İçimizde ölenlerin hatırası adına
hayattan gidenlere yas tutmuyorum artık
Ancak utanıyorum
her geçen gün sayısı artan
bu cismi intiharlardan...
Birisi bir kelime söz etti mi hiç
Son bahar sabahı görmüştüm seni
Düşmüştü omzuna kızıl saçların
Hatta doğa bile çok mutluydu,
Kesmişti gökyüzü gür yağışları
Sen benim gözümde kusursuz melek,
Duygu kaosundayım,
fikir içinde zar-zor
ram etmişim kendimi.
Hasretin kokusunu
gözümle görüyorum
senin resmine bakıp
Zulmetten yüz çevirip,
gülüşünde göz açtım,
Sevdim bir güneş gibi
ateş yağdı kafama
Şimdi ise insanca
Seveceğim, ebedi...
Elif... Lam... Mim...
And olsun Hazar’a,
Urmiye’ye, Büyükşor’a,
And olsun başım üzerinde kanatlanan balıklara
ve onların yükseldiği ucalıklara ki,
kalbim seni terketmedi...
Kendimi kendime dert unutturur,
Sevinçli günlerim hep yakar beni
Yazmazsam, yüreğim didinip durur,
Yazınca ellerim hep yakar beni.
Yürekte sığınak arzular ise,
Bu yabancılaşma tanıdık bana:
Varlığın kendini unutma şekli...
Ardından korkular doğularaktan
Farkındalığımın azabı başlar
Geçmişimdir henüz beni durduran
Alkışlar yükseldi parlak bir tribünden:
âli bir toplantının açılış konuşması,
ardından
beni hâkim topuna koyaraktan
kitlenin üzerine fırlattılar...
Beklemiyordum...
Baharın müjdesi ol, çağla güran ol, bitsin
Ya da hiç umma medet, sus ve duran ol, bitsin
Ne olur, sen de birader, gel İran olma, yeter
Olacak isen eğer, haydi viran ol, bitsin
Mesafelerini geniş tut
iki günlük adamlar bir ömrü harab etmeye yeter...
Bir tek ona seviniyorum ki,
bu harabeler içinde bile seni hatırlatır sükut...
Kapadıkça kulaklarımı sürünün gürültüsüne
içimdeki suskunluk hayaline yüz tutar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!