Son Mektup
Bir şey duyarsın,
Ve o andan itibaren veda sessizce başlar…
Ne kapılar kapanır birden, ne de kalpler bir çırpıda unutur,
Ama bir sabah, güneş doğar da sanki artık senin için doğmuyordur.
O gün anlarsın; bazı yolların dönüşü, bazı kalplerin evi yoktur.
Bir sevgiyle başlamıştık,
Bir damlanın denize karışması gibi sade,
Bir rüzgârın alnımıza dokunuşu kadar masumdu.
Kim bilebilirdi ki bir gün aynı rüzgâr,
Ayrılığın tozunu savuracaktı gözlerimize.
Ben şimdi uzaklardayım,
Bir vagonun camında silik yüzümle,
Rayların metal sesinde yankılanan bir hatıra gibi.
Pas tutmuş bir bavulun içindeyim,
Kırık kalemlerim, yarım kalan dualarım,
Bir de senin unuttuğun bir gülüş var içimde,
Solmaya kıyamadığım bir fotoğraf gibi…
Her durakta biraz daha eksiliyorum.
Her molada biraz daha susuyorum.
İnsan bazen konuşmaktan değil,
Susmaktan yorgun düşüyor.
Bir hikâyenin bitişine tanık olmanın ağırlığı,
Bir kalbi taşımaktan daha zor oluyor.
Belki sen şimdi bambaşka bir gökyüzüne bakıyorsun,
Ve ben hâlâ aynı yıldızın altındayım.
Aynı sokaklarda, aynı yağmurun altında,
Ama bir farkla; artık sen yoksun,
Artık hiçbir dua adını taşımıyor dudaklarımda.
Bir zamanlar gözlerine yazdığım şiirleri,
Şimdi tanrının sessizliğine anlatıyorum.
Belki duyar, belki anlar,
Belki bir gün, kaybolan kalplerin izini sürer…
Ama bil ki; seni sevmek bir suç değildi,
Sadece zamansız bir mucizeydi.
Şimdi bu satırları yazarken,
Bir tren kalkıyor içimden.
Ne seni götürebiliyor, ne beni geride bırakabiliyor.
Rayların arasında sıkışmış bir sızı var hâlâ,
Ne tamamlanıyor ne tükeniyor,
Sadece var olmaya direniyor.
Yol uzuyor, şehirler değişiyor,
Ama içimdeki boşluk hep aynı kalıyor.
Bir ismin yankısı,
Bir bakışın sükûtu,
Bir sevdanın ağırlığı…
Hepsi bir vagonda, sessizce yaşlanıyor.
Bazen düşünüyorum,
Sevgi gerçekten var mıydı,
Yoksa biz sadece birbirimizin eksikliğinde anlam mı bulduk?
Belki de aşk, iki yalnızın birbirine yanlış zamanda rastlamasıydı.
Ve kader, bu yanlışlığı doğruymuş gibi yaşattı bize.
Şimdi veda zamanı.
Ama bu bir bitiş değil,
Bir kalbin kendini bırakışıdır belki.
Bir rüyanın, uykusuz gecelere sığınışıdır.
Bir adamın, sevdiği kadını kaybederken kendini bulamayışıdır.
Ben artık sana değil,
Sana yazdığım cümlelere tutunuyorum.
Çünkü kelimeler kalır, insanlar gider.
Çünkü her veda, biraz doğmak gibidir yeniden,
Ama eksik bir yanınla, yarım bir ömrünle.
Bir gün bu satırları biri okursa,
Anlasın isterim:
Bir kadin vardı,
Bir adami ömrüyle sevdi,
Ama onu dünyada tutmaya kelimeleri yetmedi.
Ve o kadin,
Bir sonbahar akşamında,
Elinde bir mektup, kalbinde bin yıl sürecek bir sızıyla,
Son durağa geldiğinde sadece şunu fısıldadı:
“Bazı sevgiler bitmez,
Sadece susmayı öğrenir…”
Ve tren kalktı.
Geride kalan tek şey;
Bir kalemin kırık ucu,
Bir kalbin eksik yarısı,
Ve rayların arasında kaybolan bir vedaydı.
Mehmet Bildir
Mehmet Bildir
Kayıt Tarihi : 12.10.2025 03:27:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




TÜM YORUMLAR (1)