Küçük bir menfâat karşılığında,
Allah’ın Kur’an la indirdiği ahkâmı gizleyenler
(yani makam ve mevkilerini, paralarını, dünyevi çıkarlarını düşünerek
Allah’ın emrettiklerini söylemeyenler, susanlar) (var ya):
onlar karınlarına ateşten başka bir şey indirmiyorlar.
Kıyamet günü Allah onlarla konuşmaz, onların günahlarını da af etmez.
En elim azap da onlar içindir.
ilmin izzetini tezgâhlayarak geçinen sözde ulemanın
ve akademik kariyer adı altında
istihmar sürecine tabi tutulan ilahiyatçıların
çizimleriyle bizzat ilgilendikleri
nifâkın
son modeli..
…
!
din istismarcılarının.. değirmen suyu
çıkar ilişkilerinin.. pazar mâlzemesi
laik devletin
laik kurumlarının
dillerindeki.. eğreti
duruşlarındaki.. çelişki
…
!
………………...: ……?
yürüyebilmek…: aynı
yürüyebilmek…: ve yine aynı demenin aynı ıstırabı
………………...: sıkma canını
………………...: kısa bi dönem
………………...: bak sana bi hikaye
………………...: bir padişah varmış
………………...: vezirine emir vermiş
………………...: tüm mücevher yapanları çağır
………………...: bana öyle bir yüzük yapsınlar ki
………………...: ona baktığımda üzüntülüysem
………………...: sevineyim
………………...: sevinçliysem üzüleyim
………………...: aradan günler geçer
………………...: ve krala yüzük takdim edilir
………………...: yüzükte
………………...: yazılmış tek bir söz
………………...: BU DA GEÇER YA HU
...
!
adâlet e
imanın şartlarından biriymişçesine sahip çıkması..
otorite merkezlerinden uzak noktalara sürülmesine,
tecrit edilmesine
yeterli neden sayılan
“ümmetin yitik vicdânı”
...
.
...........................
…yıldızlar da doğar, yaşar ve ölürler.
onların dramatik ölümü, yakıtlarının bitmesidir.
ölen yıldızların yerine her an doğan yeni yıldızlar,
evrenin hiyerarşik yapısının bozulmadan devamını sağlar.
bilimselliğin kesinliğinden
şairin göz kırpan meşkûk mısralarına kaçıyorum
“ Belki de tüm yıldızlar
Yitik bir gökyüzüne göçüp gitmişler”
gelenekselci anlayışın
“tehlikeli ve yasaktır”
vecizesi ile açığa vurdukları
korkularından biridir!
oysa insan ve toplum kaderinin kaçınılmazlarındandır
gerekliliği de vardır
üstelik hükmedilebilirliği de söz konusudur..
bu durumda
“değişime müdahil olup
onu kontrol altına almak.. değişime egemen olma hakkını elinde tutmak mümkün iken
reddedici olup
değişimin savunmasız mahkûmu olmak niye? ”
diye sorası geliyor insanın..
sonrası.. grimsi bir boşluk
hani sular, düz ve geniş yatakları arkada bırakır da
engebeli ve dar yatağa gelince çılgına döner,
başını taştan taşa vurarak düzlüğe, sere serpe akacağı genişliğe koşar ya,
işte onun gibi..
“İki temel kişilik türü tanımladım.
İlkine “Ölü Deniz” diyorum.
… Ölü Deniz bulunduğu yerde sabittir. Dışarıdan su alır ama hiçbir yere vermez. Bu kişilik türü, günlük yaşamı sırasında çeşitli duygu ve deneyim ve düşünceleri toplar.
Bu kişilerin, topladıkları bilgileri biriktirip sakladıkları büyük bir depoları vardır ve kendilerini konuşmak zorunda hissetmezler.
Böyle birine “Bir sorun mu var? Neden bu akşam çok sessizsin? ” diye sorarsanız,
muhtemelen şöyle cevap verir: “Sorun yok. Neden bir sorun olduğunu düşünüyorsun ki? ”
Açıkçası, bu cevaplarında dürüsttürler. Sonuçta konuşmamak onu rahatsız etmez. Tek bir kelime bile etmeden, ülkenin bir ucundan diğer ucuna kadar arabayla gidebilir ve
kendini çok mutlu hissedebilir…”
hani eleştirmek haddimiz değildir.. biliriz
lâkin
konferanslarındaki performansı
gerçekten kötüdür..
saygınlığının azalmaması, kitap satışlarının artması için
sadece yazmak için mesai harcaması
en güzeli..
sistemin tarif ettiği çerçeve içinde konumlanan,
İslâm ı etnik bir din gibi algılatan..
İslâm’ın devlet boyutuyla ilgilenmeyen,
yönetim bilincinden yoksun,
sonsuz hoşgörü sahibi,
“mulâyim müslüman”
portresi çizmekle sorumlu
(memur-gibi) kanal
hangi savaş alanında kaybettik ki
o güzel, boyun eğmez, bağımsız, hür şahsiyetimizi?
hangi feylesoflar kulağımıza üfleyerek,
bizi batı’nın komplekslileri yaptı?
biz kutsal değerlerimizi nasıl unuttuk ki;
onlara sövülüyor;
bilmem hangi felsefenin empoze ettiği
yeni dinimizin itikadınca susuyor;
bu sövücülere hümanistlik taslıyoruz!
kim, kiminle ise,
Allah onu onunla haşretsin!
amin…
Tepkisizlik
15.09.2008 - 00:43zihnî ve vicdânî çöküş!
…haksızlığa karşı itirazların
sayısal ve ekonomik güçle orantılanmasıyla
başladı her şey..
…
mezar taşları
12.09.2008 - 07:57sert ve soğuk
ürkütücü biraz da..
biraz ben onlara benziyorum
biraz da onlar bana..
DiYANET işLERi
07.09.2008 - 21:55Küçük bir menfâat karşılığında,
Allah’ın Kur’an la indirdiği ahkâmı gizleyenler
(yani makam ve mevkilerini, paralarını, dünyevi çıkarlarını düşünerek
Allah’ın emrettiklerini söylemeyenler, susanlar) (var ya):
onlar karınlarına ateşten başka bir şey indirmiyorlar.
Kıyamet günü Allah onlarla konuşmaz, onların günahlarını da af etmez.
En elim azap da onlar içindir.
(Bakara suresi- 174)
laik fetva
07.09.2008 - 21:35ilmin izzetini tezgâhlayarak geçinen sözde ulemanın
ve akademik kariyer adı altında
istihmar sürecine tabi tutulan ilahiyatçıların
çizimleriyle bizzat ilgilendikleri
nifâkın
son modeli..
…
!
islami kavramlar
06.09.2008 - 01:33din istismarcılarının.. değirmen suyu
çıkar ilişkilerinin.. pazar mâlzemesi
laik devletin
laik kurumlarının
dillerindeki.. eğreti
duruşlarındaki.. çelişki
…
!
Büyüdükçe
27.08.2008 - 03:17daha güçlü daha sakin
daha mutlu daha suskun
daha olgun daha kırgın
daha yalnız daha yorgun
...
!
bu da geçer ya hu
27.08.2008 - 03:10………………...: ……?
yürüyebilmek…: aynı
yürüyebilmek…: ve yine aynı demenin aynı ıstırabı
………………...: sıkma canını
………………...: kısa bi dönem
………………...: bak sana bi hikaye
………………...: bir padişah varmış
………………...: vezirine emir vermiş
………………...: tüm mücevher yapanları çağır
………………...: bana öyle bir yüzük yapsınlar ki
………………...: ona baktığımda üzüntülüysem
………………...: sevineyim
………………...: sevinçliysem üzüleyim
………………...: aradan günler geçer
………………...: ve krala yüzük takdim edilir
………………...: yüzükte
………………...: yazılmış tek bir söz
………………...: BU DA GEÇER YA HU
...
!
içine kapanmak
21.08.2008 - 03:59Kalem eğri dilli, mürekkep siyah yüzlü, kâğıt ikiyüzlü!
Şimdi kalkıp arzuhâlimi yazmaya kimi mahrem kılayım?
sızı
21.08.2008 - 03:53…yüreğimin varlığını hatırlatan
huysuz misafir/im..
Çağdaş Kölelik Düzeni
19.08.2008 - 17:09bir el cebimizde.. bizi yağmalıyor
bir el başımızın üzerinde.. bizi değiştiriyor
bir el göğsümüzün derinliklerinde.. savaş başlatıyor
...
!
sosyal adalet
19.08.2008 - 16:57önüne getirilen bir lokma eti
“Ümmetimde bunu yemeyen olabilir” endişesiyle geri çeviren
devlet başkanı ile
“Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir” sözünü düstur edinen
vatandaşın
yan yana gelmesi/
yaşaması…
ebu zerr
19.08.2008 - 16:42adâlet e
imanın şartlarından biriymişçesine sahip çıkması..
otorite merkezlerinden uzak noktalara sürülmesine,
tecrit edilmesine
yeterli neden sayılan
“ümmetin yitik vicdânı”
...
.
yıldız kayması
18.08.2008 - 01:59...........................
…yıldızlar da doğar, yaşar ve ölürler.
onların dramatik ölümü, yakıtlarının bitmesidir.
ölen yıldızların yerine her an doğan yeni yıldızlar,
evrenin hiyerarşik yapısının bozulmadan devamını sağlar.
bilimselliğin kesinliğinden
şairin göz kırpan meşkûk mısralarına kaçıyorum
“ Belki de tüm yıldızlar
Yitik bir gökyüzüne göçüp gitmişler”
kim bilir..
değişim
18.08.2008 - 01:42gelenekselci anlayışın
“tehlikeli ve yasaktır”
vecizesi ile açığa vurdukları
korkularından biridir!
oysa insan ve toplum kaderinin kaçınılmazlarındandır
gerekliliği de vardır
üstelik hükmedilebilirliği de söz konusudur..
bu durumda
“değişime müdahil olup
onu kontrol altına almak.. değişime egemen olma hakkını elinde tutmak mümkün iken
reddedici olup
değişimin savunmasız mahkûmu olmak niye? ”
diye sorası geliyor insanın..
sonrası.. grimsi bir boşluk
tarih tekerrürden ibarettir
18.08.2008 - 01:23…ve bu
kalıtımsal düşüncelerle
bir yanılgılar kabristanına dönüştürülen hayatın
süregelen kederidir..!
duanın gücü
03.08.2008 - 22:01inşirah
inşirah
inşirah
! ..
Yüreğim koşmak istiyor…
03.08.2008 - 21:58hani sular, düz ve geniş yatakları arkada bırakır da
engebeli ve dar yatağa gelince çılgına döner,
başını taştan taşa vurarak düzlüğe, sere serpe akacağı genişliğe koşar ya,
işte onun gibi..
suskunlar
03.08.2008 - 21:48Gary Chapman diyor ki;
“İki temel kişilik türü tanımladım.
İlkine “Ölü Deniz” diyorum.
… Ölü Deniz bulunduğu yerde sabittir. Dışarıdan su alır ama hiçbir yere vermez. Bu kişilik türü, günlük yaşamı sırasında çeşitli duygu ve deneyim ve düşünceleri toplar.
Bu kişilerin, topladıkları bilgileri biriktirip sakladıkları büyük bir depoları vardır ve kendilerini konuşmak zorunda hissetmezler.
Böyle birine “Bir sorun mu var? Neden bu akşam çok sessizsin? ” diye sorarsanız,
muhtemelen şöyle cevap verir: “Sorun yok. Neden bir sorun olduğunu düşünüyorsun ki? ”
Açıkçası, bu cevaplarında dürüsttürler. Sonuçta konuşmamak onu rahatsız etmez. Tek bir kelime bile etmeden, ülkenin bir ucundan diğer ucuna kadar arabayla gidebilir ve
kendini çok mutlu hissedebilir…”
öyle işte..
yazar ama konuşamaz
30.07.2008 - 01:36Recep İhsan Eliaçık
hani eleştirmek haddimiz değildir.. biliriz
lâkin
konferanslarındaki performansı
gerçekten kötüdür..
saygınlığının azalmaması, kitap satışlarının artması için
sadece yazmak için mesai harcaması
en güzeli..
samanyolu tv
30.07.2008 - 01:19sistemin tarif ettiği çerçeve içinde konumlanan,
İslâm ı etnik bir din gibi algılatan..
İslâm’ın devlet boyutuyla ilgilenmeyen,
yönetim bilincinden yoksun,
sonsuz hoşgörü sahibi,
“mulâyim müslüman”
portresi çizmekle sorumlu
(memur-gibi) kanal
alçak
21.07.2008 - 03:01...alçakta kalmaya razı olandır
batı hayranlığı
21.07.2008 - 02:50hangi savaş alanında kaybettik ki
o güzel, boyun eğmez, bağımsız, hür şahsiyetimizi?
hangi feylesoflar kulağımıza üfleyerek,
bizi batı’nın komplekslileri yaptı?
biz kutsal değerlerimizi nasıl unuttuk ki;
onlara sövülüyor;
bilmem hangi felsefenin empoze ettiği
yeni dinimizin itikadınca susuyor;
bu sövücülere hümanistlik taslıyoruz!
kim, kiminle ise,
Allah onu onunla haşretsin!
amin…
televole kültürü
21.07.2008 - 02:33post-modern darbe sürecinde,
toplum mühendislerinin
“iradesizleştirme projeleri” nden
elde edilen sonuçlar..
duruş
17.07.2008 - 02:32“...duruşumuz
kimliğimizin fiili yansıması olmalı..”
Toplam 199 mesaj bulundu