Herkes dünya derdinde, hayat çekilmez olmuş.
Kulda takat kalmamış, çalışmaktan yorulmuş.
Çarşı, Pazar dolaşılır defolu mal almak için.
Ona buna dalaşırlar, bu maaşla zordur geçim.
“Borcu nasıl öderim” herkes onun derdinde.
Gönlümde yücelir, ışığa perde
İçimi karartır bu kara duvarlar.
Sonsuza uzanır ruh penceremde,
Gözümü bağlar, kara duvarlar.
Yerinde durup, içimde yürüyen,
İğne ile kuyu kazmak mı senin niyetin,
Dostlar alışverişte görsün, tek marifetin.
Uzaktan görenler, kelli felli adam sanır.
Sana yakın olanlar da, sana tavır alır.
“Ye kürküm” devri, mazide kaldı uyan.
İtibar bilgiyedir, acıyor seni duyan.
Sen yokken anladım,
Bu şehrin boş olduğunu.
Seninle yaşamak,
Seninle yaşlanmaktı niyetim.
Kalabalıklarda hissettim,
Bu gece Allah’a açılır eller,
Yarışır zikirde, duada diller,
Tövbeye, nedamet de gönüller.
Beraat kandiliniz mübarek olsun.
Dualar, tövbeler Allah’ı bulur
Nice, kendini boy aynasında gören
Mağrur, gururlu insanlar var.
Değişime ayak uyduramamış
Fikirleri d,e düşünceleri de dar.
“Efendim efendimle” geçmiştir ömürleri,
Mazilerine dönüp bir baksan.
Nerede o insan hakları, nerede barış kuşu
Sırtımızda ağırladık, namluda ki son kurşunu
Masada tokuştu kadehler "yarasın buna içilir”
Tırpan Allah düşmanında, gayrı mazlum biçilir.
1989
Getirin taş çeşme suyundan içelim, bakır tastan.
Eli kınalı kızların, güveçte pişen aşından yiyelim.
Tarhanaya ekmek doğrayıp, kuru soğan kıralım.
Şöyle üstümüze, rahat bir şal ve şalvar giyelim.
Çağırın çobanı, bekçiyi, muhtarı odaya gelsinler.
Her aşkın bir asaleti,
Bir de, adı vardır.
Adı konulmayan aşk,
Onursuz bir aşktır.
Sen altın kafeste kuş,
Doğrulsak göklere değer başımız,
Düşmanlara korku verir, na’şımız,
Üç kıta da, destan yazdı ecdadımız.
Türk olunmaz, Türk doğulur arkadaş.
Hadislerle, övülen kutlu millet biziz.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!