İşte yine gece yarısı oldu,
melek yine geldi ve kulağıma;
“gününün son kullanma saatinin bittiği”ni fısıldadı.
Evet,
ömür ‘gün’den öte bir şey mi ki?
Ömrün geçmesine, hayallerimize, umutlarımıza, yaşanmamışlıklarımıza yanıyoruz da,
günü yaşamayı öncelemiyoruz.
Yaşanmamış günü önemsemezken,
ömür için ağıt yapmak...
Dün yok, yaşanmışlıkları kalan.
Yarın, bilmiyoruz...
Umursanmak ya da umursanmamak,
ne gam;
eğer kendim umursamışsam;
yaşanmışlıklardan son kullanma saatinden önce,
zamanında kullanılabilenlerden kılabildiysem,
gün bitiminde.
Her sabah gözümü hep aynı mevsimin,
sevginin aydınlığına açtığımı anladığım,
günü bu şevkle yaşayıp,
son kullanma saatine,
yarın endişesi yerine bugünün yaşanmışlığı huzuru ile ulaştığımda
‘bozkırlarda kar fırtınaları’nı yaşamak yerine,
‘ilk baharın ılık meltemi’ni duyumsuyor olacağım.
Yeniden.
Ve yine yeniden.
Ta ki,
gözümü açmaya üşenip de “zamansız evren”de
istirahate geçene kadar.
2017
Kayıt Tarihi : 29.11.2020 01:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!