Tarih bunalımların diliyle konuştu;
her savaşın ardında aç bir canavar belirdi.
Pazar için kan döken eller,
yeryüzünün üçte birini kaybettiğinde
kızıl ufuk doğdu,
işçilerin bayrağı yükseldi.
Sermaye
yenilgiden öğrenen bir kurt.
Tek ülke yetmedi artık;
IMF, Dünya Bankası, NATO
bir zincirin halkaları gibi
dünyayı kurumsal kafese soktu.
Sosyal demokrasinin pembe sözleriyle
işçiye kırıntı sunuldu,
ama küçük burjuvazi
borcun kementinde boğuldu.
Her ev, her ocak,
sömürünün yeni durağına çevrildi.
Emperyalizm, savaşlardan öğrendiğini
1990’larda yeni bir adla duyurdu:
“Küreselleşme.”
Sözde uygarlıklar çatıştı,
dinler kılıç kalkan yapıldı.
Gerçekte ise her bombada,
her ambargoda
sermayenin iştahı vardı.
Demokrasi denildi,
işgal meşrulaştırıldı.
Özgürlük denildi,
ulusların zinciri kalınlaştırıldı.
Laiklik rafa kaldırıldı,
ortaçağın karanlığına kapı aralandı.
Bağımsızlık—“modası geçmiş” denildi.
Oysa bağımsızlık:
halkın ekmeği,
özgür düşüncesi,
kendi toprağında onurla yaşamasıdır.
Bugün görev açıktır:
Köreltilmiş bilinci yırtmak,
sistemin sahte ayetlerini paramparça etmek.
Ve yeniden haykırmak:
Sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya
ancak sosyalizmin ellerinde yükselecek,
komünizmin güneşiyle ışıyacaktır.
Yaşasın tam bağımsız Türkiye!
Haydar GünerKayıt Tarihi : 1.10.2025 09:37:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!