Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılması acıtır yüreği....!
Dilek/çe....!
Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılması acıtır yüreği....!
Dilek/çe....!
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Dilek Karagüzel Pıtırcık Hakkında Yazılanlar Sayfası Antoloji.com
19 Temmuz 2025 Cumartesi - 12:33:38
27.11.2020 - 00:15
Leke
Bakma öyle yüzüme deliymişim gibi!
En ağır komalardan çıkmış biriyim ben!
Bilesin,
Hayatı sandığın kadar acemice yaşamadım!
Tecrübesizliğim, yangınıma su atışındandı…
Baktığım,
Gördüğüm her yerde sen varsan,
Bununla gurur duyamazsın!
Bakma öyle yüzüme deliymişim gibi!
Seni alnıma, mavi bir leke diye yazdım ben!
Gecenin karanlığına kıyametleri yükleyip,
Karabasanlar gibi çökme üzerime!
Sırra kadem bas,
Gelme hayallerime!
Hele de;
Dokuz canlı mıdır bu sevda?
Neden ölmüyor/sun içimde?
Neden katran yüreğim?
Neden gözyaşlarımda ırmaklar?
Bakma bana öyle deliymişim gibi!
Aklımı senin yokluğuna harcamaktayım ben!
Seni, ömrüme ömür diye adamışsam
Kendime, ensiz boysuz kefenler biçmişimdir!
Delirmişsem eğer,
Bakışların değmiştir akılsızlığıma!
Kızıl ötesi aşkların, masmavi yalnızlıklarına atılmışımdır!
Bakma bana öyle deliymişim gibi ey yar!
Bende, en az senin kadarım inan!
Seninle;
Kabuk bağlamamış yaraya inat, nefes almayı
Karanlığa inat, mum ışığında yaşamayı öğrendim.
Severken öğrenemediğim tek bir şey vardı,
Şu yetim yüreğimde sensizliği yaşamak!
Nefes alsam sesini duyuyorum,
Nefes alamamak oluyor sessizliğim!
Gözlerimin sokaklarında hala bir sen varsın!
Çıkmıyorsun gözlerinden soluduğum sesimden!
17.11.'17
Gül Başpınar
25.11.2020 - 01:40
Sana söyleyemeyeceğim şeyler var
sarılmayalım.
Sarılmak demişsem de kusura bak, ki burda kusur ben oluyorum
ki gözlerin bir kusuru eşsiz kılabilecek kadar derin
tartışmayalım.
seviyorsam da susup biriktiriyorsam boyuna
biriktiriyorsam gazoz kapaklarını biriktiren bir köylü çocuk gibi umarsız
hayallerime dahil edip gözlerini bilhassa, uçurum bir avludan giriyorsam cennetine tanrının
koynumda saklıyorsam sesini yasaklanan şairleri gibi ülkemin
dudağından bir nasılsın tehvid gibi geliyorsa kelime'i
nasılsından sonrası düpedüz hatim.
Sana söylemeyeceğim şeyler var
öpüşmeyelim
ne kadar güzel bir haramdır oysa dudakların biliyorum, biliyorum da bilmiyor ehli cennet günaha girmeyelim.
karnım ağrıdığında şekerli su içebilirim göğsümün ağrısına var mı bir tedavi yolu söyleyeceğin
pardon ben sana hiç göğsümün ağrısını söylememiştim
söylemeyeceğim
Sana susacağım şeyler var
sevişmeyelim
ne kadar geç kalınabilirse o kadar geç
değil işte
daha erken gelen şeylerin piçliği diyelim
Sevmeye benden başlamadığın bir sabahın soğuk bir günaydın mesajı kadar soğuk kasım akşamında son sigaraya üç kala yazdım sana bunları
okuma
çay koyarken az önce içimden aşık olurdum dedim, eğer çay koyduğunu görseydim , tütün kokan parmaklarınada aşık olurdum
okumuşsan da unut
Üçüncü sınıf yazarların aşkları çay bardakları kadar hatırlanmaz çünkü...
Reverans...
Kemal Yazgan
24.11.2020 - 01:50
Bu gece gelsem yanına..!!
Uykuyu unutmuş.. gözlerimle,, uzansam yanına..!!
Dalsam, en tatlı uykulara..!!
Üşüyorum,, deyip sarılsam,, boynuna..!!
Ellerim, dokunsa ellerine..!!
Konuşmadan, baksam gözlerine..!!
Doyasıya koklasam seni..!
Ve usulca, kulağına SENİ SEVİYORUM desem Dudaklarınla Dudaklarıma cevap Verirmisin...!!
Ayaklarım yağmura bulaşmış Kapını çalsam ..!
____aşkı özlemiş olarak Bitkin uzanı versem göğsüne..
___ Birikmiş tüm özlemimle Huzurla yumsam gözlerimi.
___ Kokunu çeksem içime
Uyusam...!
_____Okşarmısın başımı.. ?
Üşümüş ayaklarımı ısıtırmısın..?
____Yağmur kokulu tenimi Nefesinle kuruturmusun..?
___Şimdi gelsem ..!
İyi ki geldin dermisin..!!
24.11.2020 - 01:46
"Seni seviyorum" dedikten sonra ilk endişe duyduğunuz şey karşılık alıp alamayacağınız. Eğer karşılık alırsanız bu kez de yeni bulduğunuz sevgiyi kaybedeceğiniz endişesini duymaya başlıyorsunuz. Ve tüm davranışlarınız reaksiyona dönüşüyor. Kaybetmemek için savaşma ve savunma.
..
Donald Walsch
24.11.2020 - 01:45
Öyle Bir Gelmelisin ki Sevgili...!
Bir Ben Anlamalıyım Geldiğini...
Ürpermeli Şehir... Sokaklar Ürpermeli, Hatta Kaldırımlar...
Hayata Dair Ama Hayattan Öte Olmalı Adımların Bana Yaklaşırken...
Gürültü Olmamalı Sesi Sevdanın; Sessiz, Derin ve İnceden Yaklaşmalı Kalbimin Tenhalığına...
Bir Güz Günü Gönül Kuşlarımı Göç Etmekten Alıkoyacak Kadar Sıcak Olmalı Yüreğin, Ardında Puslu Gülüşler Bırakıp Gelmemeli Yolların Bana...Yani Sağlam Olmalı Yüreğin Bana Aşk'ı Getireceksen, Aşk'la Geleceksen Eğer...
Kısacası Elden Düşme Sevdalar Değil Benim İstediğim...
Ya Yüreğinin Sahibi Olmalıyım Ya da Hiçbir Şeyin....
24.11.2020 - 01:44
"Kırgınlık, Sadece Âllâh'ın Duyacağı Bir Ses Tonudur. Başkalarına Anlatmayın Anlamazlar"..
19.11.2020 - 18:32
Yüreğini üşütmede buz tutarsa çözülmüyo.
ÜŞÜYORUM
Senin çaldığın şarkıları dinliyorum,
Sana ait zamanlardan....
Erişemediğim kadar uzak,
Küçücük bir pencerede
Tutsak bakışlarımla.
İçimde yokluk savaşları....
Yok olma korkusu değil;
Yokluğunun acısı, yüreğimdeki.
Üşüyerek bakıyorum pencerene....
Gözlerimdeki yağmurlara karışır,
Titreyen dudaklarımdaki yakarışlarım.
Üşüyorum..üşüyorum ve korkuyorum..
Küçücük bir çocuk gibi.
Hayat denilen canavarın,
Kocaman ağzında yutulmaya hazır
Bir kırıntıyım sadece.
Öyle yalnızım ki hala;
Çaldığın şarkılara sığınıyorum çaresizce....
Bir güzel söz duyup..
Uzanacak bir el bulmak istercesine.
Yoksun..yoksun....yoksuunnn.........
Boş gözlerle bakıyorum pencerene,
Seni görmek istercesine.
Senin çaldığın şarkıları dinliyorum..
Herbirini kaçıncı kez dinledim hatırlamıyorum..
Sana ait bir zamandan..
Küçücük bir pencerede
'Tutsak' kalmış bakışlarım....
Yokluğa..hiçliğe..yaşanmamışlıklara..
Sonra başımı öne eğip,
Razı oluyorum kimsesizliğime.
Fırtınalar kopsa hiç dinmeyen....
Öyle bir üşüsem ki;
Tatlı bir rüyaya dalar gibi....
Bir daha gözlerimi açmasam acılara....
Üşümüştü sevgisizlikten....
'Donmuş'! ....
Deseler beni bulduklarında..
Tüm şarkılar sussa....
Bir daha çalınmamak üzere..
Bırakın ısınmayayım artık...yoruldum..
'ÜŞÜMEK' istiyorum.
Alıntı
17.11.2020 - 10:17
Herşeye Rağmen Seviyorum...
Sahra Yaren(Antolojiden)
Her ritmini seviyordum hayatıma kattığın
Uykusuz bıraktığın geceleri seviyordum
Pişmanlığını
Nerede kaldığının hesabını yaparak seni beklemeyi
Seni beklerken beklediğim pencereyi
Hatta yolunu yoluma çıkaran yokuşu ve sokak lambasını seviyordumSen çalıyorsun diye kapı zilini
Telefonumu seviyordum arayan sensin diye
Ayacıklarını sardıkları için terliklerini
Ve seviyorsun diye seviyordum francala ekmeğiSaçlarını ipekten kumaş
Gözlerini cennetim, nefesini umudum
Gülüşünü felaketim diye seviyordum
Hani hatırlasana! !
Sen gülümsüyordun, ben kendimden geçiyordum....Buğusuna ruhumu demirlediğim
Gözlerin geçiyor şimdi gözlerimin önünden
Ne umut, ne bir aydınlık
Nafile, yakamoz bile yok bu gece
Üşüyorum…Yüzün… Gözlerimden yüzün geçiyor
Aklımı başımdan alan, ömrüme gün ekleyen
Güzeller güzeli
Çizgilerine yutkunduğum yüzün geçiyor
Nefesim kesiliyor
Kayıyorum yanaklarından aşağıya
Sığınağım gamzelerinde tutmuyor bu defa
Düşüyorum...
Ölüyorum…Seviyordum seni imkansızlığına rağmen
Hoyratlığını, hırçınlığına katarak
Bölerek, bölüşerek inadına
Aşkla……
Kaybolacağını, kaçacağını
Sağır, kör sır olacağını bilerek seviyordumYüreğimin sızısıydı gözlerini görmeden uyuduğum gece
Nefesini duyunca içim titrerdi
Ben seni
Bir annenin engin yüreğiyle seviyordum
Alabildiğine özgürce ve sınırsız
Küsmeden, darılmadan gönül koymadan
Ben seni '' bir anne gibi ''
Koşulsuz umarsız
Beklentisiz seviyordum….Oysa ki sen; en hayırsızı çıktın evlatların! ! !
13.11.2020 - 16:32
Bu dünyada bu hayata gülüşün kadar sakin oturabilmeyi isterdim ablacım...
29.09.2020 - 09:16
Gülümsemek
Her insanin suratina yakışan ifade.
Gülümsemek
Dudak kenarlarının yanakları sıkıştırarak yükselmesi; yani güzellik.
Gülümsemek
Bir günün kazanc getiren en güzel yatırımdır.
Gülümsemek
Kişinin içindeki pozitif enerjinin umudun veya huzurun en güzel dışa vurumu.
Gülümsemek
Içi kan ağlarken çok mutsuz iken ya da bir sürü dert ile muzdarip iken yine de yapılabiliyor ise dünyanın en saygı değer fiillerinden biri .
Gülümsemek
Gözbebeklerinde oldugunda karşısındakinin yüreğini uçurtma yapandır
Gülümsemek
Yeryüzünde bir insandan istenebilecek en güzel şey
Gülümsemek
Bazen de; en güzel susma eylemi
Size gülümsemeyi unutturan insanları silin! Sizi gülümsetebilenleri ise daha çok sevin.
E hadi o zaman ne duruyorsun? :))
13.09.2020 - 09:30
Her Cebe Bir Kumaş Mendil
İlkokullar o zamanlar beş sene sürer, istisnalar dışında bütün okullar sabahçı ve öğlenci iki tertip hizmet verirdi. Okula yürüyerek gidip gelindiği için eve mümkün olan en yakın yerdeki seçilirdi. Birinci sınıfta, bazı mızmız çocuklar ya da aşırı düşkün anneler dışında en fazla bir ay sonra okul yolculuğu tek başına yapılırdı. Gerçi evlere yakın okullara giden tüm mahalle aynı anda evden çıktığı için sokaklarda birleşilip, küçük kümeler halinde ilerlenirdi.
Üç dört yaşından itibaren, sınırı kendi sokağımız ile çizilen, bahçelerinde tek başımıza oynama deneyimimizden sonra dış dünyaya bu, ilk adım atışımız büyüdüğümüzün de bir işaretiydi. Camdan sarkan annelerin, bakınca göreceği ya da seslenince duyacağı mesafeyi artık aşabiliyorduk.
Okul yolculuğu ne kadar kutlu ve gurur doluysa, elimizden tutarak götürülmek de o derece aşağılayıcıydı. Büyümüş, okula giden, sorumluluk sahibi çocuklar olmamış mıydık? Endişe edecek ne vardı ki?
Zaten yol üstündeki tüm esnafı tanır, hatta bir sene için de o saatlerde sokaktan geçenlerin de simalarına alışmış olurduk. Yabancıyla karşılaşma ihtimali olmayan güvenli sokaklardaydık.
En heyecan verici deneyim, kendi başına ilk karşıdan karşıya geçerken yaşanırdı. Sınırlı sayıda ve gene çoğu tanıdık komşu arabaların arasından, önce sola, sonra sağa sonra yeniden sola bakılır, ışık, yaya geçidi falan olmayan yolun ortasında durup, bir daha bakmayı unutarak hızla geçiverirdik. O az sayıda araçların sürücüleri de, her an her köşeden okul yolundaki bir çok çocukla karşılaşacağını bilir, ona göre daha yavaş ve dikkatli giderdi.
Trafiğin yoğun olduğu büyük kavşakların ortasında, ufakça bir silindirin içinde trafik polisleri olurdu. Dört beş ayrı yerden aynı anda gelen arabaların arasından geçmek biraz daha beceri ve marifet isterdi. Yaşı büyük çocuklar ki, ikinci ya da üçüncü sınıfa gidenler dahil herkes bunu becerebilir ama ilk sene polis amcalar düdük çalıp, el işareti ile komut vererek trafiği durdurarak karşıdan karşıya geçmemize yardımcı olurdu.
Bir elimde sapından tuttuğum büyük evrak çantasına benzeyen, çift klipsli ağır çantam, diğer elimde plastik beslenme çantası ile yüküm oldukça ağırdı. O yıllarda sırta asılan yumuşak çantanın ya da omuza asılabilecek beslenme çantası gibi bir şeyin henüz icat edilmemiş olması bir talihsizlikti. Hoplaya zıplaya arkadaşlarla yapılan bu geziye benzeyen okul yolculuğunda, yollar bir çocuk için ilgi çekici binlerce yeni keşif içeriyordu. Ellerimiz serbest kalsaydı, at kestanesi toplamak, birbirimize kar topu fırlatmak, eve dönüş yolunda komşu bahçede yeni açan çiçeklerden birkaç tane koparmak ya da erikleri, dutları toplamak çok daha kolay ve hızlı olurdu.
Bahçelerdeki meyvelere dalmak, iki misket atmak, birkaç seksek karesinden zıplamak ya da hızla futbol oynamak için çantaları bir köşeye bırakıyor, bazen de sokak ortasındaki oyuna taş yerine en hızlı şekilde sağlı sollu yerleştirip kale yapıyorduk. Biraz hızlı vurulmuş bir top isabet edince, direk işlevi gören çanta sağa sola saçılıyor, kulpu, kilidi kırılabiliyor evde bir ton azar işitiliyordu. Genelde Sümerbank'tan alınan mokasen ayakkabılar da bu oyuna pek dayanamaz, ya köşesinden patlar, ya da toz pis içinde kalırdı. Parçalanmış ayakkabı da kilidi kırılmış çanta ya da sokak köşesinde unutulmuş beslenme çantası gibi anneleri çok kızdırırdı. Satın alınan her eşyanın değerli olduğu o zamanlarda ayağımızda daha dayanıklı spor ayakkabıların olmaması da bir talihsizlikti.
Annemin akşamdan hazırlayıp odamdaki dolabın kapağına astığı önlüğümü, her sabah temiz beyaz yaka takarak giyerdim. Nasıl beceriyorsam o yakanın her gün ya düğmesini ya da ince örülü iliğini kopardığımdan yıkandıktan sonra elden geçmesi de gerekirdi. Pırıl pırıl gittiğim okuldan, sanki tarlada mahsul toplamışım gibi, başımdaki kocaman beyaz kurdele kaymış, saçlarım darmadağın, yaka ya bir ucu açılmış yandan sarkıyor ve mutlaka kir pas içinde, beyaz çoraplar elbet ya yırtılmış ya kirlenmiş geri dönerdim.
Kapıyı açıp okuldan darmaduman geldiğimi gören annem, öyle her an su akmadığından aksa da sıcak suyu termosifon ya da kazanda kaynattığından hazır olmadığından silip temizlerdi. Kışın haftada bir, yazın daha sık yapılan banyo günleri harici temizlik zaten güzelce silinmekten ibaretti.
Yaka gibi sahip çıkmayı beceremediğim bir diğer okul gerecimde o kumaş mendillerdi. Her gün önlük cebinde temiz beyaz kumaş mendil götürmek zorunluydu. Hafta başında sınıfta tırnak kontrolü yapılır, sıranın üzerine serip elleri bitiştirip üzerine yerleştirerek kısa tırnak ve mendillerimizi öğretmenimize göstermemiz gerekirdi. Diğer günler ise okula cebimizde temiz mendille gitmemiz yeterliydi. Erkekler önlüklerin göğüs cebinde bazen bir ucu dışarda taşırken, biz cebimize tıkıştırıp kullanırdık.
Bayram hediyesi, aile büyüklerinin ucuna isim işlediği mendiller kıymetliydi okula götürülmezdi. Yaka ile birlikte satılan, kutuda bir düzine kenarı ince renkli şeritli kare olanlar kaybolabilirdi ama her sabah cebimizde mutlaka bir mendil olmadan evden adım atmazdık.
Okula kılık kıyafetimize dikkat ederek gitmemizin derslerdeki başarı kadar önemi vardı. Gün içinde ne kadar dağılırsak dağılalım, sabah derli toplu olmamak ayıptı ve öğretmene yapılan bir saygısızlıktı.
Yazılmakta olan BizOzamanlar II - Ayıp Denen Birşey Vardı! kitabından alıntılar.
Ayçe Ayyıldız Baturay
06.09.2020 - 10:36
Sen sevmek nedir bilir misin ?
Sevmek diyorum sevmek !.. Öyle ağızdan çıktığı gibi değil ;
Beş dakikalık bir hengamenin ardından birine söylenen gönül alıcı bir söz değil ?
Beyinleri bacak arasında dolaşan nice yaratığın her gece farklı bir yüze okudukları ayni şiirin içinde geçen dize gibi değil
Sevmek diyorum sevmek ..!!? iki kadeh rakıdan sonra içinden geçenleri haykırmak demiyorum örneğin, ayıkken sevdanın arkasında durmaktan bahsediyorum.
Sevmek diyorum arkadaş !.. Paylaşmak, emek vermek, güzelliklerle doldurmak dünyayı !..
Sevmek diyorum işte yürekte ateş diyorum kısaca ..
Güzellikler içinde sevişip zor günlerde sırt dönmek değil sevmek !..
Varlıkta yemek yerken sevdayı haykıranlar , yoklukta açken bela haykırıyorlar arkadaş ..! Sevmekten bahsediyorum öylesine sevmek ..!? Çatısı akan bir gecekonduda sana sarılıp yatan bir bedenin sevgisinden !..
Duvarları 70 santim rutubete rağmen sen yanımdasın diyen sevgiden !..
Bir kıl çadırda altında kıl kuldan ve bir döşekten olan hayatta sana tutunmayı bilen sevgiden ..
Yani yüreğindeki ateşle doymaktan, huzur bulmaktan, inançtan bahsediyorum arkadaş ..!! Mutluluktan bahsediyorum
Sevmek dedim ya; aşk değil; sevda demek istediğim .
Dağları delen Ferhat’ın yüreğindeki Anadolu kokan sevda söylemek istediğim ,
Veysel’in sevdası anlatmaya çalıştığım ve Nazım usta’nın yüreğini yakan ateş yakılması gereken ateş.
Tarifi farklıdır elbet her yürekte, her bedende ama sen Sevmek nedir bilir misin?
Bana onu söyle ..!!! Sevmek diyorum be arkadaş sevmek ..!!? Yazmaya bile hacet yok anlatılmak istenen tek şey yaşanacak güzellikler değimlidir ?
O zaman be arkadaş sevmek sadece “…” ile ifade edilmez mi .
Hadi boşluğu da sen doldur .. Sevmek nedir anlat bana ?
Sen sevmek nedir bilir misin??
Şimdi anlat sevmek nedir?
(Alıntı)
06.09.2020 - 10:20
Günaydın keyifli keyifli mutlu huzurlu günler gönül dostlarım...
Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim,
Ya da asla birini severken karşılığını beklemedim.
Dostluğuma değer biçmedim,
sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim.
Sevdiysem sonuna kadar gittim,
bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim.
Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım.
Ama hata insana mahsustur dedim.
Affettim, af diledim.
Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi
ama ben onları yinede affettim.
Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.
Belki de içten içe sinsice güldüler.
Ama asıl unuttukları şuydu;
Ben aldanmadım..!
Aldanan her zaman kendileri oldular
ama bunu anlayamadılar.
Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için,
Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için.
Oysa ben hiç insan kaybetmedim.
Sadece zamanı geldiğinde
_____________vazgeçmeyi bildim o kadar..
CAN YÜCEL
Bu şiire not:Çok güzel.
"Affettim
Onlar belki saflıkla ...
Belki de içten içe güldüler ...'
Baştan sona güzflnde burasını eklemek istiyorum nuna ben iyi niyet diyorum kimin aldanmak diyo kimi enayilik.Kimi de salağa yatmak.Bama göre iyi niyet.Kalbini kirletmemek.Kalbine kin intikam nefret gibi karartan duyguları sokmamak diyorum ki bunları kalbine sokarsan aslında güçlü olamıyorsun dürüstlüğünü iyiliğini değerlerini kaybetyosun.
30.08.2020 - 09:20
Çıkıyordu bir dağ yamacına
O gök gözlü o kalpaklı adam
O kara çizmeler ayağında
O pırıl-pırıl mahmuzlu
Esip çiğniyordu şimdi
Toprağı usanmadan
O gök gözlü o kalpaklı adam
O ne düşünüştü o Tanrım
Vatanca
O ne dağ bedendi öyle
Yaylar gibi
Kaçsaydı artık düşman
Kaçsaydı iyi ya
Kurtulamazdı pençesinden ölümün
Öyle kolay-kolay
Durulur muydu karşı
Hiç o yay bedenli adama
Kocatepe’de
Bir defa kestirmiş gözüne
“-Ordular ilk hedefiniz Akdeniz…”
15.08.2020 - 17:43
Akıllara Ziyan Sevdim Seni
Bir elif miktarı nefesim olsan,
Lâl bir isyan gibi,
Çığlık çığlığa.
Siyahında en gecenin......
Belki bilmedin amma,
Akıllara ziyan sevdim seni.
Tuza yara gibi,
İntihar meyline yeminli,
Unutmaya sözlü gibi.
Dergahtan kovulan derviş gibi.
Dağlanmış kılıç yarası gibi,
Akıllara ziyan sevdim seni.......
Uraz AKIN şiiri
13.07.2020 - 15:34
O kadar çoksun ki bende.
Çokluğunun altında eziliyorum.
Ve o kadar yoksun ki bende yokluğunun özlemiyle başedemiyorum gün aydın olsa da karanlıkları ay aydınlatsa da ne geceyi görebiliyorum ne güne uyanabiliyorum sadece sensizliğe uyanıyorum tabi onu da beceremiyorum dedim ya hem çoksun bende hem yoksun Dolayısıyle ne sensizliğe uyanabiliyorum ne de senle uyananabiliyorum.
Karışık kalbim.Kalbimin dili çözülmüyor.Seni susarak sevmek çok zor ama alıştım gibi.Kimsemin anlamadığı konuşamadığı sadece benim duyduğum benim bildiğim bir dil gibi.Okunamayan bir kitap çizilemeyen resim gibi. Açık ceza evinde tutsak kalmış gibi ruhum.Sen yoksun yok olan sadece bedenin.Kalbin kalbimdeki.Diyorum ya yok olduğun kadar çoksun bende.Sessiz masum çocuk kalbimle sevdim yok olduğun kadar kalbimdesin.
Dilek çe günlükten dökülenler...
13 Yemmuz 2020
15.05.2020 - 02:38
Yoksa,
Özlemin kokusu bakışlara sinince
Gel de şahitlik et diyenin olmadı mı hala...?
Bir el sallamak bile çok görüldüğünde
Vefasızlığın en gözü karasıyla
Sırtından vurulu akşamların
Sancısı damlarmış gecenin kucağına...
Böyle ahkam kesermiş işte,
Böyle ahkam kesermiş kapıyı çarpıp gitmelerHadi eylül sonralı dalıp kalmalarda
Hatıralar birer birer ağırlansın da,
Daha ilk gelenle
Selam-sabah faslı bile bitmeden
Gözyaşlarının öyle erkenden uğurlanması da nedir...?Hem, hüzün artığı vakitlere takılıp
Başı öne eğik hıçkırıklarınla
Ezgi ezgi dolanıp durmayı da bırak artık...
Bir bayram arafesinde konaklar gibi
Yüzüne gülücükler kınalamak
Daha çok yakışıyor sanaAhh benim,
Habersiz yar gelişlerine
Çığlık çığlığa koşup sarılmalar saklayanım...
Ahh benim,
Sevdasının barınağını
Gece gündüz sadakatla paklayanım...
Hele bir el at hasretlerinin cebine,
hele bir el at...
En çok,
En çok saçlarını okşatmaları mı doldurmuşsun yoksa...?Gözlerini gözüne kestiren
Buğulanmaların çöküşünden belli ki
Bir yara misali kapanacaklardan değil
Sonraya kalmış özlemlerle yamalanan bu afak...
Sen yine de biraz göz ışığı dök
Elleri koynunda bekletedurdurduğun yollara
Belli mi olur belki de,
En gece bir vakitde çıkagelir şafakYarınlara yol gözleten bunca umutları
Hayallerden koparıp koparıp alsak da
Sen yine de hala
Hayırsızlara bel bağlamanın kırıntılarından
Boşuna bekleyip durmalar mı toplanır diyorsun...?
Oy beni oy...
Yorgunluğuna sığına sığına
Teri tükenen ömürün
Tırmanacak yokuşu da mı kalmıyormuş...?Hele sen Ferhat'ın sevdasından kalma
Bir tutam sabahlamayı
Uykularına hatır gönülden saydır da
Diyeceğimin ağırlığınca
Sırtına dağları giyindiği olsun...
Neylersin ki,
İhanetin adresini cebinde taşır ayrılıklarDeğil mi...?
Gönül kolunu sevdaya kaptırmaya gör
Nasıl da,
Canan gelir can alır
Değil mi...?
Hayırsıza hesap kitap yaptırmaya gör
Nasıl da,
Yaşar AYDIN
09.05.2020 - 09:05
Farzet ki
Dinlediğimiz radyonun frekansına arap kanalları karıştı
ve biz o şarkının sonunu dinleyemedik
"Kavuşmak" yüklemli bir cümleye beraber özne olmak
Dil bilgisine ters düştü mesela
Yada "Allah sabredenlerle beraberdir", ayeti bizi kapsamıyordu
Farzet ki kara yolları bizi aynı noktada kesiştirecek bölünmüş yolu henüz bitirmemişti
Farkı kavşaklardan, farklı yavşaklardan döndük hep
Ortalama dünyanın yüzde sekseni su olduğu için
Aynı kara parçasında beraber yaşamak fizik kurallarına ters düştü
Belkide ozon tabakasında ki delik yüzünden aynı havayı solumamız küresel ısınmayı arttırabilirdi
Ne olurdu güzelim kutup ayıları ve foklar?
Farzet ki
Bizim kavuşmamız orta doğuda ki aşiret savaşlarını tetikleyerek
Üçüncü dünya savaşına sebep olabilirdi
Yeni bir nükleer bomba icat edilir ve masum milyonlarca insanın ölümünde baş rol oynayabilirdi
Belkide eros un oku götüne kaçmıştı da
Bize sıra gelmemişti
Yani sevdiğim gördüğün gibi ne çok olasılık var
Bizi bir araya getirmeyecek
Yıllar sonra bir gün sorarlarsa anlat çocuklarına
Kavuşmak için iki kalp gerekir biz eksik kaldık
Çiğnediğim sakızın falında babanız çıktı evlendim
Sizide bakkaldan aldık....
Kemal Yazgan
05.05.2020 - 14:12
"Ben bir adam sevdim..
Gözleri intihar mektubu gibi satır satır ezberlenesi..
Sigara içişi toplum kurallarına aykırı.
En çok saçlarımı severdi..
Her gün saçlarımı taramayı iş edinen bir adam..
Seni sevmeye saçlarından başladım demişti bir gece yarısı..
O gitti.
Ben onu unutmaya saçlarımdan başladım.."
Siyah Kadın
05.05.2020 - 14:11
BEKLERLER SENİ
Hep giyinik mi kaldı arzuların?
Kadın, sana şiir yazıldı mı hiç ?
Anlattılar mı sana sevgiyi?
Peki ya oldu mu elinden tutan?
Ya şu benden kaçırdığın o kahve gözlerine
dikine dikine bakan?..
Kadın saçını tarayan oldu mu hiç?
Sahip olunca sana, küstahça gülen hariç…
*******
Kadın sana çılgın bir aşk sunuldu mu?
Ayak parmaklarından öpen oldu mu hiç?
Ya sarınca seni nefessiz bırakan?..
Kalabalık içinde gözleriyle okşayıp da,
Soluğunu içine çekmeye doyamayan…
*******
Kadın konuş!..
Kirpik uçlarından seven oldu mu hiç?
Ya omuz başından masumca öpen?
Elinin tersiyle soluk pembe yanağını seven?
Belli ki bir bedel ödüyorsun…
Taklidini yapmakla kelebek olamazsın.
Bunları sana yaşatan benim,
Sen, bensiz yapamazsın!
*******
Ya aşkı paradan önde tutan?
Bıraksan da onu, her zehir gecede seni anan,
Bile bile dönmeyeceğini,
Benden başka bekleyenin oldu mu hiç?
Utangaç keklik bakışlım!
Azaldı göreceğim şafakların sayısı
Haydi, dön yine hiçbir şey yaşanmamış gibi
Beklerler seni.
Benimle kalamazsın…
ALP ARSLAN
24.04.2020 - 19:03
Dinle Sevgili
Dinle sevgili
Ayrılığın her sayfasında gözyaşı yüklü bulutlar vardır
Bir türlü dinmeyen fırtına vardır
Hatıralara boyun eğen bir adam
Yok oluşa katlanan bir kadın vardır
Sözlerin asilliğini diline vuramayan bir kalp vardırDinle sevgili
Umut yüklü anıları yerle bir ettiğin gün
Ne halde bıraktığına bakmadan çekip gittin
Aldırmadım
Aldırmıyorum
Bak işte, yine yalan söyledim
Halbuki ne çok kızardın yalanlarıma
Hadi ben yine söyleyeyim, sen de yine kız bana
Aratma kendini bütün yürek meydanındaDinle sevgili
Her aşk benimki gibi yüceltmez insanı göklere kadar
Çıkarmaz en tepelere mutluluktan uçarcasına
Bence sen yine dön gel bana
Bugün yarın ya da üç beş gün sonra
Önemli değil asla, sen yanımda olduktan sonraDinle sevgili
Çamur kokulu hayatıma bahar kokan çiçekleri getirdin
Yağmur yüklü yüreğime tatlı güneşle ışıldadın
Islak gözlerime mendil olup kapattın
Ne oldu be sevgili
Nereye gittin öyle apansız
Nasıl koyarsın bir başıma beni
Kaybolacağımı sandığım bu ıssız yerlerde
Korkularımın yukarılara sığındığı anlarda
Sen yanımda olmayınca
Hissediyorsun değil mi?Dinle sevgili
Ayrılığın her sayfasında gözü yaşlı bulutlar vardır
Yağdırma o yaşları, doldurmaya çalıştığım anılara
Seninle ilgilidir onlar
Kendini yıkama yağmurlarımla
Boğulursan dayanamam biliyorsun
Her şeye rağmen seviyorsun
BiliyorumDinle sevgili
Seninle olmak zor, olmamak ölüm
Bense ne yaparsam yapayım
Bir türlü sen gibi gidemiyorum
Asude KUM
24.04.2020 - 15:29
Yerine biri alacağından değil lann
Yerini birini koyamamaktan korkuyorum
Diyo
Güzel şiir.
Senden sonra gelen herkes kalbime yara bandı..
/>.
23.04.2020 - 10:36
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve çocuk Bayramını gururla, geleceğimize duyduğum güvenle kutluyor, değerli şahsınızı saygıyla selamlıyorum...
Nice yüzyıllara....
Mustafa Bay
23.04.2020 - 09:33
Toplam 1356 mesaj bulundu