Biran yokluyorum kırık kırgın yanımı
Görsün istiyorum kavak yapraklarını
Çiçekçi dükkanlarından kaldırıma sızan suyu
Yaz akşamlarının
Herkese bedava dağıttığı umudu,
Saf çekeceksin hüznü içine, saf
Gözlerin hasret kesecek,
Yüreğin buz.
Yığılacak kirpiklerine,
Aklından geçtikçe yutkundukların.
Ruhuma dökülmüş, bir kalıpsa bedenim.
Ben tutsak,ben sürgün, ben bir köleyim..
Aczime şahitse, şu direksiz göklerin.
Ben ümit ,ben mefza,ben bir abir-i sebilim.
Gözümün değdiği her ışık kör oluyor.
Yonttukça zaman kabuğumu
Altında ki çığlıklar
Çatırdayarak yanıyor
Üstünde bir semaver
Karanlık bir rüyada
Gümbazların da güvercinlerin konakladığı
Mutlu sonu hiç yazılmamış bir romandı şehir.
Her sevda,her hüzün,birer sayfada
Birer sayfa her insan
Tek kişilik bir sevda ver
Kimsenin itibar etmediğinden olsun
Hani şöyle orta yollu, gariban işi
Boş gitmeyim
Varınca yanımda bulunsun
Neva, sevdanın sekmesidir ayrılık,
Yegâh makamının tiz noktası gibi
Öyle bir andır ki kartal pençesinde
Tırnaklarını geçirip yüreğine belletir
Hedefinde bir hedefi olduğunu
Kurşunun yakıcılığını hissetmeden
Ben korkardım ondan
Hele gülerken
Hissederdim soğukluğu
Öyle sert eserdi ki hazan
Her saç teli keskin birer kılıçtı
Siretül lügatta gizde gibisin
Küllerin altında közde gibisin
Sevdanın mayası özde gibisin
Bilmem ki tarifin nedir ahuzâr?
Baharın ardından yazlar gelir ya
gözüm aydınlıktır ne gönül ferah
zifiri karanlıktır bundan sonrası
ağlar kırık plakta sultan-ı yegah
ebedi kuraklıktır bundan sonrası
altın rengi yaprakları verirken yele
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!