelerin özgürlüğü..
Ali Şeriati
tüketim kültürü
24.08.2010 - 02:35Öyle bir toplumda yaşıyoruz ki,
bütün politikası insan vücudunda uyarılmamış tek bir sinir bırakmamak,
yapay bir gerilimi en üst düzeyde tutmak, insanların her türlü arzusunu son noktasına kadar uyandırmak
ve mümkün olabildiği kadar çok yeni arzular ve sentetik tutkular husule getirmekten ibaret.
Tâ ki, fabrikalarımızın, matbaalarımızın, film stüdyolarımızın
ve başka bütün tesislerimizin ürünlerini onlara pazarlayabilsin.
Thomas Merton
tüketim çağı çocukları
24.08.2010 - 02:26Bize yeni moda blue jean'i, şu saati veya bu arabayı almakla
elde edeceğimiz vaad edilen mutluluk,
az sonra yeni bir ürün tarafından yok edilmekte
ve o ancak yeni ürünü almakla yeniden mutlu olacağımız söylenmektedir.
Tüketim toplumu, arzuları uyandırma, tatmin etme
ve sonra yeniden uyandırmadan oluşan sonuçsuz bir süreci izler.
Nihai huzura giden bir çabadan ziyade,
bir tür bağımlılıktır.
Jonathan Sacks
dengesiz
24.08.2010 - 02:12...dengesiz/lik..
“Her yıl su kirliliğinden ya da suya bağlı nedenlerden
ölen çocuk sayısı 3 milyondur.
Avrupa’da ev hayvanlarının
mama satışlarının yıllık cirosu 17 milyar dolardır.
Susuzluğu önlemek için dünya genelinde
tüm projelere ayrılan pay ise 8 milyar dolardır.
Avrupalının köpek maması için harcadığı para su yatırımına dönüştürülürse,
suya bağlı nedenlerle
hayatını yitiren 3 milyon çocuğun
hayatı kurtarılacaktır. ”
öğrenilmiş çaresizlik
23.08.2010 - 02:27...kimi devler vardır
diğerleri sadece cüce olduğu için..
ali şeriati
22.08.2010 - 02:14“Ve bazı ölüler,
yaşayanlardan daha yüksek sesle konuşur.”
ne istiyorum
22.08.2010 - 02:05...üstünden sürüldüğümüz toprakları
saraylara rehin bıraktığımız kalplerimizi
kulağımıza fısıldanan isimleri
unutmamız için çırpındıkları zihinlerimizi
yoksul evlerde öğrendiğimiz alfabeyi
ceketlerimizin sökük uçlarını
ve kapılardan önümüzü iliklemeden girme cesaretini
geri istiyorum..
............................
20.08.2010 - 17:10...aldı şapkasını yürüdü karanlık sokaklara..
kaçıncı isyan bu,
kaçıncı fırtına?
bir şey yapmalı
20.08.2010 - 17:04“...kentler milyonlarca yok(luk) üretirken
analar evlat değil işçiler ve mem/urlar doğururken
aramalı
kalbimin yırtılmış denizlerini dikecek asalarını
(âh kendimde aradığım Musa'm nerdesin?) ”
Toplam 101 mesaj bulundu