Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılması acıtır yüreği....!
Dilek/çe....!
Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılması acıtır yüreği....!
Dilek/çe....!
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Dilek Karagüzel Pıtırcık Hakkında Yazılanlar Sayfası Antoloji.com
17 Eylül 2025 Çarşamba - 16:30:28
10.06.2022 - 01:56
Şiirinizi
beğeni ile okudum
10.05.2022 - 09:31
Bakmayın siz ;
Hayat kimseye çok iyi davranmıyor;
Sadece bazılarımız gülerken biraz daha iyi rol yapıyor.!!!
Cihat Kök__????
04.05.2022 - 12:14
AYNALAR DA YANILTIR
Aynalar da yanıltır. Bazen, kendini gördüğünü sanırsın. Ama o sen değilsin. Gördüğün bir ateştir yüreğini yakan.
Gizemi çekmesin derim karanlık dehlizlerine. Öyleyse sarıl hayallerine koş koşabildiğin kadar. “Dünyaya hangi amaçla geldim?” Diye sor kendine.
Ve tekrar sarıl hayallerine sen belki pembe olamazsın ama düşlerin pembedir.
Öfkeni ödüllendir. Ama yenik düşme zamana. Çünkü öfke kişinin yargı gücünü zayıflatır. İntikamı ise, asla düşünme! Seni sen olmaktan çıkarır. Ne değeri kalır Rağmen’lerin, ne de sevginin?
Hey sen, ilkel benliğine yenik düştüğünü gördüm. Ondan dır güzel olanı gözlerin görmez...
Her şeye rağmen seviyorsan, bedel ödemenin figanlar da işi ne?
Susmak bir çare değil, biçare olursun ancak.
Bundan değil mi; Bülbülün güle figanı? Figan eden haksız olur sanma. Bazen figan aşktan olur. Bazen ise ıstırap tan! İki figanı aynı kefede, ölçecek olur isen, sevgi fazla, figanın bakiyesi az olur. Olur ise figanda bakiye fazla, beden teslim olur ateşe.
Ruh’u uzak tutmalısın. Ruh’u, teslim edersen, yensen de bir yenilsen de. Dik durmalısın yaşamda! Kendin için değilse bile Seni sevenler için her şeye RAĞMEN dik durmalısın.
Bazen çelişkiye düşer, kavga ederiz kendimizle. Araya birilerini sokmanın mantığı ne? Merak etme yorgun düşer ama barışçıl bir sonuca ulaşırsınız. Mesela, bu gün keşkelerinizle kavgaya tutuşun. Hani kimilerinin hiç keşke si olmaz ya(!) İşte o türden bir keşkeyle kavga edin. Bakın sonuçta o keşkelerinizle, barış için masaya oturacaksınız! Bu bende, sadece bir temenni, bir dilektir.
Dilemek, dilde emek; Her dil'in söylediğine her yüreğin onayı mümkün değil. Ama yüreğin hükmüyle söylenen her söz ebediyen muteberdir. Hele hele yürek puslanmadan dile hükmetmişse, işte o dil emektir. Ondandır; yüreğine, yüreğinize sağlık temennisinde bulunuruz. Tam da bu noktada, işte siz onlardan biri ve ender olanısınız. Yüreğinize sağlık.
Sadece dilemek yetmiyor tabi. Bak geçen yılda rakamlara misyonlar yükleyerek çok şeyler diledik. Bir önceki yılda ve gelecek yılda. Yani her yılbaşı rakamlara misyonlar yükleyecek ondan bize güzellikler getirmesini dileyeceğiz. Bilinsin ki güzellikler sana gelmez. Sen gitmelisin güzelliklere.
Evrende hiçliği düşündünüz mü? İşte o hiçliği yaşayan sadece zamandır.
İlkel benliği tatmin ya da hazza ulaşma erdemli olanın işi değil. Yani sizin, benim veya bizim gibilerin işi değil. Biz ya da bizim gibiler zaten özü yaşamaktadır. Öz sorumluluk sahibidir. Nesnellikten uzaktır. İlkel benliğimizin şehvani isteklerine yenik düşmememizi emreder.
Belki başka semtlerde sabahladık sensizliğinle
Kelepçe takılmış yüreklerimiz, aldırmaz isyanlarına rağmen;
Ehemmiyetini kavrıyordu koynunda gecenin
Bir tutam sevgi çığlık çığlığa!
Sabahı selamlıyordu sensizliğim.
Devamında gördüğüm;
Hep sen oluyordun düşlerimde.
Unutma ben yanındaydım zaten.
Erdemli olmayı şiar edindiysen, öz olmaya hoş geldin. Öze dönmeden özden daha öz olanı bulmak ne kadar zormuş meğer. Öz olmaya hoş geldin.
Öz olmada kaçınılmaz olan nedir? Sizin bilge kişiliğiniz mi? Benim bilgiye olan açlığım mı? Yoksa çirkin bir Dünyada erdeme dair olan arayışım mı?
Neydi kaçınılmaz olan? Eceline susamış bir köpeğin inlemesi sizi tedirgin etmesin. Yerle gök arası ne kadar yakındır? Ya da iki dudağın arası ne kadar uzak? Anlam çıkarmamak gerek güzelliklerden sadece yaşamalı ve yaşatmalı. böylece öze döner, hiçliği yaşatırsın!
Ben ilkel benliğine yenik düşmeyen bir dünyalıyım. Ben özünde hiçliği yaşayan biriyim! Kim olduğum bilinciyle yaşıyorum.
Şüpheniz mi var? Sormaya ne hacet. Hiç dersiniz olur biter.
Kim özün analizini yaptı bilmem. Ama bildiğim Öz sizsiniz Özge ben.
İlkel benliği “İD” tatmin etmekle Öz'ü tatmin etmek arasındaki farkı, eminim biliyoruz.
Elbette; rağmen sevgi olması gerekendir. Değilse adı konmamıştır. Kaçınılması gerekendir. Kaldı ki "Hükmen ya da hükmetmeyle olacak sevgi ister İD, ister öz tarafından olsun, sevginin sevdaların acze düştüğünü ve ya düşürüldüğünü gösterir. Her iki durumda da sevgi hiçliği değil yokluğu yaşar. Yok olanın ise adı sevgi değildir. Ne siz yüreksiz, ne de karşıda ki çok yüreklidir...
Hacı Bektaş’ın hiçlik duygusunu benim gibi yaşayan var mı? Diye düşünürken, sizin varlığınızı öğrenmek ne kadar kötü ben sizlerin hiçliğini yaşamak isterdim yüreğimde. Oysa ki varlığınızla taht kurdunuz virane gönlüme sağ olun güzel dost sevgiyle tanıştırdınız yüreğimi, İlkel benliğini içinde barındıran bir yürekle değil!
Kendini bana anlatmaya ne hacet, lakin hayatında ne kadar yer alıyorsam, hayatımda bir o kadar yerin var!.. Bunu bilmeni isterim. Yalnız nedir bu depremler, sarsılmalar, yıpratılmalar, Yağmalanmalar? Bana anlat, anlat ki çözülmesi gerekeni birlikte çözelim. Onarılması gerekeni onaralım.
Özneyi bilmeyen, nesneyi nasıl sever? Ondandır özümde özünü görüp, özünü sevdim.
Özünü sevdim çünkü; özü sevmeyen hep özge kalır, sığ kalır. Bu sebeple, bana mutlu olduğun, neşelendiğin gülüp eğlendiğin bir günde değil, kederli olduğun, mutsuz olduğun, sıkıntılarını paylaşma gereği duyduğun, hatta ağlamak istediğinde gel. Gel ki seninle ben de ağlayabileyim yoksa tek başına ağlamanın bile bir anlamı yoktur. Sen bende ağla, ben zaten senin için yüreğimde ağlarım.
Özü bulabilmek, hiçliği bulabilmek, sevgiyi bulabilmek zor olmasa gerek!
Onu görebilmek için uzaklara gitmeye gerek de yok. O çölde ya da deniz aşrı ülkeler de değil. O bizim yakınımızda içimizdedir. Ne var ki Öze özümüze baktığımızda hep olumsuz hep kötü yanlarımızı açığa çıkarmaya çalışır ve çıkardığımız gibi de o kötü olumsuz yönlerimizi kabulleniriz! Ve biz, işte buyuz deriz. Çünkü ilkel benliğimizi, en güzel doyuran tatmin eden kötü yanlarımızdır. Ondan değil mi ki içimizdeki fırtınaların dinmediği? Ondan değil mi ki şehvani duyguların esiri oluşumuz? Yine ondan değil mi ki dünya da savaşların son bulmadığı ölümün katliamların kol gezdiği.
Bakın ne güzel bir kapı aralamış Ebu Said Ebu'l-Hayr hazretleri; "NE OLURSAN OL YİNE GEL" bu söylemiyle o yüce kişi insanlığı sevgiye çağırmış. Öze dönmeye, özü bulmaya çağırmış. Tikelden tümele gidiş gibi. Daire den odağa gidiş gibi. Çünkü orası merkezdir Özdür ve öz de, yaratıcıya yakın olan yerdir. Beşeri âleme baktığımızda bile bunu görmek mümkündür; Özde olan gözde olur. Çünkü göz doldurur. Dilerim onun yarattığı her bir tikel, her bir parça sevgiyle tanışır özü bulur bir olur, Ona yakın olur.
Aşık olmak mı amacın? Aşık olacaksın!.. İlkel benliğin arzularından arındırılmış bir aşkla, ve rağmenlerle seveceksin. Özümseyeceksin. Onu sen yapmadan, onu o olduğu için seveceksin. Başkalaştırmayacaksın. Ötekileştirmeyeceksin. Çünkü başkalaştırır, ötekileştirirsen, aşk öteki olur. Öteki olan da ötekinin olur.
Özgür bırakacaksın. Sıkboğaz etmeyeceksin. Varsın bir yanı çocuksu kalsın, bir yanı yarım. Aşkta yarım kalan aşk olur. Yarım değilse bir aşk o aşk; aşk değildir.
Bütünlük mü diyorsun? Bütünlük kavuşma anıdır vuslattır. Vuslat ise, ölüm demektir. Aşk yaşarken aşk olur o da hep yarım olur. Amacın aşkı öldürmek, vuslatı yaşatmaksa bırak biraz sende yarım biraz onda yarım kalsın. Kalsın ki aşkı aşk gibi yaşayasın, aşk tadında. İncitmeden, şefkatle, sevgiyle yeni doğmuş bir bebeğin tenini okşarcasına.
Aşk böyledir işte. Çünkü aykırılıklardır aşkı aşk, bizi biz yapan.
Biz insanlar sâdakati hep karşıdakinden (köpekten) bekleriz. Ve hep sadık olsun isteriz.
Hep bir başkasına misyon yükleriz sevdalarımızda; Bizim için olsun isteriz. Bizim için üzülsün, bizim için ağlasın ve bizim için kahrolsun diye bekleriz!
İlkel benliklerimizin öyle bir esiri olmuşuz ki, ne olduğumuzu, kim olduğumuzu dahi unutmuş, sadakat gösterenin tevazusunu bile kendimizin asil oluşuna bağlamışız.
İnsan olmanın erdemi başkadır!..
Hani asiliz ya, hani ondandır kendimiz için sadık dostlar isteriz ya!
Hep merak etmişim; istediğimiz sadık bir dost mu? Yoksa sadık bir köpek mi? Gerçi esiri olduğumuz müddetçe ilkel benliklerimizin, fark etmez nasıl olduğu. Dostumuz ha köpek olmuş, ha insan. Ne fark eder ikisi de bir değil mi boyun eğdikten sonra.
İlle de kendimizi haklı göreceğiz ya, ilkel benliğimiz öyle hükmetmiş. Önce bir rüya görür sonra yorumlar ve daha sonrasında ise, gerçek olduğuna inanırız.
Bu da yetmez bazen. Bir de boynunda tasma isteriz. Hemen arayışa geçer ve bir tasmalı dost bulur, rüyamızın gerçek olduğunu ona da dikte etmeye çalışırız. Dost artık istediğin moddadır. Sakın tasmasını elden bırakma. Ama şunu da unutma zor anında hep yanında olan o tasmalı dostun, senin acze düştüğünü ve asıl köpek olanın sen olduğunu çok iyi bilir.
Nereden mi bilir? Söyleyeyim; Kuyruk sallaman seni ele veriyor oradan biliyor.
Hep bu yüzdendir; sadık bir köpeği, kişiliksiz olandan daha çok seviyorum... “Kişilikli dostlukları” tenzih ediyor, vermek istediğim mesajın yerine ulaştığını umuyorum.
Bazı insan vardır; özür dilemek için hata yapar!.
Bazı insan vardır; yaptığı hatadan dolayı asla özür dilemez!..
Bazı insan vardır; yaptığı hatanın farkında olur ve özür diler!..
Bazı insan vardır; yaptığı hatanın hata olduğunu kabul etmediği gibi özür de dilemez!..
Bazı insan vardır; o, erdemlidir. Haddini bilir, sınırları aşmaz. Hatası olmuşsa farkında bile değildir. Akşam yatağa girmeden öz yargı yapar şayet, istemeyerek bir hata yapmışsa, bunu anlar zaman geçirmeden hata yaptığı kişiden özür diler.
Erdemli, ahlaklı, dürüst dost ise; hep hata yapar. Çünkü dostluğun doğasında vardır. “Hata yapmamak için gayret sarf ederken hata yapar.” Utancından belki özür dilemez ama kahrolur.
Dost olduğu kişi de gerçek dost ise, o dostunun hatalarına da sarılır doğrularına da. Çünkü o bilir dostunun bilinçli bir hata yapmayacağını.
Ne zaman yüreklerimizde olmadı pranga? Ne zaman boğulmadık sevda dehlizlerinde? Bu yüzden göremedik o ince farkı! Bu yüzden göremedik duvar ötesi özgürlüğü! Güvenimiz güvensizliğe, sevdalarımız nefrete dönüştü!
Gardiyanın sunduğu öpücük servislerinde, aldığımız her yudum tiksinti ve bu yüzden, her sevda batar yüreklerimize! Ve dün can dediğimize, bu gün canın çıksın der olduk!
Uzun vadeli olmadı planımız. Belki ışığı göremedik yarınlarda. Belki de biz zaten karanlıktık! Bilemedik karanlıklar yetiştirmez nadide çiçekleri! Oysa seven bir yürek, aydınlatır, büyütür rengarenk çiçekleri. O yürekle sever, onunla sayar, onunla güçleniriz.
İlle de bir vesile olmalı dünü hatırlamaya. Dünden ders alarak bugün planlar kurup, yarına ışıklar tutmaya! Karanlıklar umut vaad etmez. Takılı kalırsın düne!
Ya bugün? Bugün bir andır. Nasiptir diğer bir adı.
Uzatmıyorsanız ellerinizi nasibe, bu benim kaderimdir nasıl deriz?
Öyleyse yarını beklememeliyiz. Yarın bizim değil. Hemen, zaman geçmeden, el uzatmalı, yazgımızı değiştirmeliyiz. Hatta ufuk çizgisiyle bile yetinmemeliyiz. Belki de ufuk çizgisini bile zorlayarak geçmeliyiz! Sil baştan, yeniden yazmalıyız kaderimizi! Ufuk çizgisi ötesini görmekse hayallerimiz, umutlarımıza sıkı sıkıya sarılmalıyız! Tükenmişse umutlarımız, ne dünde yaşamalı, ne anı sorgulamalı, ne de yarınlara dair hayaller kurmalıyız! Aksi halde, buymuş benim kaderim der, anlamsızca kadere boyun eğeriz!
Eylemlerinde, söylemlerinde, sevginde, ilişkilerinde hata mı yaptın! Dert etme hepsi yaşama dahildir! O hatalardır basamak basamak sana doğruyu öğreten, basamak basamak seni zirveye taşıyan! Unutma ki, aynalar da yanıltır bazen!
Efkan ÖTGÜN
01.05.2022 - 10:00
Gündemi ve "insanı" meşgul eden tüm kirliliğe, nefret ve ayrıştırma diline rağmen, "ağız tadıyla" iyi bayramlar dilerim...
Saygı, sevgi ve muhabbetle...
Mustafa Bay
30.04.2022 - 08:01
Unuttum
Sibel Deniz
Seni unutmayı unuttum
Unutup anmayacaktım adını
Ama unuttum
Ben seni unutmayı unuttumGit demiştim ya yüreğimden
Sen gittin ama
Ben seni yüreğimden çıkarmayı unuttumEllerini ellerimden çek demiştim ya
Sen çektin ama
Ben senin sıcaklığını ellerimde unuttum
Sen hala bendesin,ben seni
benden yollamayı unuttum......
30.04.2022 - 07:54
Saç baş darmadağın o kavşakta,
Feri sönmüştü gözlerinin beni beklerken
Buz gibi olmuştu yüreğim kaldırımda
Sen onun farkında bile değilken.Karnımızı doyurmak için köşedeki dürümcüden yemiştik,
Yerli yersiz sohbet etmiştik,
Ben yola bakardım sense bana,
Gülüşlerimiz eksikti,tatsızdı dürüm farketmiştik,Tat dedim ya eksikti,
Yolun üstündeki o meşhur dondurmacıya gitmiştik,
Yattara gelmişti etrafında liseli kızlar
Uzaktan seyrederken küfürler estirmiştik,
Ben yanındaki yosmaya,sense kolay yaşama,Sokak herzamankinden serseri ve bir sürü et kokuyordu,
Benim miğdem bulanıyordu kramplarım olurdu,
Seninse bitmez esprilerin yağıyordu,
Ben ilk defa sevmemiştim kaldırıma çarpan güneşi,
başımı döndürüyordu çünkü,silemiyordum gözümdeki pusu.Ara sokaktaki dükkana balıklarıma akvaryum almaya gitmiştk
Sen küçük olanı bense rahat ve geniş olanı seçmiştim
Bi motor alacaktık onlara oksijensiz kalmasınlar diye
Bizim karbondioksitimiz tüm çiçeklerden uzak kalmıştı farketmiştik..Vazgeçip yürüdük sonra
Şehire yeni bir film gelmişti bilet almıştık
filme bir saat vardı alışverişe dalmıştık
Ben sana şort bakıyordum
Sende bana tatil için birkaç şey işte
İkimizde birbirimize bakmıyorduk
yoksa kapanacaktı son perdeSonra şehrin en işlek caddesinde cafede birer çay içmiştik
Hiç unutmam ince belli bardakta iki şeker,
Garson ikimizede sanki kızgındı
Ben gülemiyordum,hayatımda içtiğim en acı çaydıFilme geçmiştik,seninle gittiğim en son sinemaydı,
Bilmiyorduk ikimizde böyle olacağını,
Film bitiminde tekrar caddedeki yerimize geçmiştik
İşte orada gözümden akan son damlayı beraber seyretmiştikBensiz bir hayata atmıştım seni istemeden
Yüreğim sığındığın tek limandı,kovmuştum içlenmeden
Ağlıyordun,gitme der gibi,
Hakkını helal ederken
Son kez ellerimi tuttun dudakların titrerken,Bu son vedaydı işte,
sanki yıllarca büyüttüğüm bir çiçeği
ellerimle yolar gibi öldürmüş hissettim,
Seni sevdim demiştim,sense sana aşığım! demiştinKendine dikkat et dedin sonra ikimizde ağlarken,
Kendine dikkat et,,
Peki gülüm öyleyse sende kendine dikkat et
Oracıkta ayrılmıştık..Anlamadığım şeyse şuydu,madem seni sevmeyen bendim
Neden sevmediğim şey için eve gidene kadar hıçkırıklarla ağlıyordum,
Bilmiyordum
Senden neden vazgeçtiğimi,Hoşçakal dememiştik,
Sen montunu sırtlanmış giderken
Üşüdüğümü hissettim
Hoşçakal diyemediğimdenAyrıldık işte kocaman güneşli bir günün sonrasında
Hava kararmıştı üzerine sis çökmüştü
Sen sahil kokan pencerenden bense nikotin kokulu hücremden
Seyrediyoruz hayatı bir şizofrenin hikayesinden..(''Ben sana bir hikaye anlattım ve sen büyüdün..'')
30.04.2022 - 07:41
Aşk Mezarda
İrem ASLAN
Yüreğin gama vurduğunda benden bil
Kalp ağrılarım can kırıkları gibi düğümlensin boğazındaBir çocuk yetim kaldığında sor baba hasreti nedir diye ona
İlk akıttığı gözyaşıyla son söylediği cümleyi unutmaBende varlığının ilk anlamı ile son anlamı o iki damlada
Acı ciğerime işledi artık söküp alamazsınBeni yeniden sev deme aşk mezarda
İlah değilsin, ölüyü diriltip yaşatamazsın …
26.04.2022 - 08:26
Üslup diyorum ne kadar önemli,
Zehri bala, balı zehre de dönüştürebiliyor bir anda...
Kim yazdıysa güzel yazmış sosyal medyadan bir paylaşım.
Hayranım saygıyı elden bırakmadan
Sözü incitmeden ses tonunu yükseltmeden
Kelimelerini seçerek konuşabilen insanlara...
Hayranım, haddini bilene
Hadsizlik karşısında bozulmayana...
Olgunluk kimlikte ki yaşın değil,
Kişinin kendisini nasıl yetiştirdiği ile alakalı bir şeydir...
İçinde ki insan sevgisiyle,
Yada insanlara duyduğu nefret ile ilgisi vardır ...
Yaş rakam meselesidir,
Yaşam ise doğum dan ölüme kadar saygıyı gerektirir...!
23.04.2022 - 23:59
22.04.2022 - 20:36
“Bu kirlenmiş dünyayı yaşanılır kılan nedir bilir misin?
‘İncinsen de incitme.’
diyen
Hacı Bektaş Veli,
‘Yaradılanı sev, yaradandan ötürü.’
diyen
Yunus'u,
‘Dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler iyidir.’
diyen
Hacı Bektaş Veli'si,
‘Ne mutlu eğri zamanda doğru yerde durabilene’
diyen
Pir Sultan Abdal'ı,
‘Beni hor görme gardaşım, sen altınsın da ben tunç muyum?’
diyen
Veysel'i,
‘Kötü insanların türküleri yoktur.’
diyen
Neşet Ertaş'ı,
‘Bütün aşklardan yücedir, insanın insanı sevmesi.’
diyen
Mahsuni'si,
‘Sana düşman
bana düşman,
düşünen insana düşman,
vatan ki;
bu insanların evidir, sevgilim
onlar vatana düşman.’
diyen
Nazım'ı,
‘Çiçek gibi insanların kalbini kırdınız, bahçeleriniz bahar görmesin.’
diyen
Ahmed Arif'i,
‘Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir barıştır.’
diyen
Yaşar Kemal'i
var.
Yani bu kadim topraklarda kin ve nefret yeşermez.
Her şeye rağmen sevgi yeşerecektir...
Kardeşçe,
....
Ünlülerin cümlelerinden.
15.04.2022 - 11:36
Keşke sevdiğin kadın değil de kırmaktan incitmekten korktuğun kıyamadığın olsaydım..
Demiş Kadın (D.K)
15 nisan 2022
14.04.2022 - 22:07
"Korkuyorum Sana Yarım Kalmaktan...
/Rüzgârlar okşardı saçımı
Dokunsa bir el korkardım
Kulağımı dayayıp rüzgârın sesine
Nefesim karışırdı nefesime…/
Zaten korkağın biriydim ben
Sevilmekten korkardım
Sarılmaktan
Alışığım saklı sevmelere
Uzaktan uzaktan…
İşte yine nüksetti bu günlerde
Korkuyorum sana yarım kalmaktan
Şimdi sen,
Kirpiklerini kırpıştırma bana bakarken
Gülmesin gözlerinin kahvesi
Dudakların titremesin
Sesin
Kaçmasın geriye
Ellerin telaşlanmasın
Anlatma bana saçlarının isyanını
Kabarmasın okşanmaya her teli
Korkağın biriyim ben
Sevilmeyi hak ettiği şüpheli…
Seni her düşündüğümde
Sendeki ben geliyor önüme
Ne zaman aramaya kalksam
Bendeki sen arıyor beni
Mesafe denen şey
Seninle bana göre değil
Uzatsam elimi
Hayaline değeceğim
/Bir adı olur mu bunun /
Ama ben;
Korkuyorum seni kıskanmaktan
Tamamını
Bana ait sanmaktan
Sana desem ki:
“Ne çok istemişim seni
Ne çok beklemişim…”
Biliyorum
Kuşkulu bir dille
“Kehanet mi bu” diyeceksin
Ya da;
“Güdülemeye çabalıyor/sun beni…”
Ve ben de;
“Seni bana vermek değil miydi gelişin”
Demeyeceğim
Diyemeyeceğim
Kaşlarının bastırdığı bakışlarındaki
Arzuyu düşüneceğim
O büyüyü
Ve korkacağım
Belki de hep susacağım…
Sen mi?
Sen de korkuyorsun –eminim-
Seni, sen olmaktan çıkarmamdan
Her istediğimde seni
Bir sigara çıkarıp yakar gibi
Hep orda
Elimin altında…
İşte böyle sevgili
Korkuyorsun bana ait olmaktan
Korkuyorum sana yarım kalmaktan…
23.04.2012
Mustafa Bay (ANTOLOJİDEN)
11.04.2022 - 23:27
Bazı hikayeler yarıda biter...
Ne güle güle giden vardır...
___Ne de hoşça kalan.
11.04.2022 - 23:06
Attığın yumruk kalbimi deldi kalbimde kalbin vardı.
.Dilek çe işte.10 nisan 2022
11.04.2022 - 22:54
Kandiller yerine yüreklerimizi yaktık
Farkında değildik
Ama
Senli benli katlederken aşkı
Fail-i müşterek bir iz bıraktık
Efkan ÖTGÜN
11.04.2022 - 22:54
O'nun ilk aşkı olmayabilirsin, belki son aşkı da;
Unutma ki; tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil..
Yine de o, seni olup olmadık yerlerde güldürebiliyorsa,
Seni iki kez düşündürebiliyorsa,
Onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver.
...
Seni günün her anında düşünmüyor olabilir;
Ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir:
kalbini..
Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma !
Ve verebileceğinden fazlasını bekleme..
Seni mutlu ettiğinde gülümse.
Kızdırdığında fark etmesini sağla,
Ve birlikte değilken özlendiğini bil..
Bob Marley...
10.04.2022 - 00:34
Hayatınızda biri varsa ve onu sevdikçe değişmiyorsa, aksine size olan sevgisi artıyorsa, mesela onca işin gücün arasında size yazıyorsa, sabah uyanır uyanmaz sizi hatırlıyor,
gece uyumadan önce sizi düşünüyorsa,
Her gün bir defa bile olsa sesinizi duymak istiyorsa, sizi hayatındaki bütün insanlardan ayırıyorsa, en ufak bir tartışmada hemen arıyor ve sen haklı ben haklı tartışmasına girmeden konuyu tatlıya bağlıyorsa, nerede olursa olsun sevginize ve yüreğinize sadık kalıyorsa,
hayatta maddiyattan ziyade sadece mutlu olmaya inanıyorsa,
Hayatınıza saygı duyuyor ve sizi emri altına almaya çalışmıyorsa, arada mesafe olmasına rağmen size güveniyorsa,
başkalarının olumsuz yorumlarına kulak asmıyorsa ve her yerde size sahip çıkıyorsa,
O insana kalbinizden başka yerde nefes alma hakkı vermeyin...
pasaklı adam...
09.04.2022 - 19:15
Öylesine Sevmiştim
Şimdi gidiyorsun, git
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlar da gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin
Yıldızları da alsana yanına gökyüzünden
Sevdiğimiz şarkıları da
Pencereme konan yusufcukları da
Bana karanlığı bırak
Beni bırak, beni böyle bırak
Böyle ansızın, böyle yakışıksız
Böyle anlamsız, böyle dağınık
Öyle kapıda susuşun
Öyle sarsak, öyle serkeş, öyle çerkes duruşun
Koy beni sensizliğe
Ve otursun içime kül gibi kor yangının
Şimdi gidiyorsun, git
Hadi git
Hepsi hepsi bir sevda benimkisi, al da git
Hadi kanatma
Hadi yıkma
Hadi dokunma
Zaten ben seni öylesine sevmiştim
Şimdi gidiyorsun, git
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlarda gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin (
Antolojiden İbrahim SADRİ şiiri)
09.04.2022 - 17:59
Giden sevgili aşk arkadaş değildi sadece yüreğimdi o yüzdendi.,cümle kuramayışım boğazımın ciğerime kadar düğümlenişi.
99 nisan 2022 ct.
Dilek çe işte.
09.04.2022 - 00:09
Öylesine Sevmiştim
Şimdi gidiyorsun, git
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlar da gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin
Yıldızları da alsana yanına gökyüzünden
Sevdiğimiz şarkıları da
Pencereme konan yusufcukları da
Bana karanlığı bırak
Beni bırak, beni böyle bırak
Böyle ansızın, böyle yakışıksız
Böyle anlamsız, böyle dağınık
Öyle kapıda susuşun
Öyle sarsak, öyle serkeş, öyle çerkes duruşun
Koy beni sensizliğe
Ve otursun içime kül gibi kor yangının
Şimdi gidiyorsun, git
Hadi git
Hepsi hepsi bir sevda benimkisi, al da git
Hadi kanatma
Hadi yıkma
Hadi dokunma
Zaten ben seni öylesine sevmiştim
Şimdi gidiyorsun, git
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlarda gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin (Antolojiden İbrahim SADRİ şiiri)
08.04.2022 - 13:35
Çok fena şiir.
Çok kötü şair....
Muhteşem şiir yazyo.
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Sarı toprakların üstüne yeminle
Kırmızı güller serip yollarına
Savruk yaprakların kırıntılarından
Düşler sokağına birlikte yürürken
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Canımın en anlamlı yeri...
Kanımı tutan o ateşin
Hıçkırıklara boğulduğu yarım sözlerle
Bir mezar taşı gibi bekleyip başucunda
Islıklı ağaçların dökülen tohumlarıyla
Zamanın süresizliğine inançla
Ve zeytin yaprağında adı yazılana sığınıp
Sonsuzluk arzusuyla
Kenetleyip ellerini
Eski bir grmafonda
Aşkça konuşurken nağmeler
Tüm eski aşkların hatırasında eskimeyen
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Canımın en güzel yeri
Kollarında can verirken son sözüm sen
Nefesi kesilene dek
Gözleri yumulmaz anaların
Sakladığı gibi yavrularını
Seni kendimden bile sakınan ben
En dizgin vurulmaz kelimeleri gemleyip
Atlayıp altın yeleli küheylanlara
Aşkça konuşan sözcüklerin şavkında
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Canımın en güzel köşesi
Umutla karılmış bir merhemi
Hasretinden çatlamış dudaklarına sürerek
Kış ortasına bayrağını açmış çiçeklere
Bulutların ardındaki nazlı güneşe
Ot yatağının üstünde ve sen göğsümde
Sevda güvercinleri uçarken başarımız üstünden
Kışın zarif kederini öperek
Sıcacık bir dünya vadederek sen ve ben
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Canımın en güzel parçası
Kuruyan güllerin hıncını alırken baharlar
Kuşların dar gelen giysileri dökülür
Tüyleri taşıyan rüzgarlar
Yaprakları neden koparır zalimce
Yaşlı ağaçların kambur dalları
Kırılır zamanla adım adım
Bir bir düşer ömür tuğlaları üstümüzden
Gök çatılmış ve yer serilmişken
Karlar da yağsa yüreklere
İçimin en sıcak yerinden çıkarak
Eriterek karamsar bulutları birbir
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Canımın diğer yarısı
Yüreği zindanlara sığmayan şairler
Ve zincir vurulmayan söz erleri
En güzel dillerde söylenen şarkılarla
Birbirine müebbet yiyen aşıklar
Aslılar ve Keremler ve bitmeyenler
Sırrı çözülmeyen tabloları
Kalbin en zarif kalemi ile çizen ressamlar
Arzuma pranga vuramaz imkansızlıklar
Tükenmez kelimelerle dizip
Tertemiz bir gönül sayfası açarak yürekten
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Canımın en güzel yanı
Bir kalbi daha olanlara
Söyleyecek hep bir güzel sözü
Cebinde yedek bir gül taşıyanlara
Haber edin
Mevsim maviliklere sarılı
Aşktan yana silinmez cümleler kuranlara
Haber edin
Pervaneler göze alır yanmayı ateşlerde
Günlerdir açmasını beklediğim çiçekleri
Bıkmadan sulayarak damarlarımla
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Canımın en güzel yeri...
Rüzgar
08.04.2022 - 13:35
Çok fena şiir.
Çok kötü şair....
Muhteşem şiir yazyo.
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Sarı toprakların üstüne yeminle
Kırmızı güller serip yollarına
Savruk yaprakların kırıntılarından
Düşler sokağına birlikte yürürken
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Canımın en anlamlı yeri...
Kanımı tutan o ateşin
Hıçkırıklara boğulduğu yarım sözlerle
Bir mezar taşı gibi bekleyip başucunda
Islıklı ağaçların dökülen tohumlarıyla
Zamanın süresizliğine inançla
Ve zeytin yaprağında adı yazılana sığınıp
Sonsuzluk arzusuyla
Kenetleyip ellerini
Eski bir grmafonda
Aşkça konuşurken nağmeler
Tüm eski aşkların hatırasında eskimeyen
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Canımın en güzel yeri
Kollarında can verirken son sözüm sen
Nefesi kesilene dek
Gözleri yumulmaz anaların
Sakladığı gibi yavrularını
Seni kendimden bile sakınan ben
En dizgin vurulmaz kelimeleri gemleyip
Atlayıp altın yeleli küheylanlara
Aşkça konuşan sözcüklerin şavkında
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Canımın en güzel köşesi
Umutla karılmış bir merhemi
Hasretinden çatlamış dudaklarına sürerek
Kış ortasına bayrağını açmış çiçeklere
Bulutların ardındaki nazlı güneşe
Ot yatağının üstünde ve sen göğsümde
Sevda güvercinleri uçarken başarımız üstünden
Kışın zarif kederini öperek
Sıcacık bir dünya vadederek sen ve ben
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Canımın en güzel parçası
Kuruyan güllerin hıncını alırken baharlar
Kuşların dar gelen giysileri dökülür
Tüyleri taşıyan rüzgarlar
Yaprakları neden koparır zalimce
Yaşlı ağaçların kambur dalları
Kırılır zamanla adım adım
Bir bir düşer ömür tuğlaları üstümüzden
Gök çatılmış ve yer serilmişken
Karlar da yağsa yüreklere
İçimin en sıcak yerinden çıkarak
Eriterek karamsar bulutları birbir
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Canımın diğer yarısı
Yüreği zindanlara sığmayan şairler
Ve zincir vurulmayan söz erleri
En güzel dillerde söylenen şarkılarla
Birbirine müebbet yiyen aşıklar
Aslılar ve Keremler ve bitmeyenler
Sırrı çözülmeyen tabloları
Kalbin en zarif kalemi ile çizen ressamlar
Arzuma pranga vuramaz imkansızlıklar
Tükenmez kelimelerle dizip
Tertemiz bir gönül sayfası açarak yürekten
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Canımın en güzel yanı
Bir kalbi daha olanlara
Söyleyecek hep bir güzel sözü
Cebinde yedek bir gül taşıyanlara
Haber edin
Mevsim maviliklere sarılı
Aşktan yana silinmez cümleler kuranlara
Haber edin
Pervaneler göze alır yanmayı ateşlerde
Günlerdir açmasını beklediğim çiçekleri
Bıkmadan sulayarak damarlarımla
Daha en güzel şiirimi söylemedim sana
Canımın en güzel yeri...
Rüzgar
04.04.2022 - 11:11
Bırak Dağınık Kalsın
Eğer bir gün
Kırılmış dağılmışsa kalbim
Bırak! Dağınık kalsın
Sevme ondan sonra
Eğer bir gün
Sevilerden uzaksa gönlüm
Gülmüyorsa gözlerim
Ve de ağlıyorsa durmadan
Bırak! Öylece kalsın
Arama andan sonra
Ve…
Eğer bir gün
Ayrılmışsa yollar bir bir
Bağlanmıyorsa kollar
Saramıyorsam seni gönlünce
Bırak!
Her şey dağınık kalsın
Salim Çalışkan
04.04.2022 - 11:03
Yüreğinin dilini bilmeyen sözlerini anlayamaz.Yorarsın yorulursun.Bırak.
Bırak Yoluma Gideyim
Bir sıcak aşk ince bellide demli, şekersiz, tatsız,
Asaleti yok aşkın, gönlüm olabildiğince rahatsız
Biz aşık değiliz, aşkı özlemişiz sadece
Görünce gözlerin kelimelerimdeki tutarsız sevdaları
Gözlerin aşk diye parladı
Bilmiyorsun, acılarım yüreğin için fazla fiyakalı
Bırak yoluma gideyim
Çoktan ağardı menekşelerin sakalı
Asaleti yok aşkın, ruhum olabildiğince tutarsız
Yalnızlık daha vefakâr, bir o kadar hatasız
Benim bakışlarım senin gözlerin için fazla acıklı
Bu kadar sır saklarken mintanımın cebinde
Seni saklamak ağır bir kavga kanlı, bıçaklı
Dedim ya bırak yoluma gideyim
Bu sefer giden ben olayım, gelmeyi beceremeden
Yok sen bilmiyorsun iki gözüm
Biz aşık değiliz, çocukça bir tutku sadece
Böylede olmaz hani sen yaz birkaç kelime
Ben olabildiğince ağrı yükleyeyim kalemime
Nereye kadar, ne geçer ki bu şekilde elime
Hadi sen hoşça kal, ben hoş gideyim
Gitmeden ince bellide demli bir yalnızlık alayım
Ver heybemi, al tılsımlı sesini, ben varılması gereken durağa varayım
Sen kal, ben yeni yaralarımı sarayım
Asaleti yok aşkın, şiirlerim olabildiğince vicdansız
Biz âşık değiliz, aşkı aşklaştırıyoruz sadece
Ola ki karışır sesin sesime
Senin tılsımlı sesin değdi nefesime
Kulaklarım aşina değildi aşk sözcüklerine
Bilmiyorsun, vebalim boynuna kolye olmak için fazla ağır
Aşk bu işte laftan anlamıyor hem kör, hem sağır
Dedim ya bırak yoluma gideyim
Yol, üzerinde ben gittiğim için bahtiyar,
Yüreğim yüreğin için fazla ihtiyar
Seninki âşık olmak değil, ihtimalsizlik tutkusu
Bense sadece yüreğinin buğusuna adımı yazdım yanlışlıkla
Sen hohlarsan silinir nasıl olsa
O yüzden ben yoluma gideyim
Çünkü yol bana aşık, ben yola
Öylesine, yol üstünde,
Sesinin kulağıma değmesiydi bu
Garip bir tesadüf
Gizli saklı, olabildiğince yasaklı,
Gideyim ben
Çünkü şiirim sayfan için fazla pasaklı
Lesdri Leadri(Antolojiden)
Toplam 1407 mesaj bulundu