Yüreğim büzülüp içine çökmüş
Kulaklarım sağır lal olmuş dilim
Gözlerim kör ruhum eskimiş
Bilmem kim ne deyip ne yazıp çizmiş.
Hissedip duymuyor bu kalp artık
Kanlı bir aşkla bağlıyken hasretine
Sanma ki, yokluğun canımı yakar
Kalbime bıraktığın yarayı
Kah onarıp kah dağlayarak
Varıp kendi özümde kendimle savaşırım.
Biz vazgeçmediğimiz için
Kendini vazgeçilmez sanıpda aldanan
Pek çok sevgilinin
Çürümüş güzel bedenlerine
Ne acı döşektir o serin mezarlık
Ki, hayatın harcayıp sonrada vazgeçtiği...
İşten dönüyor yorgundum
Karanlıktı ıssız sokaklar
Yorgunluk cebimde para
Ankebutun kollarıydı onlar
Karanlık ve ıssızlık bir olmuş
Sen beni birde öldüğümde gör hele
İki dirhem bir ceset beyaz kefen içinde.
Uzak durma o vakit sokul dokun ellerime.
Soğukluğumu dert etme
Vaktiyle çok yaktın birde böyle dene
Peki tamam asılmayacağım artık
Öp demeyeceğim beni
Nede sev.
Ama sende öyle bakmayacaksın
Gülüp yakmayacaksın
Sen ki, düştüğünde gözlerime
Hüzün gülen gözlerinle
Umuyorsan bundan saadet bulacağını
Ve istiyorsan ulaşmayı, ulaşılmayı
düş öyleyse...
Denerim kızıl bir vaktinde İstanbulun
Diyorlar, demişsin gelip beni bir öpse
Dudağından o yarin şarap değse dilime
Amadeyim bilirsin hatırın var üstelik
Gel gör ki, kapanmıyor yarası sözlerinin
Üzgünüm hemde çok lakin kalbimin huyu
Seni düşünüyorum,
Sensiz, çaresiz, yapayalnız.
Yeni bir güne yelken açmış,
Ağır ağır seyreden uzun gecede.
Olamaz bana benden başka arkadaş,
Tek dostum içkim ve sıgaramdan başka.
AN-sız olursa zaman...
Seneler neye yarar.
Bir ömür süren haz,
İlk gördüğün AN başlar.
O' AN-dır daimi...
tebrik ederim arkadaşım..zekan ve nüktedan tavrın bu şiire de bulaşmış..saygıyla eğilirim :)