Bir hasbihâl niyeti düştü içime gönül dostlarım! ...
Niyetim vaktinizi almak değil hemen noktalarım..
Bir bayram rehaveti girdi araya, gönüle revâ;
Bayram; oldu tatil, araya giren günlerle bedâva! ...
Sıcak yuvalarında eş dost sohbeti bayramın tadı;
..
Okullar tatile girdi onur,taktir getirdiniz
Okurken hayat şartlarını,zorlukları öğrendiniz
Katkınız olsun diye tatil bile yapmadınız
Alın terinizle defter,kalem,kitap almak istediniz
Çalısan bedeniniz ve elleriniz öpülmez mi yavrularım
..
Denizdeyim hem de Akdeniz'de
Akşamdan kalan yorgunluğum
Engel değil
Masmavi sulara girmeme
O sular ki sığ, sıcak tüm zevkimi alır
O sular ki tuzlu, midemi bulandırır.
..
Bugün tıp bayramı…
Bizim sağlığımız için çalışan
sizlerin bayramı…
Bizler oturmuş
sizlere kutlama mesajı yazabiliyorsak
Sizlerin sayenizdedir…
..
Tanıdık şehrimin sokakları yine hüzünlü ve soğuk
Unutulmuş sevdalarımın tadı buruk
Tatil etmiş gönül sevdalara kendini
Sonbahar her yere sürüyor yaprakların kavruk rengini
Aklıma geçmiş sevdalarım düşüyor
Kaçarak korumaya çalışıyor gönül aşktan kendini
..
KALANIM SEN OL..
Yıldızlara dokunuyorum sanki,
Gozumun degdigi her yer ışıl ışıl,
Ben mi ucuyorum havalar da,
yıldızlar mı yer yuzune yakın..
..
Konuşuyorduk bu gün geçmişten
Ne hatıralar çıktı herkesten
Ne çabuk unutmuşuz yakın geçmişimizi
Balkonlarda kuruturduk biberleri dizi dizi
Sofralar kurulurdu,el hüneri yemekler
..
Uzanmışım,rahat gönlüm
bir türkü varmış bildiğim.
Sadece çayın ritmi kulaklarımda
sevda şiirlerini okumuşum
kendi başıma.
Özlediğim akdeniz,bir bahar günü
-tatil sabahıydı hem de-
..
PAZARCIK
Yabancıya sevgi dolu kucak açarsın
Fitne, fesat kötülükten kaçarsın
Coğrafyanın tam kalbinde sen varsın
Tüm halkınla tadın başka PAZARCIK
KARTALKAYA tüm ovanı suluyor
..
eskiler can yoldaşım
ne eskisi gibi yeni konu komşu
ne peşkir ne de şilte
borç para sakın isteme
karşılıksız sevmekte ne?
bayramlarda el öpmek eskidi mi
hadi canım şimdi tatil keyfi
..
söz
sensiz uyuyacağım bu akşam
hadi sıkma canını,üzme artık kendini
aklında bir dert olarak kalmak istemiyorum
bak söz
öylesine uzanıp yatağa
öylesine düşünceler içinde
..
“İnsanların sizinle ne kadar az ilgilendiklerini bilseydiniz, onlar için gösterdiğiniz tüm çabaların ne kadar gereksiz olduğunu anlardınız.”
Diyordu okuduğum bir kitapta ismini hatırlamadığım birisi…
Fakat yaşam koşuşturması içinde, içine girilen ortamlar, diyalog kurulan insanlar ve bu yüzden takınılması gerektiği düşünülen tavırlar insana aslında çok da tanıdık gelen bu düşünceyi unutturuveriyor bir anda. Ve sahte bir surat takınarak, bizim olmayan davranışlar ve fikirlerle beraber yürümeye başlarız. “Bu ruha bu beden, bu bede bu ruh ters…” durumlarını yaşarız, adeta. Giydiğimiz onca elbise içinden, taktığımız bunca maske arasından kendimizi bir daha ulamamacasına kaybederiz. Bizim olanı, biz olanı aramakla geçer bunda sonraki ömrümüz. Ve kaybolmak hissi, terk etmeyen tek sevgilimiz bizim…
Bu duyguları yoğunlukla yaşadığım yerler oldu benim için, gittiğim ilk büyük şehirler; İstanbul, Ankara, İzmir ve Sakarya gibi….
Sözgelimi bindiğim bir otobüste ilk zamanlar yadırganmayacak bir oturuş şekli, insanlarla kurulacak ilişkilerin sınırları hep düşündürtürdü beni. Girdiğim, kapalı bir mekanda oturanların beni beklediklerini ve herbir çift gözün beni izlediğini düşünürdüm.
O zaman maskeleri olanca hızla takacak manevra kabiliyetim de gelişmemişti. Psikolojiden öğrendiklerim sonradan imdadıma yetişecekti. Savunma mekanizmaları gittikçe hayatımın bir parçası ve onu kolaylaştıran dostları oldular. Kah pollyanna’ydım kah mantığa bürüyen, eşekten düşüşünü “zaten inecektim”’lerle açıklayan bir tuhaf olup çıkmıştım.
Ve İstanbul şehri, hayallerim genişledikçe Siirt’i gözlerimde un ufak eden kartpostalların vazgeçilmez manzarası. Böyle bir şehir vardı ve ben ona siyah-beyaz kutunun ekseriyetle Türk Filmlerinde rastlardım. Ve en çok kartpostallarda..
..
Bugün gidiyorsun…ardında yıkık harabe bir gönül bırakarak.
Sözcükler takılı kaldı boğazıma, dur diyemedim.,
Hani bir sözün vardı bana, hani hiç bırakmıyacaktık,
Hani her ağladığımızda silecektik gözyaşlarımızı.,
Ölüm bile ayıramıyacaktı, gerekirse azraile bile kafa tutucaktık..
Çabuk caydın be güzelim.,
Ani oldu gidişin, sorgusuz sualsiz, sessiz sedasız gitmeyecektin..
..
hışımla geçer
tan ortası
yağmalanmış düşler sürüsü
kenar sokaklardan.
ay dölleri bulaşır gölgelerinden
şehre örtük bütün kapılarıma.
ölesiye cenabet, ölesiye yataklarda
..
Onaltı Aralık 2006 da uçtuk Londra’ya
Görmek için sabırsızlandık durduk
Saatlerce göklerde ordan oraya
Kartal gibi süzüldük durduk
Göçmen yeğenimle abimler karşıladı
Passatla eve bir saatte konduk
Ayşe ile kızlar kapıda karşıladı
..
Saat 03:02 namı diğer küçük kıyamet
Ümmet hep bir ağızdan etti salavat
Dediler sen acı bize Ya Rab
Ya Allah Resülü şefaat
Bir dakika sürmemişti ziyaret
Kimileri yazlığında, otelde
..