Kaç şiir, kaç kelime sana yeter Manavgat?
Cümleler kifayetsiz, tarifim yarım kalır
Hangi dile çevirsem seni kıskanır lügat
Kalem-kağıt tutuşur, mürekkebim dağılır
Sen ılık bir rüzgarsın Akdeniz’in nefesi
İçimde fırtına durunca bir an
Kirpiğim oynasa seda oluyor
Gözyaşım yastığa düştüğü zaman
Geceler sabaha feda oluyor
Saatler sayarken soluklarımı
Gözlerimin gördüğü bir rüya olsa gerek
Güzellik karşısında şaşkına döndü yürek
Yemyeşil ovalarda beyaz yılkı atları
Gümüşten toynakları, ipekten kanatları
Narin bel kıvrımında taze buğday başağı
Ömrümün çatağında senden önce kördüm ben
Aşkın en saf halini gözlerinde gördüm ben
Daha o ilk bakışta mühürleyip ismini
Zihnimin duvarına nakş eyledim resmini
Umarsızca toprağa düşmüş bir tohum gibi
Yürüyorum kabrini arayan merhum gibi
Simsiyah şövalyeler göğü kararttı birden
Güneş görünmez oldu nem kokulu şehirden
"Düşme felek, artık benim peşime,
Benden sana hayır gelmez demişim.
Hazan değdi gülüşüme, düşüme,
Yaralı yüreğim gülmez demişim."
Madem ateş düşecekti soluma,
Yine çirkef hayatın yüzünde bir arsızlık
Doğal akışına ters, sözünde tutarsızlık
Uykumun son çeyreği dört on yedide durdu
Yerküre çatırdadı, toprak birden kudurdu
Zifiri karanlıkta çınlar siren sesleri
Geçmiş nesillerin aydınlık yüzü
Gelecek kuşağın aynasıyım ben.
Beşikte asılı kundağın bezi,
Doğmamış bebeğin anısıyım ben.
Çokluğun içinde yalnız yaşayan,
Hani hüznü içine akıtan mumlar gibi
Beni sende eriten sevdayı hiç unutma!
Hani kendi zehrine aşık zakkumlar gibi
Zehre müptela olan şeydayı hiç unutma!
Bahar erken gelirmiş kış güneşine kanıp
Münzevi yatağında çağıldayan ey zaman!
Sendeki o münevver iclâli fark etmedim
Ufkunda kaybolurken uğradığın her liman
Ardında bıraktığın hilâli fark etmedim
Bu keşmekeş dünyaya göz açtığımdan beri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!