Bir Giz geçti bu dünyadan ‘alnı açık-yüzü pak’
Geldi, gördü, ağladı, gül topladı elleri, güldü de
Bir ileri, bir geri sardı hayatı taşıyabildiği kadar
Güller diken doğurunca elleri kanadı, küstü aleme...
Bakışında derinlik, kalbinde iyilik
Bir Cen geldi bu dünyaya, ne yedi ne yemedi
Tadını alamadı, hem öksüz, hem yetimdi
Ağzı var, dili yoktu, dili vardı acıya toktu
Tatlıydı sözleri ve derin bakışlarında gözleri
Anlamlıydı çok, gamzelerinde tebessümleri
Toprağa da bastı, denize de girdi
Dalgayı da kucakladı, derdi de...
Bir Cen geçti bu dünyadan Akdeniz’e sevdalı
Var mıydı, yok muydu iyilik dolu yüreğinin farkında mıydı
Bilirim ve söylerim ki, ruhun en incesi ondaydı
Ruhun en incesi ondaydı evet ve bu gerçekti
Giz de gitti, Cen de... İncelik mi?
O da yaralı bir kuşun kanadında göğe uçtu...
Ellerime ve gönlüme koskoca bir hüzün ve özlem bıraktı...
Taş kesti kimi yüreklerde dostluk...Kaskatı duygular...
Bir Cen geçti Akdeniz Sahili’nden
Denizi daldı, yüzdü yüzdü, sonsuzluktu sanki adresi...
Arada dalgaları dövdü de, okşadı da...Hatta öptü de...
Giz-leri elinde, uzun uzun seyretti yalnızlığını
Akdeniz hayattı, sevdaydıı onda
Ne hayat kaldı, ne sevda şimdi yüreğinde
Acısı yumruk yumruk dövüyor gönlümü...
Giz’in önündeki Cen bir gün yorgun düştü, toprağı arzuladı
Ananın-babanın koynu en sıcağıydı, orayı istedi
Kim bilir, belki de onlar çağırdı, bu yüzden gitti...
Cen de, Giz de birlik oldu, el ele tutuştular
Tek bedende yetimliği ve öksüzlüğü biitirdiler
Ve suyu da çekilince Akdeniz’in, gittiler
Tek bedende Giz ve Cen...Cen ve Giz...
Rukiye Çelik
Ankara 29 Haziran 2025
Kayıt Tarihi : 29.6.2025 15:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!