Sosyal Monolog Şiiri - Seyfi Karaca

Seyfi Karaca
5193

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Sosyal Monolog

Farkında bile değilsen
Farkındaysan yani virgülden ve noktadan
Toprağın aktındaki diriler
Üstündeki ölülerden kendi aralarında habersiz
fısıldayan kara ve kuru dallar gibi
Toprağın üstündeki bozuk sağır kör uzak dilsiz yani tepeden tırnağa viranlara hoyrat hayretler içinden
Yani herkes denen hiç kimseye..
Gözlerini yumup dünyayı kapatırken
Nasip olur da bir gün bir vakit göçüp benim diyen herkese beklediği yerden gelecektir bilinen basit soru
Burdan kurtuluşun çağrı pusulasıyla yani uçsuz bucaksız tarlaları ormanları keklikleri ve engin göğü kaplayan serçe şarkılarını
Kendine tanık bilerek hayat denen künyesi aşk divanında kurulu mahkeme
Eskiden çalınmış Islığın yankılanan çığlıklarıyla savuşup dünya ırmağından geçtiği göçün
Ve incecik serpilişlerden yeşermiş pürlenmiş söğüdün
Ucu bucağı her ne kadar gökyüzüydüyse
Bir ırgat vaktini idama götüren
Traktörlerin …. işlediği zıkkım
Beton binaların işediği yere ölüsünü kustuğu
Ne jandarma ne kuraklık
Çavdar tarlalarının ortasında
Sadece kendi can sağlığını mutluluğunu güvenliğini değil
Başkalarınınkini de aynı hassasiyet vicdan akıl ihtiyaç talep ve sorumlulukla ilişkilendirmeli
Düşünmeli
Ve yaşatmalıdır insan kii
Kovulmuş sahipsizliklerin toplandığı yer bütün belasıyla derdiyle önü sonu çıkmaz sokak olan
Dünya sğrgünü
Varoş kentleri
Ve soğuk yitik sefil ücralarcasına Bremen mızıkacıları yılkısından olmasın,
Ekim rüzgarları gibi ayrılıkların yükünü azatlığa esip götüren
Bacasız dumansız bir çıkış kapısı
Ekinsiz harmansız çorak topraklar gibi ölsem keşkelere öyle bozgun
Öyle durgun
Öyle mermer mateminden
Öyle mızrak sancısından akıp sızan öyle yıkık sökük, öyle harap öyle tarumar
Ve enkaz listesi uzadıkça uzayan kayıplarla sanki dirilmiş bir tabut gibi ölüsünü yaşıyormuş monoloğun
Teneşirini sürükleyen terminal manzarasıyla öyle dolaşık, öyle silik, öyle hazin, öyle sosyal monolog
Yıllara
Aylara
Haftalara günlere saatlere saniyelere bölük pörçük hayatın
Bir deli dumrul oldu bittisine rüzgar savurmuş, sedir kurmuş, şemsiye açmış, bulut sermiş yük çatmış
İklimler eskitmişçesine anayoldan sarkarak iki yana yayılan ara sokaklarında dünyanın
Kırık bacaklı sandalyeler
ve eğri büğrü makaralar gibi nefesi gücü kara gölgesine yetişmeyen
aklı mantığıyla açık mesafesi idraka algıya söze sanata ulaşıp kapanmayan
Hasta olaydı bari teselli bahanesi olurdu her acıya katlanmanın ama böyle..
Dünyadan kayıp ölü gibi dikilip duran duvarın arkasında bekledik de ne çıktı sanki yarını sitemli
Ağlaşan şehir yüklü vagonların arkasından
İnsanlıkla bir türlü dikiş düzen tutmadığı çalı çilpiler ortasındaki kargaşanın tam ortasıdır teminatı garanti
Getirisi zulüm
Götürüsü ölüm
Kaporası kopçası peşin
Vitrin vitrin insan giriş çıkışlı tabuthaneler

Nisan/25

Seyfi Karaca
Kayıt Tarihi : 9.4.2025 15:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!