'...gene de okuyucuları,bu satırların yazarını kendi lirik kahramanıyla özdeşleştirme konusunda uyarırım...Yaratan insanın doğrudan kendi yaşam deneyimlerini değerlendirmesi çok doğaldır,zaten genelde elinde kullanabileceği başka bir deneyim de yoktur...Ne var ki,kendi ruh hallerini ve konularını kullanması,sanatçıya,yaptığı işlerle kendini özdeşleştirme iznini genelde vermez...Bu durum bazılarını hayal kırıklığına uğratabilir...Ne var ki bir yazarın lirik deneyimleri ancak çok nadir durumlarda günlük hareket biçimiyle çakışır...
Yaratıcının çevresini saran gerçeği algılamasının ürünü olan şiirselliği gerçeğin üzerine çıkabilir,onunla ihtilafa düşebilir,hatta uzlaşmaz bir çatışmaya bile girebilir...Bütün bunları,yönetmenin sadece 'dış' değil,iç gerçeğini de kullanarak yapması hem çok önemlidir hem de garip bir paradokstur...Bazı edebiyat kuramcıları Dostoyevski'nin aslında kendi ruhundaki derin uçurumları keşfettiği,romanlarındaki azizler ve iblislerin aynı zamanda kendisi olduğu görüşünü savunurlar...Gerçekte ise Dostoyevski,söz konusu tiplerden hiçbirine benzemez,karakterlerden her biri Dostoyevski'nin yaşam izlenimleri ve yansımalarının bir toplamıdır,ne var ki hiçbiri Dostoyevski'yi,onun kişiliğinin bütünlüğünü canlandırmaz...'
'...Echelon'un günümüzde ABD,İngiltere,Avustralya,Yeni Zelanda,Kanada,Almanya,İtalya,Pakistan ve Kenya'da üsleri bulunmaktadır...Türkiye'de üç tane üssü bulunduğu,üslerden birinin Karamürsel'de (kapatıldığı ABD tarafından önceki yıllarda deklare edildi) diğerinin ise Diyarbakır'da,üçüncüsünün ise İncirlik'te olduğu biliniyor...Ancak Sinop'ta,Sinop burnu üzerinde ABD kara kuvvetleri NSA tarafından ortaklaşa idare edilen bir üs ve Samsun'da ayrı bir üste bulunduğu da söylenenler arasında...Bütün bunların yanında ABD,İsrail ve İngiltere büyükelçiliklerinin benzeri bir sistemi binalarında bulundurmaları da zor değildir...Bir bilgisayar,bir telefon ve bir anten gerisi Echelon'a kalmış...Önemli olan Echelon'un ağa bağlanması...'
'...yirmi yıldan beri elektriğe alışmış adamlara fitili yanan bir petrol lambasının veya tüten bir kandilin verdiği boğulma hissinin tıpkısını veriyordu...'
gitti de gelmeyiverdi
gözlerim yollarda kaldı
hele nazlım nerde kaldı
ne zaman ne zaman gelir
gel a nazlım lahûri şallım
sağı solu dolaşalım
ne zaman ne zaman gelir...
'...Batı'da,mahkumları daha iyi kontrol edebilmek gayesiyle inşa edilen apartman sistemlerinin zamanla bütün insanlığı gönüllü mahkumiyete dönüştürmesi bize,Allah'ın,Kitabımız Kur'an'da emredilen 'yüksek katlı binalar yapmayın' ihtarını çiğnememizin nelere sebeb olacağının acı ve dramatik delili olsa gerek...Allah,Babil Kulesi'ni yapanları,'Birbirlerini anlayamasınlar diye,onların dillerini bozduk' diyerek,nasıl cezalandırdığını bize işaret ediyor...Şimdi Babil Kulesi'nden daha beter şekilde,aynı yüksek katlı binalarda oturup,birbirlerinin dilinden anlamayan biz ölü insanlar topluluğu,sizce Babil insanlarından daha büyük ve şiddetli şekilde cezalandırılmadık mı? '
'...Her 5 senede bir 200 milyar dolar borç ödediği halde,borçları 400 milyar doları aşmış olan,bütün kırmızı çizgileri üzerine çarpı işaretleri konmuş,katıldığı bütün uluslararası toplantılarda (ziraat ve sütçülük seminerlerinde bile) önce 'harita kavgası' yapmak zorunda bırakılan,Başbakanı,ABD'nin seçim kuruluna yaptığı aleni müdahele ile seçilebilen,batıcı anayasası,batı uğruna batıcı generalleri tarafından iğdiş edilen,bütün maliye mekanizmaları,ABD adına,IMF ve Dünya Bankası tarafından denetlenen,70 yıldır MEB'de kadrolu ve dokunulmaz konumda 60 ABD'li ajan tarafından oluşturulan ve sapık öğretmen ile öğrenci yetiştiren eğitim kurumları ile,silahlarını,uçaklarını aldığı batılı ülkeler izin vermeden deneme için bile kullanamayan,ihanet anlaşması Lozan'daki haklarını kullanması bile ABD ve Batı tarafından engellenen,tabii en traji-komik yönü ise,stratejik müttefiki olduğu söylenen ABD'nin kendi varoluşunu borçlu olduğu Lozan ihanet anlaşmasını 85 yıl sonra bile hala tanımadığı bir rejim,bağımsız ve egemen midir? '
'...Avrupa öncü devlet olamaz...Peki Amerika'nın dünyanın yegane süper gücü unvanını yitirmesinin ardından ne olacak? Avrupa öncü devlet rolünü üstlenemeyecek kadar bölündü...Rusya'nın kendisini hakim güç konumuna yerleştirmek için hala ekonomik gücünü siyasi sermayeye tahvil edebilmesi gerekiyor...Gerek Çin,gerekse Hindistan,dünya siyasetini etkileyecek siyasi iradeden ve deneyimden yoksunlar...Öngörülebilir bir gelecekte bu iki ülke de kendi nüfuz alanlarıyla sınırlı kalacak...Amerika'nın yerini doldurmak isteyen ülke başarılı olmak için büyük bir nüfusa,muazzam kaynaklara,evrensel bir ideolojiye ve siyasi iradeye sahip olmalı...En aşikar aday da 'halifelik' altındaki müslüman dünya...'
Delizie contente, che l'alma beate fermate.
Su questo mio core deh più,
deh più non stillate le gioie d'amore.
Delizie mie care, fermatevi qui:
non so più bramare, mi basta così.
In grembo agli amori fra dolci catene morir,
morir mi conviene, dolcezza omicida a morte,
a morte mi guida, mi guida in braccio al mio bene...
'...bu kaçıncı nota? Saymadık,fakat Yunanlılar tarafından tam 1 Ocak'tan beri 274 defa üst üste hava sahası sınırları ihlal edilmiş,delik deşik olmuş! Bunu bildiren de TSK'nın kendi internet sitesi! Her tacizden sonra da,'Dışişleri bakanlığına bildirilmiştir' deniliyor...
Türk Silahlı Kuvvetleri...O kadar taciz ve ihlale rağmen ortada ne gerçek Türk,ne silah ve ne de Kuvvet görünüyor...'Yurtta sulh,cihanda sulh' la böyle oluyor...Dört bir taraf sınırlarla oynuyor,buradan bir 'nota' çıkıyor,gerisi hikaye!
Bir ülke başka bir ülkeye 'nota' verdiği zaman her an bir kriz yahut çatışma beklenecekken Türkiye'de 'nota' vermenin artık hiçbir ciddi tarafı kalmadığı iyice bellendi...
Dışa değil de içe dönük bir propoganda yutturması sözkonusu...Bunun esef verici bir tarafı da yoktur...Çünkü bu iş Türkiye'de 'notacılık oyunu' havasında gitmektedir...
NATO'nun kucağında nota vermenin ciddiyeti bu kadar olur! '
'...aslında Osmanlı'nın yıkılıp Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesi (TC tipi bir yapılanmanın kurulması dahil) Birinci Cihan Harbi öncesi,İngiltere,Fransa ve Rusya'nın gizli bir planı gereği idi...İttihat ve Terakki maceraperestlerinin Rusların tabiriyle 'Hasta Adam'ı Harb-i Umumiye sokması İngiltere ve İtilaf devletlerinin 'Şark Sorunu' dedikleri bölgede 'çözümü kolaylaştırıcı' olmuştur...Zaten Almanya ile harb ederken,evvelden beri planları olan Osmanlı'yı tasfiyenin yolu açılmış oldu...
Yalan tarihi şu sorularla sorgulamaya devam ediyoruz:
Birinci Cihan Harbi'nden galip çıkan 'Düvel-i Muazzama' Ankara'ya sıkışmış olan M.Kemal'e mi yenik düştü? İngiltere,Fransa,İtalya ve Amerika ile savaşıldı mı ki,yedi düvele karşı verilmiş bir 'Kurtuluş Savaşı'ndan bahsediliyor?
Anadolu'daki savaşta sadece Yunan'a karşı savaşılmış ve hatta İngilizler çizmeyi aşan Yunanlılara yardımı kesmiş ve Yunanistan'da da iç karışıklık baş göstermişti...Şu da enteresan: Yunanlıları yendik,hilafet ve saltanat kaldırıldı ve buna 'devrimler' dendi...Sanki Yunanlılar,hilafet ve saltanatı korumak için Anadolu topraklarına gelmiş gibi,onları yenince hilafet ve saltanat kapı dışarı ediliyor ve Yunanlıların istemediği (!) 'devrimler' de gerçekleşiyor böylece...'
Fyodor Mikhailoviç Dostoyevski
06.10.2007 - 03:01'...gene de okuyucuları,bu satırların yazarını kendi lirik kahramanıyla özdeşleştirme konusunda uyarırım...Yaratan insanın doğrudan kendi yaşam deneyimlerini değerlendirmesi çok doğaldır,zaten genelde elinde kullanabileceği başka bir deneyim de yoktur...Ne var ki,kendi ruh hallerini ve konularını kullanması,sanatçıya,yaptığı işlerle kendini özdeşleştirme iznini genelde vermez...Bu durum bazılarını hayal kırıklığına uğratabilir...Ne var ki bir yazarın lirik deneyimleri ancak çok nadir durumlarda günlük hareket biçimiyle çakışır...
Yaratıcının çevresini saran gerçeği algılamasının ürünü olan şiirselliği gerçeğin üzerine çıkabilir,onunla ihtilafa düşebilir,hatta uzlaşmaz bir çatışmaya bile girebilir...Bütün bunları,yönetmenin sadece 'dış' değil,iç gerçeğini de kullanarak yapması hem çok önemlidir hem de garip bir paradokstur...Bazı edebiyat kuramcıları Dostoyevski'nin aslında kendi ruhundaki derin uçurumları keşfettiği,romanlarındaki azizler ve iblislerin aynı zamanda kendisi olduğu görüşünü savunurlar...Gerçekte ise Dostoyevski,söz konusu tiplerden hiçbirine benzemez,karakterlerden her biri Dostoyevski'nin yaşam izlenimleri ve yansımalarının bir toplamıdır,ne var ki hiçbiri Dostoyevski'yi,onun kişiliğinin bütünlüğünü canlandırmaz...'
hüzün
05.10.2007 - 20:45İSKELE
Yorulmuş esnemekten,
Herkes neyi bekliyor?
Bir ölü beklemekten,
Bu bekleyiş daha zor.
Geldi yorgun ve hazin,
Hiç de sezdirmeksizin,
Sularda kabrimizin,
Yolunu açan vapur.
NFK
hüzün
05.10.2007 - 20:38GECEYE ŞİİR
Kalbim bir çiçektir, gündüzler ölgün;
Gelin, gelin, onu açın geceler!
Beni yadedermiş gibi, bütün gün
Ötün kulağımda, çın, çın, geceler!
Geceler çekmeyin benim için hüzün,
Gelin siz, ruhumu tenimden süzün;
Bırakın naşımı yerde gündüzün,
Gölgemi alın da kaçın geceler!
NFK
rejim
05.10.2007 - 03:21'...Echelon'un günümüzde ABD,İngiltere,Avustralya,Yeni Zelanda,Kanada,Almanya,İtalya,Pakistan ve Kenya'da üsleri bulunmaktadır...Türkiye'de üç tane üssü bulunduğu,üslerden birinin Karamürsel'de (kapatıldığı ABD tarafından önceki yıllarda deklare edildi) diğerinin ise Diyarbakır'da,üçüncüsünün ise İncirlik'te olduğu biliniyor...Ancak Sinop'ta,Sinop burnu üzerinde ABD kara kuvvetleri NSA tarafından ortaklaşa idare edilen bir üs ve Samsun'da ayrı bir üste bulunduğu da söylenenler arasında...Bütün bunların yanında ABD,İsrail ve İngiltere büyükelçiliklerinin benzeri bir sistemi binalarında bulundurmaları da zor değildir...Bir bilgisayar,bir telefon ve bir anten gerisi Echelon'a kalmış...Önemli olan Echelon'un ağa bağlanması...'
kült film
04.10.2007 - 03:49'Kiru' (1968)
Kihachi Okamoto
hüzün
04.10.2007 - 02:13'...yirmi yıldan beri elektriğe alışmış adamlara fitili yanan bir petrol lambasının veya tüten bir kandilin verdiği boğulma hissinin tıpkısını veriyordu...'
hüzün
04.10.2007 - 02:11...
Yüzüme o resimden
Köpükler vurdu sandım
Duymuş gibi tıkandım
Ciğerimde bir yosun
...
bücür
04.10.2007 - 02:07-Sana dedim ya,diye mösyö Verdurin cevap verdi,isteğine erişememiş olan,büyücek ne varsa hepsine hasededen küçük adamdır,o...
bitmeyen bekleyişler
03.10.2007 - 22:49gitti de gelmeyiverdi
gözlerim yollarda kaldı
hele nazlım nerde kaldı
ne zaman ne zaman gelir
gel a nazlım lahûri şallım
sağı solu dolaşalım
ne zaman ne zaman gelir...
tarihi sözler
03.10.2007 - 02:52'Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim.'
rte
well tempered clavier
03.10.2007 - 02:31'...Beethoven loved this music so much that he took the pains to copy out the entire two books by hand, all 48 pieces! '
bücür
02.10.2007 - 03:50'The Kid' (1921)
Charles Chaplin
film replikleri
02.10.2007 - 01:08-Eğer bir kadın hakkında hiç kötü konuşmamışsan,asla bir kadını sevmemişsindir...Onları sevmek ve onları anlamak için onlardan acı çekmen gerekir...
(Fellini-Casanova)
sadakatsiz/unfaithful
02.10.2007 - 01:06Ben ağlarken o ellerle gülüyordu
Sevdim dedim niye sevdin diye sordu...
bitmeyen bekleyişler
02.10.2007 - 01:01Kaleden kaleye şahin uçurdum
Ah ilen vah ilen ömrüm geçirdim
Yare şeker ezdim şerbet içirdim
Öyle olur böyl'olur Türkmen güzeli
Edası hoş olur Türkmen gelini
Kaleden kaleye taş ben olaydım
Elâ göz üstüne kaş ben olaydım
Yalnız kalana eş ben olaydım
Öyle olur böyl'olur Türkmen güzeli
Edası hoş olur Türkmen gelini
güvercin
01.10.2007 - 23:58'...Batı'da,mahkumları daha iyi kontrol edebilmek gayesiyle inşa edilen apartman sistemlerinin zamanla bütün insanlığı gönüllü mahkumiyete dönüştürmesi bize,Allah'ın,Kitabımız Kur'an'da emredilen 'yüksek katlı binalar yapmayın' ihtarını çiğnememizin nelere sebeb olacağının acı ve dramatik delili olsa gerek...Allah,Babil Kulesi'ni yapanları,'Birbirlerini anlayamasınlar diye,onların dillerini bozduk' diyerek,nasıl cezalandırdığını bize işaret ediyor...Şimdi Babil Kulesi'nden daha beter şekilde,aynı yüksek katlı binalarda oturup,birbirlerinin dilinden anlamayan biz ölü insanlar topluluğu,sizce Babil insanlarından daha büyük ve şiddetli şekilde cezalandırılmadık mı? '
prensesin uykusuyum
01.10.2007 - 03:41Pavane pour une infante défunte...
bücür
01.10.2007 - 03:29'Moulin Rouge' (1952)
John Huston
rejim
01.10.2007 - 02:00'...Her 5 senede bir 200 milyar dolar borç ödediği halde,borçları 400 milyar doları aşmış olan,bütün kırmızı çizgileri üzerine çarpı işaretleri konmuş,katıldığı bütün uluslararası toplantılarda (ziraat ve sütçülük seminerlerinde bile) önce 'harita kavgası' yapmak zorunda bırakılan,Başbakanı,ABD'nin seçim kuruluna yaptığı aleni müdahele ile seçilebilen,batıcı anayasası,batı uğruna batıcı generalleri tarafından iğdiş edilen,bütün maliye mekanizmaları,ABD adına,IMF ve Dünya Bankası tarafından denetlenen,70 yıldır MEB'de kadrolu ve dokunulmaz konumda 60 ABD'li ajan tarafından oluşturulan ve sapık öğretmen ile öğrenci yetiştiren eğitim kurumları ile,silahlarını,uçaklarını aldığı batılı ülkeler izin vermeden deneme için bile kullanamayan,ihanet anlaşması Lozan'daki haklarını kullanması bile ABD ve Batı tarafından engellenen,tabii en traji-komik yönü ise,stratejik müttefiki olduğu söylenen ABD'nin kendi varoluşunu borçlu olduğu Lozan ihanet anlaşmasını 85 yıl sonra bile hala tanımadığı bir rejim,bağımsız ve egemen midir? '
geçiş
01.10.2007 - 01:57'...Avrupa öncü devlet olamaz...Peki Amerika'nın dünyanın yegane süper gücü unvanını yitirmesinin ardından ne olacak? Avrupa öncü devlet rolünü üstlenemeyecek kadar bölündü...Rusya'nın kendisini hakim güç konumuna yerleştirmek için hala ekonomik gücünü siyasi sermayeye tahvil edebilmesi gerekiyor...Gerek Çin,gerekse Hindistan,dünya siyasetini etkileyecek siyasi iradeden ve deneyimden yoksunlar...Öngörülebilir bir gelecekte bu iki ülke de kendi nüfuz alanlarıyla sınırlı kalacak...Amerika'nın yerini doldurmak isteyen ülke başarılı olmak için büyük bir nüfusa,muazzam kaynaklara,evrensel bir ideolojiye ve siyasi iradeye sahip olmalı...En aşikar aday da 'halifelik' altındaki müslüman dünya...'
müptelayım sana
30.09.2007 - 20:03Delizie contente, che l'alma beate fermate.
Su questo mio core deh più,
deh più non stillate le gioie d'amore.
Delizie mie care, fermatevi qui:
non so più bramare, mi basta così.
In grembo agli amori fra dolci catene morir,
morir mi conviene, dolcezza omicida a morte,
a morte mi guida, mi guida in braccio al mio bene...
rejim
30.09.2007 - 01:24'...bu kaçıncı nota? Saymadık,fakat Yunanlılar tarafından tam 1 Ocak'tan beri 274 defa üst üste hava sahası sınırları ihlal edilmiş,delik deşik olmuş! Bunu bildiren de TSK'nın kendi internet sitesi! Her tacizden sonra da,'Dışişleri bakanlığına bildirilmiştir' deniliyor...
Türk Silahlı Kuvvetleri...O kadar taciz ve ihlale rağmen ortada ne gerçek Türk,ne silah ve ne de Kuvvet görünüyor...'Yurtta sulh,cihanda sulh' la böyle oluyor...Dört bir taraf sınırlarla oynuyor,buradan bir 'nota' çıkıyor,gerisi hikaye!
Bir ülke başka bir ülkeye 'nota' verdiği zaman her an bir kriz yahut çatışma beklenecekken Türkiye'de 'nota' vermenin artık hiçbir ciddi tarafı kalmadığı iyice bellendi...
Dışa değil de içe dönük bir propoganda yutturması sözkonusu...Bunun esef verici bir tarafı da yoktur...Çünkü bu iş Türkiye'de 'notacılık oyunu' havasında gitmektedir...
NATO'nun kucağında nota vermenin ciddiyeti bu kadar olur! '
rejim
29.09.2007 - 03:06'...aslında Osmanlı'nın yıkılıp Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesi (TC tipi bir yapılanmanın kurulması dahil) Birinci Cihan Harbi öncesi,İngiltere,Fransa ve Rusya'nın gizli bir planı gereği idi...İttihat ve Terakki maceraperestlerinin Rusların tabiriyle 'Hasta Adam'ı Harb-i Umumiye sokması İngiltere ve İtilaf devletlerinin 'Şark Sorunu' dedikleri bölgede 'çözümü kolaylaştırıcı' olmuştur...Zaten Almanya ile harb ederken,evvelden beri planları olan Osmanlı'yı tasfiyenin yolu açılmış oldu...
Yalan tarihi şu sorularla sorgulamaya devam ediyoruz:
Birinci Cihan Harbi'nden galip çıkan 'Düvel-i Muazzama' Ankara'ya sıkışmış olan M.Kemal'e mi yenik düştü? İngiltere,Fransa,İtalya ve Amerika ile savaşıldı mı ki,yedi düvele karşı verilmiş bir 'Kurtuluş Savaşı'ndan bahsediliyor?
Anadolu'daki savaşta sadece Yunan'a karşı savaşılmış ve hatta İngilizler çizmeyi aşan Yunanlılara yardımı kesmiş ve Yunanistan'da da iç karışıklık baş göstermişti...Şu da enteresan: Yunanlıları yendik,hilafet ve saltanat kaldırıldı ve buna 'devrimler' dendi...Sanki Yunanlılar,hilafet ve saltanatı korumak için Anadolu topraklarına gelmiş gibi,onları yenince hilafet ve saltanat kapı dışarı ediliyor ve Yunanlıların istemediği (!) 'devrimler' de gerçekleşiyor böylece...'
bu aşk fazla sana
29.09.2007 - 03:02'...aramızdaki münasebeti kendi seyrine bırakıyorum...'
Toplam 3989 mesaj bulundu