Sen gözlerinle anlatırdın
Ben kalbimin can kulağı ile dinlerdim,
Sanki zirvelerden kopup gelen çağlayan sinemize,
Aşkımız yoldu heyecanlı sükuttan,
Taze bin hayat bahşederdi tenimize.
'Atlattım, çoktan unuttum bile' diyorsun
Peki neden bahsi geçerken yutkunup gözlerin doluyor?
Rehberinden numarasını, adını silmek yetmiyor,
Kim yüreğindeki paslı hançeri söküp atabiliyor?
Silip söküp atanlara 'aşık' mı diyorsun?
Yoksa maziden biri deyip geçiyor musun?
Bülbül gül dalında ihtiyar olmaz
Gül eylül dalında bahtiyar olmaz,
Gönülden sevenler ağyar olmaz.
Gül döktüm kurban canan yoluna,
Kül döktü zalım bedbaht başıma,
Tül çekmiş kurban canan yüzüne,
Oldu kefenim bedbaht başıma,
Kul etti felek canı vefasıza,
El oldu, kaldım bedbaht başıma.
Ey kalbimin gonca gülü,
Ey ruhumun ateşi, külü,
Aç bahçemde şehra şehra,
Yak sarayımı, çevir nâra.
Akşam döndü sabaha,
Karanlık yenildi aydınlığa,
Ay ve yıldız çekildi kuytuya,
Belki de attılar kendilerini bir siyah kıyıya,
Kuşlarda bir sevinçki gelen sabaha,
Çiftçi koşturur tarlasını sabana,
Soğuktur gurbetin sabahları
Sıcak günaydın sözünden mahrumum,
Soğuktur gurbetin insanları
Sıcak bir selam sözünden mahrumum,
Soğuktur gurbetin akşamları
İçimi saran tebessümünden mahrumum,
Düşse de bedenler ayrı memleketlere,
Mesafe midir sadakatle seven kalplere?
Her geçen saat, gün vakit imamesinde tesbih tanesi,
Duyulur gözlere, dillere düşen sabır sesi,
Her doğan güneş vuslattan verir ümit haberini,
Her akşam ezanı eksiltir ayrılık günlerini,
Gurbeti bitmez ademin
Kurbeti niyaz ademin
Gurbeti kurbete döndü
Geldi geçti burda demin.
Kanlı gözyaşlarımı mavi gökyüzüne sürdüm
Adına akşamın gurup vakti dediler,
Kalbimi yari bulmak uğruna yalçın dağlara sürdüm
Mecnun olmuş, sevdasının aklını çalıp vakti dediler



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!