tik...
uyandım düşlerden
camlar arasında
yükseklerde uçkun kırmızı
insanlar ve insanlar
uzanıp giden caddede
Sür şu ihtiyarı kaptan, kızıllara sür
Beni hiçbir şeyin olmadığı yere götür
Sen ki yalnızlığı benden iyi bilirsin
Varsa bir sonu, beni oraya götür
Adım başı bir nefes çarpıyor suratıma
Vitrinlerden yansıyor insanların ruhları
Bu şehir hiç bu kadar kalabalık olmamıştı...
Bir bir yıkılıyor tepeleri asırlık şehrin
Sokakları ölüyor,sarayları ölüyor, parkları, meydanları...
Elinden tuttuğum bir ay vardı
Gözlerinde Samanyolu buğulanırdı
Gündüzleri gölgesine sığınır
Geceleri yapraklar arasından doğardı
Kendime yalanlar söylerdim o vakit
Sesin kuruttu gecenin duvarlara yapışmış nemini
Perdeler alev aldı camlarda
Suya hasret topraklar gibi çatladı dudaklarım
Dolu dizgin gök yırtılmaz da,
yağmur çiseler mi bilmem
Geçmiş zaman olur ki
Biz birbirimizi severdik
Parklarda oturmayı, boş konuşmayı
Geçmiş zaman olur ki
Gözlerimizi severdik, akşam üstü
Ne kadar gitsem de hep aynı mesafedesin
Gökyüzünü de bir ettin kuru toprakla
Anlamadım ki hangi tufanın habercisisin
Yoksa bekleyen misin aşkın öbür yakasında
Eğer dudaklarında bir sevda varsa bekle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!