Matematikte niceliklerin tanımlanmasında “kümeler” emel tanımlayıcı elemandır ve kendileri tanımsız elaman olarak kabul edilmek zorundadır. Şiirlerin temel tanımlayıcı elemanları yani olmazsa olmazları elbette ses ve sözcüklerdir.
Bu cümleyi yazınca kendi “Dağınık Şiir” im aklıma geldi ve kendi kendime bu ne perhiz bu ne turşu demeden edemedim. Bilenler bilir “Dağınık Buna gizli uyak deniyor. şiir”de anlamlı anlamsız birçok harfi, işareti bir sayfaya dağıtmış adına da “Dağınık Şiir” demiştim…
Şiirde konu belirleyici eleman olsaydı benim bu yaptığım tam bir şiir örneği sayılabilirdi. Çünkü şiire bakan (okuyan demedim lütfen dikkat edin) evet şiire bakan konuyu iliklerine kadar hemencecik anlayıveriyor, şiirin ismi ve görüntüsü konuyu hemen aklımıza çakıyor, yani konu var ama ortada şiir yok. Sadece ismine şiir demekle de şiirler şiir olmuyor. Bu çalışmayı yaptığımda şiirin sadece duygu işi olmaması gerektiğini vurgulamak istemiştim ki amacıma da ulaştım.
Tekrar ses ve sözcüklere dönersem şiirlerde hecelerin uyaklı olması estetik bir kazanım olmakla beraber asıl estetiği tamamlayan ögenin iç ritim yani şiirin müziği olduğunu tekrarlamak durumundayım.
Okuyuş benzerliği olan sözcüklerin serbest şiirde çok da fazla yeri, mekanı sabit olmak zorunda değildir ama hep bahsettiğim altın oran anlamında belli bir oranda şiirde yer almaları şiire çok özel bir değer katar.
Dilimizin zengin bir uyak dağarcığına sahip olduğunu biliyoruz. Var olan bu dağarcıktan gizli uyakları bulup kullanmak çok önemli bir estetik kazanımdır. Şair dildeki ritmi sezmek, bilmek, sanatçı ruhuyla süzmek işlemlerini yaparak şiirine önce kendi saygı göstermelidir.
Estetik güzellik elbette sanatçının hem görmeyi hak ettiği hem de göstermeyi amaçladığı hedefi olmalıdır. insana yakışan, ona yücelme duygusu yaşatan insan olmaktan kaynaklı estetik isteklerdir. Bu doğal bir gereksinimdir.
>Hayat yaşanmışlar içinde kötü
>Yaşanmamışlar arasında ise
>Anlamsızdı
>Gidişinle geceler
>Nefret saçıyordu gülüm ve ben bu nefretler