'Kazancakis'in o romanını bilirsin: Günaha Son Çağrı. O kitabın son bölümünde bu duyguyu ne güzel anlatır Kazancakis; mücadeleyi bırakmamanın, mücadeleden kopmamanın o büyük sevincini ne güzel anlatır. İşte o sevinci duyuyorsun, o büyük sevinci. (...) '
Deniz bize döndü:
'Cezaevinden bizi yangından mal kaçırır gibi kapıp havada getirdiler. Ayakkabılarımızın bağlarını bile bağlamamıza fırsat vermediler. Postallarımın bağlarını bağlasınlar; asılınca postallarımın ayağımdan düşmesini istemem,' dedi.
Bir görevli, eğilip Deniz'in açılmış bağcıklarını bağladı.
İki gardiyan iki kolundan kavradı. 'Hadi,' dediler.
Deniz, kalktı, dimdik yürüdü iki gardiyanın arasında.
Çok metin gitti.
En uzun koşuysa elbet Türkiye'de de Devrim
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, AŞK olsun! '
Babama, anneme, kardeşlerime ve yakın akrabalarıma,
Söyleyecek fazla söz bulamıyorum.
Bir insanın sonunda karşılaşacağı tabii sonuç, bildiğiniz sebeplerden dolayı erken karşıma çıktı.
Üzüntü ve acınızı tahmin ediyorum.
İleride durumumu çok daha iyi anlayacağınız inancındayım.
Metin olunuz.
Üzüntü ve acılarınızı unutmaya çalışınız.
Bütün varlığımla hepinize kucak dolusu selamlar sevgiler! ..
Yazılacak çok şey var, fakat hem mümkün değil, hem de sırası değil...
Candan selamlar.
Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in avukatlarından Mükerrem Erdoğan anlatıyor:
Deniz, gardiyanın elinde tuttuğu sigaradan derin bir soluk çekti.
'İki gün öncesine kadar 'Birinci' sigarası içiyorduk,' dedi. 'Sonucun böyle olacağını bildiğimizden, hiç olmazsa son iki günümüzde filtreli sigara içelim dedik.' Ardından da 'Gelmekle çok iyi ettiniz,' dedi. 'Ölüme nasıl gittiğimizi gözlerinizle görüp yarınki kuşaklara doğru anlatasınız diye sizlerin bu olaya tanık olmanızı istedik. Cezaevlerindeki devrimcileri benim için tek tek öpün. Bizleri de Taylan'ın yanına gömün.'
Her gün bir yerden göçmek ne iyi.
Her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti, cancağzım,
ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.'
Geceleyin yıldızsız ağır denize kadar
geceleyin zifiri karanlıkta
güneşli buğday tarlasıdır Bakü şehri.
Tepedeyim,
avuç avuç çarpar yüzüme ışık taneleri,
havada rast peşrevi Boğaziçi suları gibi akar.
Tepedeyim,
uzaklaşır uçsuz bucaksız ayrılıkta
bir sal gibi yüreğim
gider anıların ötesine
yıldızsız ağır denize kadar
zifiri karanlıkta.'
Bülent Ecevit
06.11.2006 - 07:44'Takalar geçiyor allı yeşilli
Takalar geçiyor dümenleri lazlı
Takalar geçiyor en nazlı
Yelkenlilerden de güzel
Güvenli sularda işsiz dönenen
Gezi yelkenlerinden çok duyarak denizi
Takalar geçiyor enginlere
Yamalı göğsünü gere gere
Takalar geçiyor yükle yürekle
Takalar geçiyor emekle dolu
Günlük güneşlik kıyılarından kopmuş
Denizlerde Anadolu
Kıyılar kadın olmuş
Açılır gider erkeği
Takalar takalar toprağın
Denizde çarpan yüreği...'
Bülent Ecevit
deniz gezmiş
05.11.2006 - 22:39'Kazancakis'in o romanını bilirsin: Günaha Son Çağrı. O kitabın son bölümünde bu duyguyu ne güzel anlatır Kazancakis; mücadeleyi bırakmamanın, mücadeleden kopmamanın o büyük sevincini ne güzel anlatır. İşte o sevinci duyuyorsun, o büyük sevinci. (...) '
Deniz Gezmiş (Gülünün Solduğu Akşam'dan)
nazım hikmet
05.11.2006 - 21:26'BEN SEN O
O, yalnız ağaran tanyerini görüyor,
ben, geceyi de.
Sen yalnız geceyi görüyorsun,
ben ağaran tanyerini de...'
Nazım Hikmet
can yücel
05.11.2006 - 17:25Büyük şair. Can Yücel'i azımsayabilmek için en az onun kadar iş yapabilmiş olmak gerekir.
deniz gezmiş
05.11.2006 - 17:16Avukat Mükerrem Erdoğan anlatıyor:
Deniz bize döndü:
'Cezaevinden bizi yangından mal kaçırır gibi kapıp havada getirdiler. Ayakkabılarımızın bağlarını bile bağlamamıza fırsat vermediler. Postallarımın bağlarını bağlasınlar; asılınca postallarımın ayağımdan düşmesini istemem,' dedi.
Bir görevli, eğilip Deniz'in açılmış bağcıklarını bağladı.
İki gardiyan iki kolundan kavradı. 'Hadi,' dediler.
Deniz, kalktı, dimdik yürüdü iki gardiyanın arasında.
Çok metin gitti.
(Gülünün Solduğu Akşam)
deniz gezmiş
05.11.2006 - 16:37'MARE NOSTRUM
En uzun koşuysa elbet Türkiye'de de Devrim
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, AŞK olsun! '
Can Yücel
marie trintignant
05.11.2006 - 00:22Şarkıcı sevgilisi tarafından dövülerek hastanelik edilen, hastanede hayatını kaybeden aktris. Ünlü oyuncu Jean Louis Trintignant'ın kızı.
deniz gezmiş
04.11.2006 - 16:34Bizim Deniz.
Yalnız
04.11.2006 - 15:08Doğrusu yalnızdır, yanlız değil. Yalından gelir.
selam olsun
04.11.2006 - 14:27'Selam olsun dağa taşa
Yaranlara selam olsun
Ormandaki kurda kuşa
Cerenlere selam olsun
Dünya üstü kara zindan
Boynumuzda yağlı urgan
Yolculardan hancılardan
Soranlara selam olsun
Ölüm canın has yoldaşı
Diken gülün gönüldeşi
Kar altında deniz düşü
Kuranlara selam olsun
Kağıdımız çaput bizim
Kefenimiz bulut bizim
Mesleğimiz umut bizim
Kıranlara selam olsun'
Ülkü Tamer
hüseyin inan
04.11.2006 - 12:11'HÜSEYİN İNAN'IN SON MEKTUBU
Babama, anneme, kardeşlerime ve yakın akrabalarıma,
Söyleyecek fazla söz bulamıyorum.
Bir insanın sonunda karşılaşacağı tabii sonuç, bildiğiniz sebeplerden dolayı erken karşıma çıktı.
Üzüntü ve acınızı tahmin ediyorum.
İleride durumumu çok daha iyi anlayacağınız inancındayım.
Metin olunuz.
Üzüntü ve acılarınızı unutmaya çalışınız.
Bütün varlığımla hepinize kucak dolusu selamlar sevgiler! ..
Yazılacak çok şey var, fakat hem mümkün değil, hem de sırası değil...
Candan selamlar.
Hüseyin İnan'
(Gülünün Solduğu Akşam'dan)
kokarağaç
04.11.2006 - 11:59Ailanthus. Toprak, su isteği konusunda son derece alçakgönüllü bir ağaç türü.
erdal öz
04.11.2006 - 11:26Öyküleri de çok iyi ama ille de 'Gülünün Solduğu Akşam'...
deniz gezmiş
04.11.2006 - 11:17Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in avukatlarından Mükerrem Erdoğan anlatıyor:
Deniz, gardiyanın elinde tuttuğu sigaradan derin bir soluk çekti.
'İki gün öncesine kadar 'Birinci' sigarası içiyorduk,' dedi. 'Sonucun böyle olacağını bildiğimizden, hiç olmazsa son iki günümüzde filtreli sigara içelim dedik.' Ardından da 'Gelmekle çok iyi ettiniz,' dedi. 'Ölüme nasıl gittiğimizi gözlerinizle görüp yarınki kuşaklara doğru anlatasınız diye sizlerin bu olaya tanık olmanızı istedik. Cezaevlerindeki devrimcileri benim için tek tek öpün. Bizleri de Taylan'ın yanına gömün.'
(Gülünün Solduğu Akşam'dan)
sazan
03.11.2006 - 19:40... aranıyor.
Son Kuşlar
03.11.2006 - 19:37Sait Faik'in çevreci mesajlar içeren bir öyküsünün ve öykü kitabının adı.
sahte rumuz
03.11.2006 - 19:28Rumuzun bile sahtesi varmış.
her gün
03.11.2006 - 19:12'YENİLİĞE DOĞRU
Her gün bir yerden göçmek ne iyi.
Her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti, cancağzım,
ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.'
Mevlana
Yenileştiren: A:Kadir
hergele
03.11.2006 - 18:50Üçkağıtçı.
tezahür
03.11.2006 - 18:17Belirme.
ezilenler
03.11.2006 - 17:51Dostoyevski romanı.
nazım hikmet
03.11.2006 - 17:37'GECELEYİN BAKÜ
Geceleyin yıldızsız ağır denize kadar
geceleyin zifiri karanlıkta
güneşli buğday tarlasıdır Bakü şehri.
Tepedeyim,
avuç avuç çarpar yüzüme ışık taneleri,
havada rast peşrevi Boğaziçi suları gibi akar.
Tepedeyim,
uzaklaşır uçsuz bucaksız ayrılıkta
bir sal gibi yüreğim
gider anıların ötesine
yıldızsız ağır denize kadar
zifiri karanlıkta.'
Nazım Hikmet
gitmek
03.11.2006 - 12:36Kapıyı çarpmadan... Şimdilik.
ankaranın gri kışı
03.11.2006 - 12:24Ben de öyle sanırdım ama, on yıl yaşadım Ankara'da. Yaşayınca insanın düşüncesi değişebiliyor.
Toplam 1628 mesaj bulundu