Göklerin siyahlaşmış maviliklerinde,
Bir kuru yaparak belirdi penceremde,
Baharda doğmuş,yazın serpilmiş,
Sonbaharda tükenmişti!
Ayın mat ışığı vururken;
Gözyaşları bir inci gibi parlıyordu
GÜNLER GEÇERKEN
Ne zaman bir rüzgar esse
Saçların geliyor aklıma
Ne zaman bir şimşek çaksa
Gözlerimde beliriyor alevin
GÜNLÜKTEN
Gözlerim amalaşıp,siyahlar düştüğünde
İçimdeki denizler,kuruyup çölleştiğinde
Bedenim toprak olup çalılar bittiğinde,
Ve ruhum...
Boğazım da dudağının ıslak izleri
Ruhum da günahın çılgın hisleri
Çal bu gece kapımı
Şair Tunç neylesin, kınamayın her gece içiyorsa
Ne yapsın barış çiçeğine hüzün çiğleri düşüyorsa
Oda ağzını bozup çarpık düzene sövüyorsa
Bırakın şair Tunç’u içsin karanlık odasında
Bir yağmur yağar hüzünle bakar camından
Çakmaktaşı meşaleler;
Pay düştü gün ve geceye
Ben ölgün dağında bir fidan,
içi geçmiş küflü avuntularda
Rehberlik ediyor bana,karanlığın gölgesi;
Sürgünüm ardı sıra
Karanlığın sesizliğinde,
Bir acı hüzün çiçeği açar yanaklarımda
Sen olur mat ışıklarda,
Gözlerimden süzülen yaş
Haykırmak isterim adını,
Sonu olmayan göklere
Sular vardır...
Berrak akar gözlerde...
Oysa oyuna gelmiştir gözler...
Zehir zemberek içinde...
Sular vardır...
Hani! göçer ya kuşlar
Bir diyardan bir diyara
Hani! biter ya kışlar
Bir bahardan bir bahara
Bahar doğar insan kış olur bir gün
Çözülür ayakların basamazsın üstüne
Söz verdim kendi kendime
Bir Tanrı bilecek birde ben
Bahsetmek yok hiç kimseye
İçimde kanayacaksın sen
Adını yalnızken anacağım



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!