Son susuş, gidiş hecesinin uyumunu bozuyor.Karanlık ağlarda ağan bir sabah güneşi ve gözleri ovuşturan bir yalnızlık.Susuyorum.Bunu bilsin tüm benliğin.
Seyretmesi keyifli  gelmelerinin düşünü izliyorum   sensiz  geçen  her anımla.
Üç perdelik  öç ve  aşktan   kaçış  oynandı    kayboluş  .
Ne alkışladın ne de ağladın,perdeler kapandı, ben oynadım, ben  alkışladım,gözümün  perdesi kapandı  sen  ar  perdeni kaldırmadan gittin.
Sıcak bir selamı beklemek telaşındaydım. Terhis edilmiş  bekleyişimin  susamışlığına  bulut olmanı  bekledim. 
Sustum, bütün kelimelerimle devrik  yüklemlerimle, bütün gözyaşlarıyla,hasretin yenilmişliğim. Bütün yüreğimle sustum. Yüreğindeki acının sesi dinsin diye  yalınç  avuntularıma çekildim.  Nasiplere nispet ediyorum. Hadiselerimin hazinesine bakıyorum.
Kaderin ismini kadrinin  defterine  yazıyorum. Aynı filmi kaç kez izlemem gerekliliğini savunmuyorum. Sonunu biliyordu bilmesine de bilmek işime gelmiyordu. “Ah şu umudum olmasa…” diyordum. Belki daha kolay olacaktı umut üşümeseydi. 
Anlatamamak ne zordu şu dünyada kendi bilinmezlerinde sen her şeyi bilirken…
 Bir de anlaşılamamak için  yeniden sana anlatılmak ne zor.. Kimseler bilmedi yüreğimin çaresizliğini. Bu yüreği mistik heveslere taşıyacak taşıyıcı geliş annesi gelmedi. “Uğurlardan emzirmedi. Kime küsmeliydi çıkmayan akıllılara mı, halden hale düşüren yüreğinin derinliğine mi? Yoksa anlayamadığı  en derin sızıların üşümesi mi? Bir kez daha bilememişliğin acısı sindi yüreğime sustum.Susmanın derin  şifrelerine çözüldüm.Beni kabul etmiyor sevisiz sensiz her  içsel  gizil.
Yorulmuştum artık iyiden iyiye. Anlatmaktan, anlaşılmaktan, anlatılmaktan da vazgeçtim. Yaşamın en yaş ve  en  yaşlı  tanınmışlığında   boşverleri  büyütüyorım.
Gittiği yere kadardı her şey  aynasında yansımalı. Kırıklarından, gitmelerinden, sıvısız  sızılarından   kaçmaya  and içen  okula yeni başlamış birinci sınıf bir sevdalıyım.
 Aşkın  aşkından yenik çıkmış bir komutan edası yayılıyor hücrelerime. Mağrur ve yenik... Yaralı ve perişan,pişman …En çok da terk etmiş… Gideceği yeri,seveceği,anacağı, yolu yordamı, her şeyi, her şeyi olan bilindik bir özneyim. 
Gözlerine bakarken,gözlerinden uçurumlar uçuşuyordu benden.
Kaybolmak istiyordum son bakışından,hani  nefret dolu  bakışın vardı ya.Olsun senli her bakışına  bakmalar hazırladım.Uçmaların,uçların, gidişinin  giyotini 
Beni  çocuksu, masum  halinde kesiyor.Bir benim benden koptu.Bir benim sende.Bir  benimde tüm  okuyan ve sevenlerden.İhtilallar tasarlıyorum  vicdanımın  öz kentinde.Sınıfsız  ve haksız   terk edilişleri  yargılamak istiyor erkim..
Kendime her dönüşümde  beni bulsun  benler.Yeniden sana susmanın  su faturasını taşımalı    susuz  suçlar ve de  yeniden gelmelerin    eğilmişliği.Ben aşkın avukatıyım bu yüzden sensizliğimi  her  acıda, her duyguda ,her akışta  savunurum.Aynalarını  kurtardın saf  kırılmalarımdan,gayrı sana yansımam   kafı aşkın   masal içre masallara   bağlı.
Şeffaf yüzünde sustum,hafif özlemlerde uçtum, koştum  senin   gidiş  ve geliş  hecelerine.Yazıldım yazılarına.Böyle bir hayat nereye varır ki?  Susuyorum.
 Derdi de dermanı da bırakıp suskun gemiler ürettim   gözyaşı denizine…
İnce bir çizgide can çekişiyordum. Çözümsüzlüğüme yeni matematikçi güzeller geldi.
Beni bakışlarımdan çözemediler,beni pi halinde  şıklarım olduğu  halde, şık olduğum halde çözemediler.Çok bilinmeyen bir aşkın denklemiyim.Hatta tam bin yıldır çözülemeyen ünlü  İtalyan matematikçi Bocconi  problemi kadar problemleyim bu aralar.
Seni anlatmak, özlemine suyu anlatmak  bulutlara kızdım  biraz nemli gözlerin gibiydi her şey.Dalgaların denizle sevişme anında   sustum, taş attım  sensizliğe.
 Yoktu işte bir çözümü. Her kapıda,her açıda, her izde,her  kerede, bir parça kaldı yüreğinden… Yüreğindekinden, üretken saflıklar derledim sulara, dağlara, Leyla kabrine.
Yokluğun rahat yatağında hiç gitmemiş gibi sonsuzlukla ve sensizlikle sarmaş dolaş uyuyacaktım. Zil çaldı, güneş açtı gözbebeklerini,uyandım ve sustum sensizliğe.
Kalakaldığım sonsuz boşluğun hesabını kimseye ne sorarım ne veririm.Bu yüzden  susuyorum ki sen  yeniden benim sonsuzuma  kadar süresin  ve  aşka küresin
Kayıt Tarihi : 14.1.2009 21:02:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bir de anlaşılamamak için yeniden sana anlatılmak ne zor.. Kimseler bilmedi yüreğimin çaresizliğini
Ne alkışladın ne de ağladın,perdeler kapandı, ben oynadım, ben alkışladım,gözümün perdesi kapandı sen ar perdeni kaldırmadan gittin.
Sıcak bir selamı beklemek telaşındaydım. Terhis edilmiş bekleyişimin susamışlığına bulut olmanı bekledim.
Sustum, bütün kelimelerimle devrik yüklemlerimle, bütün gözyaşlarıyla,hasretin yenilmişliğim.
Çok bilinmeyen bir aşkın denklemiyim.Hatta tam bin yıldır çözülemeyen ünlü İtalyan matematikçi Bocconi problemi kadar problemleyim bu aralar.
ANLAMAK İÇİN OKUYORUM HER BİR SATIRDA BOĞULUYOR SATIRLAR VE BAŞA DÖNÜYORUM.
Perdeyi sıkı kapat ey şair..! her kapadığında aralık bırakıyorsun.. kelimeler ürettikce esiri oluyorsun...bunuda istyorsun yazmak için..!
Sevgi ve Saygılar...
TÜM YORUMLAR (1)