Gunelerden o gun alip basimi evin yolunu sasiracagim
Taze ekmegim eski kanlarim benim ellerim sasiracak
Ya da tek basina sen acikacaksin sen tek basina gozlerin
Hic umurumda degil ya sundan sundan korkuyorum
Kim uydurdu bu hazirani bu temmuzlari bu yasamalri gizli kapakli
Bu yulaflari bardaklari bu butun pustluklari bu sarkilari
Hic umrumda degil yopksa yalnizliklar, bozuk paralar, uzun boylu ayisiklari, gelip gelip giden sarhosluklar, sabahleyin yatakta az az usumek, hani insanin kendi kendini bulamadigi, hatirlayamadigi saatler olur ya, iste onlar. Bir keresinde boyle saatlerin birinde bir sarki duymustum da isimi gucumu koyup sokak sokak bir kadin aramaya cikmistim. Sonra bulamamistim. Bir igrenmistim nedense, gidip bir kosede kusmustum.
Aksamlari eve hep arka sokaklardan donuyorm
Pencerelere bakmiyorm dukkanlarin mostralarina bakmiyorm hic
Sagima soluma bir baksam biliyorm sapitmak isten degil
Bir baksam ertesi gun kimbilir nerelerde olurum
Uzak sarkilari dinliyorm siki siki asik oluyorm
Iyi niyetle merhaba agaclar evler bildik bulutlar
Ogrenciler memur kisiler bana benzeyenler
Ben kacmaya cabaliyorm hosnut muyum
Siz kactiginiz yerde hosnut musunuz
Konusup gulusuyorz umumhaneye nasil gittiklrimizi anlatiyorz
Hic yanima yoreme bakmiyorm
Ille seytan minarelerini dusunuyorm buyuk pullu deniz dibi baliklarini
Kadinlar adamlar sehri ugultularla dolduran namussuz kalabalik
Yorgun kalabalik iyi kalabalik alayci duzenbaz kalabalik
Bir karissam iclerine bir uysam biraz gulmesem
Ertesi gun kimbilir nasil yasarim
Bir calistigim oda var uc pencereli, bir arka yol, bir gokyuzu, gore gore once sevdigim sonra alistigim sonra ezberledigim artik kurtuldugum agir aksak gokyuzu, her gun her sabah bir su kadar kusun, adamin, ucagin, yagmurun yunup arindigi gokyuzu, bir de geceye karismaya baslayan tek tuk isikli, ama nasil sicak isikli tanidik evler, zekeriya bey'in evi, suheyla dogrusoz'un evi, ali ozacar'in bakkal dukkani, temizis kolacisi suleyman, sonra kendi evim, yatagim, yorganim, corbalar
Gidiyorm geliyorm dunyayi bu kadarcik belliyorm
Halbuki ben ne hinoglu hinim aslinda, iyice biliyorm, acliklar, inadina kanlar, cingiraklar, dovusken horozlar var, ormanlarda zaman zaman unuttugumuz haydutlar, enginar tarlalari, pamuk tarlalari, irgatlar, sekiz yuz kadem derinliginde komur arayanlar, zorlu asklar, bugdaylar bugdaylar, ilaclar ilaclar
Halbuki biliyorm biliyorm ama ne ben yokum ne onlar eksik
Aksamlari eve hep arka sokaklardan donuyorm
Biraz bikkin, bir parca kirik, korkunc umutsuz ve sakin
Eve geliyorm seni buluyorm bir seviniyorm bir kiziyorm
Sonra biliyorsun.
Şiiri Değerlendir




Ve güneşler yetmez 'Karlı Kent'in, 'Kardan Adam'ını eritmeye..
t.uyar..
@..
Günlerden o gün alıp başımı evin yolunu şaşıracağım
Taze ekmeğim eski kanlarım benim ellerim şaşıracak
Ya da tek başına acıkacaksın sen tek başına gözlerin
Hiç umurumda değil ya şundan şundan şundan korkuyorum
Kim uydurdu bu haziranı bu temmuzları bu yaşamaları gizli kapaklı
Bu yulafları oğlakları bardakları bu bütün puştlukları bu şarkıları
Hiç umrumda değil yoksa yalnızlıklar, bozuk paralar, uzun boylu ayışıkları,
gelip gelip giden sarhoşluklar, sabahleyin yalnız
yatakta az az üşümek, hani insanın kendi kendini bulamadığı,
hatırlayamadığı saatler olur ya, işte onlar. Bir keresinde
böyle saatlerin birinde bir şarkı duymuştum da işimi gücümü
koyup sokak sokak bir kadın aramaya çıkmıştım.
Sonra bulamamıştım. Bir iğrenmiştim nedense, gidip bir köşede kusmuştum.
Aksamları eve hep arka sokaklardan dönüyorum
Pencerelere bakmıyorum dükkanların mostralarına bakmıyorum
Kadınların eteklerine bakmıyorum hiç
Sağıma soluma bir baksam biliyorum sapıtmak işten değil
Bir baksam ertesi gün kimbilir nerelerde olurum
Uzak şarkıları dinliyorum sıkı sıkı aşık oluyorum
İyi niyetle merhaba ağaçlar evler bildik bulutlar
Öğrenciler memur kişiler bana benzeyenler
Ben kaçmaya çabalıyorum hoşnut muyum
Siz kaçtığınız yerde hoşnut musunuz
Konuşup gülüşüyoruz umumhaneye nasıl gittiklerimizi
anlatıyoruz
Hiç yanıma yöreme bakmıyorum
İlle şeytan minarelerini düşünüyorum büyük pullu deniz dibi
balıklarını
Kadınlar adamlar şehri uğultularla dolduran namussuz kalabalık
Yorgun kalabalık iyi kalabalık alaycı düzenbaz kalabalık
Bir karışsam içlerine bir uysam biraz gülmesem
Ertesi gün kim bilir nasıl yaşarım
Bir çalıştığım oda var üç pencereli, bir arka yol, bir gökyüzü, göre
göre önce sevdiğim sonra alıştığım sonra ezberlediğim ar-
tık kurtulduğum ağır aksak gökyüzü, her gün her sabah bir
şu kadar kuşun, adamın, uçağın, yağmurun yunup arındığı
gökyüzü, bir de geceye karışmaya başlayan tek tük ışıklı, ama
nasıl sıcak ışıklı tanıdık evler, Zekeriya Bey'in evi, Süheyla
Doğrusöz'ün evi, Ali Özaçar'ın bakkal dükkanı, Temiziş Kolacısı Süleyman,
sonra kendi evim, yatağım, yorganım, çorbalar
Gidiyorum geliyorum dünyayı bu kadarcık belliyorum
Halbuki ben ne hinoğlu hinim aslında, iyice biliyorum, açlıklar,
inadına kanlar, çıngıraklar, dövüşken horozlar var, ormanlar-
da zaman zaman unuttuğumuz haydutlar, enginar tarlaları,
pamuk tarlaları, ırgatlar, sekiz yüz kadem derinliğinde kömür arayanlar,
zorlu aşklar, buğdaylar buğdaylar, ilaçlar ilaçlar
Halbuki biliyorum biliyorum ama ne ben yokum ne onlar eksik
Akşamları hep arka sokaklardan dönüyorum
Biraz bıkkın bir parça kırık korkunç umutsuz ve sakin
Eve geliyorum seni buluyorum bir seviniyorum bir kızıyorum
Sonra biliyorsun
Turgut Uyar
TÜM YORUMLAR (3)