şöyle bir manzara düşünün ki;
kişi tanrıyı inkar ettiği gerekçesiyle yakılarak infaz ediyor
ve yanarken
'Tanrım! Tanrım yardım et bana' diye feryâd ediyor.
ve oradan çıkan bir keşiş
halk bu samimi yakarışları duymasın diyerek
-bakın, bakın gördünüz mü şeytan bu adamın ruhuna işlemiş artık!
diyerek bağırıyordu..
suçu -sözde- tanrıyı inkar etmek..
şüphesiz o zamanlar hristiyanlık kilisenin tekelinde idi.
ve kiliseyi eleştirmek
tanrıyı inkâr etmek anlamına geliyordu..
Engizisyonun en büyük işkence icadından birisi 'Böğüren Boğa'dır.
Metalden yapılmış olan bu boğanın karnındaki kapağa suçlu
canlı olarak konur ve ardından kapak kapatılır.
Boğa ateşe tutulurken içinde kavrulan mahkum bağırmaya başlar.
Bu da boğanın böğürme gibi ses çıkarmasını sağlar.
Sesin şiddetine göre kişinin suçunun ne kadar olduğu anlaşılır.
Şayet kişi hiç bağırmadan can verdiyse,
ailesine mahkumun iyi bir hıristiyan olduğu söylenir...
cehaletin dini, dili, ırkı ve mezhebi olmuyor maalesef..
pandoranın kutusunu
yeryüzünde ilk cinayetini işleyen kabil
açmış zaten..
ve başlamış insanın yeryüzü macerası...
pazarlama..
bir meslek
sevmedim, sevemedim pazarlamacıları..
bir de bu sitede kendi reklamını çok iyi yapan pazarlamacı arkadaşlar var..
'dişilik' lerini pazarlıyorlar..
ısrarla 'kadın'lığını ön plana çıkartıpta.. neyse bitsin bu cümle burada..
isteyen herkes üzerine alınabilir..
:)
tövbe tövbe..
neyse biz diğer anlamını yazalım
'zûgak' arapçadan türkçeye geçmiş..
türkçede bu kelimeyi iğfal ederek
'z' yi 's'
'g' yi 'k' yapmış haklı olarak..
'sünbe'
'sünbîden' aldanmış, iğfâl edilmiş..
yalnız buradaki 'iğfâl' türkçede kullanılan
'evlenme vaadiyle kandırılıp ilişkiye girilen kimse'
manasında değil tabi.. zaten bu kullanım türkçeye has..
türklerin iğfâl ettiği kelimelerden yani 'iğfâl'..
iğfâl= gâfil= gaflette olan anlamında..
sünepe.. birileri bu kelimeye müdahale etmezse yakında küfür olarak kullanılacak..
terketmek isteyipte terkedemeyip bağlandığım,
benden gitmek isteyipte göndermediğim
gönderdiğim zamanlar aramızdaki sıkı ipleri bahane edip dönen
alışkanlıklarımı
örümcek ağının bir teliyle kendime bağlayıp
hem alışkanlıklarımın
hem kendimin gönlünü eylemek isterdim..
..ve..
ben ve sen..
kollarını iki yana açmış
ayrılın!
diye bağıran bir adam gibi..
neden 'BAĞlaç' demişler o zaman?
'ben sen' olsaymış
eksilirmiydik; bağlanamaz mı idik..
hımm..
evet eksilirdik;
zira
bir yere 'ben sen' gitmek var
birde
'ben ve sen' gitmek var..
ilkinde aciz
ikincisinde daha bir heybetli gitmek var..
gibi sanki..
herkesin çocukluğunda anlamına vâkıf olamadığı kelimeler
cümleler vardır..
mesela 'sittin sene'.. yahu derdim adamlar seneden ne istiyorda onu sitmeye mitmeye çalışıyor..
işte şu yukarıdaki terimde öyleydi benim için..
armudu neden pişirirler,
hem madem pişirirler ağaçta neden pişirirler
e ağaçta pişirmezlerse ağıza nereden düşecek falan filan..
sonradan öğrendik pişirenin güneş olduğunu..
Çölde bir gece geçirmek demek,
insanın kendine dönmesi,
kendini tanımaya başlaması demektir.
Orada yalnızsın. Orada, başkalarıyla olsan da yalnızsın.
Yıldızlardan hangisini gözüne kestiriyorsan oraya kadar uzanıp geceyi orada geçirmen mümkündür.
O yıldız ki, çöl ufkunda parıldamaktadır,
hem de bir maytap gibi pıtırcıklı sesler çıkartarak seni kendisine davet etmektedir.
İşte o davete icabet ederek o yıldıza kadar uzanıyor ve
çöl gecesini orada geçirmeye karar veriyorsun.
O yıldızın, çöl ufkunda seçilen parıltılı görüntüsüne rağmen,
biliyorsun ki,
orası karanlıktır ve tam da gecenin sakin,
yatıştırıcı bir gecenin geçirileceği yerdir
ne yalan söyliyeyim..
çölde yalnız başıma bir gece geçirmek isterdim
böyle yıldızlar avuçlarımın içinde olacak..
ufkum açılırdı o genişlikte..
hatta bir gecede bilge bile olabilirdim çölde;
bir gecede..
kimbilir..
'hokka' küçük kutu, şişe
'baz' temel alınan, esas
'hokkabaz' hokka ile oynayan anlamında.
birde cem yılmazın yeni vizyona girmiş filminin,ismi..
espriler inceydi
'sosyal mesaj içerikli' bir film olmuş..
ayrıca
ben yedim filmin sonunda..
seyredenler anlar ne demek istediğimi..
karikatürde bir koyun tezgâh kurmuş ot satıyor.
bir başka koyun yaklaşıp soruyor
-burada bu kadar ot varken kim alır senin otlarını üstelik parayla
-alırsın alırsın, çünkü merâk ediyorsun! :)
'tınlamak' tan türemiş..
'tın' eski türkçede nefes, soluk manalarına geliyor.
tınlamaksa sadece nefes alıp vermek manasında.
konuşmadan yapılan eylem yani..
hâriç(çıkanın çıktıktan sonraki yeri,dışarıda olan)
haraç (zorla çıkarılan)
harç (cepten çıkan ama zorlama olmasada yaptırım mevcut ufaktan)
ihracat (malların ülke dışına bedel karşılığı çıkması)
ve
mahreç (boğazdan çıkan)
birde 'hariciler' vardır islam siyasi tarihinde
ehl-i sünnet tarafından verilmiş bu isim
fikir ayrılığı sebebiyle
ehl-i sünnet topluluğundan çıkmış olan demektir...
hepsinin orijininde bir 'çıkmak' var..
öküz altında buzağı aramak
26.10.2006 - 20:13Oluyor oluyor..
Öküz altında buzağı arayana değilde
buzağının öküzün altında dolaştığını gördüm..
E haliyle birde oraya bakıvereyim diyor insan..
Şair ayrımı yapmadan şiirleri sevebilmek
26.10.2006 - 20:09ben Emine Halamın yemeklerini sevmiyorum..
aynı yemeği
Havva Halam yapsın o zaman yerim işte..
cehalet
26.10.2006 - 18:44aydınlığın üzerine serpiştirilmiş ışık geçirmeyen kalın karanlık bir perde..
engizisyon
26.10.2006 - 18:42şöyle bir manzara düşünün ki;
kişi tanrıyı inkar ettiği gerekçesiyle yakılarak infaz ediyor
ve yanarken
'Tanrım! Tanrım yardım et bana' diye feryâd ediyor.
ve oradan çıkan bir keşiş
halk bu samimi yakarışları duymasın diyerek
-bakın, bakın gördünüz mü şeytan bu adamın ruhuna işlemiş artık!
diyerek bağırıyordu..
suçu -sözde- tanrıyı inkar etmek..
şüphesiz o zamanlar hristiyanlık kilisenin tekelinde idi.
ve kiliseyi eleştirmek
tanrıyı inkâr etmek anlamına geliyordu..
engizisyon
26.10.2006 - 18:30Engizisyonun en büyük işkence icadından birisi 'Böğüren Boğa'dır.
Metalden yapılmış olan bu boğanın karnındaki kapağa suçlu
canlı olarak konur ve ardından kapak kapatılır.
Boğa ateşe tutulurken içinde kavrulan mahkum bağırmaya başlar.
Bu da boğanın böğürme gibi ses çıkarmasını sağlar.
Sesin şiddetine göre kişinin suçunun ne kadar olduğu anlaşılır.
Şayet kişi hiç bağırmadan can verdiyse,
ailesine mahkumun iyi bir hıristiyan olduğu söylenir...
cehaletin dini, dili, ırkı ve mezhebi olmuyor maalesef..
pandoranın kutusunu
yeryüzünde ilk cinayetini işleyen kabil
açmış zaten..
ve başlamış insanın yeryüzü macerası...
pazarlama
26.10.2006 - 17:58pazarlama..
bir meslek
sevmedim, sevemedim pazarlamacıları..
bir de bu sitede kendi reklamını çok iyi yapan pazarlamacı arkadaşlar var..
'dişilik' lerini pazarlıyorlar..
ısrarla 'kadın'lığını ön plana çıkartıpta.. neyse bitsin bu cümle burada..
isteyen herkes üzerine alınabilir..
sokak
26.10.2006 - 17:39:)
tövbe tövbe..
neyse biz diğer anlamını yazalım
'zûgak' arapçadan türkçeye geçmiş..
türkçede bu kelimeyi iğfal ederek
'z' yi 's'
'g' yi 'k' yapmış haklı olarak..
dar geçit
anlamına geliyor..
dost
26.10.2006 - 17:28etimolojik kökeni
aparatif bir yiyecek olan
'tost'
değil..
alakası yok
Sünepe
26.10.2006 - 16:51'sünbe'
'sünbîden' aldanmış, iğfâl edilmiş..
yalnız buradaki 'iğfâl' türkçede kullanılan
'evlenme vaadiyle kandırılıp ilişkiye girilen kimse'
manasında değil tabi.. zaten bu kullanım türkçeye has..
türklerin iğfâl ettiği kelimelerden yani 'iğfâl'..
iğfâl= gâfil= gaflette olan anlamında..
sünepe.. birileri bu kelimeye müdahale etmezse yakında küfür olarak kullanılacak..
istediklerim ve yapamadıklarım
26.10.2006 - 16:36terketmek isteyipte terkedemeyip bağlandığım,
benden gitmek isteyipte göndermediğim
gönderdiğim zamanlar aramızdaki sıkı ipleri bahane edip dönen
alışkanlıklarımı
örümcek ağının bir teliyle kendime bağlayıp
hem alışkanlıklarımın
hem kendimin gönlünü eylemek isterdim..
rakı şişesinde balık olmak
26.10.2006 - 16:31bknz.
darı ambarına kilitlenmiş tavuk olmak
istediklerim ve yapamadıklarım
26.10.2006 - 16:29Atmosferi delip yeryüzüne düşmekte olan bir
metoora zıplayıp rövaşatayla vurup
jüpitere gol atmak isterdim
Gönül
26.10.2006 - 14:44'gönenen yer'
gönenmek = ince duyguların hareketini ifade etmek bakımından
'isteme, arzulama, sevinme yetisi' demektir.
ve
26.10.2006 - 14:38..ve..
ben ve sen..
kollarını iki yana açmış
ayrılın!
diye bağıran bir adam gibi..
neden 'BAĞlaç' demişler o zaman?
'ben sen' olsaymış
eksilirmiydik; bağlanamaz mı idik..
hımm..
evet eksilirdik;
zira
bir yere 'ben sen' gitmek var
birde
'ben ve sen' gitmek var..
ilkinde aciz
ikincisinde daha bir heybetli gitmek var..
gibi sanki..
armut piş ağzıma düş
26.10.2006 - 12:53herkesin çocukluğunda anlamına vâkıf olamadığı kelimeler
cümleler vardır..
mesela 'sittin sene'.. yahu derdim adamlar seneden ne istiyorda onu sitmeye mitmeye çalışıyor..
işte şu yukarıdaki terimde öyleydi benim için..
armudu neden pişirirler,
hem madem pişirirler ağaçta neden pişirirler
e ağaçta pişirmezlerse ağıza nereden düşecek falan filan..
sonradan öğrendik pişirenin güneş olduğunu..
bahtsız deveyi çölde kutup ayısı öpermiş
26.10.2006 - 12:18bunun konumuzla hiç bir alakası yok
şimdiden söyliyeyim.. :)
Benim filmimin repliği
26.10.2006 - 12:17Çölde bir yalnız Âdem..
:)
çöl
26.10.2006 - 12:15Çölde bir gece geçirmek demek,
insanın kendine dönmesi,
kendini tanımaya başlaması demektir.
Orada yalnızsın. Orada, başkalarıyla olsan da yalnızsın.
Yıldızlardan hangisini gözüne kestiriyorsan oraya kadar uzanıp geceyi orada geçirmen mümkündür.
O yıldız ki, çöl ufkunda parıldamaktadır,
hem de bir maytap gibi pıtırcıklı sesler çıkartarak seni kendisine davet etmektedir.
İşte o davete icabet ederek o yıldıza kadar uzanıyor ve
çöl gecesini orada geçirmeye karar veriyorsun.
O yıldızın, çöl ufkunda seçilen parıltılı görüntüsüne rağmen,
biliyorsun ki,
orası karanlıktır ve tam da gecenin sakin,
yatıştırıcı bir gecenin geçirileceği yerdir
istediklerim ve yapamadıklarım
26.10.2006 - 12:09ne yalan söyliyeyim..
çölde yalnız başıma bir gece geçirmek isterdim
böyle yıldızlar avuçlarımın içinde olacak..
ufkum açılırdı o genişlikte..
hatta bir gecede bilge bile olabilirdim çölde;
bir gecede..
kimbilir..
alt kültür
26.10.2006 - 11:58yükseklere kar yağdı üşümedin mi?
sen bu işin sonunu düşünmedin mi?
*bazen sarı/gri leşesim geliyor..
hokkabaz
26.10.2006 - 11:52'hokka' küçük kutu, şişe
'baz' temel alınan, esas
'hokkabaz' hokka ile oynayan anlamında.
birde cem yılmazın yeni vizyona girmiş filminin,ismi..
espriler inceydi
'sosyal mesaj içerikli' bir film olmuş..
ayrıca
ben yedim filmin sonunda..
seyredenler anlar ne demek istediğimi..
merak
26.10.2006 - 11:46karikatürde bir koyun tezgâh kurmuş ot satıyor.
bir başka koyun yaklaşıp soruyor
-burada bu kadar ot varken kim alır senin otlarını üstelik parayla
-alırsın alırsın, çünkü merâk ediyorsun! :)
dinlemek
26.10.2006 - 11:44'tınlamak' tan türemiş..
'tın' eski türkçede nefes, soluk manalarına geliyor.
tınlamaksa sadece nefes alıp vermek manasında.
konuşmadan yapılan eylem yani..
mahreç
26.10.2006 - 11:27hâriç(çıkanın çıktıktan sonraki yeri,dışarıda olan)
haraç (zorla çıkarılan)
harç (cepten çıkan ama zorlama olmasada yaptırım mevcut ufaktan)
ihracat (malların ülke dışına bedel karşılığı çıkması)
ve
mahreç (boğazdan çıkan)
birde 'hariciler' vardır islam siyasi tarihinde
ehl-i sünnet tarafından verilmiş bu isim
fikir ayrılığı sebebiyle
ehl-i sünnet topluluğundan çıkmış olan demektir...
hepsinin orijininde bir 'çıkmak' var..
Toplam 3332 mesaj bulundu