Anlaşılmak gibi bir derdimiz vardı,
Nice sözle yandık, nice lafla arındık.
Zannettik ki gönlümüzü kim anladıysa,
O, bizi bize Rabbimiz gibi tanıdı sandık.
Sözle varmak istedik mânâya,
Her cümle bir dua, her kelime secdeydi.
Ama gönül öyle sırlarla doluydu ki,
Lâfın dili sustu, halin dili söyleyemedi.
Ne zaman ki anlatmak oldu nafile,
Ne zaman ki cem bakışlar âmâ kesildi,
İşte o demde, sükût geldi cana,
Söz yerine, sır oldu; dostluğa büründü.
Sustuk, çünkü konuştukça yandık,
Susunca anladık: Aşk, kelâmla değil hâlle yaşanır.
O yüzden en derin zikri sessizlikte bulduk,
Sükût bir secde, bir vuslat, bir ilticadır.
Ey gönül! Sus! Belki o vakit anlarsın,
Bir tek O anlar seni, bir tek O duyar.
Çünkü kuldan medet uman hep susar,
Hakk’a bakan, içindeki sesi duyar…
Kayıt Tarihi : 20.6.2025 23:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!