Sultan Fatih Yağcı Adlı Üyenin Nedir Yazıları ...

  • hoşbulduk

    08.11.2006 - 12:33

    'Hoşgeldin'
    tekil iken
    'Hoşbulduk' un çoğul formda olmasının temelinde
    'alçakgönüllülük' var zannımca..

  • nedir bölümü

    08.11.2006 - 12:31

    Her terimin sonunda sorulan şu iki soru
    bu bölümü açıklamaya yetiyor..
    ................sizce ne demek,.................. size neyi çağrıştırıyor?

  • her aşk bitermiş

    08.11.2006 - 12:16

    Bitmek..
    Anadolu'da yeşermek manasında da kullanılır 'bitmek'..
    biryerlerden aniden çıkmak anlamına da gelir..
    Hâl böyle iken 'Her aşk bitermiş' sözünü bir daha düşünün derim..
    Aşk ta her tohum gibi çatlamak, toprağın üstüne çıkmak; bitmek ister..
    Fakat her bitişin
    bir amaca gebe olması gerekir..
    Amaçsız biten aşklar 'biten' aşklardır..

  • iksir

    08.11.2006 - 12:02

    damıtılarak elde edilmiş sıvı.

  • gri

    08.11.2006 - 10:13

    Kimi beyaza yakın derken
    kimisi de siyaha daha yakın diyor..
    isteyen istediği yerden baksın..
    ister amuda kalkarak bak,
    ister bir ağaca çık
    istersen bir dağın tepesine
    istersen kendine bir çukur kaz oradan bak..
    baktığın yer önemlidir
    ve bu öncelik senin kendi tercihin.
    ama ben rüzgarın koparttığı bir çınar yaprağının üstündeyken, bir yandan savrulup bir yandan üşürken,düşerken bakıyorsam; bakmaya çalışıyorsam
    bundan kime ne?
    şu an yaprak yeni koptu; yüksekteyim ve gri bence beyaza daha yakın..
    düşmeye yakınken siyaha yakın görürsem, beni kınamayın...

  • kerpeten

    08.11.2006 - 09:29

    'kelbetân'
    insan parmağından esinlenerek icât edilmiş bir âlet.
    çok iş gördüğü hepimize mâlum olmasının yanısıra
    ben
    bir türlü 'dişçi'lerin eline yakıştıramıyorum..
    hani gördüğü iş hasebiyle ya tuttuğunu kopartır, ya da yamultur kerpeten..
    insan daha başka bir şekilde süsler ve şirin gösterir
    ama yok
    'dişçi'lerde de günlük hayatta kullanılanın tıpatıp aynısı var..
    gelde ürkme!
    el-insaf..

  • kurbağa

    07.11.2006 - 20:00

    'kurbaka'

    orijinal ismi 'baka' iken 'kaplumbağa' (kaplı baka) dan ayırmak için
    başına 'kur' öneki getirilmiştir..

    'baka' eski türkçede kaplumbağa ve kurbağanın ortak ismidir...
    dikkat edin; baka, (bakmak) tan geliyor..
    ikisininde bakışları bir tuhaftır değil mi?
    hatta meşhur bir söz bile vardır
    'kaplumbağa kafasını çıkartıp etrafına bakmadan ilerlemez'
    diye..
    e kurbağanın böyle gözleri suyun altından fırlamışçasına bakışı da meşhurdur..
    hakkını yemeyelim..

  • kurbağa

    07.11.2006 - 19:54

    Mandayı nalladıklarını gören kurbağa da ayağını kaldırmış.

    Bulgar atasözü..

  • toprak

    07.11.2006 - 19:49

    Hor bakma sen toprağa,
    toprakta neler yatur
    Kani bunca evliya,
    yüz bin peygamber yatur..

    demiş Yunus..

  • kerte

    07.11.2006 - 19:29

    pusula kadranının 1/16'lık derecesi
    son kerte önemlidir her zaman
    çünkü 'doğru' o son kertenin arkasında gizlidir..

  • dert

    07.11.2006 - 19:13

    derdi olmayanın amacı da olmaz
    ve her amacı olanın bir derdi vardır.
    amacı var olanın derdi;
    var olmaya çalışmaktır!

  • hüsnü şenlendirici

    07.11.2006 - 19:08

    Hüsnü'cüğüm..
    Bir İstanbul İstanbul üflede şenlensin buralar..
    Klarneti konuşturan âdem..
    Hani gitarda Santana vardır gitarı konuşturur derler..
    Hüsnü Şenlendirici'de Santana'nın klarnet çalanı..
    'püf'lemeden 'üf'lüyor..
    Romen olduğunu zaten biliyorsunuzdur..
    Dinlemek varken; anlatmak niye?

  • ihtilâl

    07.11.2006 - 15:34

    'hal' ve 'halel' kelimeleriyle aynı kökten
    'halel' 'hâl'e zarar vermek, 'hâl' in durumunu menfî anlamda değiştirmek
    anlamına gelmektedir..
    eh..
    ihtilâl kelimesini açıklamaya bilmem gerek var mı.
    yinede söyleyelim
    'ihtilâl' bir makâmı zorla ele geçirmek,
    eski hâlini değiştirmek
    manasına gelir arapçada..

  • endişe

    07.11.2006 - 15:27

    'dîde' (bakmak, görmek,düşünmek)
    'endîden' (derin düşünmek, kaygılanmak)
    'endîşe' (kaygı, derin düşünce)
    kelime farsça..

  • solcu

    07.11.2006 - 14:11

    Adın çıkacağına canın çıksın derler ya
    bizim mahallede bir amcamız var
    birilerine kızınca ağzından çıkan kelimeler aynen şöyle

    -faşist bunların hepsi!
    -ya amca ne alaka
    -solcu komünistler
    -adam solcu değil ki
    -kafir masonlar!
    -:Ss

  • animatör

    07.11.2006 - 14:01

    'Ankara Gençlik Grubu ' olarak ismimizi yazdırıp
    oyuna çağırılınca ortadan kaybolduğumuz da
    bizimle
    - Ne oldu Ankara Çocuk Korosuna dönüştünüz birden
    diyen, ağzı laf yapan fırlama kişilikler işte..

  • fasit daire

    07.11.2006 - 13:57

    para kazanmam, çalışmam için önce keyfimin olması gerekir.
    keyfimin yerinde olması için de param olması..
    böyle bir fasit dâire işte..

  • bunalmak

    07.11.2006 - 13:55

    'buna-mak' tır kökeni..
    'bun' ise eski türkçede sıkıntı, dert, hastalık anlamlarına gelmekte..
    yani
    'bunalmak'ın köken mânâsı (saçmalamak) tır..
    dolayısıyla
    insan
    saçmalıyorsa anlayın ki bunalmıştır
    ve
    bunalmışsa birazdan saçmalamaya başlayacaktır; ona göre tedbir alın..

  • hergele

    07.11.2006 - 13:42

    'hargele' farsçada (yaban eşeği) anlamına gelir
    'har' = eşek..

  • miskin

    07.11.2006 - 13:40

    'sâkin' ve 'sükûn' kelimeleriyle aynı kökten
    'sükûn' arapçada (yerinde duran, fakîr) anlamlarına gelirken
    'miskîn' (çok fazla yerinde duran :) ve çok fakir) anlamlarına gelmektedir..

  • sarhoş kahrı çekmek

    07.11.2006 - 13:36

    Aslında çabuk sarhoş olanların ayık halleri çok enteresan geliyor bana..
    sarhoşların çoğu
    yufka yürekli insanlar..(şahsî tesbit)
    bu yüzden kendilerini çok çabuk içkiye teslim ediyorlar..
    ayık iken yapamadıklarını yapıp
    iyice zıvanadan çıkıyorlar..
    hâl böyle iken kahrı çekilmiyor tabi, en yakın dereye atıp, kafasını soğuk sulara sokup sokup çıkartmak önerilen metodlardandır..

  • ağlamak

    07.11.2006 - 13:31

    Orijinal yazılışı 'ığ-lamak'..
    'ığ/ağ' seslerinden türemiş bir fiil..
    ah-layıp vah-lamak ın
    ığ ve ağ versiyonu..

  • sen benim kim olduğumu biliyor musun?

    07.11.2006 - 13:25

    Üniversitenin büyük amfisinde 800 kisinin katıldığı bir imtihan...
    Süre iki saat...
    Profesör son derece sert ve sürenin esnetilmesine imkân yok.
    Cevapları yetiştiremeyen kalıyor.
    Bu yüzden bütün talebeler
    harıl harıl kâgıt dolduruyorlar. Ama birisi ağırdan gidiyor.
    Biraz düsünüyor biraz yazıyor. Hiç aceleci bir hâli yok.
    Derken süre doluyor. 'Getirin kâgıtları çocuklar' diyor profesör ve
    herkes bitirebildigi kadarıyla kâgıdını getirip masanın üzerine koyuyor.
    Veren çıkıyor, veren çıkıyor
    masanın üzerindeki kâgıtlar
    birikiyor. Sınıfta hiç talebe kalmıyor.
    Bir kişi hâriç. Bizim ağırdan giden
    talebe hiç istifini bozmadan yazmaya devâm ediyor.
    Böylece biraz daha zaman
    geçtikten sonra, bizimki kalkip kürsüye gidiyor ve kâgıdını bir sonraki ders
    için hazırlıklarını
    tamamlamakta olan profesöre uzatıyor.
    Profesör kızarak:
    -Hayır! Çok geç kaldın.
    Artık senin kâgıdını alamam...
    Bizimki ters ters bakıyor:
    -Sen benim kim oldugumu biliyor musun?
    -Yoo, aslinda bilmiyorum. Ne olacak?
    Talebe bakislarini diklestirerek tekrar soruyor:
    -Sen benim kim oldugumu biliyor musun?
    -Hayir bilmiyorum! Üstelik bu hiç de mühim degil!
    -Iyi öyleyse, diyor bizimki ve yığılı duran imtihan kâgitlarinin bir
    kısmını kaldırıyor ve araya kendi kâğıdını koyup kağıtları tekrar
    düzeltiyor. Sonra da:
    -İyi günler hocam,
    deyip profesörün şaşkın bakışları arasında yürüyüp
    gidiyor...

  • enteresan diyaloglar

    07.11.2006 - 08:36

    Aşağıdaki konuşmalar tamamen gerçek olup, Deniz Navigasyon kanalı 106 (Finisterra/Galicia)
    tarafından kayıt edilmiştir.

    İspanyollar; ' Burası A-853, çarpışmadan kaçınmak için lütfen rotanızı 15 derece güneye çevirin. Şu anda 25 deniz mili uzaklıktasınız ve tam üzerimize doğru gelmektesiniz.'

    Amerikalılar; 'Asıl siz kendi rotanızı 15 derece kuzeye çevirin.'

    İspanyollar; ' Negatif! Tekrarlıyoruz. Rotanızı 15 derece güneye çevirin.'

    Amerikalılar; 'Sizinle ABD gemisinin kaptanı konuşuyor. Kendi rotanızı derhal 15 derece kuzeye çevirin.'

    İspanyollar; 'Öneriniz mümkün görülmedi. Bize çarpmak istemiyorsanız rotanızı 15 derece güneye çevirin.'

    Amerikalılar; ' (Artık sesini yükselterek) Sizinle ABD Deniz filosunun büyüklükte ikinci uçak gemisi USS Lincoln'un Kaptanı Richard James Howard
    konuşuyor. Beraberimizde iki kruvazör, avcı uçakları, dört denizaltı var. Ayrıca bizi hücumbotlar destekliyor. Size TAVSİYE etmiyorum, EMREDİYORUM!
    Rotanızı 15 derece kuzeye çevirin, aksi halde filomuzun emniyeti için tedbir alacağız. Derhal rotamızdan çekilin gidin.

    İspanyollar; 'Sizinle Juan Manuel Salas Alcantara konuşuyor. Burada iki kişiyiz. Beraberimizde bir köpek, akşam yemeğimiz, iki şişe bira ve bir de
    kanaryamız var. Kanarya şu anda uyuyor. Ayrıca bizi radyo istasyonu Cadena Dial La Coruna destekliyor. Şu anda İspanya'nın Finisterra Galicia
    kıyısında ve A-853 numaralı Deniz fenerinde olduğumuzu göz önünde bulundurarak, buradan hiçbir yere gitmeye niyetimiz olmadığını söyleyelim.Deniz fenerimizin İspanya'daki deniz fenerleri arasında büyüklük açısından kaçıncı sırada olduğu konusunda hiç bir fikrimiz yok. Kayalık sahillerimize kafadan geçirmek üzere yönlenmiş boktan geminizin emniyeti için istetiğiniz boktan tedbiri alabilirsiniz. Ama yine de ısrarla tavsiye ediyoruz. Rotanızı 15 derece kuzeye çevirin.

    Amerikalılar; 'Okey, anlaşıldı. Teşekkürler...'

Toplam 3332 mesaj bulundu