Eray İnman Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antol ...

  • ebced hesabı

    31.08.2008 - 05:13

    Arabça Eski Sâmi alfabesindeki harf sırasının sayı değerine göre tertiplenmesinden meydana gelen birinci kelime. Bu tertip İbrâni ve Süryâni Alfabesindeki harfleri içine alır. İbâredeki kelimelerin sırası ve harflerin rakam değerleri şu suretle gösterilmektedir. (Ebced) , (Hevvez) ,(Hutti) ,(Kelemen) ,(Sa'fes) ,(Kareşet) ,(Sehaz) ,(Dazig) Bu sekiz kelime bütün huruf-u hecâ denen yirmi sekiz harfi içine almış ve sıra ile eliften gayn harfine kadar, birden bine kadar her harfte aşağıdaki sıra ile gösterildiği gibi değerler verilmiştir. Elif: 1, Bâ: 2, Cim: 3, Dal: 4, He: 5, Vav: 6, Ze: 7, Ha: 8, Tı: 9, Yâ: 10, Kef: 20, Lâm: 30, Mim: 40, Nun: 50, Sin: 60, Ayn: 70, Fe: 80, Sad: 90, Kaf: 100 Rı: 200, Şın: 300, Te: 400, Se: 500 Hı: 600, Zel: 700, Dad: 800, Zı: 900, Gayn: 1000 Şimdiki Arabcada alfabe bu sırayı tutmuyorsa da harflerin rakam gibi kullanıldığı zaman, yine eski sıraya uymak için Ebced sırasını da devam ettirmişlerdir. Hem birbirine benzeyen harfler bu sırada dizilmiştir. Eskiden İslâmlarda matematik ve fizikte bu harflerin rakam yerine kullanıldıklarını biliyoruz.

    Kaynak:Osmanlıca Lügat

  • ahmet şah mesut

    18.05.2007 - 08:24

    Sovyetler'in Afganistan'ı işgali sırasında, Kâbil'in kuzeydoğusundaki Penşir Vadisi'ni savunarak, burada Ruslara kök söktüren, 'Penşir Aslanı' lakaplı ünlü Tacik gerilla komutanı. 9 eylül 2001'de (11 eylül saldırılarından 2 gün önce) Taliban'ın düzenlediği bir suikastte hayatını kaybetti.

  • izdüşüm

    28.01.2007 - 02:46

    Gidene söven
    Geleni öven
    Garibi döven
    Güçlüyü seven
    Bu çağın düzeni
    Ah bu çağın düzeni
    Olmaz olsun
    Alçağın düzeni

    Kuduza pençe
    Taşa kelepçe
    Villaya peçe
    Konduya kepçe
    Bu çağın düzeni
    Ah bu çağın düzeni
    Olmaz olsun
    Alçağın düzeni

    Yarına safra
    Vurguna şifre
    Zengine sofra
    Fakire tafra
    Bu çağın düzeni
    Ah bu çağın düzeni
    Olmaz olsun
    Alçağın düzeni

    Koltuklar beleş
    Kuzgunlar leş
    Yiğide kalleş
    Kahpeye kardeş
    Bu çağın düzeni
    Ah bu çağın düzeni
    Olmaz olsun
    Alçağın düzeni

    Ömer Lütfi Mete

  • halepçe katliamı

    04.01.2007 - 08:15

    ulan acaba?
    tövbe tövbe...
    http://www.ilkhavadis.net/haberler/12664

    olur mu olur!

  • Şarkışla

    25.12.2006 - 04:58

    ilk kez ilkokul 3. veya 4. sınıftayken Türkçe kitabı'nda olduğunu sandığım bir dilekçe örneğinde adını okuduğum belde...dilekçenin konusu sokağa elektrik lambası yapılması yönündeydi ve sanırım TEK'e yazılmıştı....adını duydukça hep nedense bu ilçenin adının 'şarkkışla'olması gerektiğini düşünmüşümdür...

  • uçmak

    04.12.2006 - 18:55

    Uçmağ=behişt=cennet...

  • deli cevat

    04.12.2006 - 09:18

    hububat fiyatları! ! ! hububat fiyatları! ! !

  • anayasa

    27.11.2006 - 18:05

    Anayasso

    Gul, gurban olduğum Hökümet Baba!
    Baa bir alfabe veremez miydin?

    Gara dağlar gar altında galanda
    Ben gülmezem
    Dil bilmezem
    Şavata'dan Hakkari'ye yol bilmezem
    Gurban olam, çaresi ne, hoooyyy Babooov?

    Bebek yaiir, bebek hasda, bebek ataş içinde
    Ben fakiro
    Ben hakiro
    Dohdor, ilaç, çarşı, bazar, tam-takiro
    Gurban olam, bu ne işdir, hoooyy Babooov?

    Çonciğ ağliir, çonciğ öliir, geçüt vermiy Zap Suyi
    Parasizo
    Çaresizo
    Ben halsizo, ben dilsizo, şeher uzah, yolsizo
    Bu ne haldır, bu ne işdir, hoooyy Babooov?

    Gara dağda gar altında ufağ ufağ mezerler
    Yeddi ceset hetim hetim Zap Suyinde yüzerler
    Hökumata arzeylesem azarlar
    Ben ketumo
    Ben hetimo
    Ben ne biçim votandaşim, hoooyyyy Baboooovvv?

    Şavata'dan Angara'ya ses getmiir
    Biz getmeğe guvvatımız heç yetmiir
    Malımız yoh
    Yolumuz yoh
    Angara'ya ses verecek dilimiz yoh
    Ganadımız, golumuz yoh
    Bu ne biçim memlekettir, hoooyyy Babooovvv?

    Yerin, yurdun, adresesin bilmirem.
    Angara'da: Anayasso!
    Ellerinden öpiy Hasso
    Yap bize de iltimaso.
    Bu işin mümkini yoh mi hoooyyy Babooovvv?

    Şemsi Belli

  • Zübük

    29.09.2006 - 22:22

    kağnı gölgesindeki it...

  • muhlis akarsu

    06.09.2006 - 08:29

    Ey Sevdiğim Sana Şikayetim Var
    Ne Sevdiğin Belli Ne Sevmediğin
    Ben De Bir İnsanım Bir De Canım Var
    Ne Sevdiğin Belli Ne Sevmediğin

    Eski Günler Hayalimden Gitmiyor
    Dün Dediğin Bugünkünü Tutmuyor
    Yiğidim Ya Sana Gücüm Yetmiyor
    Ne Sevdiğin Belli Ne Sevmediğin

    Akarsuyum Böyle Miydi Ahtımız
    Onun İçin Viran Oldu Tahtımız
    Umudum Yok Gülmez Artık Bahtımız
    Ne Sevdiğin Belli Ne Sevmediğin

  • yalvaç

    06.09.2006 - 08:15

    Isparta'nın güzel bi ilçesi...çok muhafazakar insanların yaşadığı bi yer...sabahları belediye hoperlöründen esnafa bereket duası yapıldığını laikler duymasın! ...birde devasa (ki ömrümde bu kadar büyük bi örneğini görmemiştim) çınar ağacının bulunduğu bir çınaraltı kahvesi var...

  • kadem

    30.08.2006 - 21:17

    kadem bastı
    gönül tahtı
    a sultanım
    safa geldin...

  • kısa saç

    30.08.2006 - 21:15

    artı ebonit ağızlık...ahh Ümid...

  • qawwali

    30.08.2006 - 21:10

    QAWWALI

    Qawwali, Pakistanlı sufilerin geleneksel müziğine verilen isimdir. Kelime, Farsçadaki 'kavl' kelimesinden türetilmiştir. Türkçede de bu kelime, 'konuşmak, söylemek' anlamında kullanılmaktadır. Geleneğin kökleri 10.yy'a kadar gitmektedir. Bu müziğin köklerinin Farisiler ve Türkler tarafından oluşturulduğu bilinmektedir. 12. yy'da Hindistan'a İslam'ı yaymak için gelen Muhiddin-i Çişti isimli bir davetçi tebliğ için Hindistanlılarla konuşmaya başladığında ilgisizlikle karşılaşır. Hindistanlılar müzikle uğraşmaktadır. Bunu gören davetçi, onlara müzik yoluyla yaklaşmayı dener ve 'Allah için müzik söyleme'ye çağırır onları. Bunun semeresini çabucak gören davetçi bu uygulamaya devam eder ve sonuçta bu günkü 'kavvali'nin temelleri atılmış olur.

    Müzik, bir baş vokaliste elleriyle ritim tutarak eşlik eden 5-6 kişiyle bir kaç tabla ve harmonyumdan oluşan grubun eşlik etmesiyle icra edilmektedir. Ritim tutan kişiler aynı zamanda baş vokalistin söylediklerini tekrar etmekte ve o ana göre solo atarak müziğe renk katmaktadırlar. Bu sololar doğaçlama olmakta ve çoğunlukla mantıklı bir anlamı olmamakla beraber oldukça his yüklü 'deruni' bir anlamı olduğu açıklanmaktadır. Ritimzenler aynı zamanda geleneği devam ettirecek öğrencilerdir ve 'kavvali'yi geleneksel bir biçimde öğrenmektedirlerdir de. Söylenilen sözlerde Allah'a, Hz. Muhammed'e, İslam büyüklerine (Ehl-i beyt, Mevlana, Şems,...) ve gelenek büyüklerine methiyeler düzülmekte, tekke edebiyatı dediğimiz, tasavvufun inceliklerini dinleyicilere aktarmakta, 'ilahi aşk'a, tarihi bir takım olaylara göndermeler yapılmaktadır. Nusret Fatih Ali Han bir kavvali şarkısında, 'Allah için şarkı söylerken kendimi O'nunla bütünleşmiş hissediyorum ve Allah'ın evi Kabe önümde uzanıyor.' demektedir. Qawwali müziğinin icra edildiği yerlere mübarek sayılan günler, düğün günleri, şenlikler, bayram günleri ve vefat yıldönümleri sayılabilir. Günümüzde ise bu yerlere konser salonları ve tanıtım törenleri de ilave edilmiştir.

    Kavvali müziği denince akla ilk gelen isim 16 Ağustos 1997'de Londra'da ölen Qawwali ustası Nusret Fatih Ali Han'dır. Ali Han, bu müziğin tüm dünyaca tanınmasında en büyük gayret gösteren kişi olmuştur. Eddie Veder'den Michael Brook'a, Peter Gabriel'den Jeff Buckley'e kadar bir sürü batılı müzisyenle çalışmış, 'kavvali'yi yerel bir müzik olarak kalmaktan çıkarmıştır. Asya'dan Avrupa'ya, Amerika'dan Afrika'ya yüzü aşkın konser vermiş, verdiği konserlerle o insan üstü sesiyle dinleyenleri büyülemiştir. 1995 yılı albümü 'Night Song' ile Bilboard Dergisi'ne kapak konusu olmuş, albümleri dünyaca ünlü Reeal World Plak Şirketi tarafından yayınlanmış, Hollywood filmlerine müzikler yapmıştır. Nusret Fatih Ali Han'ın diğer Kavvali müzisyenlerinden farkı; onun, dinleyenlerin katılımını sağlamak için tempoyu yükseltip, 'kavvali'yi yaşadığı zamana göre uyarlayarak özgün stilini uygulaması olmuştur. Ayrıca Nusret Fatih Ali Han, dünya müziği kavramının müzik literatürüne yerleşmesinde en etkin isimlerden birisidir.

    Kavvali müziği denilince akla gelen isimlerden biri de Sabri Kardeşler'dir (Sabri Brothers) . Her notası Allah'ı anlatan, Allah ve Hz. Muhammed'in mesajını aktaran, sevgi ve barışı, iyiliği, dost olma emrini işleyen Pakistanlı sufilerin müziği olan 'kavvali'yi aktaran Sabri Kardeşler'de baş vokal grubun en yaşlı üyesi Hacı Makbul Ahmet Sabri'dir. Çarpıcı virtüoziteleri, doğaçlamadaki inanılmaz güçleri ile dünyanın her yerinde dinleyici bulan Sabri Kardeşler, 'kavvali'yi 'Sufilerin semasının, İslâm'ın mistik ögelerinin, Tanrı'yı araması için yüreği harekete geçiren ilâhi mesajın müziği' olarak tanımlıyorlar. Sabri Kardeşler 1958 yılında ilk albümün yayınlanmasından bu yana kavvali icra etemekte. Grup 22 Kasım 1997'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlemiş olduğu Mistik Müzik Festivali'nde ülkemize gelmişti.

    Pakistanlılar bu müziği iyice benimsemişler, içlerine sindirmişler. Sufiliği, kavvali ile birleştirerek onu bir ruh arınması, Allah'a ve O'nun sevdiklerine yakınlaşma vesilesi olarak görmektedirler. Çeşitli eğitim yerlerinde ve aile geleneklerinde kuşaktan kuşağa aktarılan kavvali, şimdilerde sadece Pakistan'da değil bütün dünyada dinleyici buluyor ve her geçen gün de bu dinleyicilerin sayısı artmakta.

    Metnimize bir kavvali şiiriyle son veriyoruz. Gelecek ay bir başka müzik ve felsefesiyle buluşmak üzere.

    *

    O baygın bakışlara yemin olsun ki gitme ânı geldi
    Kadehle sürahiyi çarpıştırma zamanı geldi
    Tövbenin iffetini geri tepme zamanı geldi
    Geldi artık, içip yalpalama zamanı geldi
    Meyin tadını sana nasıl anlatayım zahit?
    Ey talihsiz adam, sen hiç içmedin ki.

    (Nusret Fatih Ali Han, Mast Ankhon Ki Kasem)

    kaynak: http://www.40ikindi.com/ikincidonem/muzik/icerik/43.htm

  • yılma durak

    30.08.2006 - 20:46

    Doğunun Başbuğu denir kendisine...Abdurrahmangazi Ü.O dan yetişmedir...

  • haşir

    30.08.2006 - 08:25

    ne zaman bu kelimeye rastlasam bir resim belirir zihnimde...binlerce iskeletin bulunduğu bir toplumezar ve birbirine karışmış kemikler...

  • yunanlılar

    30.08.2006 - 08:11

    durup durup, falan ünlünün yada filan bilim adamının yunan kökenli olduğunu iddia ederler... hırsızlıkta üstlerine yoktur...kabadayısı cidden mangal yürekli olur...ama bilmedikleri şey aslında hepsinin dedesi Türk :)))
    ee Türkler bu kadar savaşa zahmete niye katlanırlar...tabii ki kalın bacaklı rum dilberleri için...

  • papik

    29.08.2006 - 22:54

    :)
    argoda hap...

  • şıvan perwer

    29.08.2006 - 22:48

    Şıvan'ı severim Cıvan'ı sevmem...
    öyle ilah-milah deyip adamı tiksindirmeyin be! ...
    adam çok iyi sanatçı o kadar...

  • kawa

    29.08.2006 - 01:38

    ....saki

  • sehiv secdesi

    29.08.2006 - 01:32

    Hem namaz kılmaya hem de ot içmeye devam edersen olacağı budur değil mi canım kardeşim? ...

  • sıkarım topuğuna

    29.08.2006 - 01:28

    Tarihte ilk defa Paris Aşil'e söyledi herhalde :)))

  • nihat genç

    27.08.2006 - 08:48

    O'nun gibi 'bu topraklar' derken sesi titreyen,gözleri dolup ağlamaklı olan ikinci bi insan görmedim...birde güzel söven :)))

  • çeçenler

    24.08.2006 - 08:27

    dün hayatımda ilk defa bi rusla bi çeçeni aynı mekanda gördüm...5 sn geçmeden birbirlerinin kim olduklarını anladılar...o andan itibaren bana olan bakışları değişti...rus olanı çok eskiden tanıyordum...çok keyifli zamanlar geçirmiştik...ama o an tüm bu zamanları geçirdiği arkadaşı olan kişinin(ben) bi çeçenle ne konuşabileceği üstüne şüpheleri olduğunu hissettim...çeçene gelince...o bizzat savaşmış bir kişi olarak hayatında müslüman görünen münafıklardan yediği darbeleri anlatıyordu...ve tam bunun üstüne rusla olan samimiyetimi gördü...gözlerindeki o şüpheli bakışı asla unutamam...oofff...berbat bi durumdu gerçekten...

Toplam 441 mesaj bulundu