Ulaşılamayansın Şiiri - Yorumlar

Aynur Uluç
498

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

sen, kollarıma hiç alamadığımdın sevgili
daha başında kaybettiğim
hangi şarkıları sevdiğini dahi bilemedim
vazgeçtim geleceğin kabaran dalgalarında
seni bulmaya çalışmaktan
içimdeki imgelerin tümü
mesafeler

Tamamını Oku
  • Sevinc Kavuk
    Sevinc Kavuk 20.03.2006 - 00:37

    Turan Oflazoglu´nun cevirisi almancayla karsilastirinca bana Turhan beyin cevirisi daha olagan geldi... Orijinali bozulmadan verilen bir siir olabilmesi ne zormus...

    ...size de, osman beye de öylesine tesekkür doluyum ki, harika renkli düsünceler olustu... cok güzel emekler, cok güzel özveri, cok güzel katilimlardi... yürekten kutluyorum ikinizi de ve sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Nilgün Aras
    Nilgün Aras 18.03.2006 - 00:16

    Sevgili Aynur Özbek Uluç. Yaşı benden küçük zihni ve yetenekleri benden büyük canım kardeşim (bu ifadeden pek hoşlanmıyor, ama çok kapışırsak kanıtlayan ve kazanan ben olurum) bir gün bu antolojiden ayrılırsan, kimilerinin yaptığı gibi, sakın beni habersiz bırakma olur mu. Peşinden gelmek isterim.

    Cevap Yaz
  • Aynur Özbek
    Aynur Özbek 16.03.2006 - 12:17

    Selam Sevgili JonBut :)

    Haklısınız kelime sürek avı yaptığımız noktada, bir çok yerde.

    Almancayı bilmem ancak ingilizcesinde de “yol” kelimesi yok,yalnız şiirin anlamına uzak düştüğünü düşünmüyorum o noktada yolun.Ya da “ne kadar bahçe varsa” diyorum ikinci bölümün başında .Böyle bir ifade de tam olarak bu şekilde yok şiirde, kelimesel gidersek; yalnız bu ifade o noktada yükselmesi gereken umut duygusuna bence güzel işaret ediyor şairin söylediği üzerinden. Ya da dükkandaki aynalardan bahsediyor şiir, ben 'cam' olarak algılıyorum bu 'ayna'yı işlevi açısından ve daha derinlik kazanması açısından. Kelime kelime geçmeye gerek yok şiirin üzerinde; örnek olarak verdim bu bölümleri de. Çevirirken kelimelere takılarak ilerlemek yerine, anlamının bana ulaştığı noktadan görünen yolu izlemeyi tercih ettim.

    Bu benim tercihimdir. Söylediklerinizi söylemek de, elbette sizin eleştiri hakkı olarak tercihiniz.

    Yalnız ben de eleştirilerin açık ve yapıcı bir noktadan yapılması gerektiğini düşünüyorum. Doğal iletişimde dokuz engel girer devreye bilirsiniz sırasıyla. Bir de internet ortamında birbirini tanımayan insanların iletişimi, her türlü düşünceye açıklık bırakan koca bir alan, bir de ses tonundan yoksunluk faktörü , bir de yazdığınız yorumu özel mesajdan değil de açık alandan yazdığınızı düşündüğümüzde diğer insanların algılama noktası. Yani bunların hepsinin birden hesabı girer devreye.

    Ve asıl bir de; oturmuş şiir yazmak ve yorum yazmak arasındaki farkları sayıyor olduğumuza inanamıyorum.

    Sonuçta söylediklerinizi de, elbette dikkate alacağım.

    Ama burada savaşı değil , güzel bir şeyin tadını algılıyorum ben. İddia sahibi olup edebiyat dergilerinde yayınlamadım çevirimi. Bir nevi atölye işlevi gördüğünü düşündüğüm antolojide yayınladım.Henüz şiirin anlattığına uzak bir dizem olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir şeyi düşündüğüm anda o bölümünü değiştiririm.

    İlginize teşekkürler

    Saygılarımla
    Aynur Özbek Uluç

    Cevap Yaz
  • Nilgün Aras
    Nilgün Aras 13.03.2006 - 17:32

    Aslında benim dikkatsizliğimden kaynaklanan bir yanlış anlama sonucu- ki şiirin büyüsüne kapılıvermemdendir bu- üç ayrı, üç güzel çeviri var şimdi.
    Ve bir kanıt.
    İyi bir şiir, çeviriyle asla yitmeyen şeydir. Çevirinin niteliğine göre bir yanı gölgede kalırken diğer yanının gün ışığını daha fazla alması gibi zihinsel bir dalgalanma yaşarız demek ki.
    Bu üç çevirinin bana ne düşündürdüğünü de şöyle anlatabilirim ancak.
    Şair aynı şiiri tekrar tekrar ele almış, bir söyleyiş biçiminden diğerine gidip gelmiş, hiçbirine kıyamamış, böylece üç biçimi birden benimsemiş ve öyle yayınlamış.... gibi.
    Sabahattin Ali Eyyüboğlu muydu, çeviren yerine türkçe konuşan tabirini yeğleyen kendi çevirilerinde?

    Cevap Yaz
  • Aynur Özbek
    Aynur Özbek 13.03.2006 - 16:43

    Sanırım Osman bey Oflazoğlu'nu saygıyla anmanın hemen peşi sıra ekleyince çeviri şiirini, yanlış anlamalara meydan verebilecek bir şekil taşımış yorumu..

    Sonuçta açıklamak durumunda hissettim kendimi, sayfa sahibi olarak.

    Osman beyin yorumundaki çeviri kendisine aittir.

    Tüm ilgi ve destek sunan arkadaşlarıma gönül dolusu teşekkürler:)

    Not: Oflazoğlu'na bir saygı da ben gönderirken onun aynı şiire dair çevirisini de bu noktada sayfaya almak zenginliği çoğaltacaktır diye düşündüm, Osman beyin de bahsettiği gibi.
    :)

    SEN, TAA BAŞTAN

    Sen, taa baştan
    yitirilen sevgili,hiç karşılaşılmayan,
    bilmem hangi sesler hoşuna gider senin.
    Ben artık,geleceğin dalgası kabarırken,
    görmeye çalışmam seni.Bendeki en büyük
    görüntüler,denenmiş uzak manzara,
    kentler ve kuleler ve köprüler ve beklenmedik
    dönemeçleri yolun
    ve bir zamanlar tanrılarla
    örülmüş toprakların gücü:
    yükselirler içimde anlatmak için
    hep kaçınan seni.

    Ah,bahçelersin sen,
    ah, böylesi bir umutla
    seyrettim onları. Kır evinde
    bir açık pencere,-ve sen neredeyse attın adımını
    bana doğru dalgın. Sokaklar buldum,-
    daha yeni yürümüştün onlarda sen;
    bazen de esnaf dükkanlarındaki aynaların
    senden başları dönerdi hala, ve irkilip geri verirlerdi
    apansız görüntümü. Kim bilir,aynı kuş muydu
    ikimizin içinde öten,ayrı ayrı
    dün akşam?

    Şiir: Rainer Maria Rilke
    çeviri: A. Turan Oflazoğlu

    saygılarımla
    aynur özbek uluç

    Cevap Yaz
  • Nilgün Aras
    Nilgün Aras 13.03.2006 - 14:41

    Bir bu çeviriyi okumaktan, bir aşağıya inip Sayın Oflazoğlu'nun çevirisini okumaktan...
    Bir Aynur Özbek Uluç'un açıklamasını, bir yine aşağıya inip Osman Tuğlu'nun açıklamasını okumaktan... başım döndü.
    Şiir zaten sarsıcı.
    Bunun üzerine yorumcularından etkilenmek var bir de...
    Muhteşem bir sayfa.
    Aynur Özbek Uluç'u takibe almak gerek.
    Şimdi Osman Tuğlu'yu ziyarete gidiyorum.

    Cevap Yaz
  • Aynur Özbek
    Aynur Özbek 13.03.2006 - 12:49

    Evet, size burada bu anlamda teşekkür etme fırsatı veren bu yorumunuz için de ayrıca teşekkür ederim Sevgili Osman Tuğlu:)

    Ve şiir çevirinizi bu sayfada paylaştığınız için de ayrıca:)

    Şiirler dilden dile geçerken kültürlerin de taşıyıcıcı bir işlev edinirler.Elbette bu arada kayıplara da uğrarlar. Okuyucusu ve şairi arasındaki doğal engellere bir de dil ve kültür farklılıkları eklenir. Almancadan ingilizceye geçiş safhasında da şiir illa ki ister istemez bu etkilenimlerden nasibini almıştır bence ve elbette benim nacizane yaptığım bu çeviride de.

    Ben de Rilke şiirleri ile ilgili bize bir pencere açan Burran Saka'nın yazısını sayfama taşımak istiyorum:

    'İlk bakışta bize yabancı gelebilecek bir kültürün, insanın ve doğanın, evrensel özünü buluyor. dolayısıyla yabancı olanla aramızda şiirsel iletişim gerçekleşiyor. Bu aynı zamanda kültürler arası kan dolaşımıdır.
    Rilke`nin şiirleri bizi bu evrensel kan dolaşımıyla besliyor'*

    Rilke, 17 şubat 1903 tarihli mektubunda şiirde özgünlüğe giden yolu genç şair Franz Xaver Kappus`a Kamuran Şipal`in çevirisiyle şöyle öğütlemekte:

    'Aşk şiirleri yazmaya özenmeyin, herkesin pek aşinası olduğu, pek alışılmış biçimlerden kaçın, hepsinden zordur bunlar çünkü, geçmişte eli yüzü düzgün, hatta kimisi nefis denecek yığınla şiirin elde bulunduğu bir alanda özgün eserler yaratabilmek büyük bir gücü, olgun bir beceriyi gerektirir.

    Dolayısıyla genel temalardan kurtulup kendi günlük yaşamınızın temalarına sığınınız; hüzünlerinizi, isteklerinizi, geçici düşüncelerinizi, herhangi bir güzelliğe karşı duyduğunuz inancı anlatın; içten, çığırtkanlıktan uzak, alçakgönüllü bir yüreklilikle anlatın bütün bunları;
    ruhunuzdakileri dışa vurabilmek için çevrenizdeki nesnelerden, düşlerinizdeki imgelerden, anımsamalarınızdaki görüntülerden yararlanın'**

    Cumbalı bir Prag evinden yahut Bohemya`da tavanı kemerli bir evde konuk olalım Rilke`nin penceresine; yıl 1895;

    'kuleler görüyorum, kimi pelit kubbeli,
    kimi sivri ince armut gibi;
    orda uzanıyor kent; bin anlına
    sokuluyor akşam usul okşayışıyla.'***

    'Çığırtkanlıktan uzak' derken şiirin 'neliğinden!!!' söz ettiğini uzun uzun düşünmek istiyorum şimdi; yazdıklarım ve yazacaklarıma sürüyorum rilke`nin kemik tozlarını; 111 yıl sonra burada 'trapezusta'...

    'pencere kenarında baş tıklıyor bir güvercin, bakmak istiyor sanki perdeden içeriye'****

    Pencereleriniz hep açık olsun; belki de o güvercin Rilke`dir...

    * / Yüksel pazarkaya, Gökçeada, ağustos 2003
    **/** / **** /**** Rainer Maria Rilke


    saygılarımla
    aynur özbek uluç


    Cevap Yaz
  • Leyla Akgül
    Leyla Akgül 12.03.2006 - 23:17

    Tebrikler dost,

    Güzel bir çalışma olmuş...Selam ve saygıyla...

    Cevap Yaz
  • Nurdan Ünsal
    Nurdan Ünsal 12.03.2006 - 23:12

    Kutlarım sevgili Aynur, dilimize kazandırdığın bu güzel duygular için...Nurdan Ünsal

    Cevap Yaz
  • Duygu Bedir
    Duygu Bedir 12.03.2006 - 23:02

    Tebrikler çeviren yüreğe. Sevgiler

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta