"Güzel insanlar güzel atlara binip gittiler." demişti ya Yaşar Kemal, "iyiler çok yaşamaz" demiş ya atalarımız,
"güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa" deyip gönüller tahtına oturmuş ya ışığa hasret kalan dünyasıyla bizi aydınlatan Aşık Veysel...
İşte biz onlardan öğrenmiş, onlardan dinlemiştik aşkı, sevdayı, hüznü, vedayı..
Zaten öyle değil miydi?
Şu masmavi gök kubbenin altında söylenmedik söz, yaşanmadık an(ı) , hissedilmedik duygu, üflenmemiş köz, öfke duymamış yürek var mıydı?
Ama belki sevgide en kıskancımız ve en bencilimiz;
" ben güzele güzel demem, güzel benim olmayınca" diye ünleyen Karacaoğlan'dı.
... ve nihayet gelip çattı
Bir dilimi zehir zıkkım
Bir dilimi candan tatlı
Masallarla indi yere
Sebil oldu cümle hikâyelere
Kara kara kazanlarda kaynadi
Devamını Oku
Bir dilimi zehir zıkkım
Bir dilimi candan tatlı
Masallarla indi yere
Sebil oldu cümle hikâyelere
Kara kara kazanlarda kaynadi