Ne mutlu gülüm sana
En güzel yolu buldun
Ebedi aşka giden
Yolun yolcusu oldun
Dünyalar benim olsa
Bıraktım Ankara'nın bahçesini bağını
Unuttum geçmiş imin derdi ahuzarını
Takmıştım koluma göğsümün sol yanını
Sakarya aç kapıyı, aç kapıyı ben geldim
Belki Sonra...
Adın ne tatlı senin
Hangi baldan beslendin
Sandım seni prenses
Emrinde iki nefes
Nerde kanadın senin
*Cennette mi bıraktın
Anladım, mutluluk yok
bana iki cihanda.
Sevgin bana tükenmiş
Anladım baktığımda.
Yaralı Bir Kuş Gibi
yanına konduğunda
Bilir misin yazları
Sevdiğim meyve Dut' tu
Eda Hanım bizleri
Bu cuma da unuttu...
Gülmek nasip olur mu
Allahim ne kadar hoş
Ne tatlı bir geceydi
Melekler yuvamiza
Bir hediye getirdi
Mutluluktan herkesin
Tarifi yok yıllardır verdiğin o huzurun.
Arkadaşım, sırdaşım, gözyaşım dokunduğun.
Lütfü ilahi sesin vücut bulur odamda
Hayat verir, can olur, başucumda radyoda
Duygu dolu bir kalbi
Dertle dolmuş yüreği
Özlem dolu her hali
Kızmadıkça söz söylemez dilleri
Bir başkadır o Hacer’in Elleri
Çok şükür toplandık, salon açılsın.
Yıllardır hasretiz bugüne sanki
Bu dostluk bitmesin ebedî kalsın
Cennette demleriz son çayı belki...
Kek yaptık limonlu dışarda bahar
Çamın yaprağı oktur
Altında gezen çoktur
Alemde bir salınsa
Hasta olmayan yoktur
Yüz kilo dambılı var



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!