Bir geceydi…
Zamanın bile cesaret edemediği kadar sessiz.
Ay, gökyüzünü terk etmiş,
Ve ben…
Senin gözlerinde yeni bir galaksi keşfetmiştim.
O an anladım:
Sen bir Monoliza’ydın…
Gülüşünle kıyameti geciktiren,
Bakışınla aklı delirten
Bir tür lanet,
Bir tür kehanet.
Parmak uçlarınla evrenin kodlarını bozuyordun,
Ve teninde yanan her yıldız,
Benim içimde patlayan birer süpernovaydı.
Seninle öpüşmek,
Bir bilinmezin parantezine girmekti.
Ne sonuç vardı sonunda,
Ne çözüm yolu…
Sadece aşkın kendine yazdığı
Karanlık bir formül:
Ben + Sen = Asla Eksi Sonsuz
Zihnim bir laboratuvar,
Ruhum bir simya.
Seninle uyandığım her sabah,
Tanrılar bile kendi varlığından şüphe ederdi.
Dudaklarınla içime çektiğin kelimeler,
Dilimin ucunda şiire dönüşmeden yanardı.
Ve her bakışında
Bir kara delik doğardı gökyüzünde,
Çünkü seninle göz göze gelmek,
Işığın kendini inkâr etmesiydi.
Sen yürürken dünya eğiliyordu ayaklarının altına,
Çünkü senin güzelliğin,
Estetik değil…
Fizik ötesi bir yasaydı.
Ve ben,
Bir bilim adamı gibi tapıyordum
Boynunun her kıvrımına,
Bir sanatçı gibi titriyordum
Gölgenin bile tenimde bıraktığı fısıltıya.
Senin adınla and içtim kendime:
“Bu aşk, rasyonel olmayacak!”
Ve olmadı.
Mantık, diz çöküp dua etti sana.
Çünkü sen,
Bir aşkın anatomisi değildin…
Sen,
Aşkın tanımıydın.
Ve ben,
Seni anlamaya çalışırken
Tanrının bile unuttuğu
Bir teoreme dönüştüm.
Kayıt Tarihi : 22.4.2025 01:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!