Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılması acıtır yüreği....!
Dilek/çe....!
Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılması acıtır yüreği....!
Dilek/çe....!
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Dilek Karagüzel Pıtırcık Hakkında Yazılanlar Sayfası Antoloji.com
19 Temmuz 2025 Cumartesi - 00:11:51
23.10.2022 - 12:18
23.10.2022 - 11:38
23.10.2022 - 11:24
23.10.2022 - 11:19
23.10.2022 - 00:19
Geldim
Geliyorum
Geleceğim diyenleri bekle
Sevdim
Seviyorum
Seveceğim diyenleri sev
Gittiğinde
Gitme kal diyeneleri
Kaldığında uğruna yananları tut
Ahde vefasızı
Vurdum duymazı
Ahrazı unut
Sen kendine
Yüreğiyle
Sevdasıyla
Herşeyimsin diyenleri bekle
Ömür tükenmek üzere
Geçip gitmeden zaman
Seni özleyenleri özle
Seni özleyenleri yolunu gözle
Efkan ÖTGÜN
23.10.2022 - 00:17
Sevgi nedir biliyor musun..?
Aşktır..
Dostluktur..
Acıyı paylaşmaktır..
Uykuları feda etmektir..
Sahiplenmektir..
Kıskanmaktır..
Kaybetmekten korkmaktır..
Bazen çaresiz kalmaktır..
Özlemektir..
Sevgi katıksızdır..
Yalansız ve masumdur..
Bazen barış, bazen küstür..
Sevgi ayrıyken bile biz kalabilmektir..
Sevgi gecenin en derininde bile umuttur..
Sevgi sahiplenmektir..
Sana ait olanı paylaşmamaktır..
Uğruna ölmekten korkmayacağın bir kavramdır..
Sevgi güvenmektir..
Güvenirken bile, kıskanmaktır..
Sevgi hiç görmesen, duymasan, dokunmasan,
Onun hangi duyguda olduğunu anlamak ve hissetmektir..
Sevgide onca şey varken,
Sevgi anlatılmaz, SADECE YAŞANIR...
~Alıntı~
22.10.2022 - 23:31
20.10.2022 - 23:05
Bütün kuşlar vefasız…
Yıllar sonra bazı yazılarını okuduğunda, aslında kendi kaderini yazdığını anlar yazar…
?
“Komşunun radyosunda, her sene bu mevsimde durmadan çalan yine o hüzzam şarkı var:
Böyle mi esecekti bu mevsimde bu rüzgâr
Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar
Unutmuş ellerimi eşim, dostum sevgilim
Kalbim acılarla bölünmüş dilim dilim
Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar…”
?
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Yazlıkçılar döndüler…
Kırlangıçlar Nil deltasına gitti…
Bu aylarda renk çiçekten ayrılır…
Güneş kumdan…
Menekşe kırmızıdan…
Bahçeler çocuk seslerinden…
Salkım asmadan…
Yaprak dalından…
Bir boş salıncak, rüzgarla terasta sallanır…
?
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Her sene bu aylarda ben “ayrılık” yazımı yazarım…
Her cümlenin sonuna noktalar, artı iki damla…
Hüzün günleridir…
Yaş gözden ayrılır…
?
Küçük köpek kaç gündür arkadaşı çocuğu arıyor kumsalda…
Arada bir koşuyor kendi kendine…
Koşunca arkadaşı gelecek sanıyor…
Nereden bilsin…
Bu mevsim ayrılık zamanıdır…
?
Dün gece ilk yağmur yağdı…
Çatılarda tıkır tıkır…
Küçük gölcükler oluştu sokakta…
Kediler saçak altlarına sığındılar…
Bu sonbahar yağmurları, sanki doğanın ayrılıklara ağlayışıdır…
?
Yaz aşklarında bu günlerde tenler ayrılır…
Ne çok giden olur…
Ne çok el sallanır bu mevsimde…
O ne çok vedadır…
Bu mevsimde ne çok “Beni unutma!..” vardır…
?
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Aklında bir hüzzam şarkı…
Bir de ayrılıkların sızısı kalır…
“Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık sonbahar…”
Bekir COŞKUN
10.10.2022 - 22:33
ÜZÜLMÜYORUM KAYBETTİĞİME
Kaybetmekten korkma.
Üzülme demiştin sevgili!
Kaç zaman oldu gidişin?
Her nefes alıp verişinde,
genizimi yakıyor o güzel
ve keskin kokun!
Merak etme.
Yine de,
üzülmüyorum kaybettiğime!
Bazen kahrolmuyorum
yalnız kaldığım zamanlarda!
Ne gökkubbe abanıyor üzerime,
ne de kıyamet kopuyor sensizliğe.
Yine de,
üzülmüyorum kaybettiğime!
Bazen yedi şiddeti bir deprem,
bazen ufak tefek sarsıntılar geçiriyor
ve
anında sarılıyorum kadehlere!
bir müddet sonra,
enkaz altında sızıp kalıyorum saatlerce!
Yine de,
üzülmüyorum kaybettiğime!
Merak etme!
Nihayet kendime geldiğimde,
Tanrının hikmeti,
aşkın bereketi.
iki damla gözyaşı,
söndürüyor yürek yangınımı!
Yine de,
üzülmüyorum kaybettiğime!
Hatırlayarak anıları,
sarıyorum şeridi geri.
Yeşilcam aşk filmlerinde gibiyiz sanki.
Kavrayarak elini,
ağır çekimlerle koşuyorum ölüme!
Yine de,
üzülmüyorum kaybettiğime!
Gömerek kendimi ayrılık mezarlığına,
bir ağıt yakıyorum ki,
tutuşup yanıyor gökyüzü.
Üzülme sen öldüğüme olur mu?
Biliyorum!
Sen de ben gibi yaşayan bir ölüsün bu aralar!
Yine de,
üzülmüyorum kaybettiğime!
Efkan ÖTGÜN
06.10.2022 - 23:50
06.10.2022 - 22:16
Özlem
Aslı Durak
özlem, eskiten acı
zaman ölüm ve yaşam
içimin uslanmaz sarkacıaklımda mührü gözlerinin
içimde nar çiçeği anılar
canıma batıyor bu cam kırıklarıben sana aynaydım sen bana su
ah şimdi günlerim
ürkek serçe uykusuok gibi atıyorum seni
her gün kendimden biraz daha uzağa
ne yapsam sana varıyor yollarımses yoktur uyuduğun sularda
renkler silinmiş, susturulmuştur her türkü
nasıl da üşütür bizi yalnızlıkgel içimin saatini yeniden kur
ikimiz için başka rüya bulalım
orada ölümün rüzgarı esmesin hiç senin olduğun yerden doğar
esrik bir düşün en güzel günü
bilirim yıldızları söndürür terk etmenin hüznü..
06.10.2022 - 22:09
06.10.2022 - 21:42
05.10.2022 - 22:14
05.10.2022 - 21:54
03.10.2022 - 23:44
MUTLULUK TEMEL İÇGÜDÜSÜ
Bazen temel içgüdülerimizi kendimiz oluşturur ve yönlendiririz. Çünkü içgüdülerimiz yaşam boyunca
Korku, kaygı, sevinç, öfke gibi, ikili ilişkilerimizde edinilmiş alışkanlıklarımızın bir neticesidir. Bu durum insanda bıçak sırtı gibi iki renkten oluşmaktadır. “Siyah ve beyaz.” Yani güvenirsin ve ya güvenmezsin. Ya samimisin ve ya değilsin. Ya saygılısın ve ya değilsin. Keza sevgi de öyledir. Ya seversin ve ya sevmezsin!
Güveni kaybedersen, samimiyeti,
Samimiyet göstermezsen, saygı görmeyi,
Saygı göstermezsen, sevgiyi,
Sevgi göstermezsen aşkı,
Aşık olamazsan, mutluluğu kaybedersin.
Ki bu hiyarerşi yok ise, ya insan değilsin ve ya duygudan yoksunsun!
Bu hiyarerşi basamaklarından her hangi birisi kırılmış ise, diğer basamaklara tırmanmada güçlük çeker, sorun yaşarsınız! Hele ki, bu basamaklardan birkaçı eksik ise bu durumda hasletleriniz olan, içinizde bir ukde olarak kalacak mutluluğa erişebilmeniz asla mümkün olmayacaktır!
Bu sebeple, yakın çevrenizde, ikili ilişkilerinizde zirve diye tanımladığım mutluluğa çıkacak hiyarerşi merdivenlerini oldukça sağlam tutmalı ve tırmanırken emin adımlarla tırmanmalısınız.
Asıl mesele ise, kişinin bu hiyarerşi basamaklarına adım atmadan önce özyargı yapması bir zorunluluktur!
Özyargı esnasında kendisine şu soruları yönelterek, öncelikle özgüven elde eder.
İşte o sorular;
1- Ben kimim? (Kendini tanıma ve konumlandırma.)
2- Mutluluktan beklentim ne? (Durum tespiti.)
3- Bunca kalabalıklar arasında işim ne? (Amaç belirleme.)
4- Omuzuma çarparak geçen onlarca insandan farkım ne? (Farklılık bilinci oluşturma.)
5- Onlar da benim gibi mutlu, ya da mutsuz mudur? (Farklılık bilinci oluşturarak mutluluğa giden ilk basamağa adım atmak.)
6- Arzu ettiğim mutluluğa ulaşabilmek için nasıl bir yol izlemeliyim? (Yol haritası planlaması.)
7- Mutsuz isem, mutsuzluğumun tek sebebi karşıdakiler mi, yoksa benim de payım var mı? (Mukayese.)
8- Ulaştığım mutluluğu, tek taraflı mı yaşamalıyım? Yoksa paydaşlarımla; eş, anne baba, kardeş, sevgili, partner vs. paylaşmalı mıyım!
Kendinize yöneltmiş olduğunuz sorulara doğru cevaplar vermeniz durumunda siz, özyargıdan, özbilince ulaşmış olursunuz. Yani ne istediğini bilen, bir o kadar da emin adımlarla hiyarerşi basamaklarını tırmanarak arzu ettiğiniz mutluluğu yakalamış olursunuz! Yeter ki bu duyguların edinilmiş alışkanlıklarla kazanıldığını ve edinilmiş alışkanlıklar olduğu için de olumsuzlukları bertraf edilebileceğinizden kuşkunuz olmasın! Nesnel olmayan duygularımızın birçoğu edinilmiş alışkanlıklarla kazanılır ve ya kaybedilir! Baş edemeyeceğimiz şey ise, genlerimize kodlanılmış olan, ruhsal durumlarımız ve ölüme engel olamayışımızdır!
Aşrı ilgi, ikili ilişkilerin kangrenidir!
İlk başlarda samimi duygularla gösterilen aşrı ilgi kulağa hoş gelse de, zamanla yerini vıcık vıcık söylemlere bırakır!
Bu yüzden ikili ilişkilerde; karşınızdaki kişiye hak ettiği kadar değer verdiğinizde, daha mutlu ve daha saygın bir ilişki yaşamış olursunuz!
#EfkanÖTGÜN
03.10.2022 - 22:23
İKİLİ İLİŞKİLERDE İLKEL BENLİK
İkili ilişkilerde ilkel benlik; (İD) konusuna değinirken, ilkel benliğin esiri olan kişilerle ilişkilerimizi gözden geçirecek, ne yapmamız konusunda farkındalık yaratacağız!
İkili ilişkilerde ilkel benliğin (İD) esiri olan kişilerin genel tutum ve davranışlarını örneklerle göreceğiz!
İlkel benliğin (İD) esiri olmuş insanları nasıl tanıyacağız? Bütün bunları öğrenmeden önce bir tavsiyeyle başlamak gerektiğini düşünüyorum!
Siz siz olun ilkel benliğin (İD) esiri olmuş insanları hayatınıza alarak yaşam enerjinizi onlar için tüketmeyin!
İlkel benliğin (İD) esiri olmuş insanları nasıl tanıyacağız?
İkili ilişkilerimizde ilkel benliğin esiri olmuş kişileri tanımak çok da kolay değildir! Hele insani duygular taşıyan, yufka yürekli, naif biriyseniz, bu türden kişileri tanımanız çok daha fazla zaman alacaktır! Ne var ki bunun farkına vardığınızda yüreğinizde derin bir yara açılarak iş işten geçmiş olacaktır!
Açılacak olan bu yarayı daha ilk günden minimize etmek sığlaştırmak mümkün müdür? Evet bu oldukça kolay ve mümkündür. Yeter ki siz iyi bir dinleyici, iyi bir gözlemci olun!
Unutmayın ki ilkel benliğinin esiri olmuş kişiler, kendilerini çok iyi kamuflajla gizlemeyi başarır, kendilerini insanlık denen mağazanın vitrini gibi sunarlar! O vitrine dışarıdan baktığınızda kumaşın renklerinin büyüsüne kapılır, almak için hemen karar verirsiniz.
Ne zaman ki vitrini seyredip içeriye girersiniz artık siz bir sarmaldasınız. Yapay ışıklandırmalarla ürünlerin ışıltısı, sizi bir kat daha büyülemiştir. Daha fazla sorgu yapmadan ışıklar altında sizi büyüleyen ürünü alır dışarı çıkarsınız.
Gerçekçi bir o kadar da yalın gün ışığında baktığınızda, almış olduğunuz ürünle dışarıda görmüş olduğunuz ürünün aynı olmadığını anlarsınız!
Çok geç artık. O ürünün iade garantisi yoktur. Dolayısıyla emeğinizi harcayarak almış olduğunuz ürün elinizde patlamıştır! ilkel benliğin esiri olmuş kişiler, mağazanın vitrini, ya da içerideki ürün aydınlatması gibidir!
Siz siz olun, ilkel benliğin esiri olmuş insanlarla, ne arkadaş, ne dost, ne de ki sevgili olun! İlle de arkadaş, dost, ya da sevgili olacağım diyorsanız vitrin ve mağaza örneğinde olduğu gibi maddi ve manevi yıkıma hazırlıklı olmalısınız!
Örneğin:
Hayatınıza arkadaş, dost, ya da sevgili olarak birini aldınız. Bu kişi ilkel benliğin gereğini yapacaktır!
Giyimi, kuşamı, konuşması ve davranışlarıyla önce kendisini size beğendirecektir!
Ne zamana kadar bu davranışlar bütünü devam edecektir? Ne zaman ki sizi arzu ettiği o sarmalın içine aldı, işte o günden sonra; söylemleriyle, davranışlarıyla yavaş yavaş, sizde onarılması zor olacak derin yaralar açacaktır!
Siz belki bu durumu kabullenmeyecek, geçici bir durumdur, her şey düzelir, yoluna girer dedikçe ruhunuzda açılmış olan yaralar daha da derinleşerek ilerleyecektir!
Peki ilkel benliğin esiri olmuş kişileri nasıl tanıyacağız?
Bu analizi yapmak için, başta da belirttiğim gibi, çok iyi bir dinleyici ve çok iyi bir gözlemci olmanız gerekir! Bunun yolu ise; arkadaş, dost, sevgili olarak hayatınıza almış olduğunuz kişiyle tanışıklığınızın ilk günü diyelim. Herhangi bir mekanda oturdunuz. Sohbetler eşliğinde yediniz, içtiniz ve eğlendiniz. Artık gitme vakti gelmiştir. Garsonu çağırır, hesabı ödeyerek kalkmak istersiniz. Elinizi prtföyünüze attığınızda o kişide herhangi bir kıpırdama görmezsiniz! Bu durumu aklınızın kenarına not edin. Çünkü bir sonraki buluşmalarınızda işinize yarayacaktır! Ki ilk tanışmada hesabı kimin ödediğinin bir hükmü de yoktur zaten.
Aradan birkaç zaman geçer. Bu sefer sizi arayan kişi ilkel benliğin esiri olmuş kişidir. “Bu akşam buluşup bir iki kadeh de bir şeyler içerek sohbet edelim mi?” Der.
Sizi sarmalına almış bu kişiye hayır demeniz mümkün değildir! Çünkü sizin naif, bir o kadar da cömert birisi olduğunuzu öğrenmiştir. Tamam der ve buluşacağınız saat ve mekanı kararlaştırarak, rendavüleşirsiniz!
İlkel benliğin esiri olmuş kişi, çok daha farklı bir yönünü gösterecektir. Rendavü saatinden çok önce gelecek ve “ben işte rendavülerime böylesine sadık biriyim!” dediğinde, “Vay be ne güzel bir insan diye içinizden geçireceksiniz!
Nihayet kararlaştırılan mekanda yemekler yenecek, müzikler dinlenecek sohbetler edilecek. Ne var ki yapılan sohbette haklı olan taraf kendisidir. Herşeyin en iyisini o bilir! Herşeyin en güzelini o yapar! Hele bu bir kadın ise, asaletinin aileden geldiğini bu sebeple de bir gül gibi olması gerektiğini dillendirir! Siz ise onun konuştuğu şeylere zaman zaman iltifat eder, zaman zaman içinizden ne güzel bir insan dersiniz! Oysa diken kendini asil sanır. Bilmez ki dikenin asaleti güldendir. Bu yüzden de hep gülün gölgesindedir!
O gün de sona ermiş, garson çağrılmış, hesap istenmiştir. Siz yine portföyünüze uzanırken, onda herhangi bir kıpırdama yoktur! Gecenin bir vakti bir de centilmenlik yapar, evine kadar bırakıp dönersiniz! Bu kullanılmanın ikincisidir. Bunu da aklınızın bir yerine not edin!
Yine bu gibi buluşmalar devam ederken, Özellikle ilkel benliğinin esiri olan kişi bir kadın ise, bu ilişkide siz zaten bir sıfır yenik olarak başlamışsınız! İkinci kez eline koz vermiş, yufka yürekli, güzel insan olmanız, naif bir yüreğe sahip olmanızın yanı sıra, bir de ne kadar cömert olduğunuzu öğrenmiştir! Artık harcanan taraf siz, hiçbir emek sarf etmeden harcayan taraf odur! Yine buluşur, yine harcanırsınız. Tabi bu harcanmalarda yavaş yavaş uyanarak gözünüzü açıp noktayı koyduysanız! Bir veda dahi edilmeden, bir gerekçe açıklamadan İlkel benliğinin esiri olan kişi, o naif, o yufka yüreğinizde derin yaralar açarak, başka sulara yelken açmak üzere limanı terk edecektir! Ama siz hala bir rüyada gibiyseniz, kullanılmaya, harcanmaya, yüreğinizde derin yaralar açılmasına müsait birisiniz!
İki kez aklınıza kaydettiğiniz davranışı hatırlayın! “Çekirge üç kez sıçrar” derler. Ama siz üçüncü kez sıçramasına izin vermeyin! Çünkü yüreğinizde, arkadaşlığa dair, dostluğa dair, sevgiye dair derin yaralar açılabilir!
Bu yüzden, ilkel benliğinin esiri olmuş, çıkarlarını, menfaatlerini, yaşam kalitesini günü birlik sizin üzerinizden sağlamaya çalışan kişileri hayatınıza alarak enerjinizi gereksiz kişilere harcamayın!
Efkan ÖTGÜN
02.10.2022 - 15:27
20.09.2022 - 14:35
19.09.2022 - 20:34
Şaire arkadaşımız Bayan Dilek Karagüzel '' Pıtırcık ''
** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN **
- Ayrıca sizi sitemizdeki bu saygın gruplarımızda görmek dileklerimizle esen kalın.
* Antoloji Yetkili Şairleri * Evrensel Sanatçılar * Şarkı Sözü Yazarları *
* Çağdaş Şairler * Gizler Dünyası * Özgür Şair-Yazarlar * Antoloji Üyeleri *
19.09.2022 - 06:27
Şiirinizi
beğeni ile okudum
19.09.2022 - 06:25
Şiirinizi
beğeni ile okudum
13.09.2022 - 22:43
Kac¸ yıl sevilir bir insan
Kac¸ yıldan sonra unutulur.
Gidince mi
O¨lu¨nce mi.
Yeni biri hayatına girince mi.
Kac¸ yıl su¨rer bir sevda
Kac¸ ayrılıktan sonra vazgec¸er insan sevmekten
Kac¸ ihanet sogˆutur yu¨regˆi
Kac¸ agˆlamadan sonra azalır o¨fkesi.
Kac¸ kere sever bir insan
Kac¸ terkedilis¸ten sonra korkarbas¸langıc¸lardan
Kac¸ bahara aldanır..
Kac¸ tenden gec¸ipte ulas¸ır as¸ka
Kac¸ uzak kalmaya dayanır bir sevda
Kac¸ geceye sıgˆınır. ve kac¸ s¸arkıya..
Kac¸ yıl sevilir bir insan?
Sol Yanım Sayfasından
09.09.2022 - 21:19
Gönlüm alınmadan, sessizce affederken herkesi,
yorulduğumu çok sonra anladım.
Şimdi dilim varmıyor kalbimden özür dilemeye
Korkuyorum ya affetmezse diye...
Seçil Oğuz.
Toplam 1355 mesaj bulundu