prizden çıkarılmamış bir ütüyü
tamir etmeye kalkışıp
220 volt elektriğe çarpılınca
vücuttaki tüylerin diken diken olduğunu..
kendi keşfim.. alıntı değildir..
kadın fıtratı.
veya fıtratını bozmamış olan kadın.
bazı bayanların argo sözlerini okuyunca üzülüyorum
bunlar mı diyorum anne olacak?
erkek yapınca..
diye başlayan cümleleride elimin tersiyle itiyorum
erkek yapınca iyi bir halt olmuyor elbette
ama bir bayana
latif nazik nazenin bir bayana
çirkin sözler
ahlaksızlık
hiç mi hiç yakışmıyor..
öyleleri var ki
eline oyuncak bebek bile verilmez
kaldıki bunlar
'İNSAN' yetiştirecekler..
peh peh peh..
tek gözüm görüyor benim
diğeri kör. hergün alaycı bakışlara maruz kalan bir sefilim ben kendi halimde.
bir acı ameliyatı geçirdim en son aldırdım hepsini acı çekmiyordum artık.
ama o gören gözüm.
o sağlam gözüm
insanların bana acı acı bakışları..
acıtıyor hep bir yerlerimi
son bir ameliyattır istediğim alın bu gözümü
biliyorum bende yapabilirim acıtmaz fakat..
alın
ve organ mafyasına
yok pahasına satın bu gözümü..
beyin bir hapishane ise
fikirde orada doğmuş bir mahkumdur..
eğer fikir zamanı dolmadan cezası bitmeden hapisten kaçarsa
bir felakettir kendi başına ördüğü
tutuklanır ve tekrar tıkarlar godese
iki kat cezayla
ama bir fikir ki cezasını çeker hapishanede kendini geliştirirse
günü gelince serbest bırakılır
artık kimse karışmaz ona
kendine yeni bir hayat kurar ve başlar yaşamaya..
doğru doğru zamanda doğru yerde söylenmeli
eğer firari bir doğruysa
yapacağı sahibinin başına belalar açmaktan başka birşey olamaz..
'habbe' dir kökeni
sevgi demektir
bir diğer anlamıda 'tohum' 'öz' dür..
muhabbette sevgi tohumlarının atıldığı eylemdir..
gerçek muhabbet yakınlaştıran öze indiren konuşmadır o halde..
duygusal acıları sevenlere melankoli
fiziksel acıyı sevenlere mazoşist denir..
öyle sevmek mi olur
acıyı seviyorum diyosan
kesecen bir yerlerini
çıkartacan gözünü dalağını
parmaklarını doğrayacan...
aşk budur işte..
20. yüzyılda ortaya çıkmış
bir sanat akımı..
yeryüzü bir sahne
ve onyüzbinlerce oyuncu oynuyor bu oyunu..
içleri ağlayıp gülen
bildiğine bilmiyorum taklidi yapan insanlar..
arasıra
bir ağaca çıkıp seyretmek gerek arasıra kalabalığı
ağaçtan tükürüp
tükürükten önce aşağıya inip
tükürüğün suratımıza gelmesini sağlayıp
sonrada bağırarak
-kim tükürdü ulen bana
demek gerek
mağdur taklidi yaparak...
yeter bu karanlığa hopsoluşun
perdelerini çek artık
girsin güneş içeri
doğsun fikir tepelerinin ufkundan
aydınlan
mühürlenmiş kalbine inadına bağladığın ipler
niye?
bir iste
kendiliğinden çözülür onlar
kopart şu zincirlerini artık
kurtar kendini bu esaretten...
kendini birşey zannediyorsun ama sen
hiçbirşeysin
dünyadaki hiçbirşeylerin hepsi biraraya gelip toplansanız
birşey
etmezsiniz bütün hiçbirşeylerinizi dökün ortaya
toplamı birşey etmeyen heriflersiniz siz..
0+0 asla 1 etmez...
(vay be büyük laf ettim şimdi ben kendimi birşey mi sandım ne)
yaralı bir adamım ben
bakmayın ayakta durduğuma
yapıştırılmış benim kemiklerim
eksik parçaları var hala
kalbim delik deşik
alyuvarlarım
sırtında şarapnel parçaları taşıyor oksijen yerine
savaştım
mağlup tarafım ben
ülkem kendini toparlamaya çalışıyor
belki bir 50 sene gerek yeniden olmaya
nâçarım
50 sene sonra
ömür bitiyor...
kur'anı kerim de kalem süresi
'nun velkalem' ile başlar
'Nun'a ve kaleme and olsun ki' dir manası
bazı müfessirler
'Nun' harfinin şekil itibariyle hokka ya benzediği için
mürekkeb kabı olarak çevirmişlerdir..
Allahu alem..
Nun hurufu mukattaa dır fakat hokkaya benzediğide bir gerçek..
erken yaşlarda öğreniyoruz
kadınlarla dalga geçmeyi..
dün dersaneden çıkmış ortaokul çocukları yolda gidiyor
arkalarındayım bende
önümde erkek grup onların önünde kız grup..
biyoloji dersinden çıkmışlar belli
erkek çocuklar yüksek sesle kızlara duyurmaya çalışarak şöyle diyor ve gülüşüyorlar
-kızların beyinleri varya beyinleri
-aa var mı gerçekten
-onların beyinleri beyinciklerinin içinde
-ha ha ha... :)
güldüm hallerine bende..
fadime teyzemle yayladan iniyoruz
yolda hatice halaya rastladık.
hatice hala hastalanıp doktora gitmiş, ardeşene..
-beha (hatice) ! be geçmiş olsun
-sorma e daşkimi (kardeşim) . üşüttüm biraz doktora gittum
- e ne dedi
- sen hastasın dedi
-e demedun mi hasta olmasam ha buraya işum ne
-dedum dedum
-o ne dedi
-üşütmüşsün dedi
-e demedun mi bileyirum
-dedum dedum..
-..
böylece yarım saat muhabbet ettiler
gülmekten mideme sancı girdi tabi benimde..
selâm verdim, rüşvet değildir deyü almadılar. hüküm gösterdim, yararsızdır deyü mültefik olmadılar. gerçi görünüşte sözde itâat gösterdiler, ammâ hal diliyle bütün sorularıma cevap verdiler:
dedim: -ey memurlar! bu ne yanlış iş ve çîn-i ebrûdur?
dediler: -her zaman bizim âdetimiz budur.
dedim: -benim saygımı uygun görmüşler ve bana emeklilik berâtı vermişler ki, ondan sürekli olarak yararlanayım ve padişaha gönül rahatlığı ile dua kılayım.
dediler: - ey zavallı! sana haksızlık etmek istemişler ve ne olacağı belirsiz bir mal vermişler ki, durmadan mücadele edesin ve uğursuz yüzler görüp sert sözler işitesin.
dedim: -berâtımın içindekiler ne için yapılmaz?
dediler: -zevâiddir, yapılması mümkün olmaz.
dedim: -böyle evkaf zevâidsiz olur mu?
dediler: -istanbul'un giderlerinden arta kalsa bile bizden kalır mı?
dedim: -vakıf malını çok kullanmak vebâldir.
dediler: -akçamız ile satın almışız bize helâldir.
dedim: -hesap isteseler bu tuttuğunuz yolun bozukluğu görülür.
dediler: -bu hesap kıyamette sorulur.
dedim: -dünyada dahi hesap olur, haberini işitmişiz.
dediler: -ondan dahi korkumuz yoktur, kâtipleri razı etmişiz.
gördüm ki, soruma yanıttan başka nesne vermezler ve bu berât ile isteğimi yerine getirmeğe gerek görmezler. ister istemez uğraşmayı bıraktım, yaslı ve yoksun olarak yalnızlık köşeme çekildim...
biliyor muydunuz
11.09.2006 - 18:24çözülen ayakkabı bağını sonra bağlarım deyip yürümeye devam edince
takılıp düşme ihtimalinizin
% 80 olduğunu..
(istifade edin yaşanmış şeyler bunlar)
biliyor muydunuz
11.09.2006 - 18:22prizden çıkarılmamış bir ütüyü
tamir etmeye kalkışıp
220 volt elektriğe çarpılınca
vücuttaki tüylerin diken diken olduğunu..
kendi keşfim.. alıntı değildir..
üç şey
11.09.2006 - 18:17hançer
yürek
cesaret
latif
11.09.2006 - 18:00kadın fıtratı.
veya fıtratını bozmamış olan kadın.
bazı bayanların argo sözlerini okuyunca üzülüyorum
bunlar mı diyorum anne olacak?
erkek yapınca..
diye başlayan cümleleride elimin tersiyle itiyorum
erkek yapınca iyi bir halt olmuyor elbette
ama bir bayana
latif nazik nazenin bir bayana
çirkin sözler
ahlaksızlık
hiç mi hiç yakışmıyor..
öyleleri var ki
eline oyuncak bebek bile verilmez
kaldıki bunlar
'İNSAN' yetiştirecekler..
peh peh peh..
Yanardağın Üstündeki Kuş
11.09.2006 - 17:27yanacan yanacan çekil ordan çabuk!
ameliyat
11.09.2006 - 17:17tek gözüm görüyor benim
diğeri kör. hergün alaycı bakışlara maruz kalan bir sefilim ben kendi halimde.
bir acı ameliyatı geçirdim en son aldırdım hepsini acı çekmiyordum artık.
ama o gören gözüm.
o sağlam gözüm
insanların bana acı acı bakışları..
acıtıyor hep bir yerlerimi
son bir ameliyattır istediğim alın bu gözümü
biliyorum bende yapabilirim acıtmaz fakat..
alın
ve organ mafyasına
yok pahasına satın bu gözümü..
yalnızlık senfonisi
11.09.2006 - 16:48bu senfoniyi
geceleyin derede
tek başına vıraklayan kurbağadan dinleyeceksiniz..
enfes söyler..
Hapishane
11.09.2006 - 16:30beyin bir hapishane ise
fikirde orada doğmuş bir mahkumdur..
eğer fikir zamanı dolmadan cezası bitmeden hapisten kaçarsa
bir felakettir kendi başına ördüğü
tutuklanır ve tekrar tıkarlar godese
iki kat cezayla
ama bir fikir ki cezasını çeker hapishanede kendini geliştirirse
günü gelince serbest bırakılır
artık kimse karışmaz ona
kendine yeni bir hayat kurar ve başlar yaşamaya..
doğru doğru zamanda doğru yerde söylenmeli
eğer firari bir doğruysa
yapacağı sahibinin başına belalar açmaktan başka birşey olamaz..
muhabbet
11.09.2006 - 16:21'habbe' dir kökeni
sevgi demektir
bir diğer anlamıda 'tohum' 'öz' dür..
muhabbette sevgi tohumlarının atıldığı eylemdir..
gerçek muhabbet yakınlaştıran öze indiren konuşmadır o halde..
monolog
11.09.2006 - 13:44sevgili kendim
sevgili bizzat şahsen ben
sen bu yazıyı okurken
bende bu yazıyı yazıyor olacağım
iyi dinle beni..
acı
11.09.2006 - 13:17duygusal acıları sevenlere melankoli
fiziksel acıyı sevenlere mazoşist denir..
öyle sevmek mi olur
acıyı seviyorum diyosan
kesecen bir yerlerini
çıkartacan gözünü dalağını
parmaklarını doğrayacan...
aşk budur işte..
taklit
11.09.2006 - 13:0020. yüzyılda ortaya çıkmış
bir sanat akımı..
yeryüzü bir sahne
ve onyüzbinlerce oyuncu oynuyor bu oyunu..
içleri ağlayıp gülen
bildiğine bilmiyorum taklidi yapan insanlar..
arasıra
bir ağaca çıkıp seyretmek gerek arasıra kalabalığı
ağaçtan tükürüp
tükürükten önce aşağıya inip
tükürüğün suratımıza gelmesini sağlayıp
sonrada bağırarak
-kim tükürdü ulen bana
demek gerek
mağdur taklidi yaparak...
cahil
11.09.2006 - 12:48acı çeken..
acınında bir kıymeti var halbuki..
bir şeyler için çekilmeli
ama bazılarının ki taassubtan
hiç yere..
ben gibi mesela..
cahil
11.09.2006 - 12:45yeter bu karanlığa hopsoluşun
perdelerini çek artık
girsin güneş içeri
doğsun fikir tepelerinin ufkundan
aydınlan
mühürlenmiş kalbine inadına bağladığın ipler
niye?
bir iste
kendiliğinden çözülür onlar
kopart şu zincirlerini artık
kurtar kendini bu esaretten...
birşey
11.09.2006 - 12:31kendini birşey zannediyorsun ama sen
hiçbirşeysin
dünyadaki hiçbirşeylerin hepsi biraraya gelip toplansanız
birşey
etmezsiniz bütün hiçbirşeylerinizi dökün ortaya
toplamı birşey etmeyen heriflersiniz siz..
0+0 asla 1 etmez...
(vay be büyük laf ettim şimdi ben kendimi birşey mi sandım ne)
şarapnel
11.09.2006 - 12:12yaralı bir adamım ben
bakmayın ayakta durduğuma
yapıştırılmış benim kemiklerim
eksik parçaları var hala
kalbim delik deşik
alyuvarlarım
sırtında şarapnel parçaları taşıyor oksijen yerine
savaştım
mağlup tarafım ben
ülkem kendini toparlamaya çalışıyor
belki bir 50 sene gerek yeniden olmaya
nâçarım
50 sene sonra
ömür bitiyor...
hokka
11.09.2006 - 11:37kur'anı kerim de kalem süresi
'nun velkalem' ile başlar
'Nun'a ve kaleme and olsun ki' dir manası
bazı müfessirler
'Nun' harfinin şekil itibariyle hokka ya benzediği için
mürekkeb kabı olarak çevirmişlerdir..
Allahu alem..
Nun hurufu mukattaa dır fakat hokkaya benzediğide bir gerçek..
erkek
11.09.2006 - 11:11erken yaşlarda öğreniyoruz
kadınlarla dalga geçmeyi..
dün dersaneden çıkmış ortaokul çocukları yolda gidiyor
arkalarındayım bende
önümde erkek grup onların önünde kız grup..
biyoloji dersinden çıkmışlar belli
erkek çocuklar yüksek sesle kızlara duyurmaya çalışarak şöyle diyor ve gülüşüyorlar
-kızların beyinleri varya beyinleri
-aa var mı gerçekten
-onların beyinleri beyinciklerinin içinde
-ha ha ha... :)
güldüm hallerine bende..
kalemtraş
11.09.2006 - 10:15aç beni sevgili
açta bitir beni
bitir ki kendine yeni kalemler alasın
beni senden kurtarasın
sebepsiz ayrılık
11.09.2006 - 09:53sebepsiz ayrılmak
cesaret ister biraz
herkes yapamaz mutlaka bir sebep uydurulur..
yapıldığı zamanda
işte en acı olanı odur..
laz
11.09.2006 - 09:25canlarım benim
yüzlerini görmek muhabbet etmek bile şifa oluyor bazen..
e istisnalar var tabi
laz
11.09.2006 - 09:23fadime teyzemle yayladan iniyoruz
yolda hatice halaya rastladık.
hatice hala hastalanıp doktora gitmiş, ardeşene..
-beha (hatice) ! be geçmiş olsun
-sorma e daşkimi (kardeşim) . üşüttüm biraz doktora gittum
- e ne dedi
- sen hastasın dedi
-e demedun mi hasta olmasam ha buraya işum ne
-dedum dedum
-o ne dedi
-üşütmüşsün dedi
-e demedun mi bileyirum
-dedum dedum..
-..
böylece yarım saat muhabbet ettiler
gülmekten mideme sancı girdi tabi benimde..
şikayetname
11.09.2006 - 08:55selâm verdim, rüşvet değildir deyü almadılar. hüküm gösterdim, yararsızdır deyü mültefik olmadılar. gerçi görünüşte sözde itâat gösterdiler, ammâ hal diliyle bütün sorularıma cevap verdiler:
dedim: -ey memurlar! bu ne yanlış iş ve çîn-i ebrûdur?
dediler: -her zaman bizim âdetimiz budur.
dedim: -benim saygımı uygun görmüşler ve bana emeklilik berâtı vermişler ki, ondan sürekli olarak yararlanayım ve padişaha gönül rahatlığı ile dua kılayım.
dediler: - ey zavallı! sana haksızlık etmek istemişler ve ne olacağı belirsiz bir mal vermişler ki, durmadan mücadele edesin ve uğursuz yüzler görüp sert sözler işitesin.
dedim: -berâtımın içindekiler ne için yapılmaz?
dediler: -zevâiddir, yapılması mümkün olmaz.
dedim: -böyle evkaf zevâidsiz olur mu?
dediler: -istanbul'un giderlerinden arta kalsa bile bizden kalır mı?
dedim: -vakıf malını çok kullanmak vebâldir.
dediler: -akçamız ile satın almışız bize helâldir.
dedim: -hesap isteseler bu tuttuğunuz yolun bozukluğu görülür.
dediler: -bu hesap kıyamette sorulur.
dedim: -dünyada dahi hesap olur, haberini işitmişiz.
dediler: -ondan dahi korkumuz yoktur, kâtipleri razı etmişiz.
gördüm ki, soruma yanıttan başka nesne vermezler ve bu berât ile isteğimi yerine getirmeğe gerek görmezler. ister istemez uğraşmayı bıraktım, yaslı ve yoksun olarak yalnızlık köşeme çekildim...
fuzuli-şikayetname
hayat
11.09.2006 - 08:09kılıç üzerinde yürüyeceksin
fakat
kılıç ayağını kesmiyecek..
hayat budur işte..
Toplam 3332 mesaj bulundu