Das Parfum (koku) Patrick Suskind'in dehşet içinde okuduğum romanı beyazperdeye uyarlanıyormuş.. Giuseppe Baldini'yi usta aktör Dustin Hoffmann canlandıracakmış.. romanın ana kahramanı olan Grenouille rolünü Ben Whishaw üstlenecekmiş. Yönetmenliğini Tom Tykwer’ın üstlendiği Koku’nun çekimleri 12 Temmuz 2005’te başlamış.. Bana göre sinematografik bir yapısı yok bu romanın.. lezzeti okunduğunda alınabilen kitaplardan biri koku.. tabi yinede seyredeceğim..
Ben gürcüyüm ama milliyetçi değilim.. halkların kardeşliğine inanıyorum.. Gürcü olan Stalin'in asimilasyon projesini bütün kalbimle kınıyorum..
Abhazları Gürcüleştirme çabaları
1937-1953 tarihleri arasındaki dönem, Stalin ve Beria'nın Abhazya'ya yönelik karakteristik baskıların uygulandığı yıllar olarak tarihe geçmiştir. Bu süreç içerisinde Abhazya paralelindeki diğer küçük cumhuriyetlerde ise Abhazya'dakinin tersine değişik bir uygulama gelişmiştir. Beria ve Stalin'in baskı ve zorla göç ettirme yöntemleri sonucu zaten karışık olan Abhazya'nın demografik sorunları giderek karmaşık hale gelmiştir. Tarih boyunca, kültürü, dili, sosyal yaşamı hep farklı olagelmiş olan Abhazya ve Gürcistan, zorla kıyılmış bir nikah ile birbirlerine bağlanmış olan eşler gibi idi. Abhaz ve Gürcü halkının bu farklılığı açık ve bilinen bir gerçektir. 1877 yılında Gürcistan'da yayımlanan 'Tiflis Vestnik' gazetesinin açıkça belirttiği gibi, 'Abhazlar, etnografik, sosyal, ekonomik yaşamları ve dünya anlayışları ile komşusu oldukları uluslardan çok farklıdırlar.'
19.yy'ın 70'li yıllarına kadar bu ülkede nüfus çoğunluğunu, ülkenin yerli halkı olan Abhazlar oluşturmakta idi. 1926 yılına gelindiğinde ise 60 değişik etnik grup yaşar olmuştur. Aşağıdaki 1896 sonlarında Abhazya'da nüfus dağılımını gösteren tablo Gürcü yönetiminin yavaş yavaş Abhaz halkını yok edişini açık bir şekilde ortaya koymaktadır:
Bu şekilde görülen en bariz, en çarpıcı husus 1896'da Abhazya'da 515 Gürcü yaşarken 1992 de nüfusun 240 bine ulaşmasıdır. 1870 yılından itibaren ülke nüfusunun karmaşıklığı derhal etkisini göstermiştir. Bir grup Abaza'nın Osmanlı topraklarına sürülmesi üzerine boş araziler yağmalanmıştır. 1877'deki birinci nüfus sayımı kayıtlarına göre ülke nüfusunun yüzde 53 kadarı Abhaz iken 1926 yılında Abhaz nüfusu yarı yarıya azalmıştır. 1979 yılında yapılan sayım ise Abhaz nüfusunun yüzde 17'ye düştüğünü göstermektedir. Gürcü nüfusu ise aksine büyük bir artış göstermektedir.
Batı Gürcistan topraklarından Abhazya'ya ailelerin yerleştirilmesi, Çar yönetimi döneminde başlamıştır. Gürcü Menşeviklerin uyguladıkları ulusları birbirine düşürme, terör ve Abhazların zorla Gürcüleştirilmesi politikası, Menşevik devlet adamı Ş. Z. Eliara'nın ağzından belgelenmiştir. Eliara 1926 yılında Gürcistan'da S.I.K. teşkilat toplantısında 'Hiç ara vermeden Abhaz Halkının hak ve hürriyetlerini yok ediyorduk' demektedir.
Stalin'in baskı yönetimi süresince Abhaz halkının yaşamı giderek bir trajediye dönüşmüştür. Bir gece içerisinde yüzlerce Abhaz köylerinden toplanarak götürülmüş, bir çoğu katledilmiş, aydınlar kökten silinmiştir. Baskı rejimi yıllarında Abhazya'nın en seçkin insanları yok edilmiştir. Bu toplu katliamlar, nüfusu az olan Abhazya için büyük yıkım olmuştur.
nietzche balık tutmak için oltamı attım ama balık yoktu demiş..
ahmet inam'da; kardeşim nietzche'de hıyarmış, balık tutulacak yeri bulmak sezgi işidir demiş..
affetmek ve unutmak iyi insanların intikamıdır.. bu söze göre ben iyi insan değilim.. zaten sonunda intikam amacı varsa bunu söyleyende iyi bir insan değilmiş.. bağışlamak gibi bir lüksümüz yok yani..
(tam hatırlamıyorum ama) sana son sözüm; bu iş olmaz, bitti filan deyip bir sonraki mısrada, hadi gel yaşayalım devlerin o büyük aşkını diyen manken bozması ve kutluay kırması bi şarkıcı var.. hadi sözleri geçtik, ses filan da aramak lüks.. bari dikkat edin ne dediğinize yahu..
hiheheyt yerim ben onun pembe peluşunu :) kadınlık dersi alınası, huzur abidesi.. ne öyle akıllıyım ben seni yenerim filan.. ntv'de rastlamıştım, bir tane kadın akademisyene boyunun ölçüsünü verdi walla.. banucuğumun elini eteğini öpecekti neredeyse akıllı kıs..
allaam ya nereye dönsem cansu dere.. manken olduğunu anladım neyseki, komik abilere takılıyormuş onu da anladım.. komik abiler ona niye takılıyor acaba onu anlamadım..
yürekteki çöpleri atarken gülümseyebiliyorsam, hayata bir gol atmışımdır diye düşünüyorum.. ölüm karşısında dahi ağlamak gereksiz geliyor.. kabullenmemek gibi birşey.. canım yandığında bile böğüre böğüre ağlamadım.. birkaç damla düşerse ne ala.. ağladığımda boğazım kuruyor, ne bileyim sesim bir süre sonra abdullah abi gibi çıkıyor..
oyunculuğunu filan bilmemde mimik ustası ve şu anda en pahalı oyuncular listesinde.. mask'ın yapımcıları eğer jim carrey'yi oynatmasaydık daha pahalı bir film olurdu demişti.. ben yinede salak ve avanağı izleyemiyorum.. iki kere teşebbüs ettim ama sonuna kadar sinirlerim dayanmıyor.. truman show ve bruce almighty'yi ise senaryo olarak beğendim, jim carrey olmasa bile izlenir..
heh işte benim canıma okuyan terim.. buldum sonunda.. pişt bunu açan arkadaş reca etsem imha eder misin bu terimi ankara ile birlikte.) o şehirde aşk olmaz.. walla denedim, olur diyen yalan söyler, bürokrasiye takılıyor ve evrak üstünde bitiyor zaten..
parfüm
30.07.2005 - 10:25Das Parfum (koku) Patrick Suskind'in dehşet içinde okuduğum romanı beyazperdeye uyarlanıyormuş.. Giuseppe Baldini'yi usta aktör Dustin Hoffmann canlandıracakmış.. romanın ana kahramanı olan Grenouille rolünü Ben Whishaw üstlenecekmiş. Yönetmenliğini Tom Tykwer’ın üstlendiği Koku’nun çekimleri 12 Temmuz 2005’te başlamış.. Bana göre sinematografik bir yapısı yok bu romanın.. lezzeti okunduğunda alınabilen kitaplardan biri koku.. tabi yinede seyredeceğim..
abhazya
30.07.2005 - 10:15Ben gürcüyüm ama milliyetçi değilim.. halkların kardeşliğine inanıyorum.. Gürcü olan Stalin'in asimilasyon projesini bütün kalbimle kınıyorum..
Abhazları Gürcüleştirme çabaları
1937-1953 tarihleri arasındaki dönem, Stalin ve Beria'nın Abhazya'ya yönelik karakteristik baskıların uygulandığı yıllar olarak tarihe geçmiştir. Bu süreç içerisinde Abhazya paralelindeki diğer küçük cumhuriyetlerde ise Abhazya'dakinin tersine değişik bir uygulama gelişmiştir. Beria ve Stalin'in baskı ve zorla göç ettirme yöntemleri sonucu zaten karışık olan Abhazya'nın demografik sorunları giderek karmaşık hale gelmiştir. Tarih boyunca, kültürü, dili, sosyal yaşamı hep farklı olagelmiş olan Abhazya ve Gürcistan, zorla kıyılmış bir nikah ile birbirlerine bağlanmış olan eşler gibi idi. Abhaz ve Gürcü halkının bu farklılığı açık ve bilinen bir gerçektir. 1877 yılında Gürcistan'da yayımlanan 'Tiflis Vestnik' gazetesinin açıkça belirttiği gibi, 'Abhazlar, etnografik, sosyal, ekonomik yaşamları ve dünya anlayışları ile komşusu oldukları uluslardan çok farklıdırlar.'
19.yy'ın 70'li yıllarına kadar bu ülkede nüfus çoğunluğunu, ülkenin yerli halkı olan Abhazlar oluşturmakta idi. 1926 yılına gelindiğinde ise 60 değişik etnik grup yaşar olmuştur. Aşağıdaki 1896 sonlarında Abhazya'da nüfus dağılımını gösteren tablo Gürcü yönetiminin yavaş yavaş Abhaz halkını yok edişini açık bir şekilde ortaya koymaktadır:
Abhazlar 58,961
Mingreller 3,414
Gürcüler 515
Yunanlar 2,056
Ruslar 972
Ermeniler 1,337
Estonlar 637
Diğerleri 1,460
Bu şekilde görülen en bariz, en çarpıcı husus 1896'da Abhazya'da 515 Gürcü yaşarken 1992 de nüfusun 240 bine ulaşmasıdır. 1870 yılından itibaren ülke nüfusunun karmaşıklığı derhal etkisini göstermiştir. Bir grup Abaza'nın Osmanlı topraklarına sürülmesi üzerine boş araziler yağmalanmıştır. 1877'deki birinci nüfus sayımı kayıtlarına göre ülke nüfusunun yüzde 53 kadarı Abhaz iken 1926 yılında Abhaz nüfusu yarı yarıya azalmıştır. 1979 yılında yapılan sayım ise Abhaz nüfusunun yüzde 17'ye düştüğünü göstermektedir. Gürcü nüfusu ise aksine büyük bir artış göstermektedir.
Batı Gürcistan topraklarından Abhazya'ya ailelerin yerleştirilmesi, Çar yönetimi döneminde başlamıştır. Gürcü Menşeviklerin uyguladıkları ulusları birbirine düşürme, terör ve Abhazların zorla Gürcüleştirilmesi politikası, Menşevik devlet adamı Ş. Z. Eliara'nın ağzından belgelenmiştir. Eliara 1926 yılında Gürcistan'da S.I.K. teşkilat toplantısında 'Hiç ara vermeden Abhaz Halkının hak ve hürriyetlerini yok ediyorduk' demektedir.
Stalin'in baskı yönetimi süresince Abhaz halkının yaşamı giderek bir trajediye dönüşmüştür. Bir gece içerisinde yüzlerce Abhaz köylerinden toplanarak götürülmüş, bir çoğu katledilmiş, aydınlar kökten silinmiştir. Baskı rejimi yıllarında Abhazya'nın en seçkin insanları yok edilmiştir. Bu toplu katliamlar, nüfusu az olan Abhazya için büyük yıkım olmuştur.
tavla
29.07.2005 - 15:36erkekleri kendi cinsleri ile anılan bir oyunda yenmenin hazzı.. akabinde içilen erkek rakısı :)
anladım ki
29.07.2005 - 15:31ehihe erkek kısmısını da gördük hatun kısmısına hedüye hedüye deyu efor harcadığını..)
herşey çok güzel olacak
28.07.2005 - 18:30yalan söyleyeni..
buruk bir sevinçtir yaşamak
28.07.2005 - 18:25üfürükten teyyare selam söyle o yare.. bu söze ancak bunu uygun gördüm..
bungalov
28.07.2005 - 18:23portakal ağaçları arasında ağaç evler.. olympos.. hemi de kadir'in yeri.. sereserpe denizlenelim akşamına öküz bar'a dalalım..
balık tutmak
28.07.2005 - 18:18nietzche balık tutmak için oltamı attım ama balık yoktu demiş..
ahmet inam'da; kardeşim nietzche'de hıyarmış, balık tutulacak yeri bulmak sezgi işidir demiş..
bağışlamak
28.07.2005 - 18:13affetmek ve unutmak iyi insanların intikamıdır.. bu söze göre ben iyi insan değilim.. zaten sonunda intikam amacı varsa bunu söyleyende iyi bir insan değilmiş.. bağışlamak gibi bir lüksümüz yok yani..
saçma şarkı sözleri
28.07.2005 - 17:57(tam hatırlamıyorum ama) sana son sözüm; bu iş olmaz, bitti filan deyip bir sonraki mısrada, hadi gel yaşayalım devlerin o büyük aşkını diyen manken bozması ve kutluay kırması bi şarkıcı var.. hadi sözleri geçtik, ses filan da aramak lüks.. bari dikkat edin ne dediğinize yahu..
olmazsa olmaz
28.07.2005 - 17:52kahve
banu alkan
28.07.2005 - 17:10hiheheyt yerim ben onun pembe peluşunu :) kadınlık dersi alınası, huzur abidesi.. ne öyle akıllıyım ben seni yenerim filan.. ntv'de rastlamıştım, bir tane kadın akademisyene boyunun ölçüsünü verdi walla.. banucuğumun elini eteğini öpecekti neredeyse akıllı kıs..
anladım ki
28.07.2005 - 16:51izmir'den saat 21'de kalkacak uçağa yetişmek için manisa'dan saat 20'de yola çıkmak adrenalini arttırıyor.. thy ve rötarın muhabbeti daim olsun..
kopya çekmek
28.07.2005 - 16:45kimya dersi :)
aslan burcu
28.07.2005 - 16:44benmişim.. ne işe yarıyorsa.. birde çin astrolojisi var ona göre de at oluyormuşum.. aslan/at.. yelelerimi savura savura bi dolanam bakem..
Cansu Dere
28.07.2005 - 16:41allaam ya nereye dönsem cansu dere.. manken olduğunu anladım neyseki, komik abilere takılıyormuş onu da anladım.. komik abiler ona niye takılıyor acaba onu anlamadım..
nargile
26.07.2005 - 11:44sigarayı puro, puroyu pipo, pipoyu nargile, nargileyi ölüm biraktırırmış..
küçük ayasofya'da ney üflenirkene üflemek ayrı bir bağımlılık..
ağlamak
26.07.2005 - 10:07yürekteki çöpleri atarken gülümseyebiliyorsam, hayata bir gol atmışımdır diye düşünüyorum.. ölüm karşısında dahi ağlamak gereksiz geliyor.. kabullenmemek gibi birşey.. canım yandığında bile böğüre böğüre ağlamadım.. birkaç damla düşerse ne ala.. ağladığımda boğazım kuruyor, ne bileyim sesim bir süre sonra abdullah abi gibi çıkıyor..
duygusuzluk değil bu..
belki ağlamaya değer bir şey bulamamak..
ayrılık
26.07.2005 - 10:01yanlızlığın tarihine aykırı ellerin..
tutma beni gidilecek düşlere..
kayıp şehirlerin rotası benim..
pusulam aşk..
maymuna dönen kız
26.07.2005 - 09:35aşkın beklemek hali..
devrik cümle
23.07.2005 - 13:57bazen öyle bir deviriyorum ki, ne dedim acaba diye kendime soruyorum..
klişeler
23.07.2005 - 13:41söylediğiniz sözün ardından açıklama yapmanıza gerek kalmaz.. zorda kalınca klişe lafları bende kullanırım..
-ben sana layık değilim, sen daha iyilerini hak ediyorsun..
klişesine ise gülmekten ölürüm.)
jim carrey
23.07.2005 - 13:37oyunculuğunu filan bilmemde mimik ustası ve şu anda en pahalı oyuncular listesinde.. mask'ın yapımcıları eğer jim carrey'yi oynatmasaydık daha pahalı bir film olurdu demişti.. ben yinede salak ve avanağı izleyemiyorum.. iki kere teşebbüs ettim ama sonuna kadar sinirlerim dayanmıyor.. truman show ve bruce almighty'yi ise senaryo olarak beğendim, jim carrey olmasa bile izlenir..
ANKARADA AŞIK OLMAK
23.07.2005 - 13:24heh işte benim canıma okuyan terim.. buldum sonunda.. pişt bunu açan arkadaş reca etsem imha eder misin bu terimi ankara ile birlikte.) o şehirde aşk olmaz.. walla denedim, olur diyen yalan söyler, bürokrasiye takılıyor ve evrak üstünde bitiyor zaten..
Toplam 1440 mesaj bulundu