Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılması acıtır yüreği....!
Dilek/çe....!
Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılması acıtır yüreği....!
Dilek/çe....!
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Dilek Karagüzel Pıtırcık Hakkında Yazılanlar Sayfası Antoloji.com
6 Kasım 2025 Perşembe - 18:26:13
03.11.2025 - 10:25
?si=W2K29_d0d0_i-oNd
29.10.2025 - 01:30
?si=rF1lY1RWc8xbUC9h
27.10.2025 - 11:58
Neler doğar gün doğmadan, aşkın insafa gelir
Kaç bahar geçti sensiz, bakarsın ecel gelir
Neler doğar gün doğmadan, aşkın insafa gelir
Kaç bahar geçti sensiz, bakarsın ecel gelir
Tatlı bir yaz akşamında, ılık bir meltem eser
Sanki nefesin gelir, aklımdan neler geçer
Gül kokulu çiçeğimsin, rengini sevenler seçer
Yalnızlık acı tecrübe, başımdan eser geçer
Sen gelmeden ecele, teslim olmam ben asla
"Beklediğim var" derim, "görmeliyim son defa"
Sen gelmeden ecele, teslim olmam ben asla
"Beklediğim var" derim, "görmeliyim son defa"
Tatlı bir yaz akşamında, ılık bir meltem eser
Sanki nefesin gelir, aklımdan neler geçer
Gül kokulu çiçeğimsin, rengini sevenler seçer
Yalnızlık acı tecrübe, başımdan eser geçer...
?si=DHLLBGu4wSPC8vcW
25.10.2025 - 14:02
?si=cuBld1Bbyi0hj3Uj
24.10.2025 - 11:30
#Eskidendiçokeskiden
#kedersanayakışmıyor
#gülbiraz
KEDER SANA YAKIŞIYOR
Ne kadar değişmişsin görmeyeli,
Ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan,
Hüzün rengi almış saçlarının her teli
Gözlerine gölgeler düşmüş kahırdan,
Gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeli
Ne kadar değişmişsin ben görmeyeli
Böyle mahzun kederli değildin eskiden
Fıkır fıkır gülerdi gözlerinin içi
Dudakların nemliydi sevgiden, arzudan
Yapraklarına çiğ düşmüş karanfiller gibi
Baygın kokusuna anılarla beraber giden
Böyle mahzun kederli değildin eskiden
Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar
Ağlamaktan mı karardı gözlerin
Bir zamanlar gözyaşını sevmezdin
Şimdi neden yaşardı gözlerin
Hasta mısın, yorgun musun nen var
Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz
Eskisi gibi kalsaydın ne olurdu
Taptaze, ıpılık kar gibi beyaz
Keder sana yakışmıyor gül biraz
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz.
Victor HUGO
23.10.2025 - 00:41
?si=LFmaETPiMEsEw3Rs
23.10.2025 - 00:40
Üşüyen kelimelerim var ellerimde...
Ellerimden soğuk,yüreğimden buz...
Duymak istemeyeceğin kadar anlamlı
Ve anlamak istemeyeceğin kadar gerçek...
Ve birkaç umut parçası yüreğimde...
Yarına gülerek bakan...
Sevdaya hala inanan,
Yokluklarını varlıklarından çaldıklarıyla tamamlayan...
Bir çocuk var içimde..Yeri geldiğinde ağlayan, dizleri kanayan...
Ve bir çocuk Var içimde benim,
Oyuna Geri Döndüğünde Her şeyi Unutan...
22.10.2025 - 22:21
Şaiir'in dediği gibi
Ehline denk gelmeyen
herşey ziyan olur
Canda, İnci mercanda.
Herkes aynı değil ki azizim
Yüzlerce kalbi ziyan edende var
Bir kalbi yüzbin defa .sevende var......
Öyle ki bazen ..!!
Histen köprüler kurarsın
Uzak olan
Mesafeler bile utanır...
Alıntı
19.10.2025 - 10:30
Ben demedim "Gülten ALP " demiş.
"Erkekler doğru söyleyen,
mert yürekli, sözünü sakınmayan,
cesur, kafa tutan kadınları sevmiyor
ama gizli gizli hayranlık duyuyorlar. Kandıramayacağını, inandıramayacağını bilirler. Zeki kadınlardır onlar,
hayatı çözmüş, gözü kara kadınlardır
ama yürekleri de bir o kadar çocuk,
bir o kadar masum.
Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla sivrilmiş, kalkanlarını kaldırmıştır yükseğe.
Şüpheci, kuskucu tavırları güveninin yıkılmasındandır. Zeka oyunları oynar,
test ederler karşısındaki erkeği,
kendinden daha zeki, akıllı ve güçlü
bir erkek isterler. Sahiplenen,
güvenebileceği bir erkek olmalıdır.
Farkına varırlar ki hepsi aynı,
hayal aleminde yaşamaktan,
umut etmekten vazgeçip,
yalnızlığı seçen kadınlardır onlar... "
Gülten Alp..
19.10.2025 - 00:17
YALNIZ ANNELER
Hayat, bazen bir umutla başlayan bir yolda insanın omuzlarına hiç beklemediği yükler bırakır. Çoğu zaman da kadınların. Günümüz erkeklerinin birçoğunun almaya korktuğu yükler…
Kimileri bu ağırlıkların altında ezilir, kimileri ise o yükleri birer basamağa dönüştürür hayatında. Bu yazı, o zor basamaklardan kendi yolunu bulan bir kadının hikâyesi. Babasının bile üstlenmediği sorumlulukları hiç şikâyet etmeden sırtlanıp çocuğunu tek başına büyüten; diğer yandan yazan, okuyan, üreten, kazanan, ailesine dahi yük olmayan bir kadının.
Bir akşam, kendi kazandığı parayla gittiği nezih bir restoranda; kimileri ona “meyhane” dese de, bir kadeh şarap ya da iki tek rakı içtiğinde, toplumun dar bakışları altında yargılanan bu kadın aslında sadece bir akşam nefes almak istemiştir.
Oysa çoğu insan bunu anlamakta zorlanıyor. Bazıları onu “hafif kadın” gibi görüp içten içe yargılırken, diğer yandan sanki mutluluk/kendi için bir şey yapma hakkı yalnızca onlara aitmiş gibi davranıyor.
Oysa o, hayatın sunduğu zorlukları hiçbir zaman bahane olarak görmedi. Tam tersine, imkanlara dönüştürdü.
Belki sevgisiz bir evde, babasının gölgesinde büyüdü; fakat o gölgeden 'okuyarak' sıyrılıp kendi yolunu buldu. Çocuğunu kucağına aldığında yalnızlığın ve sorumluluğun ne demek olduğunu iliklerine kadar hissetti. Ama pes etmedi.
Geceleri uykusuz kalıp çocuğunun ateşini ölçerken, gündüzleri çalıştı; başka insanların ateşini ölçtü, dertlerine derman oldu. Hem okudu, hem yazdı. Her kazandığı parada, her satırında kendi emeğinin teri vardı. Ne bir erkeğin gölgesine sığındı ne de toplumun biçtiği kalıplara. Kendi ayakları üzerinde durdu, biraz yorgundu ama dimdikti.
Onun yaşamı gösterişli bir başarı hikâyesi değil belki; daha çok yalnız bir anne ya da bir kadının ayakta kalmak için verdiği çabaların, gündelik hayatının ve tek başınalığın verdiği zorlukların öyküsü.
Emeğiyle kazandığı parayla yalnızca geçimini sağlamadı o; diğer yandan ruhunu da ayakta tuttu, besledi. Boş vakitlerinde diğer kadınlar gibi beş çayı içip dedikodular yapmadı. Zaten hiçbir zaman buna vakti de olmadı. Tüm gün yatıp, kocasının gelmesini yakın ocağa bir tencere çorba koyup, koca parası yemedi. Kitaplar okudu, defterlerine düşüncelerini yazdı, belki bir köşeye birkaç satır şiir karaladı. Sonra kitaplar çıkardı. Şarkılar yazdı. Çünkü o, sadece bir anne ya da çalışan değil; aynı zamanda düşleri, tutkuları, merakları olan bir insandı.
Çoğunu okuttu. Ona güzel bir gelecek hazırladı.
O vakitlerde kendisi için yaşamayı, hobilerini yapmayı, belki beğendiği bir elbiseyi almayı, bir tatile çıkmayı, tüm hayallerini erteledi ve bugüne kadar geldi.
Bir akşam, kendine zaman ayırması, gittiği bir restoranda kendiyle zaman geçirmesi; kendini, özünü, günün koşturmacası arasında unuttuğu iç sesini dinlemesi, kendini hatırlaması, sizin seviyesiz ahlaki inançlarınıza sığmayacak kadar değerliydi.
Çünkü sevdiği şarkıları dinlerken kaldırdığı her bir kadehte; ne bir anneydi, ne bir çalışan. Sadece kendisiydi. Sadece bir insan.
O anlarda, yılların sessiz mücadelesine kendi halinde bir selam verdi. Ne sarhoş oldu, ne kendini yitirdi. Edebiyle girdiği restorandan, edebiyle çıktı. Başını ne sağa çevirdi ne sola; sadece önüne baktı. Ne kimseye sorular sordu ne de bir cevap verdi. Sadece kendisiydi. Elinde tuttuğu telefonun küçük ekranına kocaman hayallerini yazdı kimi zaman. Kimi zaman öfkesini, kırgınlıklarını.
Evet, belki sarhoştu ama içkiden değildi. Çünkü onun sarhoşluğu kadehte değil, kendi özgürlüğündeydi. Bu bir isyan değil; kendine duyduğu saygının, “ben de varım” deyişinin sade bir haliydi.
Fakat nedense, bir kadının kendi başına mutlu olabilmesi hâlâ rahatsız ediyor bazılarını. Üstelik bazen sadece toplum değil; ona en çok güvendiği insanlar da… Kocası, abisi, babası, kardeşi… Hayatının en yakın tanıkları, verdiği tüm mücadelelerin sessiz şahitleri bile, bir anlık önyargıyla “kaltak” diyebiliyor ona. Eğer en yakınları bile böyle söylerse, toplum neler demez? İşte o yüzden, bu kadın susmayı öğreniyor. Çünkü konuşsa yanlış anlaşılacak, gülse ayıplanacak, içse yargılanacak.
Ama o, bunu kimseye inat yapmadı. Sadece yaşamak istedi, kendi halinde. Çünkü herkesin bir hikâyesi var; onunki biraz daha sessiz, biraz daha dirençli belki, ama gerçek.
Eğer bir gün böyle bir kadını görürseniz, lütfen ona “kaltak” demeyin. Ayağa kalkın ve alkışlayın onu, olur mu. Çünkü o, hayatın tüm zorluklarına rağmen hâlâ kendi şiirlerini yazan, kendi şarkısını söyleyen, hayatla kendi dansını etmeye çalışan bir kadındır.
Lütfen bunu ona çok görmeyin. Bu ülkede tek başına bir kadın olarak ayakta kalmanın yükü ağırdır.
Onun ayağına bir çelme de siz takmayın.
Çünkü o, yuhlanacak tüm çevresine karalanacak bir kadın değil; tam tersine ayakta alkışlanacak bir kadındır.
Bana göre!..
Özlem SABA Şiirleri
18.10.2025 - 23:27
Birileri,birileri için hep en çok sevilen, en güzel sevilendir ,o bilse de ,bilmese de sevse de, sevmesede ....
?si=XgSNhPD0DVIQAn0N
18.10.2025 - 16:35
?si=1KlR1qws-HCT4bnZ
18.10.2025 - 14:15
"Ve yarım kalacak bir #aşk yaşamak istemiyorum" dedi #kadın.
"#Sensiz ben hep yarım kaldım,
Seni sensiz yaşadım" dedi #adam.
"#Gönlümün gönlünden haberi olmadı,
affet yarım bırakmışlığımı" dedi #kadın...
"#Yüreğin bana benziyor, insan yüreğini söküp atamıyor #sevgili...!
Bu yüzden vazgeçemiyorum senden" dedi #adam...??
Bu sebeptendir ki...!!!
Her adam...
#Şair olamaz...
Belki bu yüzden...
Bazı #kadınlar...
#Şiir olur...
Bazıları...
#Ziyan...
18.10.2025 - 00:17
?si=dpo06OaO5CsPwX23
18.10.2025 - 00:05
Güçlü Kadın
Fulya Coşgun(Antolojden)
Ne güçlü kadındım ben oysa, ölümün karşısında bile dimdik durmuş, ona meydan okumuştum. Sigaradan, alkolden uzak duruyordum uzun süredir. Son birkaç günde kaç şarap şişesi içime döküldü, kaç paket sigara ciğerime yapıştı bilmiyorum. Oysa ne mutlu kadındım ben. Ne zaman gülsem, benimle birlikte sokaklar gülerdi ve gülüşümü kıskanırdı dünyanın en mutlu kadınları. Şimdi nefes alır gibi gözyaşı akıtıyorum içime sessiz sessiz, ayak izlerinin olduğu sokakta. Kah rimelim, kah küçük bir toz tanesi kaçıyor gözüme, ağlıyorum. Oysa ne adamlar öldürmüştüm ben, kimini beyninin orta yerinden tek bir cümle ile, kimini ömrünün sol yanından en sevdiği ile... Güneşi ben batırır, ayı ben karartır, yıldızları ben dökerdim avuçlarına, onlar avuçlarındaki düşlere bakakalırlardı. Ben yine gülerdim; çünkü ben Aşk Tanrıçasıydım... Sonra bir adam sevdim, aşkın cennetini serdim önüne, her sabah güneşi emrine sundum, her gece ay ile yolunu aydınlattım, yıldızlardan şiirler yazdım gökyüzüne. Kalbimi meze, aşkımı şarap eyledim, ömür soframı kurup onu buyur ettim. Gelmedi... Ne yaptımsa olduramadım, kendimi bir türlü sevdiremedim o adama. Oysa ben Aşk Tanrıçasıydım, kendime şirk koşup o adamı Aşk Tanrısı eylemiştim. Sonunda kendi yarattığım cennetten de kovuldum. Ne güçlü kadındım ben oysa. Ondan önce... Onun şarkılar söylediği yerde ben ilk defa kafa tuttuğum ölüme gülümsüyordum...
17.10.2025 - 07:32
Olur da bir yerde denk gelirsek
Hiç bir şeyi üzerine alınma
Ben aşkında dürüst, yüreği cesur olamayanla
Düşman bile olmuyorum…!
Yarayı üstten kapattım
Sızısı içimde..
Kalbimin soğuduğu kimseye
Hasret değilim…! ??
16.10.2025 - 22:34
Cânâ rakîbi handân edersin
Cânâ rakîbi handân edersin
Ben bînevâyı giryân edersin
Ben bînevâyı giryân edersin
… Bîgânelerle ünsiyet etme
Bîgânelerle ünsiyet etme
Bana cihanı zindân edersin
Bana cihanı zindân edersin
16.10.2025 - 12:32
?si=3pCmZcegoK236ULN
15.10.2025 - 10:22
Elbette, daha naif bir şiir:
Gökyüzü usulca fısıldar geceye,
Bir yıldız süzülür, iner sessizce.
Mütavazi bir gönül, sevda taşır,
Kalbinde çiçekler, hep bahar açar.
Rüzgâr okşar usul, dalında yaprak,
Her bir düş naif, her bir söz gerçek.
Şiir bir tebessüm, ruha dokunur,
Sade bir sevgiyle dünya uyunur.
14.10.2025 - 11:28
Keman ağlıyordu
Nafiz Karak
Keman ağlıyordu sana,
Telinden dökülen her ses,
Bir yanık hatıraydı,
Bir yüreğin sessiz çaresi…Ben şiir okuyordum,
Sesim titriyordu dudağımda,
Her hece bir özlem,
Her nefes bir yara gibiydi.Keman ağlıyordu hâlâ,
Ben suskun bir şairdim,
Sadece sen anlıyordun —
Bir kalbin nasıl kırıldığını,
Bir şiirin nasıl ağladığınıGözlerin bir an dokundu,
Karanlığa ışık düştü,
Bir notayla karıştı kalbim,
Sözlerim sustu, sen sustun
12.10.2025 - 08:01
Aşklar varmış,
Hiç yaşanmamış,
Hiç yaşanamamış.
Yürekte ince sızı gibi kalmış.
Aşklar varmış, yerine başka aşklar konulamamış.
Gönül yaralarımız,
Hayal kırıklarımız varmış.
Bu hayat benim hayatım değil dediğimiz,
Hayatlarımız varmış.
Bir emanetçiye bırakıp,
Sonra alırım demek istediğimiz
Yalnızlıklarımız varmış.
Ne halin varsa gör deyip çekip gittiğimiz,
Sonra ölümüne pişman olduğumuz ayrılıklar varmış.
Canını, ömrünü gözünü kırpmadan harcamak isteyipte,
Ama bir türlü sevilmediğimiz kara sevdalar varmış.
İsyan edemediğimiz,
Değiştiremeye gücümüzün yetmediği,
Kaderimiz varmış.
Dünyaya bir daha gelsem yine seni severim dediklerimiz
Dünyaya bir daha gelsem, sen sakın gelme diye nefret ettiklerimiz
Dünya bir yana, sen bir yana deyipte gönlümüzün tersiyle ittiklerimiz varmış.
Aşklar varmış,
Ömre bedel,
Yüreğe keder,
Yaşamaya neden,
Aşklar varmış ölmeye sebep !.
Yusuf Tandoğan
09.10.2025 - 22:04
Ayrılığın Güncesi
Ayrılığın Güncesi
1. Gün
Göğsümün ortasında
yutkunamadığım bir boşluk var;
ağlayarak uyanıyorum,
geceyi saklayacak perdeler yetmiyor.
Sana koşmak istiyorum, sana gelmek istiyorum.
Sana gelmek istiyorum ama geri dönüyorum
eve, kendi yıkıntıma.
Ne olur, bir ses ver.
?
2. Gün
Dünkü kadar acımıyor canım.
Bir ara içimden sana kızdım,
öfkelendim,
ama sonra yine seni sevdim.
Bir çocuğun vazgeçemeyeceği kırmızı balonu gibi.
Gözyaşlarım tükendi, boğazımda hâlâ
yutkunamadığım kelimeler var.
?
3. Gün
Bir ölüm gibi bugün.
İçim acıyor, içim çok acıyor.
Yazmak istiyorum sana.
Yazmak isteyen parmaklarımı da
kırmak istiyorum.
?
4. Gün
İçimde bir ölüm başlıyor,
küçük bir kıyamet
bana ayrılmış odalarda.
Bunları hak etmedim,
sen de beni hak etmedin belki;
yine de gölgem düşsün istiyorum hâlâ
senin eşiğine.
?
5. Gün
Sana çok öfkeliyim.
Şimdi gelsen yüzüne bakmam,
yine de gel.
Hayır, gelme.
Gelişin de gidişin kadar ölüm yazar takvimime.
?
6. Gün
Bugün biraz daha iyiyim.
Sana ağladığım için kendime kızdım.
Kendime kızdım, sana ağladım.
Aynadaki ben değilim artık,
sevdiğim o kişi de
şimdiki hâlin değil.
?
7. Gün
Kırgınım, canım acıyor,
sadece kendime acıyorum. Bu da bir çeşit
dirilme biçimi belki.
Kendime acıyorum.
?
Yüzlerce Asır Sonra
Sana kırıldım, sana kırıldım ama
düşlerimde hâlâ seninle kır çiçekleri topluyorum.
Gitmen kaldığın yerleri büyüttü içimde;
kalanın yokluğu gidenin varlığından daha ağır şimdi.
Bir yandan senden kaçıyorum, bir yandan sana saklanıyorum.
Yaralarımdan sızan ışık
gölgeni duvarıma çiziyor hâlâ.
Susarak bağırıyorum, bağırarak susuyorum.
Gittiğin yolları unutmak isterken
ayak izlerinle yürümeyi özlüyorum.
Sevdiğim sen misin, özlediğim ben miyim
bilmiyorum.
Artık yokluğunla var oluyorum,
varlığınla yokluğa düştüğüm zamanlara inat.
Kendimi topluyorum senden arta kalanlardan,
bir zamandı bu; geçecek dedim, geçmedin.
Geçecek dedin, geçmedi.
Yandım mı, yanıldım mı
ayıramadım.
Unuttun mu, unutur gibi mi sustun
duyamadım.
Gittin mi, gitmiş gibi mi kaldın
anlayamadım.
Susmak istedim, her sessizlik adını yankıladı duvarlarımda.
?
Ölümden Bir Gün Önce
Küçüktü dünya işte.
Ve yuvarlaktı,
kaçarak uzaklaştığın o yere geri gelirdin.
Ne kadar dönsen de,
başlangıçla bitiş aynı çizgide buluşurdu.
Zaman aramıza dağlar koydu,
ama dağ da göğe ait, gök de aynı gök.
Unutmak sandığın şey,
aslında hatırlamanın başka biçimiydi.
Ve tam da “Hiçbir şey kalmadı.” dediğim anda,
sesin düştü içime: “Aklımdasın.”
Ben hâlâ tutuyordum;
sessizlikle sesin arasında,
gidişinle kalışın arasında,
senin unuttuğun,
asırlar boyu aklımda kalan bir ladesi.
Sense tuttuğun ladesi unutmuş gibiydin, bense her unutmuşluğun içinde
elini bırakmamıştım.
Küçüktü dünya işte…
döndü, döndü,
yine sana getirdi beni.
Ve şimdi soruyorum kendime:
Bu kez yine ben mi düşeceğim,
yoksa yine sen mi bırakacaksın ellerimi?
Kiyaz
Kiyaz Kılınç
09.10.2025 - 21:48
?si=YYClqu2XQEhMB33v
05.10.2025 - 00:43
En çok sende üzüldüm,
Çünkü en çok mutlu olduğum sendin.
En çok senden uzaklaştım,
Çünkü en yakın hissettiğim sendin.
En çok canım sende yandı,
Çünkü canımın bir parçasıydın.
En çok senden kaçtım,
Çünkü en çok sana güvenmiştim.
En çok sana öfkeliyim,
Çünkü en çok seni sevmiştim.
Ben en çok sana kırgınım,
Çünkü en güçlü yanım sendin.
Alıntı
Toplam 1443 mesaj bulundu