Bir damla düşen suya
Bir milyar ödül hayatımız
Sudan sebeple değil
Mucizedir başarımız
Nereden damlamışsak
Hep onu ararız
İlk nefesi aldığım
İlk ninniyi dinlediğim yer Ayancık
Bulutlar kadar uzağımda şimdi.
Annemin pişirdiği
Tarhana çorbasının tadı damağımda hala
Topaç çevirmeler, renkli misketler
Şimdi yüreğim çok uzaklarda
Doğduğum yerde olmak isterim
Bir bulut gibi süzülüp buradan
Annemin avuçlarına dokunmak isterim
Babamın mezarı kar altındadır
Dün sabah güneş doğarken
Penceremin önünde sarı güllerle uyandım
Kokusu kokunu getirdi uzaklardan
Rengi saçlarının altın tellerini
Yeni yeni anladım seni ne çok sevdiğimi
Her gidenin ardından ağlanır derler
Her beraberliğin bir sonu var
Bu gün yolculuğun veda saati
Uzaklarda da olsa sevdiklerim
Varlığın yeterdi kalbimin derininde
Şimdi veda saati
Eşyalar toplanmış
Doğduğum yer bir bulutlar ülkesi
Baş ucunda salınır kestane ağaçları
Yerle gök orada göz gözedir
Rüzgar bir kartal gibi süzülür üzerine
Cılız bir su damarı çıkar dağlardan
Gün olur aslan misali kükrer yatağında
Kış güneşinde uyanır uykusundan
Tap taze bir gelin gibidir kıyılar
Duvağı başında, tülleri sarkar eteğinden
Elinde kır çiçeklerinden bir buket
Yollar ardına kadar aralık
Deniz arınır hırçınlığından
O güzel gözlerine gülmek yakışır
Her bakışın süzülüyor içime
Sen hep mutlu ol, üzülme sakın
Ben üzülürüm, ikimizin yerine.
Saçlarına sarmaşıklar örerim
Çocukluk günlerimden tek hatıra bu
Sararmış, çatlamış yüzü
Kırkbeş yıl gerilerden koşup gelen bir resim
Geçmişten geleceğe tek bağım
Kalabalık bir aileye doğmuşum
Şimdi eteklerine tutunduğum
Üşüyor bedenim senden uzakta
Yalnızım şimdi her yer bana dar
Her sabah gözlerim gitiğin yolda
Deli poyraz gibi içime işleme rüzgar
Arkasına bakmadan çekti de gitti
Öncelikle rahatsız etiğim için özür dileyerek sözlerime başlamak istiyorum. Ben İstanbul'da öğretmenlik görevini yapmaya çalışan ve şiir ile uğraşan bir kardeşinizim. Sizinle ortak bir tanıdığımızdan bir selam göndermek istiyorum. Kendisi hemşehriniz ENGİN AKIN. Engin bi ile bir süredir tanışıyoruz. ...