Halk sokakta ağlayabilir. Halk meydanda feveran edebilir. AB müktesebatına imza attığınızda halk doğrudan değil ama dolaylı oluşla, bunun sevincini nasıl sokağa taşırıp seviniyorsa; Soma felaketinin de acısını doğrudan değil ama dolaylı taşırmasıyla sokakta olacaktır. Bunu ayırt edemediniz mi, öfkeniz sahaya iner.
Toplumsal bilinci oluşmuş bir halk, bakanın; "485 kişi kurtarılıp; kimi sedyeyle hastaneye götürüldü; kimi de yürüyerek ocaktan çıktı gitti", demesine itibar etmez. Bakan da böylesi toplumsal bilinci oluşmuş bir halka da çabucak hemen bu cümleyi kurmaz. Hem de; "durumu 301-302 sayısıyla kapatacağız" cümlesini ifadelemez.
Bu ne demek şimdi? Koskoca devletin bakanına inanılmaz da sokaktaki sade bir zerzevatçıya mı inanılır? Hayır, ikisine de değil.
Geri toplumlar, toplumsal işleyişe dek soran sorgulayan bir halk bilinci oluşturamazlar. Bunun yerine halkı afyonlayacakları dinde olmayan, dini anlayışlarla; güya dini olan imanlarıyla; batıl şeylerden olan kontrol edici oluşla halkın; "sosyal bilinçaltının", alt yapısını oluştururlar.
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm