Arabça Eski Sâmi alfabesindeki harf sırasının sayı değerine göre tertiplenmesinden meydana gelen birinci kelime. Bu tertip İbrâni ve Süryâni Alfabesindeki harfleri içine alır. İbâredeki kelimelerin sırası ve harflerin rakam değerleri şu suretle gösterilmektedir. (Ebced) , (Hevvez) ,(Hutti) ,(Kelemen) ,(Sa'fes) ,(Kareşet) ,(Sehaz) ,(Dazig) Bu sekiz kelime bütün huruf-u hecâ denen yirmi sekiz harfi içine almış ve sıra ile eliften gayn harfine kadar, birden bine kadar her harfte aşağıdaki sıra ile gösterildiği gibi değerler verilmiştir. Elif: 1, Bâ: 2, Cim: 3, Dal: 4, He: 5, Vav: 6, Ze: 7, Ha: 8, Tı: 9, Yâ: 10, Kef: 20, Lâm: 30, Mim: 40, Nun: 50, Sin: 60, Ayn: 70, Fe: 80, Sad: 90, Kaf: 100 Rı: 200, Şın: 300, Te: 400, Se: 500 Hı: 600, Zel: 700, Dad: 800, Zı: 900, Gayn: 1000 Şimdiki Arabcada alfabe bu sırayı tutmuyorsa da harflerin rakam gibi kullanıldığı zaman, yine eski sıraya uymak için Ebced sırasını da devam ettirmişlerdir. Hem birbirine benzeyen harfler bu sırada dizilmiştir. Eskiden İslâmlarda matematik ve fizikte bu harflerin rakam yerine kullanıldıklarını biliyoruz.
Sovyetler'in Afganistan'ı işgali sırasında, Kâbil'in kuzeydoğusundaki Penşir Vadisi'ni savunarak, burada Ruslara kök söktüren, 'Penşir Aslanı' lakaplı ünlü Tacik gerilla komutanı. 9 eylül 2001'de (11 eylül saldırılarından 2 gün önce) Taliban'ın düzenlediği bir suikastte hayatını kaybetti.
ilk kez ilkokul 3. veya 4. sınıftayken Türkçe kitabı'nda olduğunu sandığım bir dilekçe örneğinde adını okuduğum belde...dilekçenin konusu sokağa elektrik lambası yapılması yönündeydi ve sanırım TEK'e yazılmıştı....adını duydukça hep nedense bu ilçenin adının 'şarkkışla'olması gerektiğini düşünmüşümdür...
Gul, gurban olduğum Hökümet Baba!
Baa bir alfabe veremez miydin?
Gara dağlar gar altında galanda
Ben gülmezem
Dil bilmezem
Şavata'dan Hakkari'ye yol bilmezem
Gurban olam, çaresi ne, hoooyyy Babooov?
Bebek yaiir, bebek hasda, bebek ataş içinde
Ben fakiro
Ben hakiro
Dohdor, ilaç, çarşı, bazar, tam-takiro
Gurban olam, bu ne işdir, hoooyy Babooov?
Çonciğ ağliir, çonciğ öliir, geçüt vermiy Zap Suyi
Parasizo
Çaresizo
Ben halsizo, ben dilsizo, şeher uzah, yolsizo
Bu ne haldır, bu ne işdir, hoooyy Babooov?
Gara dağda gar altında ufağ ufağ mezerler
Yeddi ceset hetim hetim Zap Suyinde yüzerler
Hökumata arzeylesem azarlar
Ben ketumo
Ben hetimo
Ben ne biçim votandaşim, hoooyyyy Baboooovvv?
Şavata'dan Angara'ya ses getmiir
Biz getmeğe guvvatımız heç yetmiir
Malımız yoh
Yolumuz yoh
Angara'ya ses verecek dilimiz yoh
Ganadımız, golumuz yoh
Bu ne biçim memlekettir, hoooyyy Babooovvv?
Yerin, yurdun, adresesin bilmirem.
Angara'da: Anayasso!
Ellerinden öpiy Hasso
Yap bize de iltimaso.
Bu işin mümkini yoh mi hoooyyy Babooovvv?
Isparta'nın güzel bi ilçesi...çok muhafazakar insanların yaşadığı bi yer...sabahları belediye hoperlöründen esnafa bereket duası yapıldığını laikler duymasın! ...birde devasa (ki ömrümde bu kadar büyük bi örneğini görmemiştim) çınar ağacının bulunduğu bir çınaraltı kahvesi var...
Qawwali, Pakistanlı sufilerin geleneksel müziğine verilen isimdir. Kelime, Farsçadaki 'kavl' kelimesinden türetilmiştir. Türkçede de bu kelime, 'konuşmak, söylemek' anlamında kullanılmaktadır. Geleneğin kökleri 10.yy'a kadar gitmektedir. Bu müziğin köklerinin Farisiler ve Türkler tarafından oluşturulduğu bilinmektedir. 12. yy'da Hindistan'a İslam'ı yaymak için gelen Muhiddin-i Çişti isimli bir davetçi tebliğ için Hindistanlılarla konuşmaya başladığında ilgisizlikle karşılaşır. Hindistanlılar müzikle uğraşmaktadır. Bunu gören davetçi, onlara müzik yoluyla yaklaşmayı dener ve 'Allah için müzik söyleme'ye çağırır onları. Bunun semeresini çabucak gören davetçi bu uygulamaya devam eder ve sonuçta bu günkü 'kavvali'nin temelleri atılmış olur.
Müzik, bir baş vokaliste elleriyle ritim tutarak eşlik eden 5-6 kişiyle bir kaç tabla ve harmonyumdan oluşan grubun eşlik etmesiyle icra edilmektedir. Ritim tutan kişiler aynı zamanda baş vokalistin söylediklerini tekrar etmekte ve o ana göre solo atarak müziğe renk katmaktadırlar. Bu sololar doğaçlama olmakta ve çoğunlukla mantıklı bir anlamı olmamakla beraber oldukça his yüklü 'deruni' bir anlamı olduğu açıklanmaktadır. Ritimzenler aynı zamanda geleneği devam ettirecek öğrencilerdir ve 'kavvali'yi geleneksel bir biçimde öğrenmektedirlerdir de. Söylenilen sözlerde Allah'a, Hz. Muhammed'e, İslam büyüklerine (Ehl-i beyt, Mevlana, Şems,...) ve gelenek büyüklerine methiyeler düzülmekte, tekke edebiyatı dediğimiz, tasavvufun inceliklerini dinleyicilere aktarmakta, 'ilahi aşk'a, tarihi bir takım olaylara göndermeler yapılmaktadır. Nusret Fatih Ali Han bir kavvali şarkısında, 'Allah için şarkı söylerken kendimi O'nunla bütünleşmiş hissediyorum ve Allah'ın evi Kabe önümde uzanıyor.' demektedir. Qawwali müziğinin icra edildiği yerlere mübarek sayılan günler, düğün günleri, şenlikler, bayram günleri ve vefat yıldönümleri sayılabilir. Günümüzde ise bu yerlere konser salonları ve tanıtım törenleri de ilave edilmiştir.
Kavvali müziği denince akla ilk gelen isim 16 Ağustos 1997'de Londra'da ölen Qawwali ustası Nusret Fatih Ali Han'dır. Ali Han, bu müziğin tüm dünyaca tanınmasında en büyük gayret gösteren kişi olmuştur. Eddie Veder'den Michael Brook'a, Peter Gabriel'den Jeff Buckley'e kadar bir sürü batılı müzisyenle çalışmış, 'kavvali'yi yerel bir müzik olarak kalmaktan çıkarmıştır. Asya'dan Avrupa'ya, Amerika'dan Afrika'ya yüzü aşkın konser vermiş, verdiği konserlerle o insan üstü sesiyle dinleyenleri büyülemiştir. 1995 yılı albümü 'Night Song' ile Bilboard Dergisi'ne kapak konusu olmuş, albümleri dünyaca ünlü Reeal World Plak Şirketi tarafından yayınlanmış, Hollywood filmlerine müzikler yapmıştır. Nusret Fatih Ali Han'ın diğer Kavvali müzisyenlerinden farkı; onun, dinleyenlerin katılımını sağlamak için tempoyu yükseltip, 'kavvali'yi yaşadığı zamana göre uyarlayarak özgün stilini uygulaması olmuştur. Ayrıca Nusret Fatih Ali Han, dünya müziği kavramının müzik literatürüne yerleşmesinde en etkin isimlerden birisidir.
Kavvali müziği denilince akla gelen isimlerden biri de Sabri Kardeşler'dir (Sabri Brothers) . Her notası Allah'ı anlatan, Allah ve Hz. Muhammed'in mesajını aktaran, sevgi ve barışı, iyiliği, dost olma emrini işleyen Pakistanlı sufilerin müziği olan 'kavvali'yi aktaran Sabri Kardeşler'de baş vokal grubun en yaşlı üyesi Hacı Makbul Ahmet Sabri'dir. Çarpıcı virtüoziteleri, doğaçlamadaki inanılmaz güçleri ile dünyanın her yerinde dinleyici bulan Sabri Kardeşler, 'kavvali'yi 'Sufilerin semasının, İslâm'ın mistik ögelerinin, Tanrı'yı araması için yüreği harekete geçiren ilâhi mesajın müziği' olarak tanımlıyorlar. Sabri Kardeşler 1958 yılında ilk albümün yayınlanmasından bu yana kavvali icra etemekte. Grup 22 Kasım 1997'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlemiş olduğu Mistik Müzik Festivali'nde ülkemize gelmişti.
Pakistanlılar bu müziği iyice benimsemişler, içlerine sindirmişler. Sufiliği, kavvali ile birleştirerek onu bir ruh arınması, Allah'a ve O'nun sevdiklerine yakınlaşma vesilesi olarak görmektedirler. Çeşitli eğitim yerlerinde ve aile geleneklerinde kuşaktan kuşağa aktarılan kavvali, şimdilerde sadece Pakistan'da değil bütün dünyada dinleyici buluyor ve her geçen gün de bu dinleyicilerin sayısı artmakta.
Metnimize bir kavvali şiiriyle son veriyoruz. Gelecek ay bir başka müzik ve felsefesiyle buluşmak üzere.
*
O baygın bakışlara yemin olsun ki gitme ânı geldi
Kadehle sürahiyi çarpıştırma zamanı geldi
Tövbenin iffetini geri tepme zamanı geldi
Geldi artık, içip yalpalama zamanı geldi
Meyin tadını sana nasıl anlatayım zahit?
Ey talihsiz adam, sen hiç içmedin ki.
durup durup, falan ünlünün yada filan bilim adamının yunan kökenli olduğunu iddia ederler... hırsızlıkta üstlerine yoktur...kabadayısı cidden mangal yürekli olur...ama bilmedikleri şey aslında hepsinin dedesi Türk :)))
ee Türkler bu kadar savaşa zahmete niye katlanırlar...tabii ki kalın bacaklı rum dilberleri için...
dün hayatımda ilk defa bi rusla bi çeçeni aynı mekanda gördüm...5 sn geçmeden birbirlerinin kim olduklarını anladılar...o andan itibaren bana olan bakışları değişti...rus olanı çok eskiden tanıyordum...çok keyifli zamanlar geçirmiştik...ama o an tüm bu zamanları geçirdiği arkadaşı olan kişinin(ben) bi çeçenle ne konuşabileceği üstüne şüpheleri olduğunu hissettim...çeçene gelince...o bizzat savaşmış bir kişi olarak hayatında müslüman görünen münafıklardan yediği darbeleri anlatıyordu...ve tam bunun üstüne rusla olan samimiyetimi gördü...gözlerindeki o şüpheli bakışı asla unutamam...oofff...berbat bi durumdu gerçekten...
ebced hesabı
31.08.2008 - 05:13Arabça Eski Sâmi alfabesindeki harf sırasının sayı değerine göre tertiplenmesinden meydana gelen birinci kelime. Bu tertip İbrâni ve Süryâni Alfabesindeki harfleri içine alır. İbâredeki kelimelerin sırası ve harflerin rakam değerleri şu suretle gösterilmektedir. (Ebced) , (Hevvez) ,(Hutti) ,(Kelemen) ,(Sa'fes) ,(Kareşet) ,(Sehaz) ,(Dazig) Bu sekiz kelime bütün huruf-u hecâ denen yirmi sekiz harfi içine almış ve sıra ile eliften gayn harfine kadar, birden bine kadar her harfte aşağıdaki sıra ile gösterildiği gibi değerler verilmiştir. Elif: 1, Bâ: 2, Cim: 3, Dal: 4, He: 5, Vav: 6, Ze: 7, Ha: 8, Tı: 9, Yâ: 10, Kef: 20, Lâm: 30, Mim: 40, Nun: 50, Sin: 60, Ayn: 70, Fe: 80, Sad: 90, Kaf: 100 Rı: 200, Şın: 300, Te: 400, Se: 500 Hı: 600, Zel: 700, Dad: 800, Zı: 900, Gayn: 1000 Şimdiki Arabcada alfabe bu sırayı tutmuyorsa da harflerin rakam gibi kullanıldığı zaman, yine eski sıraya uymak için Ebced sırasını da devam ettirmişlerdir. Hem birbirine benzeyen harfler bu sırada dizilmiştir. Eskiden İslâmlarda matematik ve fizikte bu harflerin rakam yerine kullanıldıklarını biliyoruz.
Kaynak:Osmanlıca Lügat
ahmet şah mesut
18.05.2007 - 08:24Sovyetler'in Afganistan'ı işgali sırasında, Kâbil'in kuzeydoğusundaki Penşir Vadisi'ni savunarak, burada Ruslara kök söktüren, 'Penşir Aslanı' lakaplı ünlü Tacik gerilla komutanı. 9 eylül 2001'de (11 eylül saldırılarından 2 gün önce) Taliban'ın düzenlediği bir suikastte hayatını kaybetti.
izdüşüm
28.01.2007 - 02:46Gidene söven
Geleni öven
Garibi döven
Güçlüyü seven
Bu çağın düzeni
Ah bu çağın düzeni
Olmaz olsun
Alçağın düzeni
Kuduza pençe
Taşa kelepçe
Villaya peçe
Konduya kepçe
Bu çağın düzeni
Ah bu çağın düzeni
Olmaz olsun
Alçağın düzeni
Yarına safra
Vurguna şifre
Zengine sofra
Fakire tafra
Bu çağın düzeni
Ah bu çağın düzeni
Olmaz olsun
Alçağın düzeni
Koltuklar beleş
Kuzgunlar leş
Yiğide kalleş
Kahpeye kardeş
Bu çağın düzeni
Ah bu çağın düzeni
Olmaz olsun
Alçağın düzeni
Ömer Lütfi Mete
halepçe katliamı
04.01.2007 - 08:15ulan acaba?
tövbe tövbe...
http://www.ilkhavadis.net/haberler/12664
olur mu olur!
Şarkışla
25.12.2006 - 04:58ilk kez ilkokul 3. veya 4. sınıftayken Türkçe kitabı'nda olduğunu sandığım bir dilekçe örneğinde adını okuduğum belde...dilekçenin konusu sokağa elektrik lambası yapılması yönündeydi ve sanırım TEK'e yazılmıştı....adını duydukça hep nedense bu ilçenin adının 'şarkkışla'olması gerektiğini düşünmüşümdür...
uçmak
04.12.2006 - 18:55Uçmağ=behişt=cennet...
deli cevat
04.12.2006 - 09:18hububat fiyatları! ! ! hububat fiyatları! ! !
anayasa
27.11.2006 - 18:05Anayasso
Gul, gurban olduğum Hökümet Baba!
Baa bir alfabe veremez miydin?
Gara dağlar gar altında galanda
Ben gülmezem
Dil bilmezem
Şavata'dan Hakkari'ye yol bilmezem
Gurban olam, çaresi ne, hoooyyy Babooov?
Bebek yaiir, bebek hasda, bebek ataş içinde
Ben fakiro
Ben hakiro
Dohdor, ilaç, çarşı, bazar, tam-takiro
Gurban olam, bu ne işdir, hoooyy Babooov?
Çonciğ ağliir, çonciğ öliir, geçüt vermiy Zap Suyi
Parasizo
Çaresizo
Ben halsizo, ben dilsizo, şeher uzah, yolsizo
Bu ne haldır, bu ne işdir, hoooyy Babooov?
Gara dağda gar altında ufağ ufağ mezerler
Yeddi ceset hetim hetim Zap Suyinde yüzerler
Hökumata arzeylesem azarlar
Ben ketumo
Ben hetimo
Ben ne biçim votandaşim, hoooyyyy Baboooovvv?
Şavata'dan Angara'ya ses getmiir
Biz getmeğe guvvatımız heç yetmiir
Malımız yoh
Yolumuz yoh
Angara'ya ses verecek dilimiz yoh
Ganadımız, golumuz yoh
Bu ne biçim memlekettir, hoooyyy Babooovvv?
Yerin, yurdun, adresesin bilmirem.
Angara'da: Anayasso!
Ellerinden öpiy Hasso
Yap bize de iltimaso.
Bu işin mümkini yoh mi hoooyyy Babooovvv?
Şemsi Belli
Zübük
29.09.2006 - 22:22kağnı gölgesindeki it...
muhlis akarsu
06.09.2006 - 08:29Ey Sevdiğim Sana Şikayetim Var
Ne Sevdiğin Belli Ne Sevmediğin
Ben De Bir İnsanım Bir De Canım Var
Ne Sevdiğin Belli Ne Sevmediğin
Eski Günler Hayalimden Gitmiyor
Dün Dediğin Bugünkünü Tutmuyor
Yiğidim Ya Sana Gücüm Yetmiyor
Ne Sevdiğin Belli Ne Sevmediğin
Akarsuyum Böyle Miydi Ahtımız
Onun İçin Viran Oldu Tahtımız
Umudum Yok Gülmez Artık Bahtımız
Ne Sevdiğin Belli Ne Sevmediğin
yalvaç
06.09.2006 - 08:15Isparta'nın güzel bi ilçesi...çok muhafazakar insanların yaşadığı bi yer...sabahları belediye hoperlöründen esnafa bereket duası yapıldığını laikler duymasın! ...birde devasa (ki ömrümde bu kadar büyük bi örneğini görmemiştim) çınar ağacının bulunduğu bir çınaraltı kahvesi var...
kadem
30.08.2006 - 21:17kadem bastı
gönül tahtı
a sultanım
safa geldin...
kısa saç
30.08.2006 - 21:15artı ebonit ağızlık...ahh Ümid...
qawwali
30.08.2006 - 21:10QAWWALI
Qawwali, Pakistanlı sufilerin geleneksel müziğine verilen isimdir. Kelime, Farsçadaki 'kavl' kelimesinden türetilmiştir. Türkçede de bu kelime, 'konuşmak, söylemek' anlamında kullanılmaktadır. Geleneğin kökleri 10.yy'a kadar gitmektedir. Bu müziğin köklerinin Farisiler ve Türkler tarafından oluşturulduğu bilinmektedir. 12. yy'da Hindistan'a İslam'ı yaymak için gelen Muhiddin-i Çişti isimli bir davetçi tebliğ için Hindistanlılarla konuşmaya başladığında ilgisizlikle karşılaşır. Hindistanlılar müzikle uğraşmaktadır. Bunu gören davetçi, onlara müzik yoluyla yaklaşmayı dener ve 'Allah için müzik söyleme'ye çağırır onları. Bunun semeresini çabucak gören davetçi bu uygulamaya devam eder ve sonuçta bu günkü 'kavvali'nin temelleri atılmış olur.
Müzik, bir baş vokaliste elleriyle ritim tutarak eşlik eden 5-6 kişiyle bir kaç tabla ve harmonyumdan oluşan grubun eşlik etmesiyle icra edilmektedir. Ritim tutan kişiler aynı zamanda baş vokalistin söylediklerini tekrar etmekte ve o ana göre solo atarak müziğe renk katmaktadırlar. Bu sololar doğaçlama olmakta ve çoğunlukla mantıklı bir anlamı olmamakla beraber oldukça his yüklü 'deruni' bir anlamı olduğu açıklanmaktadır. Ritimzenler aynı zamanda geleneği devam ettirecek öğrencilerdir ve 'kavvali'yi geleneksel bir biçimde öğrenmektedirlerdir de. Söylenilen sözlerde Allah'a, Hz. Muhammed'e, İslam büyüklerine (Ehl-i beyt, Mevlana, Şems,...) ve gelenek büyüklerine methiyeler düzülmekte, tekke edebiyatı dediğimiz, tasavvufun inceliklerini dinleyicilere aktarmakta, 'ilahi aşk'a, tarihi bir takım olaylara göndermeler yapılmaktadır. Nusret Fatih Ali Han bir kavvali şarkısında, 'Allah için şarkı söylerken kendimi O'nunla bütünleşmiş hissediyorum ve Allah'ın evi Kabe önümde uzanıyor.' demektedir. Qawwali müziğinin icra edildiği yerlere mübarek sayılan günler, düğün günleri, şenlikler, bayram günleri ve vefat yıldönümleri sayılabilir. Günümüzde ise bu yerlere konser salonları ve tanıtım törenleri de ilave edilmiştir.
Kavvali müziği denince akla ilk gelen isim 16 Ağustos 1997'de Londra'da ölen Qawwali ustası Nusret Fatih Ali Han'dır. Ali Han, bu müziğin tüm dünyaca tanınmasında en büyük gayret gösteren kişi olmuştur. Eddie Veder'den Michael Brook'a, Peter Gabriel'den Jeff Buckley'e kadar bir sürü batılı müzisyenle çalışmış, 'kavvali'yi yerel bir müzik olarak kalmaktan çıkarmıştır. Asya'dan Avrupa'ya, Amerika'dan Afrika'ya yüzü aşkın konser vermiş, verdiği konserlerle o insan üstü sesiyle dinleyenleri büyülemiştir. 1995 yılı albümü 'Night Song' ile Bilboard Dergisi'ne kapak konusu olmuş, albümleri dünyaca ünlü Reeal World Plak Şirketi tarafından yayınlanmış, Hollywood filmlerine müzikler yapmıştır. Nusret Fatih Ali Han'ın diğer Kavvali müzisyenlerinden farkı; onun, dinleyenlerin katılımını sağlamak için tempoyu yükseltip, 'kavvali'yi yaşadığı zamana göre uyarlayarak özgün stilini uygulaması olmuştur. Ayrıca Nusret Fatih Ali Han, dünya müziği kavramının müzik literatürüne yerleşmesinde en etkin isimlerden birisidir.
Kavvali müziği denilince akla gelen isimlerden biri de Sabri Kardeşler'dir (Sabri Brothers) . Her notası Allah'ı anlatan, Allah ve Hz. Muhammed'in mesajını aktaran, sevgi ve barışı, iyiliği, dost olma emrini işleyen Pakistanlı sufilerin müziği olan 'kavvali'yi aktaran Sabri Kardeşler'de baş vokal grubun en yaşlı üyesi Hacı Makbul Ahmet Sabri'dir. Çarpıcı virtüoziteleri, doğaçlamadaki inanılmaz güçleri ile dünyanın her yerinde dinleyici bulan Sabri Kardeşler, 'kavvali'yi 'Sufilerin semasının, İslâm'ın mistik ögelerinin, Tanrı'yı araması için yüreği harekete geçiren ilâhi mesajın müziği' olarak tanımlıyorlar. Sabri Kardeşler 1958 yılında ilk albümün yayınlanmasından bu yana kavvali icra etemekte. Grup 22 Kasım 1997'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlemiş olduğu Mistik Müzik Festivali'nde ülkemize gelmişti.
Pakistanlılar bu müziği iyice benimsemişler, içlerine sindirmişler. Sufiliği, kavvali ile birleştirerek onu bir ruh arınması, Allah'a ve O'nun sevdiklerine yakınlaşma vesilesi olarak görmektedirler. Çeşitli eğitim yerlerinde ve aile geleneklerinde kuşaktan kuşağa aktarılan kavvali, şimdilerde sadece Pakistan'da değil bütün dünyada dinleyici buluyor ve her geçen gün de bu dinleyicilerin sayısı artmakta.
Metnimize bir kavvali şiiriyle son veriyoruz. Gelecek ay bir başka müzik ve felsefesiyle buluşmak üzere.
*
O baygın bakışlara yemin olsun ki gitme ânı geldi
Kadehle sürahiyi çarpıştırma zamanı geldi
Tövbenin iffetini geri tepme zamanı geldi
Geldi artık, içip yalpalama zamanı geldi
Meyin tadını sana nasıl anlatayım zahit?
Ey talihsiz adam, sen hiç içmedin ki.
(Nusret Fatih Ali Han, Mast Ankhon Ki Kasem)
kaynak: http://www.40ikindi.com/ikincidonem/muzik/icerik/43.htm
yılma durak
30.08.2006 - 20:46Doğunun Başbuğu denir kendisine...Abdurrahmangazi Ü.O dan yetişmedir...
haşir
30.08.2006 - 08:25ne zaman bu kelimeye rastlasam bir resim belirir zihnimde...binlerce iskeletin bulunduğu bir toplumezar ve birbirine karışmış kemikler...
yunanlılar
30.08.2006 - 08:11durup durup, falan ünlünün yada filan bilim adamının yunan kökenli olduğunu iddia ederler... hırsızlıkta üstlerine yoktur...kabadayısı cidden mangal yürekli olur...ama bilmedikleri şey aslında hepsinin dedesi Türk :)))
ee Türkler bu kadar savaşa zahmete niye katlanırlar...tabii ki kalın bacaklı rum dilberleri için...
papik
29.08.2006 - 22:54:)
argoda hap...
şıvan perwer
29.08.2006 - 22:48Şıvan'ı severim Cıvan'ı sevmem...
öyle ilah-milah deyip adamı tiksindirmeyin be! ...
adam çok iyi sanatçı o kadar...
kawa
29.08.2006 - 01:38....saki
sehiv secdesi
29.08.2006 - 01:32Hem namaz kılmaya hem de ot içmeye devam edersen olacağı budur değil mi canım kardeşim? ...
sıkarım topuğuna
29.08.2006 - 01:28Tarihte ilk defa Paris Aşil'e söyledi herhalde :)))
nihat genç
27.08.2006 - 08:48O'nun gibi 'bu topraklar' derken sesi titreyen,gözleri dolup ağlamaklı olan ikinci bi insan görmedim...birde güzel söven :)))
çeçenler
24.08.2006 - 08:27dün hayatımda ilk defa bi rusla bi çeçeni aynı mekanda gördüm...5 sn geçmeden birbirlerinin kim olduklarını anladılar...o andan itibaren bana olan bakışları değişti...rus olanı çok eskiden tanıyordum...çok keyifli zamanlar geçirmiştik...ama o an tüm bu zamanları geçirdiği arkadaşı olan kişinin(ben) bi çeçenle ne konuşabileceği üstüne şüpheleri olduğunu hissettim...çeçene gelince...o bizzat savaşmış bir kişi olarak hayatında müslüman görünen münafıklardan yediği darbeleri anlatıyordu...ve tam bunun üstüne rusla olan samimiyetimi gördü...gözlerindeki o şüpheli bakışı asla unutamam...oofff...berbat bi durumdu gerçekten...
Toplam 441 mesaj bulundu