Avlunun dörtduvarı hani böyle hüzünlü güz
Sararmış dökülmüş yapraklarıyla kimi ayva kimi nar
Sevincin arka bahçesine hazancası
Selvi kavaklardan ve salkım söğütlerden kimi ayva
Kimi de nar
Dalından koparılmış mutluluklar gibi
Adı mühürlenmiş
Sarpa seyranda
Çarşı içinde
Çın çın çınlayarak yağmurun çığlığında
Çıkmaz sokaklarda
Üstünü örtsen öyküsü bitiyor ve kayboluyor değilde nya, üstünü açsan
Anlamsız bir parke taşına dönüşüyor
Yangın zamanı durmaksızın kanatlarında su çeken uçaklar gibi
Beyaz bulutların kirlenmemiş kumaşı burulup zehir kusarken
Dumanlar yükseliyor kaldırımlardaki
Viraneler arasından adı mühürlenmiş
Karpuz kabuğu kemirtlemeye yalap şalap çökmüş
Etrafına ırgat tarzı öpücüklenme pozu kesen dudaklaşmalar gibi göyneksiz fistansız ve cıscıbıldak
Kendine numune gayrumenkul
Kaba inşaat halindeki haşna fişneciliğin baldır bacaklarına sürtünüp duran kemente kancası takılı
Hatlar kopuk
Yollar tıkalı
Elektrikler kesik, saatler dilim dilim herkes herkesiin acısını koklayıp gözyaşını sayma girişimiyle
Dili damağı sayaçtaki kezzap sular günlüklü kendi girdabında boğulmuş
Çöken karanlığın eşiğinde yaprak dökümüne gündüz gözüyle sonbaharın
Boyuna mutsuzluğuna ve kuru ekmeğine talim
Özü ömrü Tıkırdayıp gidiyor dünyadan
Senli benli pozunda hız ve yarış kamçılayıp kırbaçlayan insanlar
Tüm bunlara rağmen
Hem de bu sıcakta
Ağustota
Ne diyim gayrı ben sana sevgilim ne..
Aşk
Seni beni bildiği gibi yapsın emi..!
Ağustos/25
Kayıt Tarihi : 6.9.2025 12:04:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!