Bulunmuş olduğumuz dünyâ, uzayda bir kum tanesi büyüklüğünde bile değil.. Mâdem bu kadar küçük bir dünyâda yaşıyoruz, mâdem bu kadar âciziz, o hâlde kendimizi büyütmenin mânâsı yok. Kibir, insanı helâk eder. Büyüklük vasfı ancak, kainâtın sahibine aittir. Biz neyin sahibiyiz, bir soralım kendimize, tabiki sadece; bizimle beraber çürüyecek olan iki metre kefene !...
Çünkü; hepimiz toplansak bir 'hiç' büyüklüğünde dahi değiliz. Bizi büyüten; Allâh korkumuz, bizi şahlandıran; Yaradan'a olan itaatimiz. Nitekim öyle demiyor mu âlemlere rahmet olarak gönderilen yüce Resûl: 'Üstünlük takvaadadır' diye...
Çünkü, insan en çok sevdiğinden korkar, çünkü insan, en çok sevdiğine değer verir, çünkü insan için en değerli ne ise, söz hakkı ona aittir: "Ona: ''Allah'tan kork'' denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine, cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o..." (Bakara 206)
Söyle ona, boşyere üstünlük taslamasın;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta