Tirickadan Deplek Terane 1

Seyfi Karaca
5257

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Tirickadan Deplek Terane 1

Yapılmışı kendi halinde bile bile çürümeye terkederek, zaten kimsenin kendi başına sakinliği huzuru idrakı iradesi aklı sağlığı aidiyeti belleği bilinci özgürlüğünün olmadığı ve artık hayati değer kavramını üretmediği ve algılayamadığı bütün bunları talep edip istemediğiyle hayatına sürekli olumsuzluklar biriktiren borç harç bataklığında kavga hırs yarış gerilim sefalet kuşku kahır kaygı endişe tutsaklığının esir aldığı boğuşmaların rehin aldığı hastalıklı ve sorunlu debelenişleriden tatile gittiği yer bile mecburen tüketim proğramlanmışlığının tektikli kovalaşmasını şart koşan hayatı kaymış endüstrü paketi ürünü olmaya herkesi zoraki ve mecburen harcayıp tüketen kalabalıklar sürüsü haline dürdü büktü ve defetti.. Kendini ait mutsuz hasta ve tutsak ettiği yere ise kısa pahalı ve suni sokunumlu tatil diye gittiği çukurdan döndükten sonra da kendini tarifsiz keder hüzün ve anlamsızlığın çevrelediği her şey, eskisinden de daha beter ağırlaştırılmış hücre hayatların her türlü olumsuzluklarıyla intihar döngüsüne zirve yapmıştır.

Kendini yaşatacak kadar hiç bir liyakati iradesi yetkisi sorgusu dirayeti özgürlüğü cesareti anlayışı dili kültürü kalmamış haksız hukuksuzluğun yapılandırıp yönettiği soygun sömürü çarkının kul ve kölesine kuşatılmış esaret çerçevelerinde hapsolacak kadar hayat ve insanlık hakkı tanıyan neo liberal vahşet merkezine kökten bağlı yerli ortak işbirlikçilerinin, yağmaladıkları her türlü ülke kaynak ve servetini dışarı çıkararak yüksek faizli getiriye dışardan borçlanıyormuş gibi kahpelik ve haramilik oyunlarıyla açıktan ve alenen onursuz kişiliksiz ihanet şebekesinin hainliğini şirketleşmekteler.
Tümüyle yıkıldı ve yok oldu topraktan giriş çıkışlı hayat, kerpiçten kireçten evler, ekin ekin sürülüp savrulan harmanlar, yaşama kaynaklık eden hava su dağ orman kıyı koy sahil deniz, sap saman , aşka saygıya ve sevgiye kök salıp sürgün veren hak hukuk liyakat samimiyet dürüstlük inanırlık güven ve niceler.
Bayırdan gelip bayırdan giden insanlığını yitirmiş pusulasız ilkesiz kanunsuz kuralsız hatsız yolsuz çöl ve güzergah çöplüğünün..

Şu gün şu saat mayısa dönmüş temmuzdan geçmiş güz yaz ayaz buz kışa derken,dünya hayatının zorunlu gereksinim ve giderleri üzerine kurulu soygun sömürü çarkındaki sağlık gıda enerji barınma eğitim ulaşım güvenlik gibilerden de öne geçip can damarına çöken giyim kuşam marka konfor gösteriş ve İLETİŞİM bağımlılığını besleyip doyurmak için toplam yaşamlarını tüketim piyasasının hamallığına öldürürcesine harcamalarına rağmen yine de sürekli ihtiyaç artıran acımasızlık ve doyumsuzluk kışkırtmalarına yetişemeyen ana babaların mutsuz iletişimsiz hastalıklı ve sorunlu çocukları, kundaktan itibaren hazır kalıp formatlara salaklaştıran proğramlanmışlığın her türlü sinirli asabi dengesiz tahammülsüz yalnız yabancılaşmış ve değer bilincinden yoksun kişilik bozukluğuna kesintisiz süreklilikle mahkum ve muhtaç kılınmakta.
Onur gurur saygı ahlak irade haysiyet güven özgürlük kişilik karakter dürüstlük inanç idrak dil kültür ve nicelerinin kat sayısının ve katma değerinin tam tersine sıfırlandığı adilik alçaklık kaypaklık döneklik çölünde işine geldiği gibi caymaya yan çizmeye oyalamaya hileye aldatmaya ve yamukluk yapmaya en tiksindirici kokuşmuşluklardan fosilleşen geçmişin çevrim dışı kalanıyla intihar süslü cinnet ve cinayet şeklini vaziyet alınca insanlık….

Kısacası ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin şartını bize yoran ve koşan kolay hazmedilir olmayan şeylere hem canımızı hem dişimizi sıka sıka sonuna kadar seviyemiz muhatabımız olmayan insanların mide bulandırıcı hallerine ve verdiği rahatsızlığa elden halden geldiğince katlanmaya çalıştıkça uyumlu müsaitliliğin ezip bozduğu herkes, hiç bir özgün farkı olmayan mutsuzlukta eşitlenmeye birbirine dönüştü ve benzeşti.. Çareyi de herkese bir şekilde yapışıp bulaşan üstümüze sıçraması kuvvetle muhtemel pisliği defetmek için bu çoraklığı kendinden soğutup sağırlaştıran gidişle ilişkisi sürdürülemez öz geçmişinden kaçıp gitmekte buldu bağımlı gedikli güdüklü dolaşımların dizi malzemesi, magazin çeşidi hammaddesi ve tezgaha konmuş piyasa hacizi haline karikatürleşen insanlık.

Buradaki sürekli yıkım yağmaların düzen kuklası ve soyan sömürenler kulu kölesi olmaya toplumu özenle alıştırıp örgütleyerek dünyayı kristal fanus salanundan ibaret sanan ; ve niçini nedeni belirsizliğe hayatını boşa çıkaran atla zıpla romantik polisiye tarzı krıminelliğin zir zop manyaklığını beyaz perdede ışıkları karartılmış zindanlar hücresinde herkesin kenarından şöhret ganimeti toplamaktan başka derdi düşüncesi olmayan ben merkezci makine sanayisinin ürünleriydi.
Niye insanlar hayal hüsran kırıklıklarıyla yanıldıklarında olmayan yahut geçmişi geri getirilmesi eskilerde kalmış erişilmezlere “ bütün hayallerim suya düştü “ derler ki ?
Çekmecedeki bütün albümlere bakılmışken hem. Hem diz kapağına bile gelmeyen sığ sularda hayatın dipsiz derinliklerini bulmaya çalışırken kendi kendine kör düğümlenip hiç çözülmeyecek şeylere tozunu dumanını attırırken insan denen nesnenin akrep yelkovanı…

Ne gereği vardı şimdi gibilere baz niyaz bir olup, öpüştükçe kumaşı bozulan sahte ilişkili birlikteliklerin günden güne kusursuz yozlaşmaları kirli çamaşırlı iplere dizip asarak sıradanlaştırdığı mono tonlukta ayrı gayr sevişmelerden…
En nihayet bıkmış usanmışken sevgiden ilgiden saygıdan kültürden sanattan konfora düşkün beğenilme delirmişliğine ve şöhret dilencisi durumuna düşmüşken zenginlik gösterişi galerilerindeki kireç beyazına siyahı batıran iflasta yalnızlaşarak hükmünü ve cürümünü hortlak raflara kefenleşmiş insan
Laf olsuna yazılan kitapların hiç kimseye hiç bir şey anlatmaya algısının bilgisinin ve birikiminin olmadığı, hiç kimsenin hiç bir şey anlamak diye bir duygusunun düşüncesinin derdinin akışkanlığının çabasının olmadığı kantarın topuzunun insanlığın kilodu kaçtan gidiyorlara iyiden iyiye kaçtığı şu kıtlık kıran hallerde ..

Biri ahır temizliği yaparken öbürü ultra lüks insanlıktan uzak ve kopuk kristal fanuslarda si bemol tangocuk. Motor bisikletin sabah sabah üstündeki Ötekinin tişörtünde STONE yazıyor sarı yazıyla. Blr başkası mermer dinamitliyor yanan ormanların küllerini kıyıya vuran kayalıkların dibindeki denize yakın uçurumdan. Bu arada rengi mavi olmaktan çıkıyor kaçak yapılı özgürlük dumanının, yaz yerini saniyelik kurulup bozulan evlilik ve çok sayılı olmakla değer kazandığına aldanan hovardalık oyunlarından bıkıp usanarak ikindi ıslıklarına terkediyor.

Bildiğini ve inandığını duyumsayarak yaşatmak adına düşte bile hiç görülmemiş olanı duyup görerek dünyaya getirmek ve göstermek adına ne büyük uslanmaz tutkuların, emeklerin, uykusuzlukların ve depresyonların akıl fikir ve hayal ürünüydü oysa sanat…
Geleydiniz de kendi gözlerinizle göreydiniz Van Gogh yahut Vermeer biraderler, inci küpeli kız meğer ay çiçek tarlalarında AŞK toplarken, insanlık dünyasında çoktaaan galeri ve ofis hayatlara tutsak eşyalaşmanın kulu kölesi olarak kendini herkesten üstün mühim vazgeçilmez gerekli önemli seçilmiş kusursuz ve kıyaslanamayacak derecede mükemmel görmeye ilahlaştırmaya , pusulasını yitirmiş hayalleri ATEŞE DÜŞMÜŞ şaşırmış her şey..

Devlet damgalı sağlamlığı tartışılmaz her türlü istikrarsız denetimsiz kaçak vurgun soygun ve yağma bozukluğunu bünyesinde barındıran günü güncesi değişmez garanti mühürüyle…
Üç gün haaa , tamı tamına dördü bulmaz üç gün, ev bakıma muhtaç, evde yaşayanlar ya yatalak ya sefil ya yoksul ya hasta, ya ezik ya düşkün ya yolda ya mezarın orasını burasını gözetip kollayan bir yerde yahut hepten tümden kayıplarda, ya da dünya denen adresi belirsiz başı kalabalık bir beldede kör topal yorgun suskun yılgın bitkin tökeziyerek bakımı çok acil sürüklenişlere mecbur, herkes kendine kancayı takmış ören viran mahrumlarla kabustan beter perim perişan…

Soygun sömürü çarkının saç ayaklarına çöküp kurumsallaştığı yan ürünlerinden olan sağlık, eğitim, ulaşım, enerji, finans, sigorta, ulaşım, gıda, enerji, barınma, giyim kuşam, ve iletişim gibi hayati ve somut yağmaya vurguna istismara hileye ve talana her damardan uygun ve elverişli olanlarla beraber, ana ekseni yedekleyen popülerliğin YOZ KÜLTÜR kanallarının eğlence, reklam, dizi, kozmetik, moda, dekor, konfor,magazin, aksesuar, tasarım, tatil, kampanya, müzik veya sanatın parayla il gören diğer kolları gibi veya hepsinin aynı karmakarışıklıkla bir arada yüksek dozajda tüketim bağımlılığına toplumu her türlü sefil yoksul cahil çaresiz iradesiz güvensiz mutsuz umutsuz kayıtsız bencil aciz ezik ve güdümlülüğü kabullenmiş kayıplarla alıştırarak tarumar ve tersyüz ettiği sosyal siyasal ve ekonomik her şekil çöküşün sadece sorun biriktiren ve yaşayan kalabalıklarına durumdan istifade çıkaran bozuk düzen servet ve ganimeti ortaklığında oynadıkları ve çağırıp söyledikleriyle acının dertlenmenin düşkünlüğün ve insan eliyle yapılma kaderciliğin ağıtlarını avunmaya örgütlerlerken, kendileri ayrıcalıklı üstünler zümresinin çok yıldızlı ve dengine kimsenin yetişmesini istemedikleri milyarderliğin yaması her taraflarından sırıtan villa tipi her ve görgüsüzlüğü ARABESK yapı taşlarıyla bina olmuş JET gösterişin sosyete özentisini yaşamaktalar.

Dünya güncesi olarak ömrü hayatımız diye Yaşadığımız moloz yığınında karanlık ve çıkmaz sokaklarının sakin mutlu huzurlu oturmanın canına okuyarak, tehlike tecavüz şiddet tehdit kaygı endişe saldırı korku kahır küfür zehir kir gürültü lanet hile tezgah pusu kumpas dalavere dolandırıcılık güvensizlik saçtığı felaketlerle dolup taştığı ..
Etrafımız çevremiz endişeyle yorup korkuyla kuşatan cehalete görgüsüzlüğe duyarsızlığa aç gözlülüğe zorbalığa şiddete iki yüzlülüğe kaypaklığa güvensizliğe kuşkuya kayıtsızlığa keyfiyete saldırganlığa hukuksuzluğa haramiliğe istismara kahpeliğe kişiliksizliğe acımasızlığa çıkarcılığa pirim veren; orman yangınları pahalılık sefillik yolsulluk hırsızlık zorbalık kanunsuzluk ahlaksızlık haydutluk çirkeflik haramilik mafyacılığına yıkım ihalesi ve sipariş kargosu teslim edilmiş diz boyu hainlik bataklıklarında uçurumlaşırken..

Şırdancı Memet, Etçi Remzi, Mutfakçı Nusret, Çılgın Dondurmacı , Alişan Mahsun Özcan prestij buruşma zirvesi, haydin kalkın kızlar dünya çok yıldızlı kalça göbek çalkalamak neymiş bizden görsün öğrensin dünya gibi ve benzerlerine ilgi çekip beğeni dilenciliğinin karşılığını bulmak için insanlığın bütün bilindik yollarını sapıtmış ve şaşırmış şıkır fıkır her yerini döküp dağıtmalarla ve alt tabakadan üst tabakaya zıplamalar uğruna kurulan simsiyah hayallere en sahte parıltılı ışıkar süpürüp serpmek kendini çözemeyen ve çözümleyemeyen irade yoksunluğunu her itibarsızlaştıran alçalışa köleleştiren eziklik ve iradesizlik sürüncemesindendir. …

Kendini ifade etme ve duyurma isteği hiç kuşkusuz sosyalleşmenin gereği olan kendi dışında başkasına görünme ve başkasıyla görüşme isteğiyle örtüşen değerde şartsız şablonsuz maksat ve yollarla hayati önemi olan sağlıklı zorunlu ihtiyaçların en önde ve başında gelendir. Fakat günümüz algı ve irade yoksunu doyumsuzluk geçimsizlik tahammülsüzlük tüketim ve gösteriş tutsağı olan insan tipi, kendini duyurup göstermede kendi dışındaki herkesi beğeni butonuna veya hayranlık parıltılarına bağlı güdümlü kalabalıklar olarak hafifseyip küçümseme maksadının maksadı niyeti kişiliği ve algısı bozuk şabloncusu olduğu sebebiyle herkes kavramına doluşmuş yığınlaşmış benzer alışılagelmişleri tekrar eden içgüdüsel davranışların şabloncuuğuna cesetleşip , hiç kimsenin kendi varlığında ilişkili özgürlüğü özgünlüğü ve özelliği kalmamış yalancı parıltıların toplu intihar mezarcısıdır artık. Elbetteki varlığının bildiriminde bulunurken beğenilme, mutlu olma, takdir edilme, ilgi saygı sevgi değer ve itibar görme, heyecan umut coşku heves istek arzu gibi duygusal çağrılımlarda kişiyi onurlandırarak iyiye ve güzele teşvik eden ve geliştirip olgunlaştıran iletişim bağlantıları kapsamında herkesin beklenti ihtiyacı olmasına rağmen, çağının bütün değerleri soygun sömürü tezgahında yağmalanarak kullanışlı tüketim kölesine mahkum edilmiş plastikleşmiş ve piyasa kuklası olmuş insan modeli, yukardakileri sıçrama tahtası olarak algılayıp herkese baskın gelmeye ve herkesin üstünde olmaya hayranlık beslenilen seçkin yetkin ayrıcalıklı özel imtiyazlı şöhretli gösterişlerin şekilden ibaretlik kamuflaj maskesi altında sürekli en mükemmele yarışan birinciliğe kutsanmak için,akıl fikir dil vicdan sorumluluk saygınlık uzlaşı hoşgörü paylaşım ahlak hukuk sanat edebiyat kültür ve diğer ortak yaşam yapı taşları adına hiç bir şeyi umursamamakta. Böylece de çürümeye terkedilen insanlık değerleri, bıkkın bezgin mutsuz gerilimli ve şiddet bağımlısı kalabalıklar olarak yerini birbiriyle konuşmadan anlaşamamazlığın ve anlamsızlığın hükmüne terkettiği; ve sürekli birbirine nefes aldırmadan boğuşan yarışan taciz ve tecavüz eden her türlü kokuşmuş yozlaşmış insanlık dışı moloz çöplüğünün kustuğu atık kir gürültü ve zehirlerini alışılmış yerleşik yaşam biçimi ve bağımlılıkları olarak kışkırtıldığı tutsaklık güncesinde kapış kapış harcayıp tüketmekte.

Oysa ki..

Kara kara düşüncelere kireç beyazı ve yüzü solgun ışıldaklandırmaların köşe bucak saklı bilinmez gizemlerini çözmek; ve dara koyup zora düşüren kumaşı eskimiş yeminleri bozup en temelden uyuşmazlıklara anlamını yitiren anlaşmaları yırtarak; sağım solum aşka sobe saklambacının her katında bilinmek görülmek sevilmek kabul görmek ve bulunmak umuduyla …Takdiri ilahiden kudretin tecellisiyle sevene ne diyebilirsiniz ki dünyanın aynasında gün ışır, gölge doğar, ağaçlarla ve akar sularla zaman değirmeni döner, dağ görünür, bulut yükselir, sandıkta saklı gizli nesi varsa dökülür saçılır her nesneden tabiat ve kozası açılır siyah beyazın ucuna kenarına ilişen bulaşan her şey, ekim sürümden tevekkelli toprak tozar, yaprak düşer, ay sararır, gün kararır, su ılışır ve parlayan taşlar üstünden sürüp giden yola baştan sona insan….ecel yoklaması son ziyaret tarihidir dünyadan fakat ve lakin, vakit okunsun okunmasın aşk emsaline hem nüfuslu hem yaşıttır, dünde bıraktığını yarına tamam etmeye aşka gelen herşey, yaşama sevinci kadar kutsal kadar güzeldir.

Sürekli zıtlık karşıtlık kutuplaşma çatışma ve ikilem yaratmaktan doğurduğu sorunlarla beslenen biri diğerinin ruhsatsız cüce ezik bozuk ve kayıt dışı kopyası, birine baktığın ayıp günah yasak çirkef rezil aşağılık ve kepazelikte sınır tanımadığına sayı sövesin gelmişken diğer ötekine bakıyorsun ki diğerinden bin beter kokuşmuş yozlaşmış çürümüşlüğün kendine saygın karakter değerinde hiç bir iradesi yetkisi özelliği ve özgünlüğü olmayan yan sanayi serisi, kıytırık hilebazlığın çakma ürünü ve sepetteki her şeyi kendine benzeten çürümüşlüğe kışkırtıp azdıran güçlü kuvvetli sebep, gayrısı ötesi ve ilerisi karanlık toplumu herkesin kendi özgür isteği ve iradesince seçip belirlediği sağlıklı zindeliklere değil, hastalık zavallılık düşkünlük çaresizlik hiçlik ve sorun yaratan proğramlanmışlıkların boğup bunalttıklarına ‘ çözüm süreçleri ‘ başlığıyla birikmiş bütün tıkanıklıkları karartıp örtbas ederek itirazsız tepkisiz herkesi mecbur ve muhtaç bırakan kıtlık kıran derinlerine düşmüş cenderenin Bop yan sanayi ürünü haline dönüşen ve her mecrada her menfaat güden maksada körü körüne ayrışan kutuplaşmanın talep edilmiş gereğini yerine getirmeye kullanışlı piyasa deneği olmaya yozlaşarak işlevini değerini anlamını sıfatını yapısını sosyal zenginliğini ve kişisel özelliğini yitirmekte insanlık.

Eylül / 25

Seyfi Karaca
Kayıt Tarihi : 4.9.2025 15:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!