Şimdi gidiyorum
çok sevdiğim bu şehri bırakıp
ardıma bile bakmadan kaçıyorum
Yalnızlığımla dolduruyorum içimdeki ıssızlığı
Sevda sancısını örtüyor ayrılık
Ellerimi hazırladım
Gözlerimi de
Sözlerimi sakladım tek
Artık yazamıyorum
yalınayak yürüyerek
Gözümü şimşeklendiren yeşil
İçimi çekiştiren son nefesim
İnsanın ruhu hiç askıda kalır mı?
Kalıyor işte...
Araf diyorlar
Üzerindesin son kum tepesinin
Susuz kalmıştı şehir
gün yıldızları uğurlarken bile
ağlayamadı gökyüzü
kalabalıktı
yalnızlıktan sıkıldıkça doğuruyordu yalnızca
ve ölüm
Çocukluğum
kömürlüklerinde saklandığım
müstakil evler
kukalı saklambaç ve dalya
elma dersem çık
armut dersem çıkma
İçimde bir ışık büyüyor
bir yıldız
yolumu aydınlatan
geceme ruh katan
uzun isimler vermek isterdim
yaslandı bahar yaza
güneş kana karışıyor
sabah ayazında bile
bir başka parlıyor deniz
cama vuruyor ılık rüzgar
eminim artık
düş salkımlarından kopar
sun bana ateş suyundan
iç
dün gibi dış
ve
körkütük
Sevdan
yalnızlık bahçesi
ve sen en değerli çiçeğisin o bahçenin
ulaşılması zor
ulaştığımda renklerin soluyor
uçuyorsun parmaklarımdan
Uçmayı öğrendim
kanatlarımı rüzgar yönünde
iyice açıp
ufuk çizgisinde kayboluyorum
gün gelir de kalbimi
gökyüzünde de çalarlar diye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!