Meral Dağkıran Adlı Üyenin Nedir Yazıları - A ...

  • başkalarının acısına bakmak

    21.03.2006 - 00:20

    acınızı biraz hafifletir ama dindirmez...

  • ölsem de gam yemem

    21.03.2006 - 00:18

    mutluluktan arta kalan kelimeler mi desem,bilmem ki! ! ! ! ! ! !

  • mutlu aşk yoktur

    20.03.2006 - 22:54

    yaralı ve kanayan aşıklar vardır mutlu aşk yoktur şarkısını söyleyen...

  • doktorlar

    20.03.2006 - 01:39

    Adamın biri çok kuvvetli öksürüyormuş, doktora gitmiş derdini anlatmış. Doktorda adama yanlışlıkla öksürük ilacı yerine müshil ilacı vermiş ve demiş ki:bir hafta boyunca yemeklerden sonra iç ve yanıma gel. Adam bir hafta sonra gelince doktor: Öksürüğün nasıl oldu deyince, adamda: Cesaret edipte öksüremiyorum ki,demiş... :-)))

    bilmiyorum ki,ne söyleyebilirim onlar için.şu an nötrüm.

  • kazım koyuncu

    18.03.2006 - 15:57

    Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto 'Ç´e' Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya.

    Kazım KOYUNCU
    Alıntıdır.

  • Bülent İNAL

    18.03.2006 - 15:29

    hani hayatımızda belirlediğimiz bir kriterimiz vardır ya,boy pos,kaş göz falan filan...uyuyor valla,yakışklı :-))

  • yüzük

    18.03.2006 - 02:25

    illede gümüş ve dolu dolu,genelde hiyeroglifi andıran şekillerde,vazgeçilmez...

  • uğrak

    18.03.2006 - 02:16

    yağmur yağdığında mutlaka deniz kenarı.
    her ayın 15.nde teknede balık ekmek yemek
    iş çıkışı arkadaşlarla kısa bir süre yürüdükten sonra dağıldığımız köşebaşı :-))))))
    unuttummm hafta sonları fırsat buldukça Güneş'i sevmeye gitmek..

  • mezar gölgeliği

    18.03.2006 - 02:03

    sabahın bir saatinde mezarlığa gitmek,kocaman çam gölgeliği altında oturup-kuş sesleri eşliğinde-ordaki yakınlarını(anne ve baba) yanında hissetmek huzur verici...ardından bir sigara içip ordan tekrar görüşmek üzere ayrılmak...

  • efkan şeşen

    18.03.2006 - 01:52

    yaralıyım ahh dost elinden...

  • Gidenlerin yasını tutmak

    18.03.2006 - 01:47

    yaşarken değer vermek daha önemli.ne zamana kadar tutulabilir ki? zaman öyle bir ilaç ki senin yaşama daha sıkı bağlanmanı sağlıyor...

  • özellik

    17.03.2006 - 16:28

    sabırlı,duygusal,samimi,önyargısız,dost,çocuklara düşkün ve dahası insan yani ben.
    yarin yanağından gayri paylaşmak herşeyi...

  • pot kırmak

    17.03.2006 - 16:10

    ooy ooy işyerinde geçen bir diyalog:
    ben odadan çıkıp büroya geçiyorum.içerde iki arkadaş çalışıyorken ben(bu esnada odanın penceresinden bir bay dışardaki geçit törenini-bu arada Atatürk bugün Mersin'e gelmiş-izliyor)
    -kimin yanında yiyecek birşeyi varsa ve bana vermiyorsa başı dönsün,diyorum.bu bir beddua.epeydir baş dönmem var.
    sonra penceredeki bayın arkası bana dönük olduğu için ve ben aynı bölümde çalıştığım arkadaş zannederek:
    -abi bu ne ya ne töreni böyle derkene sevgili bay bana dönüyor.anaa o ne ülen bu bizim müdür.tabii ben kıpkırmızı hönk ve de mönk,arkadaşların sinsi gülüşleri arasında odayı jet hızıla terkediyorum.olayın geçtiği yer bir kamu binası... :-))))))))))

    -

  • acil servis

    17.03.2006 - 01:22

    ilgiç bir olay.akrabalardan biri hastalanıyor ve biz acile götürüyoruz.acil kapısında öyle bir hasta sırası var ki mecburen başka bir hastahaneye doğru -endişe ve şaşkınlık içinde-yol alıyoruz...

  • okumak

    16.03.2006 - 21:46

    gelişmek,özgürlük,mutluluk ve heyecan...

  • vazgeçtim senden

    16.03.2006 - 15:58

    vazgeçtim gözlerinden
    vazgeçtim dudaklarından..............

  • eftelya

    16.03.2006 - 10:28

    bir el uzanır bana sınırların ardında
    büyümeli sevdamız kardeşlik toprağında
    ver elini ver bana Eftalya
    ....

  • ernesto che guevara

    15.03.2006 - 23:37

    Dr. CHE

    Dünya böylesine güzel
    olur muydu yine
    diplomasını çerçeveleyip
    para kazanma derdine
    düşseydi Dr. Che
    yüreğini dağlara asmak yerine
    Sunay AKIN

  • Kadın Hakları

    15.03.2006 - 22:55

    insan haklarının devamı mı acaba?
    hem kadın hakkı yok ki
    hakkı erkek ismi :-)))))) ne kadar soüuk bi espri di mi? ? ?

  • gaziantep

    15.03.2006 - 13:55

    2 yıl görev yaptım.en ilginci kız isteme adetleriydi.oğluna kız arayan anne ve akrabalardan biri ev ev gezebiliyordu.girdiği evi tanıyıp tanımaması hiç önemli değildi.ilk sorulan soru evde bekar kız var mı olurdu.ve ben buna bizzat tanık oldum.
    mutfak kültürüne hayranım,misafirperverliğine de.

  • bilim kutsal bir inektir

    14.03.2006 - 20:14

    arabalar lütfen durun,inekler geçiyor ve bilime yol verin

  • ilkay

    14.03.2006 - 19:34

    Grup Kızılırmak'ın solistinin adı,bitanem benim...

  • 14 mart

    14.03.2006 - 11:44

    tüm doktorlara sevgiyle,gününüz kutlu olsun.ve bir fıkra:

    KADAVRA
    Egitmen doktor senenin ilk günü tip fakultesi ögrencilerini etrafina toplamis, bir kadavranin basinda derse baslamis.

    Bakin arkadaslar, tüm doktorluk hayatinizda önem vermeniz gereken iki nokta vardir:

    Birincisi; 'kesinlikle ve kesinlikle igrenmeyeceksiniz' der ve parmagini kadavranin kiçina soktuktan sonra agzina sokar! Sonra da ögrencilere dönüp, 'haydi bakalim aynisini yapin' der. Ögrenciler sirayla ayni hareketi tekrarlarlar. Bu arada kusanlar ve hatta bayilanlar olur. Bitince egitmen doktor konusmasina

    devam eder:

    Ikinci önemli nokta ise 'DIKKAT'dir der.. Ben biraz önce kadavranin kiçina isaret parmagimi, agzima orta parmagimi sokmustum.....

  • Eski aşk

    14.03.2006 - 10:58

    Seni seviyorum; seni çok seviyorum

    - Ben de seni; ben de seni çok seviyorum...

    Değil o iki insanın arasına

    şu iki satırın arasına bir şey girebilir mi?

    Ama girer işte

    girdiği için de, “eski aşk” oluverir karşındaki

    Artık hiç görmese de

    göremese, görmemesi gerekse de

    “eski aşkları”yla yaşar insan

    düşleriyle geçip gider zaman

    Hiç konuşmasa, konuşulmasa

    adı bile geçmese, silgilerle silinse de

    gittikçe dolan kartvizitinde

    çoluk çocuk tatil dönüşünde

    bir ödül töreninde

    bol yıldızlı bir gecede

    gözlerin önünden geçiveren

    film şeridinin soluk karelerinde

    başucunda sevdiklerin, son nefesinde

    mutlaka bir “eski aşkı” vardır insanın

    ayakkabısında taş, yüreğinde yara olan

    yeri doldurulamayan...


    (geleceğin 'eski aşk'ını, şu anda yaşayanlara)

    Alıntıdır...

Toplam 559 mesaj bulundu