Ocean's twelwe de tanıyamadım...
Hatun Michael Douglas'la evleniyor..
Üstelik bir de çocuk doğuruyor...
Hala duruşu bizlerden genç...helal olsun valla...
Bulsam hiç düşünmeden standi satın alıcam valla..
Gözüm Dan Brown'ın son romanında kaldı haftasonu....
D & R'daki kitap fiyatlarından haberi olan var mı?
Sen…
Öyle birisin ki…
Ben…yanında küçük kız hallerimle…mızıkçılık yapıp sana yaşamak istedigim sahil kasabasını anlattıgımda beni ilgiyle dinlersin..
Önce bir takı dükkanı açıcam biliyor musun..Ve tam da o takı dükkanının yanında aromalı kahveler yapıp satacağım küçük bir cafem olacak…likörlü kahveler hatta…tia maria mesela….
Limana demirleyen gemileri seyrederken….geceleri ay ışığında mavinin raksı gibi…uzaktan bir gitar tınısı gelecek ve ona sesimle eşlik edecegim.
İşyerime bisikletle gidip gelecek.. ve bahcemde domatesle maydonoz yetiştirecegim..
Biriki tane tavugum olacak..folluktan yumurtaları toplayacağım her sabah…
İş çıkışında şıpıdık terliklerimi giyip…mayomu üzerime gecirip…elime o an okumakta oldugum romanı alıp..diğer elimde smirnoff ice (hafif bir vodka limon) …sahile veya havuz başına inecegim..
Ve işte orada…yanımdaki koltukta …
Sen oturuyor olacaksın..
İşte tam da bu esnada bilgece bana masum bir gülümseyiş fırlatan yüzünü hayal edebiliyorum…
Sen... oradaki adamsın…
Yaşamın getirdiği koşuşturmacadan en az benim kadar yorulmuş …ama birşeyleri bastıran…en az benim kadar… ve hatta benden daha tutkulu… ama bunu siyah tül perdelerle örten biri…
onun içindeki kor olan kıvılcımları ancak benim gibi biri görebilir..
herkesten saklarsın ve başarırsın…ama ben bilirim…
ben o alev topuna üfürüp alevlendirmeye çalıştıkça …sen küllendirirsin…
bunun sebebi korku değil….belki yorgun bir alışkanlık…çünkü en az benim kadar cesursun..
belki omuzlarındaki sorumluluk yükleridir agır basan
evin…işin...toplumun beklentileri….toplumun tabuları…..o tabuların yasakladıkları…. belki de hepsi…
Sen...
İçinde yarattıgın hapishaneden ne zaman çıkacaksın peki? ?
Sen...
Anlatsam…roman olurdun..
Sonu gelmeyen gecelerde…beklenilen beyaz atlı prens olurdun belki de…
Gözlüklerini çıkarmaktan korkarak geçirdigin günleri düşündügünde üzülen ama bunların farkına varmamak isteyerek ve işte bu yüzden de gökkuşaklarını unutmak isteyerek yaşayan birisin sen…
Hemen yanından…çağlayan dereler akar ve kuş cıvıltılarının sesleri gelir….sense kulaklarını kapatır, başını çevirirsin …ama bunlara bakmamanın nedeni başkadır..
Gözlerini onlardan kaçırmanın çok önemli bir sebebi vardır aslında…sıradan olamayışının arkasındaki giz de burada….aslında sen onların orada oldugundan herkesten fazla farkındasındır….bihaber olmaksa senin için mümkün değildir hatta…
Sen…
yıldızlı bir gecede
gözlerini gökyüzüne dikip
aslında binaların arkasına gizlendiklerini
ama onların
pırıltılı bir gecede..denizin üzerine düşen yakamozlar kadar güzel oldugunu da bilirsin..
pandoranın kutusu gibisindir…içindeki mücevherleri herkeslere… yoldan her gecene göstermeden….dikkatlice saklarsın…onun gizemi ordaki inci ve elmaslara bir kat daha değer katar…istersin ki …o kutuyu açıp da içindeki güzelliklere vakıf olacak insan o kutuyu açmayı gerecekten hak etsin… çünkü o insanın o kutuyu açmasına izin veriyorsan eger …o kişi zaten senin için deger ifade eden uzunca bir yolu geçmiştir..yaptığın sınavlarda doğru secenegi işaretlemiş …çalışkan ve azimli bir örgencidir…o özelliği sen ona vermişsindir ki o kişi o kutuyu açabilmiştir.
Dokunmazsın…..çünkü dokundugun yerde yangın çıkacagını bilirsin..
Konuşmazsın…çünkü sözcükler tükenir..
Patlamaya hazır bir bombasındır…. olabildigince masum görünen…
İşte bu yüzden ^^zor adam^^sın...çok zor…
Ben..
Gözlerindeki yakamozlarda aşkı okuyan küçük deniz kızı…
Ben
Her gece samanyolunda dalgalanan etekleriyle tango yapan şuh çingene…
Ben.
Yüreğinin denizinin sonsuz mavisinde…umarsızca…ve sorgulamadan kaybolmak isteyen.. masum..kumral.. uzun bukleli küçük kız çocuğu…
Ben..
Özleminle yanıp tutuşan..alev dudaklarıyla dokunduğu yeri yakıp kavuran güzel cehennem zebanisi…
Gönlüme bir ateş düştü yanar ha yanar yanar
Ümit gönlümün ekmeği umar ha umar umar
Elleri bak yumuk yumuk ojeli tırnakları
Nerelere gizlesin şu avucun nasırları
Otomobil tamire geldi dün bizim tamirhaneye
Görür görmez vurularak başladım ben sevmeye
Ayağında uzun etek dalga dalga saçları
Ustam seslendi uzaktan oğlum al takımları
Bir romanda okumuştum buna benzer birşeyi
Cildi parlak kağıt kaplı pahalı bir kitapçı
Ne olmuş nasıl olmuşsa aşık olmuştu genç kız
Yine böyle bir durumda tamirci çırağına
Ustama dedim ki bugün giymeyim tulumları
Arkası kuşlu aynamda taradım saçlarımı
Gelecekti bugünleri arabayı almaya
O romandaki hayali belki gerçek yapmaya
(Romanlardaki hayali belki gerçek yapmaya)
Durdu zaman durdu dünya girdi içeri kapıdan
Öylece bakakaldım gözümü ayırmadan
Arabanın kapısını açtım açtım girsin içeri
Kalktı hilal kaşları sordu kim bu serseri
Çekti gitti arabayla egzosuna boğuldum
Gözümde tomurcuk yaşlar ağır ağır doğruldum
Ustam geldi geldi sırtıma vurdu unut dedi romanları
İşçisin sen işçi kal giy dedi tulumları
Hiçbir şarkıyı koyamam yerine....her hakkı mahfuzdur...
İngilizceleri fena değil...en azından simultane çeviriyi bizim kadar hızlı ve iyi yapamasalar da dediklerimizi anlayabilirler...:=))
Şaka maka en güçlü rakiplerimizdendi..
Biraz şımarıktılar ama...olsun...nasılsa bizim kadar değiller...
Şelale'si....duru suların gönüllerde bıraktığı beyaz kadife köpüklerin büyüsü...
Çocuktum...
Büyümeye direngen zamanlarımda aşk gibi akmıştı yüreğime o serin sular...
Üniversiteden kaçışlarımda gittiğim lunaparklara eşlik eden çarpışan arabalar gibiydi güzelliği...gizli pikniklerin adresiydi....
Küçük bir mücevher kutusuydu kalbinin tüm güzelliklerini sığdırdığı.. Orada sevgi,ilgi ve şevkatlerini istifler..yumuşacık kırmızı kadifeler arasına kimsenin dokunup kıramayacağı şekilde saklardı…. Umarsız eller yorgunuydu…haşin ve gaddardı ...
şifalı bitki
06.05.2005 - 15:51Alternatif Tıp? ?
İlaçların kökenleri bitkiler olsa da misuse(kötüye kullanım) a açık bir mevzuu....
tuuba
06.05.2005 - 15:50Vizontele Tuuba'nın son sahnesi...
Dağın üzerine yazılan son ibare....
Veda....
karakedi
06.05.2005 - 15:47superstition.....
mutluluk
06.05.2005 - 00:32En sevdiğin kıdemline uzmanlık sınavı için hiç erinmeden cevizli kakaolu kek ve zeytinli puaça pişirmek....ve sınav çıkışında onu tebrik etmek...
adolf hitler
06.05.2005 - 00:29Çöküş...
catherine zeta jones
06.05.2005 - 00:27Ocean's twelwe de tanıyamadım...
Hatun Michael Douglas'la evleniyor..
Üstelik bir de çocuk doğuruyor...
Hala duruşu bizlerden genç...helal olsun valla...
EDİZ
06.05.2005 - 00:25Ediz Hun...
Hani o saçlarına taş yaptığım çiçekler...
Veya...
Loş sokaklar...sensiz bensiz....'in söylendiği aşk kokan eski Türk filmleri...
korsan kitap
06.05.2005 - 00:23Bulsam hiç düşünmeden standi satın alıcam valla..
Gözüm Dan Brown'ın son romanında kaldı haftasonu....
D & R'daki kitap fiyatlarından haberi olan var mı?
ıssız bir ada
06.05.2005 - 00:21Robinson ve Cuma....
ceylan
06.05.2005 - 00:20Benim bu derdime
Bulunmaz derman aman aman
Gezme ceylan bu dağlarda
Seni avlarlar
Anaydan babaydan yardan ayrı koyarlar...
ceylan
06.05.2005 - 00:20Urfanın etrafı
Dumanlı dağlar aman aman...
Yüreğim yanıyor yar yar
Gözlerim ağlar...
Urfa dağlarında..
Gezer bir ceylan aman aman..
Yavrusun yitirmiş yar yar
Ağlıyor yaman...
ceylan
06.05.2005 - 00:18Aman avcı
Vurma beni
Ben bu dağda ay balam
Yaralıyam..
Hem yaralı
Hem maralı...
Avcı vurmuş ay balam
Yaralıyam..
sen hiç ateş böceği gördün mü?
03.05.2005 - 18:36Yılmaz Erdoğan'ın şaheserlerinden biri..
Bir tiyatro eseri...
billy jean
02.05.2005 - 23:59Teenager çağlarımda Michael Jackson'a aşık olmama neden olan şarkıydı...
Hala beynimin kuytu köşelerinde saklıdır notaları...
sen
02.05.2005 - 23:52Sen…
Öyle birisin ki…
Ben…yanında küçük kız hallerimle…mızıkçılık yapıp sana yaşamak istedigim sahil kasabasını anlattıgımda beni ilgiyle dinlersin..
Önce bir takı dükkanı açıcam biliyor musun..Ve tam da o takı dükkanının yanında aromalı kahveler yapıp satacağım küçük bir cafem olacak…likörlü kahveler hatta…tia maria mesela….
Limana demirleyen gemileri seyrederken….geceleri ay ışığında mavinin raksı gibi…uzaktan bir gitar tınısı gelecek ve ona sesimle eşlik edecegim.
İşyerime bisikletle gidip gelecek.. ve bahcemde domatesle maydonoz yetiştirecegim..
Biriki tane tavugum olacak..folluktan yumurtaları toplayacağım her sabah…
İş çıkışında şıpıdık terliklerimi giyip…mayomu üzerime gecirip…elime o an okumakta oldugum romanı alıp..diğer elimde smirnoff ice (hafif bir vodka limon) …sahile veya havuz başına inecegim..
Ve işte orada…yanımdaki koltukta …
Sen oturuyor olacaksın..
İşte tam da bu esnada bilgece bana masum bir gülümseyiş fırlatan yüzünü hayal edebiliyorum…
Sen... oradaki adamsın…
Yaşamın getirdiği koşuşturmacadan en az benim kadar yorulmuş …ama birşeyleri bastıran…en az benim kadar… ve hatta benden daha tutkulu… ama bunu siyah tül perdelerle örten biri…
onun içindeki kor olan kıvılcımları ancak benim gibi biri görebilir..
herkesten saklarsın ve başarırsın…ama ben bilirim…
ben o alev topuna üfürüp alevlendirmeye çalıştıkça …sen küllendirirsin…
bunun sebebi korku değil….belki yorgun bir alışkanlık…çünkü en az benim kadar cesursun..
belki omuzlarındaki sorumluluk yükleridir agır basan
evin…işin...toplumun beklentileri….toplumun tabuları…..o tabuların yasakladıkları…. belki de hepsi…
Sen...
İçinde yarattıgın hapishaneden ne zaman çıkacaksın peki? ?
sen
02.05.2005 - 23:46Sen...
Anlatsam…roman olurdun..
Sonu gelmeyen gecelerde…beklenilen beyaz atlı prens olurdun belki de…
Gözlüklerini çıkarmaktan korkarak geçirdigin günleri düşündügünde üzülen ama bunların farkına varmamak isteyerek ve işte bu yüzden de gökkuşaklarını unutmak isteyerek yaşayan birisin sen…
Hemen yanından…çağlayan dereler akar ve kuş cıvıltılarının sesleri gelir….sense kulaklarını kapatır, başını çevirirsin …ama bunlara bakmamanın nedeni başkadır..
Gözlerini onlardan kaçırmanın çok önemli bir sebebi vardır aslında…sıradan olamayışının arkasındaki giz de burada….aslında sen onların orada oldugundan herkesten fazla farkındasındır….bihaber olmaksa senin için mümkün değildir hatta…
Sen…
yıldızlı bir gecede
gözlerini gökyüzüne dikip
aslında binaların arkasına gizlendiklerini
ama onların
pırıltılı bir gecede..denizin üzerine düşen yakamozlar kadar güzel oldugunu da bilirsin..
pandoranın kutusu gibisindir…içindeki mücevherleri herkeslere… yoldan her gecene göstermeden….dikkatlice saklarsın…onun gizemi ordaki inci ve elmaslara bir kat daha değer katar…istersin ki …o kutuyu açıp da içindeki güzelliklere vakıf olacak insan o kutuyu açmayı gerecekten hak etsin… çünkü o insanın o kutuyu açmasına izin veriyorsan eger …o kişi zaten senin için deger ifade eden uzunca bir yolu geçmiştir..yaptığın sınavlarda doğru secenegi işaretlemiş …çalışkan ve azimli bir örgencidir…o özelliği sen ona vermişsindir ki o kişi o kutuyu açabilmiştir.
Dokunmazsın…..çünkü dokundugun yerde yangın çıkacagını bilirsin..
Konuşmazsın…çünkü sözcükler tükenir..
Patlamaya hazır bir bombasındır…. olabildigince masum görünen…
İşte bu yüzden ^^zor adam^^sın...çok zor…
ben
02.05.2005 - 23:42Ben..
Gözlerindeki yakamozlarda aşkı okuyan küçük deniz kızı…
Ben
Her gece samanyolunda dalgalanan etekleriyle tango yapan şuh çingene…
Ben.
Yüreğinin denizinin sonsuz mavisinde…umarsızca…ve sorgulamadan kaybolmak isteyen.. masum..kumral.. uzun bukleli küçük kız çocuğu…
Ben..
Özleminle yanıp tutuşan..alev dudaklarıyla dokunduğu yeri yakıp kavuran güzel cehennem zebanisi…
^^Sesin içimi ısıtıyor…biliyor musun? ^^…sözlerine vurgun aptal aşık…
Seni seviyorum be…
Anasını satıyım…
Susadım sana.
Var mısın…
Yoksun işte……..
....İki gözüm... eminim…sen yoksun….
godfather
02.05.2005 - 23:40Don Vito Corleone efsanesinin ilk adresi...
Soundtrack'ıyla dünyayı etkisi altına alan büyüler gönderdi...muhteşem tınısının bir oku da kalbimin myozin liflerinin arasında durur...
tango
02.05.2005 - 23:35Aşk....tır...
Tebessüm
02.05.2005 - 23:33gülmekten çok daha özel ve zor bir yeti...
gü-lüm-se-ye-bil-mek....
tamirci
02.05.2005 - 23:32Gönlüme bir ateş düştü yanar ha yanar yanar
Ümit gönlümün ekmeği umar ha umar umar
Elleri bak yumuk yumuk ojeli tırnakları
Nerelere gizlesin şu avucun nasırları
Otomobil tamire geldi dün bizim tamirhaneye
Görür görmez vurularak başladım ben sevmeye
Ayağında uzun etek dalga dalga saçları
Ustam seslendi uzaktan oğlum al takımları
Bir romanda okumuştum buna benzer birşeyi
Cildi parlak kağıt kaplı pahalı bir kitapçı
Ne olmuş nasıl olmuşsa aşık olmuştu genç kız
Yine böyle bir durumda tamirci çırağına
Ustama dedim ki bugün giymeyim tulumları
Arkası kuşlu aynamda taradım saçlarımı
Gelecekti bugünleri arabayı almaya
O romandaki hayali belki gerçek yapmaya
(Romanlardaki hayali belki gerçek yapmaya)
Durdu zaman durdu dünya girdi içeri kapıdan
Öylece bakakaldım gözümü ayırmadan
Arabanın kapısını açtım açtım girsin içeri
Kalktı hilal kaşları sordu kim bu serseri
Çekti gitti arabayla egzosuna boğuldum
Gözümde tomurcuk yaşlar ağır ağır doğruldum
Ustam geldi geldi sırtıma vurdu unut dedi romanları
İşçisin sen işçi kal giy dedi tulumları
Hiçbir şarkıyı koyamam yerine....her hakkı mahfuzdur...
tarsus
02.05.2005 - 23:30Yediğim ilk profiterol....
Hala durur mu acaba o küçücük dükkan?
tarsus american college
02.05.2005 - 23:29İngilizceleri fena değil...en azından simultane çeviriyi bizim kadar hızlı ve iyi yapamasalar da dediklerimizi anlayabilirler...:=))
Şaka maka en güçlü rakiplerimizdendi..
Biraz şımarıktılar ama...olsun...nasılsa bizim kadar değiller...
tarsus
02.05.2005 - 23:26Şelale'si....duru suların gönüllerde bıraktığı beyaz kadife köpüklerin büyüsü...
Çocuktum...
Büyümeye direngen zamanlarımda aşk gibi akmıştı yüreğime o serin sular...
Üniversiteden kaçışlarımda gittiğim lunaparklara eşlik eden çarpışan arabalar gibiydi güzelliği...gizli pikniklerin adresiydi....
Toplam 2464 mesaj bulundu