Hüzünlü bir kış günü tanımıştım ben seni
Cevapsızdı, binlerce soru vardı kafamda
Olmazları olduran bir sesti duyduklarım
Az daha gelmeseydin savrulurdum tufanda
Cürüm üstüne cürüm, hasret üstüne hasret
Rahmeti sonsuz olan
Görüyor halimizi
Ezel Ebed Sultanı
Bilmez mi derdimizi
Bugün hasta ve zayıf
Bekârlık Sultanlık
Düşünme, kim demiş bekar perişan
Gönlünce eğlen sabah ve akşam
Zannetme sıkılır ilerde bu can
Üzülme, bekarlık sultanlık hocam
Yan gelip yatarsak koltukta rahat,
Acep kurtarır mı bizi Beraat?
Kıpırda, silkelen şeytana inat
O zaman bulursun ukbada rahat...
Ne mutlu gülüm sana
En güzel yolu buldun
Ebedi aşka giden
Yolun yolcusu oldun
Dünyalar benim olsa
Duygu dolu bir kalbi
Dertle dolmuş yüreği
Özlem dolu her hali
Kızmadıkça söz söylemez dilleri
Bir başkadır o Hacer’in Elleri
Bıraktım Ankara'nın bahçesini bağını
Unuttum geçmiş imin derdi ahuzarını
Takmıştım koluma göğsümün sol yanını
Sakarya aç kapıyı, aç kapıyı ben geldim
Belki Sonra...
Adın ne tatlı senin
Hangi baldan beslendin
Sandım seni prenses
Emrinde iki nefes
Nerde kanadın senin
*Cennette mi bıraktın
Anladım, mutluluk yok
bana iki cihanda.
Sevgin bana tükenmiş
Anladım baktığımda.
Yaralı Bir Kuş Gibi
yanına konduğunda
Ankara'dan çıktım yola
Esenboğa verdim mola
Kuzenlerimle kol kola
Nasip olmaz bu her kula
Birden bire havalandım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!